Türklük... Coğrafyanın şekillendirdiği bir kimlik… Amerika’da yaşayanından Almanya’da yaşayanına, gurbetin her yerinde yaşayanlarıyla, hatta anavatanda yaşayanlarının da asıl problemi duygusallık olan insanlardır Türkler. Bu duygusallıktan kaynaklıdır belki de olaylara verdiğimiz aşırı tepkiler, alınganlıklar, ayrıştırmalar… En çok Birbirimizi kırarız mesela. En çok kendi aramızda ötekileştiririz birbirimizi. Birisiyle iş yapacağımız zaman bile sadakati liyakatin önünde bulundururuz mesela. Duygusallık her zaman kötü değildir tabi, vicdan sahibi yapar insanı. Ama her şeye duygularla karar vermek tembelleştirir insanı. Gerçekleri görmekten alı koyar. Mantığı ve bilgiyi göz ardı etmemize neden olur. Mantık ve bilgiden uzaklaşan Türkler ise tembelleşir ve aydın görüşten uzaklaşırlar. Başta da ifade ettiğim gibi, coğrafyanın şekillendirdiği kimlikten kaynaklıdır belki de rahatına düşkün, araştırma ve okuma tembeli insanlar olmamız.
Akdeniz ülkesidir bizim memleketimiz. Akdeniz ülkesi insan tiplemesini biliriz hepimiz. Genel olarak keyif düşkünü, üşengeç insanlardır, kuzeyin insanlarıyla kıyaslandığımız zaman. Ama bir o kadarda sıcak kanlı, cana yakın insanlardır Akdenizliler. Biz hayatı yaşamayı seçeriz kuzeyliler ise var olan hayatta çalışmayı. Soğuk ülkenin soğuk insanlarıdır Avrupa’nın kuzeylileri. Bize benzemezler en azından. Bir İspanyol ile, bir Yunan ile ne kadar beziyor isek birbirimize, bir Almanla da o kadar uzağızdır mesela. Bir Alman’dan Türkler kadar duygusal olmasını bekleyemeyiz. Hayatı biz duygularımızla yaşayıp işleri ikinci plana koyarken, kuzeyliler için durum tam tersidir. Onlar bizim gözümüzde, en azından benim gözümde çalışmak için yaşayan, duygudan uzak insanlardır. Bu onları küçümsediğim anlamına gelmez. İstikrarları azimleri her zaman takdire şayan. Ama biz onlar gibi olamayız. Bunu biliyorum. Çünkü ben de Akdenizliyim…
Sıcak ülkenin sıcak insanlarıyız dedikten sonra kenara çekilip bütün hayatımı keyfi duygularımın isteğine göre geçireceğim diyemezsin, olmaz. Olursa cehalet doğar. Aydın görüşten uzak, tarihinden uzak, kültüründen uzak nesiller doğar elimize. Gurbette kendi kimliğini unutan, unutmasa bile var olmayan bir Türk kimliğinin içine kendini koyup, aşırı milliyetçiyim diye dolanan, hiç bilmediği bir Türkiye’yi özleyen nesiller var olur Avrupa’nın göbeğinde. Gazi Mustafa Kemal’in ilkelerini okumak, anlamak yerine koluna imzasını dövme yaptıran, Peygamber efendimizin güzel ahlakını almak yerine kıyafetini, sakalını örnek alıp, Arap kültürünü İslam sanan nesiller doğar elimize.
Elbette Lafım tüm gurbetçilere değil. Gurbetçilerin arasında kendini çok iyi yetiştirmiş, Türklüğün coğrafyadan ibaret olmadığını kanıtlayan entelektüel insanlarla da tanıştım. Sözüm onlara değil. Bilakis hepimiz biliyoruz anlatmaya çalıştığım bu insan profillerini. Kitap okumaktan, araştırmadan uzak, 2020 Avrupası’nda hala Osmanlıcılık oynayacak kadar dar görüşlü insanlardan bahsediyorum. Osmanlı’ya salladığımı düşünmeyin sakın. Bu bizim büyük tarihimizin en şaşalı dönemi, ama Osmanlı diye diye konuştuktan sonra kuruluş padişahın kim olduğunu bilemeyecek kadar cahil insanlar dan bahsediyorum. Cehalet…
Ne kadar aşağılayıcı bir kelime değil mi? Okurken çoğunuz sinirleniyordur belki de bana. Ama gerçek bu. Medeniyet dediğimiz Avrupa’nın göbeğinde okumaktan aciz nesiller yetiştirdik. Bunun ne Avrupa ile ne Türkiye ile alakası var. Avrupa’da doğup büyümesine rağmen Türkiye’de doğup büyüyen insanlardan daha cahil gurbetçiler tanıdım okumaktan uzak. Biz yaptık bunu, bilgiyle yoğurulması gereken bir nesli kendi ellerimizle kulaktan dolma hikayelerle büyütüp bu noktaya getirdik. Sadece gurbetçilere atılmamalı bu suç. Türkiye’de de bu durumda çok insan var ama Türkiye’nin gurbetçilerden beklentisi hep daha fazlaydı. Daha iyi hayat koşullarında yaşayan bu insanların daha fazlasını bilmelerini istedik. Okusunlar istedik. Neden mi? Çünkü; dünyaya Türkleri onlar tanıttılar da ondan. Türkler için cahil demesinler istedik. Dünyaya nam salan Türk tarihini onlar anlatsın öğretsin istedik. Ama yapamadık.
Biz tarihin en şerefli milletiyiz. Yeni nesillerimizi tarihimize yakışır bir şekilde yetiştirmeliyiz. Ancak bu şekilde üzerimizdeki ölü toprağı atabiliriz. Kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor.
Nasıl bir gelecek istiyoruz?
Bilal Faruk Bilgin
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Türklük... Coğrafyanın şekillendirdiği bir kimlik… Amerika’da yaşayanından Almanya’da yaşayanına, gurbetin her yerinde yaşayanlarıyla, hatta anavatanda yaşayanlarının da asıl problemi duygusallık olan insanlardır Türkler. Bu duygusallıktan kaynaklıdır belki de olaylara verdiğimiz aşırı tepkiler, alınganlıklar, ayrıştırmalar… En çok Birbirimizi kırarı...