İki asır önce bütün gücünü Osmanlıyı yıkmaya veren on bir büyük devletin yanında, günümüzün irili ufaklı nice Müslüman devletleri bunu başardıklarında geleceklerinin çok daha iyi olacağını sanıyorlardı. Hâlbuki çoğu batılı bu ülkelerin asıl amacı; İslam ve Müslümanları, bu iki değeri kendinde muazzamlaştıran Türkleri yıktığı zaman tekrar asırlarca devam edecek bir sömürge sistemi kuracak olmalarıdır. Onların önündeki en büyük engel; harika Orta Asya genetiği ile muazzam İslam geleneğinin birleştiği Müslüman Osmanlı Türkü idi. Zira bunların kurdukları medeniyette bütün insani değerler hayatın her safhasında işliyordu. Bütün uyuşturucu ve alkollü maddeler, hırsızlıklar, yalan-dolan, haksızlık ve adaletsizlikler, fuhuş, ırk ve din ayrımı, haksız kazanç vb insanlığın maneviyatını öldüren ve Kur’an-a göre insanı hayvandan daha aşağı yapan (Tin suresi ayet 5) yanlışlıklar en aşağı seyirde gidiyordu.
Hak, adalet, ilim, eğitim, yaratılanı severiz yaratandan ötürü anlayışı ile bütün insanlara değer verme ve dürüst yaşadığında ebedi cennete kavuşacağı bilinci, muhteşem bir toplum yapısına götürmüştü ceddimizi. Böyle olunca da bizleri sömürmek, yenmek, yok etmek imkânsızdı. Bunun için de bu milletin dini anlayışı, eğitimi, ahlaki değerleri, hak, hukuk ve adalet düşünceleri yok edilmeliydi. İngiltere’yi uzun süre yöneten Winston Churchil, İngiliz lordlar kamarasında açıkça ve kayıtlara da geçen konuşmasında ‘Osmanlıyı ve İslam âlemini sömürge altına alabilmek için oralarda din ve değerlerinden koparılmış bir nesil yetiştirmeliyiz. Bütün gücümüzü buna vermeliyiz’ diyordu ki, bunu bugün de dünyayı sömüren Amerikan istihbaratının yıllık raporlarında aynen görebilirsiniz.
Nihayet Osmanlı topraklarında açtıkları yüzlerce okullarında eğitilenler ve Lozan Anlaşması teslimiyeti, harf devrimi, İstiklal Mahkemeleri ile savaşlardan arta kalan kıymetli insanlarımızın idamlarla yok edilmesi neticesinde, Churchil’in bu dedikleri o zamanın yöneticileri tarafından gerçekleştirilmiş oldu. Hatta Batılıların istediği şekilde ülkemizi yönetenler öyle bir nesil türettiler ki, geçtiğimiz 80-90 yılda Türklüğünden, Müslümanlığından, değerlerinden kılık kıyafetinden, hatta eşsiz medeniyetinden utanarak sanal Avrupa değerlerine özenen, aşağılık duygusu ile onlara yaranmaya çalışan bir nesil yetişti.
Aslında ne yaparsa yapsın onu kendinden saymayacak olan batılının gerçek yüzünü tanımayan bir nesildi bu. Ayasofya’nın camiye çevrilmesinden rahatsızlık duyan nesil yetiştirdik. Kur’an’ımıza, Peygamberimize hakaret eden yayınları destekleyen nesil yetiştirdik. Abdürrahim Karakoç rahmetli bunu şiirinde acı bir gerçek olarak ortaya koymaktadır:
Yeni bir afyondur yenen her lokma
Biber Avrupalı, tuz Avrupalı.
Gülücükler sahte, kirpikler takma
Dudak Avrupalı, göz Avrupalı.
Birisi diskoda içer, kıvırır
Birisi kulüpte konken çevirir
Yapmasını bilmez, yıkar devirir
Ana Avrupalı, kız Avrupalı.
Kalıba uydurdu, uyduklarımız
Yazmakla bitmez ki duyduklarımız
Paris modasıdır giydiklerimiz
Astar Avrupalı, yüz Avrupalı.
En mahrem yerlerin kalktı örtüsü
Beş santim tırnaktır ellerin süsü
Bütün bunlar medenîlik ölçüsü
Cilve Avrupalı, naz Avrupalı.
İster sâri (bulaşıcı) deyin, isterse irsî, (genetik)
Büyük revaç buldu makbulün tersi
Duyduğumuz 'okey, adiyös, mersi'
Ağız Avrupalı, söz Avrupalı.
Başımız ayıkmaz binlerce halttan
Örf, adet gemimiz delindi alttan
Analar Muğla'dan, Van'dan, Tokat'tan
Bebek Avrupalı, bez Avrupalı.
Sahnede ekranda hıyar dinleriz
Deliye, densize uyar dinleriz
Saçma çığlıkları duyar dinleriz
Şarkı Avrupalı, saz Avrupalı.
'Türklük bu mu? ' desem 'bu' diyecekler
Şampanyayı sorsam 'su' diyecekler
Bir gün kökümüze 'hu' diyecekler
Kabuk Avrupalı, öz Avrupalı.
Bugün, 1950’den beri toparlanmaya çalışıyoruz ancak bu toparlanmayı engellemeye çalışan batının, içerde de maşalarının olduğunu görüyoruz. Mezar taşlarına kadar yok edilen, camileri yıkılıp satılan, dini kitapları kâğıt fabrikasına gönderilen, harf devrimi ve âlimlerinin idamı ile adeta muhteşem medeniyet hafızası yok edilen bir milletin yeniden dirilişini de durdurmaya çalışıyorlar. Bunda şüphesi olan varsa artık hepsine internetten de ulaşabilir sadece konuyu yazsın yeter. Aslında gemi delinince içindekilerin tamamının batıkta boğulacağını bilmeleri gerekenler, sömürgeci batının değirmenine su taşımaktadırlar. Hani ağaç baltaya demiş ya ‘beni yok edenin sapı benden’, Dedem Korkut’un da dediği gibi ‘hırsız içerden olunca kapı kilit tutmazmış.’ Ancak çok şükür ki, Alevisi-Sünnisi, Kürd’ü-Türk’ü ile yurt içinde ve yurt dışın da bu kutsal mücadeleyi götüren her meslekten nice insanımızın da varlığını biliyor ve mutlu oluyoruz. Bundan eminiz. Rabbim işini rast getirsin. Bu arada yeni yılınızı kutluyor ve 2021 yılının virüsten kurtuluş yılı olmasını diliyorum.
Hoşça kalın!
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Kıymetli okurlarımız! Bu yıl hem Ramazan’ı hüzünlü geçirdik hem de Ramazan Bayramı’nı geçmiş yıllara göre buruk karşılıyoruz. Çünkü bir tarafta Gazze ve Filistin topraklarında terör devleti İsrail tarafından yapılan soykırım ve insanlık dışı zulüm hem de bütün dünyanın gözü önünde Amerika ve Batılı devletlerin de desteği ile en acımasız şekilde sürdürülmekte. Yine Doğu Türkistan’da yıllardır...
Kıymetli Okurlarım! İran gezimizin son bölümünde İsfahan’dayız. Buradaki. Nakşı Cihan Meydanı gerçekten harika iki katlı han yapısı şekli ile çevrili. Burası 3-4 camiye çıkmakta, 2 büyük çarşıya bitişik ki, çarşıların uzunluğu en az 2 km ve 4 adette caddeye bağlantısı bulunmakta. Alt çarşılarında her tür dükkân bulunup çok çeşitli muhteşem sanat icra edilmiş her tür turistik eser satılmakta ve ...
Gençlik, insan ömrünün en kıymetli hazinesi, hayat mevsiminin baharıdır. Kur’an’da Rum suresi, 54. ayette insanın üç evresi yani küçüklüğü, gençliği ve ihtiyarlığı anlatılırken gençlik yıllarının beden ve ruh olarak insanın en güçlü zamanı olduğu ifade edilir. Enbiya suresi, 51-70 ayetlerde Rabbimiz İbrahim peygamberin, Yusuf suresi; 24-35 ayetlerde Hz. Yusuf’un, Kasas suresi; 23-35 ayetlerd...
Kıymetli okurlarım! İzin sezonu çoktan açıldığı için güzel dinimizin önemli bir konusunu paylaşmak istedim. Seferilik. İslam fıkhında; belirli uzaklıkta bir yere gitmeye seferilik, bu yola çıkan kişiye misafir, (yolcu, seferi) yolcu olmayan kimseye de mukim denir. İnsanlar için sefer hali genelde meşakkatlidir ve kişinin yorgunluk ve bedensel sıkıntıla...
Bilindiği gibi din, insanların dünya ve ahiret mutluluğu için gönderilen ilahi kaynaklı kurallar bütünüdür. Bu kurallara mümkün olduğunca uyan müminler iki dünyada da huzurlu olurlar ki, bunu dinin sahibi Allah böyle buyurmaktadır. Bu kurallar iki kısma ayrılır; Emirler ve yasaklar. Emirler; Allah’ın yapmamızı istedikleri kuralla...
Kıymetli okurlarım! Bildiğiniz gibi Efendimizin dine davet yöntemini, metodunu araya başka yazılarım da girse daha önce iki yazı ile sizlerle paylaşmıştım. Bu yazıda bu konuyu bitireceğiz inşallah. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) bildiğini ve inandığını başkalarına, çabası ve yaşantısında gösterirdi. Bu, kendi fikrimizi başkalarına aktarırken son derece inandırıc...
Kıymetli Okurlarım! Görevim dolayısıyla çok gezdim ve bir kaç defa Yunanistan’a da gittim. Yunanistan seyahatlerimizden en sonuncusunu 2016 yılı Kasım ayında bir grup olarak gerçekleştirmiştik. Grubumuz, 560 yıllık bir Kilise Okulu olan Tübingen üniversitesi misyoner hocaları ve Stuttgart’ın önemli Hıristiyan din adamları ile Müslüma...
İslam’da evlilik ve eş seçimi İnsanı yaratan Rabbimiz onun dünyadaki ihtiyaçlarını da bilmekteydi. Aynen bir makinayı ya da motoru yapan ustanın, o yaptığı aparatın ihtiyaçlarını bildiği gibi. Bu bakımdan bizim dünyadaki ihtiyaçlarımızdan birisi de evliliktir, bir eş ile hayatın acısını ve tatlısını paylaşmaktır. Onunla çocuk yapmak ve insan nesl...
Bizim bütün İslami temelimiz peygamberimize dayanmaktadır. Çünkü Kur’an’ın hayata uygulanışını da onun pratik hayattaki uygulamaları sayesinde öğrendik. Dolayısıyla Efendimizin Kur’an’a dayanan dine davet metodunun 2. Bölümünde de gerçekten güzel örneklere şahit olacağız...
Kur’an-ı Kerim ile ilgili yüzyıllardır her dil ve lehçede sayılamayacak kadar çok kitap yazıldı. Bütün ansiklopedilerin önemli maddesi oldu. Dergilerde, gazetelerde onun ile ilgili sayısız yazılar ortaya kondu. Yahudiler, Hıristiyanlar, Budistler, Hinduistler, Şintoistler, ilkel din inananları ve nihayetinde ateistler, Kur’an hakkında çok şeyler...
İki asır önce bütün gücünü Osmanlıyı yıkmaya veren on bir büyük devletin yanında, günümüzün irili ufaklı nice Müslüman devletleri bunu başardıklarında geleceklerinin çok daha iyi olacağını sanıyorlardı. Hâlbuki çoğu batılı bu ülkelerin asıl amacı; İslam ve Müslümanları, bu iki değeri kendinde m...
Dostlarım! Bana inanın ki, asla önyargılı değilim. Her zamanki gibi aktaracaklarım insanlık tarihinin acı gerçeklerinden bir kesittir. Buna göre de dostumuzu ve düşmanımızı iyi seçmeliyiz. Batı medeniyet, Âdem’in oğullarından Kabil’in, İslam medeniyeti ise Habil’in devamıdır. İnsanlık tarihi bu iki karakterin ve bu iki medeniyetin ortaya koyd...
Biz Müslümanların en önemli yol göstericisi, Allah’ın sözü Kur’an-ı Kerim ve Efendimiz Muhammed Mustafa sav’ in sözü hadislerdir. Bu ikisine ters düşmeyen her türlü devlet kanunu, örf-adet ve gelenek kuralları da yol göstericimizdir. Milli ve dini eğitimimiz, ticaretimiz, sanatımız, siyasetimiz, bürokrasimiz, a...
Kıymetli okurlarım! Başlık belki size biraz abartılı gelebilir ancak gerçekten bize en büyük zararı veren Müslüman görünümlü İslam düşmanlarıdır. Bunlar ticarette, siyasette, bürokraside, cemaat ve tarikatta, daha nice dernek ve vakıflar içerisinde Müslüman gibi görünüp gerçekte dine ve onun güzel ...
Kıymetli okurlarım Kilim ekibi vesile oluyor biz de Allah’ın bize nasip ettiği doğru din bilgisini sizlerle paylaşıyoruz. Bundan da İlahi rıza ve sizin hayır duanızdan başka bir beklentimiz yoktur. Hiç bir gazete yazısından, radyo ve televizyon programından ücret almış ve beklemiş değiliz. Bu, zaman zaman böyle sanıldığı ve sorulduğu için mecburen ifade ettiğimiz bi...