Bir milleti millet yapan ve onu diğer milletlerden ayrı tutan en büyük unsur kültürüdür. Toplumları ayakta tutan, onları bir tutkal gibi birbirine bağlayan milli ve kültürel değerler bu nedenle çok önemlidir. Zira bu değerler, bir milletin kimliğini, geçmişini ve geleceğini belirleyen temel taşlardır.
Türk milleti olarak bizim de kendimize özgü milli ve kültürel değerlerimiz vardır. Bu değerler, tarihin derinliklerinden gelen köklü geleneklerimiz, göreneklerimiz, inançlarımız ve yaşam biçimlerimizle şekillenmiştir. Ancak bilmemiz ve hatta hiç hafızalarımızdan silmememiz gereken şey, bu değerlerin kalıcı olması ve gelecek nesillere aktarılması görevinin, her birimizin sorumluluğu olduğudur.
Peki, o halde milli ve kültürel değerlerimiz nelerdir?
Milli ve kültürel değerlerimiz, bizi biz yapan unsurların tümüdür. Misafirperverliğimizden aile bağlarımıza, yardımseverliğimizden vatan sevgimize, saygıdan hoşgörüye kadar uzanan geniş bir yelpazeye sahiptir. Geleneksel müziklerimiz, halk oyunlarımız, el sanatlarımız, mutfak kültürümüz gibi somut unsurların yanı sıra; edebiyatımız, tarihimiz ve dilimiz gibi soyut değerlerimizi de bu kapsamda sayabiliriz. İşte tüm bu değerler, bir araya gelerek kültürümüzün zenginliğini ve çeşitliliğini oluşturur.
Dil, kültürün temel taşıdır!
Dil, bir milletin en önemli kültürel mirasıdır. Dil, sadece bir iletişim aracı olmanın ötesinde, bir toplumun düşünce biçimini, duygularını ve dünya görüşünü yansıtan bir ayna gibidir. Dilimiz, tarih boyunca kazandığı derinlik ve zenginlikle milli kimliğimizin de bir parçasıdır. Bugün bir arada yaşadığımız, ortak bir geçmişi paylaştığımız ve ortak bir gelecek sürdürmeyi amaçladığımız vatan topraklarında ya da dünyanın hangi köşesinde olursak olalım bir araya geldiğimiz her yerde her noktada Türkçemiz, bizim en büyük birleştirici gücümüzdür.
Dilimiz, milli ve kültürel değerlerimizin korunmasında ve taşınmasında en önemli araçtır. Atalarımızın hikâyeleri, destanları ve masalları; kültürümüzün öğretileri, törelerimiz ve geleneklerimiz dilimiz sayesinde günümüze ulaşmıştır. Eğer dilimizi korumaz ve ona gereken özeni göstermezsek, milli ve kültürel değerlerimizin kaybolması kaçınılmaz olacaktır.
Çünkü dil, kültürün taşıyıcısıdır; dil olmadan kültürümüzü canlı tutamayız.
İşte, dilimizin korunması ve geliştirilmesi bu yüzden çok önemlidir!
Eğer milli ve kültürel değerlerimizi yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak istiyorsak ilk yapacağımız şey dilimize sahip çıkmak olmalıdır. Dünyanın neresinde olursak olalım, hangi ülkede yaşıyorsak yaşayalım fark etmez.
Bulunduğumuz ülkenin dilini kolay öğrenmenin temelinde bile kendi dilimizi iyi konuşabilmek ve yazabilmek vardır. O yüzden, Türkçemizin doğru kullanımı, zenginleştirilmesi ve genç nesiller tarafından sevilerek öğrenilmesi için çaba göstermeliyiz. Eğitim kurumlarımızda, medya organlarında ve günlük hayatımızda dilimizi doğru ve özenli kullanmak, bu sebeple büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca, Türk dilinin zenginliğini ve güzelliğini yeni nesillere aktarmak için edebiyatın, şiirin ve sanatın gücüne de ihtiyacımız var.
Bunun için de dilimizi konuşabilmekten öte dilimizin inceliklerine vakıf olmamız gerekir.
Bu sebeple biz yetişkinler öncelikle, çocuklarımızın yanında özenli ve düzgün bir Türkçe ile konuşmaya gayret göstermeli ve kitap okumalıyız.
Okullardaki Türkçe dil eğitime önem vermeliyiz. Yurt dışında yaşıyorsak mutlaka ve mutlaka çocuklarımızı ana dillerini öğrenmeleri konusunda teşvik etmeli, bilinçlendirmeli ve imkânlarımız nispetinde Türkçe derslerine göndermeliyiz.
Evde konuştuğunuz 200-300 kelimelik dilin çok çok ötesinde, zengin bir içeriğe ve köklü bir geçmişe sahip dilimizi en iyi, onun eğitimini almış öğretmenlerimiz öğretilebilir. Bu sebeple çocuklarımızı, güzel Türkçemizi mutlaka okullarda öğrenmeleri konusunda teşvik etmeliyiz. Bunu onlara her daim anlatmalıyız.
Şunu bilmeliyiz ki; dilimiz, geçmişten günümüze uzanan bir köprü, geleceğe atılan bir tohumdur. Bu tohumun yeşermesi ve geleceğe kök salması için hep birlikte dilimize sahip çıkmalı, ona gereken özeni göstermeli ve onu yaşatmalıyız.
Ve unutmayalım, dilimize sahip çıkmak, milli kimliğimize ve kültürümüze sahip çıkmak demektir.
Haydi o halde, geleceğe bir tohum da siz atın!
Sağlıcakla kalın.
Hümeyra Kaya
www.humeyrakaya.net
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Günümüzde toplumların en sancılı yaralarından biri, vicdanın ve ahlakın göz göre göre yitiriliyor oluşudur. Bir zamanlar bizi biz yapan bu değerler, artık bir hazine gibi koruduğumuz değil, git gide uzaklaştığımız kavramlar haline geldi. Ahlak ve vicdan, bir zamanlar insan olmanın omurgasıydı. Oysa şimdilerde, çıkar ilişkileri arasında un ufak edilen, anlamını yitirmiş birer "eski zaman kalıntısı"...
Dünyanın en büyük yayıncılık etkinliği olan Frankfurt Kitap Fuarı yaklaşıyor. Kitap dünyasındaki yeniliklerin ve edebi trendlerin kalbinin attığı yer olarak bilinen ve yüzlerce ülkeden yayıncıyı, yazarı ve okurlarını bir araya getiren bu fuar, şüphesiz kitaplara olan ilginin küresel ölçekteki gücünü gösteren dev bir organizasyon. Ayrıca okuma kültürünü yaygınlaştırmak ve bilgi paylaşımını artırmak...
Bir milleti millet yapan ve onu diğer milletlerden ayrı tutan en büyük unsur kültürüdür. Toplumları ayakta tutan, onları bir tutkal gibi birbirine bağlayan milli ve kültürel değerler bu nedenle çok önemlidir. Zira bu değerler, bir milletin kimliğini, geçmişini ve geleceğini belirleyen temel taşlardır. Türk milleti olarak bizim de kendimize özgü milli ve kültürel değerlerimiz vardır. Bu değerler...
Herkese merhaba, Yeni başlangıçlar iyidir. Biten bir şeyin ardından üzülmemek başlayacak olan yeniliklere sevinmek, yeniliğe açık olmak ve ânın tadını çıkartmak gerek. Tatilin başlamasıyla birlikte birçok kişi dinlenmek, seyahat etmek ve keyifli vakit geçirmek için planlar yapıyor. Ancak, tatil dönemlerini sadece yatıp dinlenmek ya da gezip tatil beldelerini dolaşmak, aile ziyareti yapmakla ...
Kartal, ıssız bir yerde yavrusunu eğitiyormuş. Yavru kartal birçok şeyi öğrenmiş ama aklına bir soru takılmış. Annesine: “Zirvede olduğumu nasıl anlarım?” diye sormuş. Annesi: “Bir gün yalnız kalırsan, zirvede olduğunu anlarsın; çünkü zirve daima ıssızdır.” demiş. Hayat boşa harcanmayacak kadar kısa, tadını ç...
Hayatınız boyunca, bir yere ait olmadığınızı hissettiniz mi hiç? Her gün yürüdüğünüz yola, caddeye, sokağa, önünde oturup çayınızı kahvenizi yudumladığınız kafeye, çalışmaya gittiğiniz iş yerine, her gün yüz yüze baktığınız insanlara yabancı! Sanki oralardan hiç geçmemiş, o insanlarla hiç tanışm...
Gözetim olgusu, insanlığın var olduğu ilk günden beri zaman içinde çeşitli değişikliklere uğrayarak toplum dinamikleriyle birlikte farklı biçimlere dönüşmüş ve hayatımızın en önemli meselelerinden biri olmuştur. Bir hapishane düşünün, ortada bir gözetleme kulesi, içinde bir gözetleyici ve kulenin etrafında ar...
Koronavirüs, bir yılı aşkın bir süredir hayatımızın ortasına gelip oturan davetsiz bir misafir gibi bizi dört duvar arasına sıkıştırırken, aynı zamanda tüm yaşam rutinimizi de değiştirdi. Biz yetişkinler bile sürece uyum sağlamakta zorluk çekiyorken çocukların birden bire değişen bu şartlara uyum sağlaması da zor oldu, olmaya da devam ediyor. Ş&u...
Katil aramızda! Bir romancı olarak “Karanlık sisli bir gecenin alacasına saklanmış bir katil, elinde cinayet aletiyle kedi gibi sessiz ve derinden ilerliyordu…” diye başlayan şaibeli bir cümleyle giriş yapıp sizi bir maceranın içine çekiyor olabilirdim şimdi ama bu defa amacım bu değil. Bu defa bir hikâye ya da romanın içine gizlenmiş katili ya...
Milli Şairimiz Mehmet Akif’in tam bir asır önce “Korkma!” diye seslenerek başladığı manzumeyi, bugün hâlâ aynı iştiyakla aynı onur ve gururla okumanın hazzıyla Millî Marşımızın 100. Yaşını kutlayarak başlamak istiyorum satırlarıma. O muhteşem dizelerin sahibi Mehmet Akif Ersoy’un deyişiyle “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı ya...
Sıkı, sımsıkı tutun yüreğinizi, o giderse, sizden geriye boş bir beden kalacak çünkü! Bilmem yanlış mı düşünüyorum ama sadece ruhunu değil, yüreğini, vicdanını ve tüm benliğini yitirmiş akıl tutulmalarının yaşandığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Bizi biz yapan, insanı insan kılan vasıflardan arınmış tarla bekçisi korkuluklara dön...
Hümeyra Kaya/ Eğitimci-Yazar Sanal dünyanın toplumsal hayatımızın bir parçası olduğu gerçeğiyle yüzleşeli çok oldu. İnternet ve sosyal medya, insanlar arasında zaman ve mekân sınırlılıklarını kaldırdı. Ama içinde bulunduğumuz bu küresel salgın dönemi çok daha farklı misyon yükledi sosyal medyaya. Yüz yüze gö...
Gözümüz hep dışarıyı gördüğünden midir bilinmez, dünyanın en kolay işidir kendi dışımızdakileri suçlamak. İnsanoğlunun en kör noktalarından biridir belki de bu. Öyle ya, kendimize aynadan başka bir yerde bakmayı beceremiyorsak sahte bir yansımanın parlak ışığı gerçekleri görmemize engel olabilir. Belki de gerçek sebebi budur ha...
İnsan olmak hususunda hepimiz müsaviyiz. Zira kadın ile erkek arasında ne bir eksiklik ne de bir fazlalık mevcuttur yaratılışta. Bizleri birbirimizden farklı kılan sadece fizyolojik ve psikolojik yapımızdır aslında. Kadın ve erkek, havadaki oksijen ve azot gibidir. Düşünürsek hava ne sadece azottan ne de oksijenden ibarettir. İkisinin bileşkesidir hava. İçinde mevcut ol...
Anavatanından uzakta yaşayan gençlere sordum, hangi dilde rüya görüyorsunuz, diye. Almanya’da yaşayıp sürekli Almanca konuşan ve Türkçesi yeterince iyi olmayanlardan aldığım cevap genellikle Almanca rüya gördükleri yönünde idi. Türkçesi iyi olanlardan birçoğu Türkçe gördüklerini bir kısmı...