Koronavirüs, bir yılı aşkın bir süredir hayatımızın ortasına gelip oturan davetsiz bir misafir gibi bizi dört duvar arasına sıkıştırırken, aynı zamanda tüm yaşam rutinimizi de değiştirdi. Biz yetişkinler bile sürece uyum sağlamakta zorluk çekiyorken çocukların birden bire değişen bu şartlara uyum sağlaması da zor oldu, olmaya da devam ediyor.
Şüphesiz bu süreci hem onlar hem kendileri için iyi yönetebilmek tüm anne-babaların en önemli meselelerden biri. Her ebeveyn çocuklarının sağlığını koruyup hayatlarını idame ettirecek imkânları sağlamak kadar onların eğitim süreçlerini de iyi idare etmekle mükelleftir.
Eğitim, çocukların dünyada ve bulundukları ortamlarda yaşamlarını sürdürebilmeleri için kendi yeteneklerinin farkına varmalarını sağlarken onları her yönüyle geliştirerek hayata hazırlanmalarına imkân tanır. Ve bu salgın sürecinde hayatımıza giren uzaktan eğitim ise günümüz şartlarında fiziksel olarak okulda bulunamayan öğrencilerin, teknolojinin de etkili kullanılmasıyla öğrenme faaliyetine kesinti vermeden evde devam edebilme fırsatıdır.
Ancak salgın sürecinde aileler, ortaya çıkan bir kimlik karmaşasıyla anne-baba olmanın ötesinde her biri birer eğitimci misyonuyla hareket ediyor ya da etmeye çalışıyor oldukları için, kendilerini nasıl konumlandıracaklarını bilememenin sıkıntısını da sıklıkla yaşıyorlar.
Evet, elbette ebeveynlerin etkisi, çocukların eğitimi, sosyal ve duygusal başarısı üzerinde kritik bir öneme sahip. Ama bu, asla anne-baba kimliklerini gölgelemeden olmalı. Aileler, yüz yüze eğitimde olduğu gibi yine çocuklarının öğrenme süreçlerinin en önemli destekçileri olmaya devam etmeliler ama çocukların öğretmeni olmamalılar.
Peki nasıl olmalılar? Uzaktan eğitim, ev ortamında gerçekleştiği için ailelerin, evin yaşam alanı olduğunu düşünerek öğrenme iklimini düzenlemeleri gerekir. Çocuğun ayrı bir odası yoksa onun için evin uygun bir bölümünde öğrenme atmosferi oluşturmaları önemlidir. Unutulmamalıdır ki öğrenmeye önem verilen bir ev ortamı, çocuklarda yaşam boyu öğrenme duygusunu oluşturacak güzel bir kazanım olacaktır. Öğrenmenin yapılacağı ortamda fazla eşya bulundurmamak ve çocuğun her istediği saatte orada oturup çalışabileceği bir mekân sağlamak bu yüzden önemlidir.
Ama sadece çalışma alanı sağlamak yeterli değildir elbet. Evde günlük çalışma rutinleri belirlemek ve belirlenen bu saatlere çocuğun riayet etmesine özen göstermek gerekir. Günlük rutin sadece uzaktan eğitim derslerine katılmaya yönelik de olmamalı. İçinde kitap okuma, kültür, sanat aktivitelerinin olduğu planlamalar da yapılmalı.
Aile fertlerinin de ev içinde okumaya ve öğrenmeye zaman ayırması, öğrenilen şeylerin çocuklarla konuşulup paylaşılması, ebeveynlerin öğrenmeye verdiği değeri çocuğa göstereceğinden çocuğun da okumaya ve öğrenmeye önem vermesini sağlayacaktır. Yani rol model olmak her konuda olduğu gibi bu konuda da çok önemlidir.
Ve tabii uzaktan eğitim sırasında çocukların internet ortamında zaman geçirdikleri düşünülürse onların bilerek ya da bilmeyerek internet ortamında olmayı suiistimal edebileceklerini unutmadan ebeveynlerin bu noktada çocuklarının internetteki güvenliğini sağlamaya dikkat etmeleri de ayrıca önem taşımaktadır.
Bu konuda, çocuklar için geliştirilen internet tarayıcıları kullanabilecekleri gibi internet tarayıcılarındaki “Güvenli internet” seçeneğini aktif hale getirebilir ya da bilgisayarlara çocukların internetteki hareketlerini takip eden ebeveyn kontrol yazılımları yükleyebilirler.
Yani sonuç olarak; zorlu bir süreçten geçiyoruz ama çocuklarımızın temel ihtiyaçları kadar onların eğitim yaşantılarına da önem vermemiz gerekiyor. Zira bu sürecin akabinde onların, hayatlarına kaldıkları yerden en iyi şekilde devam edebilmelerini hepimiz çok istiyoruz. Bu sebeple şu anda kontrolü, disiplini elden bırakmadan ama sıkmadan, bunaltmadan, onların eğitim süreçlerini verimli bir şekilde sürdürmelerini sağlamak ebeveynlerin en önemli görevi olmalıdır.
Esen kalın.
Not: Tüm okurlarımın “Ramazan Bayramı”nı yürekten kutluyor; maskesiz, mesafesiz, dostluk ve samimiyetle geçirebileceğimiz nice güzel bayramlar diliyorum…
Hümeyra KAYA
Eğitimci –Yazar
www.humeyrakaya.net
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Günümüzde toplumların en sancılı yaralarından biri, vicdanın ve ahlakın göz göre göre yitiriliyor oluşudur. Bir zamanlar bizi biz yapan bu değerler, artık bir hazine gibi koruduğumuz değil, git gide uzaklaştığımız kavramlar haline geldi. Ahlak ve vicdan, bir zamanlar insan olmanın omurgasıydı. Oysa şimdilerde, çıkar ilişkileri arasında un ufak edilen, anlamını yitirmiş birer "eski zaman kalıntısı"...
Dünyanın en büyük yayıncılık etkinliği olan Frankfurt Kitap Fuarı yaklaşıyor. Kitap dünyasındaki yeniliklerin ve edebi trendlerin kalbinin attığı yer olarak bilinen ve yüzlerce ülkeden yayıncıyı, yazarı ve okurlarını bir araya getiren bu fuar, şüphesiz kitaplara olan ilginin küresel ölçekteki gücünü gösteren dev bir organizasyon. Ayrıca okuma kültürünü yaygınlaştırmak ve bilgi paylaşımını artırmak...
Bir milleti millet yapan ve onu diğer milletlerden ayrı tutan en büyük unsur kültürüdür. Toplumları ayakta tutan, onları bir tutkal gibi birbirine bağlayan milli ve kültürel değerler bu nedenle çok önemlidir. Zira bu değerler, bir milletin kimliğini, geçmişini ve geleceğini belirleyen temel taşlardır. Türk milleti olarak bizim de kendimize özgü milli ve kültürel değerlerimiz vardır. Bu değerler...
Herkese merhaba, Yeni başlangıçlar iyidir. Biten bir şeyin ardından üzülmemek başlayacak olan yeniliklere sevinmek, yeniliğe açık olmak ve ânın tadını çıkartmak gerek. Tatilin başlamasıyla birlikte birçok kişi dinlenmek, seyahat etmek ve keyifli vakit geçirmek için planlar yapıyor. Ancak, tatil dönemlerini sadece yatıp dinlenmek ya da gezip tatil beldelerini dolaşmak, aile ziyareti yapmakla ...
Kartal, ıssız bir yerde yavrusunu eğitiyormuş. Yavru kartal birçok şeyi öğrenmiş ama aklına bir soru takılmış. Annesine: “Zirvede olduğumu nasıl anlarım?” diye sormuş. Annesi: “Bir gün yalnız kalırsan, zirvede olduğunu anlarsın; çünkü zirve daima ıssızdır.” demiş. Hayat boşa harcanmayacak kadar kısa, tadını ç...
Hayatınız boyunca, bir yere ait olmadığınızı hissettiniz mi hiç? Her gün yürüdüğünüz yola, caddeye, sokağa, önünde oturup çayınızı kahvenizi yudumladığınız kafeye, çalışmaya gittiğiniz iş yerine, her gün yüz yüze baktığınız insanlara yabancı! Sanki oralardan hiç geçmemiş, o insanlarla hiç tanışm...
Gözetim olgusu, insanlığın var olduğu ilk günden beri zaman içinde çeşitli değişikliklere uğrayarak toplum dinamikleriyle birlikte farklı biçimlere dönüşmüş ve hayatımızın en önemli meselelerinden biri olmuştur. Bir hapishane düşünün, ortada bir gözetleme kulesi, içinde bir gözetleyici ve kulenin etrafında ar...
Koronavirüs, bir yılı aşkın bir süredir hayatımızın ortasına gelip oturan davetsiz bir misafir gibi bizi dört duvar arasına sıkıştırırken, aynı zamanda tüm yaşam rutinimizi de değiştirdi. Biz yetişkinler bile sürece uyum sağlamakta zorluk çekiyorken çocukların birden bire değişen bu şartlara uyum sağlaması da zor oldu, olmaya da devam ediyor. Ş&u...
Katil aramızda! Bir romancı olarak “Karanlık sisli bir gecenin alacasına saklanmış bir katil, elinde cinayet aletiyle kedi gibi sessiz ve derinden ilerliyordu…” diye başlayan şaibeli bir cümleyle giriş yapıp sizi bir maceranın içine çekiyor olabilirdim şimdi ama bu defa amacım bu değil. Bu defa bir hikâye ya da romanın içine gizlenmiş katili ya...
Milli Şairimiz Mehmet Akif’in tam bir asır önce “Korkma!” diye seslenerek başladığı manzumeyi, bugün hâlâ aynı iştiyakla aynı onur ve gururla okumanın hazzıyla Millî Marşımızın 100. Yaşını kutlayarak başlamak istiyorum satırlarıma. O muhteşem dizelerin sahibi Mehmet Akif Ersoy’un deyişiyle “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı ya...
Sıkı, sımsıkı tutun yüreğinizi, o giderse, sizden geriye boş bir beden kalacak çünkü! Bilmem yanlış mı düşünüyorum ama sadece ruhunu değil, yüreğini, vicdanını ve tüm benliğini yitirmiş akıl tutulmalarının yaşandığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Bizi biz yapan, insanı insan kılan vasıflardan arınmış tarla bekçisi korkuluklara dön...
Hümeyra Kaya/ Eğitimci-Yazar Sanal dünyanın toplumsal hayatımızın bir parçası olduğu gerçeğiyle yüzleşeli çok oldu. İnternet ve sosyal medya, insanlar arasında zaman ve mekân sınırlılıklarını kaldırdı. Ama içinde bulunduğumuz bu küresel salgın dönemi çok daha farklı misyon yükledi sosyal medyaya. Yüz yüze gö...
Gözümüz hep dışarıyı gördüğünden midir bilinmez, dünyanın en kolay işidir kendi dışımızdakileri suçlamak. İnsanoğlunun en kör noktalarından biridir belki de bu. Öyle ya, kendimize aynadan başka bir yerde bakmayı beceremiyorsak sahte bir yansımanın parlak ışığı gerçekleri görmemize engel olabilir. Belki de gerçek sebebi budur ha...
İnsan olmak hususunda hepimiz müsaviyiz. Zira kadın ile erkek arasında ne bir eksiklik ne de bir fazlalık mevcuttur yaratılışta. Bizleri birbirimizden farklı kılan sadece fizyolojik ve psikolojik yapımızdır aslında. Kadın ve erkek, havadaki oksijen ve azot gibidir. Düşünürsek hava ne sadece azottan ne de oksijenden ibarettir. İkisinin bileşkesidir hava. İçinde mevcut ol...
Anavatanından uzakta yaşayan gençlere sordum, hangi dilde rüya görüyorsunuz, diye. Almanya’da yaşayıp sürekli Almanca konuşan ve Türkçesi yeterince iyi olmayanlardan aldığım cevap genellikle Almanca rüya gördükleri yönünde idi. Türkçesi iyi olanlardan birçoğu Türkçe gördüklerini bir kısmı...