Kıymetli Okurlarım!
Görevim dolayısıyla çok gezdim ve bir kaç defa Yunanistan’a da gittim. Yunanistan seyahatlerimizden en sonuncusunu 2016 yılı Kasım ayında bir grup olarak gerçekleştirmiştik.
Grubumuz, 560 yıllık bir Kilise Okulu olan Tübingen üniversitesi misyoner hocaları ve Stuttgart’ın önemli Hıristiyan din adamları ile Müslüman din görevlilerinden oluşmaktaydı. ‘Balkan Kültür Gezisi’ şeklinde adlandırılan gezimizde, iki taraftan bayanların da olduğu 12 Müslüman Türk ve 12 Hıristiyan Alman olmak üzere toplam 24 kişi bulunuyordu. Bosna ile başlayıp Saraybosna’daki Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanları ilgilendiren ibadethaneler, kütüphaneler, müzeler, İlahiyat fakültesi ve Baş müftülük dâhil hemen bütün dini ve kültürel yerler gezilmiş ve yerinde çok güzel tespitler de yapılmıştı. Kavala ve Yunan Makedonya’sı da gezilmiş ancak daha çok Selanik’te kalınmıştı. Gezi esnasında Yunanistan’ın devlet yapısı ile Ortodoks Kilisesinin ilişki durumu da yerinde görülmüştü. Gezi Organizesi Papazlar ve Ditib Eyalet tarafından ortak yapıldığı halde programda daha çok Hıristiyan grubun etkin olduğu ve pekte iyi niyetli olmayan planlamanın yapıldığı gezi esnasında anlaşılmıştı. Biz Müslüman din adamları programı tam da tetkik etmemiştik. Kısmen Müslüman tarafın hassasiyetleri dikkate alınmadığından bu durum soruna da sebep olmuştu. Örneğin Yunanistan’da, Müslüman Türk azınlık tarafından seçilmiş müftü olmasına rağmen, devletlerarası anlaşmalara aykırı olarak bir de atanmış müftü bulunuyordu ve gezide programa sadece bu atanmış müftü alınmış, seçilmiş müftü alınmamıştı. Israrımıza rağmen seçilmiş müftü ziyaretini gezi programına ilave de ettiremedik. Bu durumda onlar atanmış müftüyü, biz de seçilmiş müftüyü ziyaret ettik. İşte sorun da buradan çıktı. Ancak akşam toplantılarında bu noktada Yunanistan’ın tek taraflı ve yanlış uygulamasını anlattığımızda 2 gün sonra ancak durum normale dönmüştü. Ayrıca Selanik ve Atina’da kurulan İslam İlahiyatı konusunda da sinsi bir plan olduğunu gözlemledik. Şöyle ki; Almanlar, Avrupa İslam’ı konusunda Yunan meslektaşlarına tecrübe aktarımı yapmaya gelmişler ve bizim de açılan ilahiyatlara sevinip gözümüz boyanmış olacaktı ancak yutturamadılar. Zira Yunan makamları aynen atanmış alternatif müftü olayında olduğu gibi alternatif ilahiyatı da, buradaki Müslüman Türk azınlık çocuklarına Avrupa İslam’ını okutmak için bir tuzak olarak kurmuşlardı bu da anlaşılmıştı. Başlangıçta benim bu gezide olmam istenmiyordu ki sebebin bunlar olduğu anlaşılmıştı. İyi ki o gezi de bulunmuştum ve bu durumu grup açısından açığa kavuşturmuştum. Bu yüzden şahsıma bazı haksız ithamlar da yapıldı maalesef. Yunanistan’da en önemli bir diğer hususta Devlet-Ortodoks Kilisesi ilişkisindeki durumun tespiti idi ki, Hıristiyan din adamı Almanlar dahi çıkan sonuca şaşırmışlardı. Sonuç şuydu;
Yunanistan hükümeti, bürokrasisi ve meclisi Müslümanlar ile ilgili bir karar alma ve uygulama yetkisine sahip değillerdi. Zira Başpiskoposluk bu konuda tek söz sahibi durumundaydı. Yani, Yunanistan da Hıristiyan başpiskoposluk makamı istemeden ve onaylamadan neredeyse 100 yıldır Müslüman Türk azınlık ile ilgili hiçbir uluslararası kanun uygulanamamıştı. Buna hükümetlerin gücü yetmiyordu. Dış misyon şefliklerimiz, bazılarınızın hoşuna gitmese de maalesef bu bir gerçektir, yıllarca hükümetlerimize bu konuları olması gerektiği gibi rapor etmemişlerdir.
Bizim gezimizde o zaman ben de bir Diplomat-Din Hizmetleri Ataşesi olarak Gümülcine Başkonsolosuna kendi odasında bu olayları ayrıntıları ile aktardığım halde sonradan kendi kurumum aracılığı ile öğrendim ki, maalesef bizi seçilmiş müftü yerine atanmış müftüyü ziyaret ettiler şeklinde Ankara’ya tam ters yönde bir rapor göndermiş ve Müslüman grubun lideri olarak beni zan altında bırakmıştı. Reisimiz ve bakanımız bizim gibi düşünüyor ancak bunların bir kısmı eskisi gibi devam ediyorlar. Bunun yanında Film ve fotoğraflarla tespit edildi ki, Yunanistan’da bugün hala Selanik’teki Alaca Cami manken podyumudur bunu gezi ekibi gördü. Nice ecdat camisi bar ve pavyondur bu da görüldü. Fener patriğinin ülkemizdeki hürriyeti, orada seçilmiş müftümüze asla verilmemektedir. Hatta sanki bu insanlar ağaç kavuğundan çıkmış gibi uluslararası antlaşmalara rağmen onlara sadece Müslüman azınlık tabirini kullanıyorlar ve ne Müslüman Rum ne de Müslüman Türk azınlık demiyorlar. Yunan hükümeti de sadece atadığı müftüyü resmen kabul ediyor. Bu müftüde, Suudi Arabistan’la ortak çalışarak Vahhabi eğitimi aldırdıkları Batı Trakyalı Müslüman Türk çocuklarını Camilere ve Kur’an kurslarına atamaktadır. Yunanistan’daki hiç bir Osmanlı Camisi, Müslüman Türk azınlığın kullanımına verilmemiş ve verilmemektir.
Kendi köylerinden başka yerde Müslüman mezarlıkları yoktur, yasaktır. Selanik’te oturan ve çalışan Müslüman Türk azınlığın cenazelerini Yaklaşık 400 km uzaktaki Gümülcine’ye nakletmek zorunda kaldıklarına Selanik’te ziyaret ettiğimiz derneklerinde şahit olduk. Hatta grubumuzda bulunan ve doçent olan Hıristiyan bir bayan papaz, gezi bitiminde ağlayarak bize şunu söylemişti; ‘Nasıl olur anlamıyorum bir din mensubu başka bir din mensubuna bu haksızlığı nasıl yapar!’ İşte size aslında Avrupa’nın gerçek yüzünü gösteren ve Avrupa’nın şımarık çocuğu gerçek Yunanistan budur. Aslında yunan halkı kilise ve hükümetleri gibi katı değiller bunu da gördük. Şimdi Yunanistan’ın devlet politikası olarak Türkiye’ye, Müslüman göçmenlere tavrını daha iyi anlayabilirsiniz. Ramazanınızı yürekten kutlar, İslam âlemi ve insanlığa virüssüz bir geleceğe ve kardeşliğe vesile olmasını diler, şimdiden Ramazan bayramınızı da tebrik ederim.
Hoşça kalın!
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Kıymetli okurlarımız! Bu yıl hem Ramazan’ı hüzünlü geçirdik hem de Ramazan Bayramı’nı geçmiş yıllara göre buruk karşılıyoruz. Çünkü bir tarafta Gazze ve Filistin topraklarında terör devleti İsrail tarafından yapılan soykırım ve insanlık dışı zulüm hem de bütün dünyanın gözü önünde Amerika ve Batılı devletlerin de desteği ile en acımasız şekilde sürdürülmekte. Yine Doğu Türkistan’da yıllardır...
Kıymetli Okurlarım! İran gezimizin son bölümünde İsfahan’dayız. Buradaki. Nakşı Cihan Meydanı gerçekten harika iki katlı han yapısı şekli ile çevrili. Burası 3-4 camiye çıkmakta, 2 büyük çarşıya bitişik ki, çarşıların uzunluğu en az 2 km ve 4 adette caddeye bağlantısı bulunmakta. Alt çarşılarında her tür dükkân bulunup çok çeşitli muhteşem sanat icra edilmiş her tür turistik eser satılmakta ve ...
Gençlik, insan ömrünün en kıymetli hazinesi, hayat mevsiminin baharıdır. Kur’an’da Rum suresi, 54. ayette insanın üç evresi yani küçüklüğü, gençliği ve ihtiyarlığı anlatılırken gençlik yıllarının beden ve ruh olarak insanın en güçlü zamanı olduğu ifade edilir. Enbiya suresi, 51-70 ayetlerde Rabbimiz İbrahim peygamberin, Yusuf suresi; 24-35 ayetlerde Hz. Yusuf’un, Kasas suresi; 23-35 ayetlerd...
Kıymetli okurlarım! İzin sezonu çoktan açıldığı için güzel dinimizin önemli bir konusunu paylaşmak istedim. Seferilik. İslam fıkhında; belirli uzaklıkta bir yere gitmeye seferilik, bu yola çıkan kişiye misafir, (yolcu, seferi) yolcu olmayan kimseye de mukim denir. İnsanlar için sefer hali genelde meşakkatlidir ve kişinin yorgunluk ve bedensel sıkıntıla...
Bilindiği gibi din, insanların dünya ve ahiret mutluluğu için gönderilen ilahi kaynaklı kurallar bütünüdür. Bu kurallara mümkün olduğunca uyan müminler iki dünyada da huzurlu olurlar ki, bunu dinin sahibi Allah böyle buyurmaktadır. Bu kurallar iki kısma ayrılır; Emirler ve yasaklar. Emirler; Allah’ın yapmamızı istedikleri kuralla...
Kıymetli okurlarım! Bildiğiniz gibi Efendimizin dine davet yöntemini, metodunu araya başka yazılarım da girse daha önce iki yazı ile sizlerle paylaşmıştım. Bu yazıda bu konuyu bitireceğiz inşallah. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) bildiğini ve inandığını başkalarına, çabası ve yaşantısında gösterirdi. Bu, kendi fikrimizi başkalarına aktarırken son derece inandırıc...
Kıymetli Okurlarım! Görevim dolayısıyla çok gezdim ve bir kaç defa Yunanistan’a da gittim. Yunanistan seyahatlerimizden en sonuncusunu 2016 yılı Kasım ayında bir grup olarak gerçekleştirmiştik. Grubumuz, 560 yıllık bir Kilise Okulu olan Tübingen üniversitesi misyoner hocaları ve Stuttgart’ın önemli Hıristiyan din adamları ile Müslüma...
İslam’da evlilik ve eş seçimi İnsanı yaratan Rabbimiz onun dünyadaki ihtiyaçlarını da bilmekteydi. Aynen bir makinayı ya da motoru yapan ustanın, o yaptığı aparatın ihtiyaçlarını bildiği gibi. Bu bakımdan bizim dünyadaki ihtiyaçlarımızdan birisi de evliliktir, bir eş ile hayatın acısını ve tatlısını paylaşmaktır. Onunla çocuk yapmak ve insan nesl...
Bizim bütün İslami temelimiz peygamberimize dayanmaktadır. Çünkü Kur’an’ın hayata uygulanışını da onun pratik hayattaki uygulamaları sayesinde öğrendik. Dolayısıyla Efendimizin Kur’an’a dayanan dine davet metodunun 2. Bölümünde de gerçekten güzel örneklere şahit olacağız...
Kur’an-ı Kerim ile ilgili yüzyıllardır her dil ve lehçede sayılamayacak kadar çok kitap yazıldı. Bütün ansiklopedilerin önemli maddesi oldu. Dergilerde, gazetelerde onun ile ilgili sayısız yazılar ortaya kondu. Yahudiler, Hıristiyanlar, Budistler, Hinduistler, Şintoistler, ilkel din inananları ve nihayetinde ateistler, Kur’an hakkında çok şeyler...
İki asır önce bütün gücünü Osmanlıyı yıkmaya veren on bir büyük devletin yanında, günümüzün irili ufaklı nice Müslüman devletleri bunu başardıklarında geleceklerinin çok daha iyi olacağını sanıyorlardı. Hâlbuki çoğu batılı bu ülkelerin asıl amacı; İslam ve Müslümanları, bu iki değeri kendinde m...
Dostlarım! Bana inanın ki, asla önyargılı değilim. Her zamanki gibi aktaracaklarım insanlık tarihinin acı gerçeklerinden bir kesittir. Buna göre de dostumuzu ve düşmanımızı iyi seçmeliyiz. Batı medeniyet, Âdem’in oğullarından Kabil’in, İslam medeniyeti ise Habil’in devamıdır. İnsanlık tarihi bu iki karakterin ve bu iki medeniyetin ortaya koyd...
Biz Müslümanların en önemli yol göstericisi, Allah’ın sözü Kur’an-ı Kerim ve Efendimiz Muhammed Mustafa sav’ in sözü hadislerdir. Bu ikisine ters düşmeyen her türlü devlet kanunu, örf-adet ve gelenek kuralları da yol göstericimizdir. Milli ve dini eğitimimiz, ticaretimiz, sanatımız, siyasetimiz, bürokrasimiz, a...
Kıymetli okurlarım! Başlık belki size biraz abartılı gelebilir ancak gerçekten bize en büyük zararı veren Müslüman görünümlü İslam düşmanlarıdır. Bunlar ticarette, siyasette, bürokraside, cemaat ve tarikatta, daha nice dernek ve vakıflar içerisinde Müslüman gibi görünüp gerçekte dine ve onun güzel ...
Kıymetli okurlarım Kilim ekibi vesile oluyor biz de Allah’ın bize nasip ettiği doğru din bilgisini sizlerle paylaşıyoruz. Bundan da İlahi rıza ve sizin hayır duanızdan başka bir beklentimiz yoktur. Hiç bir gazete yazısından, radyo ve televizyon programından ücret almış ve beklemiş değiliz. Bu, zaman zaman böyle sanıldığı ve sorulduğu için mecburen ifade ettiğimiz bi...