Almanların meşhur bir sözü vardır: “Nach dem Spiel ist vor dem Spiel” diye, yani maç sonrası bir sonraki maçın başlangıcı sayılır. Bunu siyaseten tercüme edecek olursak şöyle bir söz geliştirebiliriz “Her seçim sonrası, yeni bir seçimin başlangıcıdır”. Tabii ki seçimler arası olan süre, maç arası olan süreye göre çok daha uzun olabiliyor, ancak Almanya’nın federal yapısına bakıldığında, her hafta Almanya’nın bir yerinde, küçük veya büyük bir seçim gerçekleşiyor. Bunu şöyle örnekleştirebiliriz; belediye başkanlığı seçimleri, eyalet meclisi veya genel meclis seçimlerinden yerel yönetimler ve Avrupa Birliği seçimlerine kadar. Bu çeşitlilikle, 16 eyaletin seçimlerinin ayrı zamanlamayla yapıldığını gözönünde bulundurduğumuzda, Almanya’da seçimsiz bir hafta geçmiyor demek yanlış olmaz. Dolayısıyla, önümüzdeki seçim takvimine bir göz attığımızda, BW’de yaşayan bizleri ilgilendiren iki büyük seçimin hızlı bir şekilde yaklaştığını görebiliriyoruz: Mart 2021’de yapılacak eyalet seçimleri ve Eylül 2021'de yapılacak Alman genel seçimleri.
2021 seçimleri
Bu iki seçimin de Alman demokrasi ve biz Türkler için önemli olduğunu belirtmeliyiz. Neden mi? Eyalet çapında, Yeşillerin başı çektiği Yeşiller-CDU ortaklığının nasıl bir yöne evrileceği ve bununla beraber eyalet başbakanlık görevini iki dönemdir yürüten Kretschmann’ın nasıl bir geleceği olacağı merak konusu. Bilhassa Kretschmann aday olup olmayacağı, olursa bile kazanması durumunda görev süresini yarıda başka birine bırakabileceği konuşuluyor. Bunun gibi aşırı sağcı AfD partisinin nasıl bir performans göstereceği merak konusu. Her ne kadar parti içindeki hesaplaşmalar ve kötü yönetim, partiye olan ilgi ve teveccühü azaltmış görünse de, seçim gecesi sürprizlere gebe olabilir. Farkına vardınız mı? Bir zamanların meşhur partisi olan sosyal demokrat SPD’den fazla bahsetme gereği duymuyorum. Neden mi? Çünkü BW’de hiçbir zaman güçlü olmadı ve şu anki performansıyla %10'lar civarı oy alabileceği ve böylece eyaletin geleceğinde söz sahibi olacağına inanmadığım için.
Almanya genel seçimlerine baktığımızda, birçok soru işareti ile karşı karşıya kalıyoruz. Uzun yıllardan sonra, Merkel'siz bir seçim olacağı için, CDU’nun başında başka bir lider olacağı için, AfD’nin geleceği hiç belli olmadığı için, Yeşillerin anketlerde bazen birinci ama en kötü durumda üçüncü parti olduğu için, liberal FDP’nin Alman meclisine tekrar girip giremeyeceğini şimdiden kestirmenin güç olduğu için ve sosyal demokrat SPD’nin %10'dan fazla bir oy oranını yakalamasının uzak bir ihtimal olduğu için, böyle söyleyebiliriz. Ayrıca, Avrupa ve dünya çapında, Alman genel seçim sonuçlarını bekleyen birçok devlet kişi ve kurum mevcut. Kısacası, 2021 yılının, bizim için, Almanya için belirleyici bir yıl olacağı kesin.
Gayri-siyasi Türk toplumu
Durum böyleyken, biz ne yapıyoruz? Herhangi bir hazırlığımız var mı? Siyaseti izliyor muyuz? siyasete aktif olarak katılıyor muyuz? Partilere bizim arzu ve isteklerimizi iletiyor muyuz? Hangi parti bizimle daha çok ilgileniyor diye araştırıyor muyuz? Aday oluyor muyuz? Eminim ki bu sorulara birçok benzeri soru eklenebilir. Lakin hepisinin ortak bir özelliği olacaktır, o da cevapları. Yani, hepisine “hayır” diyebiliriz. Halkımızın ekseriyeti, Türkiye gündemi ve siyaseti ile yatıp kalkıyor. Bunu yaparken ne yazik ki kapısının önündeki, şehridenki ve yaşadığı ülkedeki siyasetten uzak kalıyor. Ne siyasi partilere, ne siyasetçilere ulaşıyoruz. Neden bizi temsil edebilecek değil de ve üstüne basarak söylüyorum, bizi teslim etmeyecek adayları aramızdan çıkartıp, partilerde aday yapıyoruz. Neden? Sonunda ne oluyor? Hepimizin malumu; bizim gibi görünüp bizden olmayan hatta bizlere ters olanlar seçiliyor ve bizler de yıllarca bundan yakınıyoruz. Ayrıca, meşhur STK’larımız, bizden olan aday ve oluşumlara sırtlarını çevirip, sistem partilerine hoş görünmeye çalışacak – her zamanki gibi. Daha? Bilhassa BW için yazıyorum; bu partiden birçok Türk ve göçmen kökenli adayın varlığını göreceğiz diye tahmin ediyorum, ancak bu gelişme olumsuz bir sonuç doğuracak, çünkü bu parti hezimete uğrayacak.
Toparlayacak olursak, Türkiye siyasetine gösterdiğimiz ilginin %10'unu buraya gösterelim. İnanın büyük bir yankı yapar, etkisi olur ve birçok konuda lehimize sonuçlar getirir. Bunu çocuklarımıza borçluyuz.
Yaşar Mert
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Aslında her şey güzel ilerliyordu; 10 yıldan uzun bir sürecin sonunda bu yılın Nisan ayında, DİTİB’in Heilbronn şehir merkezindeki yeni cami girişimi ve projesinin önü açıldı. Daha doğrusu açılmıştı. O tarihte ilgili veya ilgisiz birçok insanın merak ettiği, birçok iniş ve çıkışlarla dolu bir yolun sonucu olarak şunlar açıklanmıştı: Yaklaşık 10 yıl önce yapılması planlanan DİTİB Merkez Camii'ni...
Birçoğumuz, genci yaşlisi, delikanlısı çocuğu, kadını erkeği, çalışanı ve çalışmayanı, öğrencisi işçisi....hatta belki herkes Türkiye tatilini konuşuyor. Zira geçen yıl ancak çok az sayıda insanımızın Türkiye’ye gitmesiyle, halkımız iki yillik bir aradan sonra hasret gidermek için adeta gün sayıyor. Dolayısıyla, bend...
Devam eden korona salgını sürecinde hayatımızın birçok alanında yenilikler ve değişikliklerle tanıştık ve bunlara alıştık da. Olumlu olanı da var olduğu gibi olumsuz olanı da var. Daha önceleri olabildiğince az TV kullanan ben örneğin, salgın zamanında deyim yerindeyse dizi bağımlısı oldum. En belirgin etken belki evde daha fazla vakit geçirme zorunluluğu olsa bile, şa...
Aslında, topluma faydalı çalışmalar yapan insan, örgüt, şirket veya kuruluşların basın yoluyla güçlü bir şekilde tanıtılması ve anlatılması gerektiğine inanıyorum; çünkü bunlar insanlara örnek ve öncü oluyor; çünkü bunlar insanların düşünce ve hayatlarına olumlu bir yön verebiliyor. Bu anlamda son ha...
Bu seferki yazımı Yeşiller’den bayan Baerbock başbakan olur ve Yeşiller koalisyon ortaklarının büyük paydaşı olursa, Türk toplumu için nasıl bir durum gelişir sorusuna cevap vermek üzere yazacaktım – ancak son dakika gelişmelerinden dolayı konumu değiştirdim. Yine de şunu belirtmeden olmaz: Geçen yazımda öngördüğüm gibi, Analena Bae...
Hayır, yanlış okumadınız. Bu da nerden mi çıktı? Anna... kim? Başbakan Merkel değil mi? Anlatacağım. Ama önce şunu belirtmek istiyorum: Eyaletimizde yapılan 14 Mart seçimlerini geride bıraktık. Ve beklenildiği gibi, benim de öngördüğüm gibi, Yeşiller partisinin ve Winfried Kretschmann’ın başarısıyla sonuçlandı. Böylece, Kretschmann ...
Bilindiği gibi, Federal Almanya devletinde yasama ve temsiliyet üç basamaklı bir sistem üzerine kurulu: (1) Federal düzey, (2) Eyalet düzeyi ve (3) Yerel düzey. Federal düzeydeki siyaset ve aktörler daha fazla göz ününde bulunsada ve basın yayın tarafından daha çok konu edilse bile, bizleri asıl ilgilendiren eyalet ve yerel düzey...
Azınlıklar tarih boyunca çoğunluk toplumu tarafından empoze edilen şartlar dolayısıyla farklı zorluklar ve tahribatlar yaşamışlardır. Başarılı olan azınlık toplumları ise bu zorluklara rağmen kendilerine ait dil, kültür ve toplumsal varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Örneğin Balkan Türklerinin anadil bilinç ve becerileri, 800 yıllık bir süreden sonra...
Geçen seferki yazımda Almanya ve Avrupa’ın Müslümanlar ile olan imtihanlarına kötü not vermiştim. Hal böyle olunca, çarenin ne olduğunu merak edenler oldu tabii. Yani, Müslümanlar ırkçılık, Islamofobi, aşırı milliyetçilik kıskacından nasıl çıkacak? Günah keçisi olmaktan nasıl kurtulacak? Ben bunları düş&uu...
Geçen seferki yazıma “Tepkisiz Türk toplumu ve Koronalı kış” başlığını atmıştım. Bu seferkinin de aynı çerçevede olduğunu görüyorsunuz. Ne yazık ki daha güzel konuları kaleme almak istesem de, gerçekleri ve gelişmeleri gözardı etmeyerek, öngördüğüm imkan veya zorluklara dikkat çekmeyi görev olara...
Geçen seferki yazımda, “yaklaşan seçimler ve gayri-siyasi Türk toplumu” başlığı altında, bizleri teslim değil de temsil eden insanların olmamasından yakınmıştım. Zira bu eksiklik bize çok pahalıya mal oluyor. Eski deyimi kullanacak olursam, daha mürekkebimin boyası kurumadan, ne kadar haklı olduğumu gösteren olaylar gelişti ve ne yazik ki geliş...
Almanların meşhur bir sözü vardır: “Nach dem Spiel ist vor dem Spiel” diye, yani maç sonrası bir sonraki maçın başlangıcı sayılır. Bunu siyaseten tercüme edecek olursak şöyle bir söz geliştirebiliriz “Her seçim sonrası, yeni bir seçimin başlangıcıdır”. Tabii ki seçimler arası olan süre, maç arası olan&n...
Bu yıl ilk günden beri çok değişik bir yıl olmaya devam ediyor. Yaşanan doğal olaylar, dünya sahnesinde gerçekleşen çekişmeler, sağlık alanındaki gelişmeler, büyükten küçüğe hepimizi etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Bu etkenlerden biri de yıllık yaz tatilimiz üzerineydi, öyleki Almanya’lı Türkler olarak bu yıl evde ...
Birçok olayın ve gelişmenin çok hızlı ve aynı anda yaşandığı günlerden geçiyoruz. Daha önceleri, birkaç yılda yaşanan veya en azından bizde öyle bir intiba bırakan olaylar, şimdilerde ise birkaç hafta hatta birkaç saat içinde yaşanabiliyor. Örnek vermek gerekirse, karşımıza şöyle bir liste çıkıyor: dünyayı olduğu...
Yukarıdaki sorumun cevabını hemen vereyim: evet ve hayır. Nasıl mı olur? Yazımı okuduğunuzda anlayacağınızı umuyorum. Önce bir hatırlayalım: Koronavirüs (SARS COV-2 isimli virüs) bulaşıcı hastalığın gündemde olduğu ilk günden itibaren, dünya çapında bir salgın olduğunu belirtmek için, resmi ve gayriresmi kurum ve kuruluşlar, her gün, gece g...