Birçoğumuz, genci yaşlisi, delikanlısı çocuğu, kadını erkeği, çalışanı ve çalışmayanı, öğrencisi işçisi....hatta belki herkes Türkiye tatilini konuşuyor. Zira geçen yıl ancak çok az sayıda insanımızın Türkiye’ye gitmesiyle, halkımız iki yillik bir aradan sonra hasret gidermek için adeta gün sayıyor. Dolayısıyla, bende Türkiye’ye giderken neleri düşünmemiz, nelere dikkat etmemiz, neleri yapmamız veya yapmamamız gerektiğini sıralamak istiyorum. Uyup uymama konusundaki takdir her zamanki gibi yine sizin!
... dikkat etmemiz / yapılmaması gerekenler
⦁ iki ülkenin kendine has koşulları vardır, bunlara karşı saygılı olalım.
⦁ Türkiye’de bulunduğumuz müddetçe olabildiğince her yerde ve herkes ile Türkçe konuşalım. Bilhassa çocuk ve gençlerimiz için önemli –böylece hem kendilerinin anadil becerisini geliştirirler, hem de Türkiye’deki insanları onlardan gizli birşey konuşuluyormuş şüphesine düşürmezler.
⦁ trafiğe pür dikkat edelim. Hem kendi emniyet ve güvenimiz için, hemde diğer sürücülerin güvenliği için hiz sınırlarını geçmeden seyahat edelim. Özellikle şehir içindeki trafik yoğun olabiliyor ve çok sabırli olmamızı gerektiriyor.
⦁ sürekli ve her konuda Türkiye’deki durum ve şartları Almanya’daki şartlar ile karşılaştırmamak gerek. Son zamanlarda daha sık yapılan bu karşılaştırmaları bir faydası olduğunu düşünmüyorum.
... yapılması gerekenler
⦁ ister araba, ister ucak ile gidin, güzergahinizdaki ülkeler için geçerli olan seyahat kurallarını zamanında ve detaylı bir şekilde inceleyin ve ona göre hazırlıklarınızı yapın
⦁ bazı konularda, Almanya’da nasıl davranıyorsanız, aynısını Türkiye’de yapın; siz örneğin Almanya’da sıra beklerken hiç bağıran birisini gördünüzmü veya mesire alanlarını temizlemeden öylece pislik içinde bırakıyormusunuz? Tabiiki, hayır. Aynısını Türkiye’de yapın.
⦁ eş dost akraba ziyareti yapılmasını önemsiyorum. Böylece çocuklarımızın Türkiye’deki akrabaları ile olan bağları güçlenir ve devam ettirme imkanı doğar.
⦁ tarihi ve kültürel yer ve mekanları ziyaret etmek hoşca vait geçirmek için bir firsat ve aynı zamanda kendi geçmişimizi ve uygarlığımızı tanımak ve tanıtmak amacıyla önemli.
Saydıklarıma daha birçok konu ekleyebilirim, ama asıl amacım sizlerin duyarlığınızı yükseltmek olduğu için, bu kadarı yeterli. Şayet saydıklarımı göz önünde bulundurbilirsek hem çok güzel bir tatil geçirebiliriz hemde Türkiye’deki insanlarımızada iyi bir intiba birakarak geri dönüş yapabiliriz diye düşünüyorum. Tüm güzelliklerin sizinle olmasını diler, güzel bir yaz mevsimi geçirmezini dilerim.
Yaşar Mert
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Aslında her şey güzel ilerliyordu; 10 yıldan uzun bir sürecin sonunda bu yılın Nisan ayında, DİTİB’in Heilbronn şehir merkezindeki yeni cami girişimi ve projesinin önü açıldı. Daha doğrusu açılmıştı. O tarihte ilgili veya ilgisiz birçok insanın merak ettiği, birçok iniş ve çıkışlarla dolu bir yolun sonucu olarak şunlar açıklanmıştı: Yaklaşık 10 yıl önce yapılması planlanan DİTİB Merkez Camii'ni...
Birçoğumuz, genci yaşlisi, delikanlısı çocuğu, kadını erkeği, çalışanı ve çalışmayanı, öğrencisi işçisi....hatta belki herkes Türkiye tatilini konuşuyor. Zira geçen yıl ancak çok az sayıda insanımızın Türkiye’ye gitmesiyle, halkımız iki yillik bir aradan sonra hasret gidermek için adeta gün sayıyor. Dolayısıyla, bend...
Devam eden korona salgını sürecinde hayatımızın birçok alanında yenilikler ve değişikliklerle tanıştık ve bunlara alıştık da. Olumlu olanı da var olduğu gibi olumsuz olanı da var. Daha önceleri olabildiğince az TV kullanan ben örneğin, salgın zamanında deyim yerindeyse dizi bağımlısı oldum. En belirgin etken belki evde daha fazla vakit geçirme zorunluluğu olsa bile, şa...
Aslında, topluma faydalı çalışmalar yapan insan, örgüt, şirket veya kuruluşların basın yoluyla güçlü bir şekilde tanıtılması ve anlatılması gerektiğine inanıyorum; çünkü bunlar insanlara örnek ve öncü oluyor; çünkü bunlar insanların düşünce ve hayatlarına olumlu bir yön verebiliyor. Bu anlamda son ha...
Bu seferki yazımı Yeşiller’den bayan Baerbock başbakan olur ve Yeşiller koalisyon ortaklarının büyük paydaşı olursa, Türk toplumu için nasıl bir durum gelişir sorusuna cevap vermek üzere yazacaktım – ancak son dakika gelişmelerinden dolayı konumu değiştirdim. Yine de şunu belirtmeden olmaz: Geçen yazımda öngördüğüm gibi, Analena Bae...
Hayır, yanlış okumadınız. Bu da nerden mi çıktı? Anna... kim? Başbakan Merkel değil mi? Anlatacağım. Ama önce şunu belirtmek istiyorum: Eyaletimizde yapılan 14 Mart seçimlerini geride bıraktık. Ve beklenildiği gibi, benim de öngördüğüm gibi, Yeşiller partisinin ve Winfried Kretschmann’ın başarısıyla sonuçlandı. Böylece, Kretschmann ...
Bilindiği gibi, Federal Almanya devletinde yasama ve temsiliyet üç basamaklı bir sistem üzerine kurulu: (1) Federal düzey, (2) Eyalet düzeyi ve (3) Yerel düzey. Federal düzeydeki siyaset ve aktörler daha fazla göz ününde bulunsada ve basın yayın tarafından daha çok konu edilse bile, bizleri asıl ilgilendiren eyalet ve yerel düzey...
Azınlıklar tarih boyunca çoğunluk toplumu tarafından empoze edilen şartlar dolayısıyla farklı zorluklar ve tahribatlar yaşamışlardır. Başarılı olan azınlık toplumları ise bu zorluklara rağmen kendilerine ait dil, kültür ve toplumsal varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Örneğin Balkan Türklerinin anadil bilinç ve becerileri, 800 yıllık bir süreden sonra...
Geçen seferki yazımda Almanya ve Avrupa’ın Müslümanlar ile olan imtihanlarına kötü not vermiştim. Hal böyle olunca, çarenin ne olduğunu merak edenler oldu tabii. Yani, Müslümanlar ırkçılık, Islamofobi, aşırı milliyetçilik kıskacından nasıl çıkacak? Günah keçisi olmaktan nasıl kurtulacak? Ben bunları düş&uu...
Geçen seferki yazıma “Tepkisiz Türk toplumu ve Koronalı kış” başlığını atmıştım. Bu seferkinin de aynı çerçevede olduğunu görüyorsunuz. Ne yazık ki daha güzel konuları kaleme almak istesem de, gerçekleri ve gelişmeleri gözardı etmeyerek, öngördüğüm imkan veya zorluklara dikkat çekmeyi görev olara...
Geçen seferki yazımda, “yaklaşan seçimler ve gayri-siyasi Türk toplumu” başlığı altında, bizleri teslim değil de temsil eden insanların olmamasından yakınmıştım. Zira bu eksiklik bize çok pahalıya mal oluyor. Eski deyimi kullanacak olursam, daha mürekkebimin boyası kurumadan, ne kadar haklı olduğumu gösteren olaylar gelişti ve ne yazik ki geliş...
Almanların meşhur bir sözü vardır: “Nach dem Spiel ist vor dem Spiel” diye, yani maç sonrası bir sonraki maçın başlangıcı sayılır. Bunu siyaseten tercüme edecek olursak şöyle bir söz geliştirebiliriz “Her seçim sonrası, yeni bir seçimin başlangıcıdır”. Tabii ki seçimler arası olan süre, maç arası olan&n...
Bu yıl ilk günden beri çok değişik bir yıl olmaya devam ediyor. Yaşanan doğal olaylar, dünya sahnesinde gerçekleşen çekişmeler, sağlık alanındaki gelişmeler, büyükten küçüğe hepimizi etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Bu etkenlerden biri de yıllık yaz tatilimiz üzerineydi, öyleki Almanya’lı Türkler olarak bu yıl evde ...
Birçok olayın ve gelişmenin çok hızlı ve aynı anda yaşandığı günlerden geçiyoruz. Daha önceleri, birkaç yılda yaşanan veya en azından bizde öyle bir intiba bırakan olaylar, şimdilerde ise birkaç hafta hatta birkaç saat içinde yaşanabiliyor. Örnek vermek gerekirse, karşımıza şöyle bir liste çıkıyor: dünyayı olduğu...
Yukarıdaki sorumun cevabını hemen vereyim: evet ve hayır. Nasıl mı olur? Yazımı okuduğunuzda anlayacağınızı umuyorum. Önce bir hatırlayalım: Koronavirüs (SARS COV-2 isimli virüs) bulaşıcı hastalığın gündemde olduğu ilk günden itibaren, dünya çapında bir salgın olduğunu belirtmek için, resmi ve gayriresmi kurum ve kuruluşlar, her gün, gece g...