Siz değerli okurlarımı en samimi duygularla selamlıyorum.
Bu yazımda otonom, yani sürücüsüz araç teknolojisinin güncel gelişim seviyesi, teknik özellikleri ve ileriye dönük kullanabilirliği hakkında ayrıntılı bir inceleme yaptım.
“Otonom yolculuk” terimini genellikle insan sürücü (şöför) müdahalesi olmadan, hedeflenen bir şekilde hareket eden, kendi kendine giden araçları veya taşıma sistemlerini tanımlamak için kullanıyoruz. Bahsettiğim otonom vasıtalar sürücüsüz yolculuğu gerçekleştirmek için “lidar”, “radar”, “GPS” ve “yapay zeka” gibi teknolojiler kullanırlar ve böylece çevresini algılayabilme “becerisine” sahiptirler. Son yıllarda, halen sektör lideri konumunda bulunan Alman otomobil üreticileri öncülüğünde, sürücüsüz araç modellerine ciddi bir geçişin yaşandığını gözlemleyebiliyoruz. Tartışmasız konu sadece otomatik araçların hareket edebilmesinden ibaret değil. Kuşkusuz “güvenlik” ileride çok daha hayati bir öneme sahip bir öncelik olacak ve sürüş konforu daha da mühim hale gelecektir.
“Otonom sürüşün” derecesini tanımlayan, uluslararası camiada “standart” niteliğine sahip bir sınıflandırma ölçeği mevcut. Bu seviye kriterlerine göre sürüş sorumluluğunu insan faktöründen tamamen aracın kontrolüne geçişini ifade eden 5 farklı aşamadan bahsedebiliriz. Söz konusu otomasyon seviyelerini hâlihazırda piyasada bulunan otobillerin güncel teknolojik düzeyiyle birlikte özetlemek istiyorum.
Birinci seviye diye nitelendirebileceğimiz “asistanlı sürüş” düzeyinde, sürücü hem fiziksel hem de yasal olarak araç kontrolünden 100% sorumludur. Seyir halindeyken şöför son on yılda üretilen araçlarda bulunan “asistan sistemler´den” faydalanmaktadır. “Mesafe koruma” veya “şerit takip” asistanı gibi sistemler sürücü tarafından devreye sokulur, ancak halen insan faktörünün ön planda olduğu bir yolculuk gerçekleşir. “Kısmen otomatik” diye tanımlayabileceğimiz ikinci seviyede, sorumluluk yine sürücüde olsada, “sistem” hız ve fren kontrolüne hatta direksiyona tam erişime sahiptir. 2016 yılından beri üretilen kalburüstü otomobillerin “kısmen otomatik” özelliklerinden rahatlıkla bahsedebiliriz. Üçüncü derece “yüksek otomasyon” teknik özelliğine sahip araç sistemleri çevre kontrolünü tamamen üstlenmekte. Bu seviyeden itibaren, hem yasal hem teknik olarak, sürücü gerekli “reaksiyon süresini” sağladığı sürece ellerini direksiyon simidinden uzaklaştırabilir, hız ve fren kontrolünü tamamen araca bırakabilir. Son iki yılda üretilen üst düzey otomobil modelleri bu seyahat imkanını sunmakta. Dördüncü seviye “tam otomatik” araçlar, şöför gereksinimini ortadan kaldıracak. Bu noktadan itibaren, sürücü de aslında artık bir yolcuya dönüşüyor. Gerekli sistemler çalıştığı sürece, sürücü trafik durumuna dikkat etmek zorunda kalmaz, ani müdahaleler için bi reaksiyon süresini hesaba katması gereksiz olur ve tamamen farklı uğraşlara odaklanabilir. Çok sayıda şirket şu sıralar dördüncü seviyenin “tam otomatik” test araçlarıyla yollarda deneme sürüşleri gerçekleştirmekte. 2025 yılından itibaren hatrı sayılır rakamda otomobilin “tam otomatik” özelliklere sahip olacaği öngörülüyor. Maksimum evre olan 5. seviyeyi “otonom sürüş” diye adlandırıyoruz. Bu dereceye erişecek araçlar her koşulda (aydınlık, iklim şartları) özerk seyir halinde olacak.
Sonuç olarak, gelecek dönemin otomobillerinde gaz veya fren pedalı gibi, bir direksiyon simidi de olmayacak. “Otonom sürüş” nihayetinde vasıtaları “şöföre” dönüştürecek! En geç bu evreden itibaren otomobillerin gerek dış, gerekse iç tasarımı radikal değişime uğrayacak. Uzmanların tahminine göre, 2040 yılından itibaren teknolojinin bu noktasına erişmiş olacağız.
Makalemin son bölümünde izah ettiğim gelişimin ne tür sonuçları beraberinde getireceğini ele almak istiyorum. Trafikte insan hatası ortadan kalkacağı için, ölümcül kazalar vuku bulmayacak. Bu bağlamda tabiki otomotiv “yedek parça” sanayi ve servisi sekteye uğrayacak. Günümüz otoyollarından alışık olduğumuz trafik tıkanıklığı tarih olacak. Değerli yaşam süremizi kitlenmiş yollarda heba etmeyeceğiz, daha az hava ve çevre kirliliğine sebep olacağız. Toplumun yaşlı insanları bireysel ulaşımdan taviz verme zorunda kalmayacak. Âmâ veya daha farklı engele sahip insanlar rahatlıkla trafiğin akışına dahil olabilecek. Örneğin cocukları okula araçlar götürüp, okuldan tekrar araçlar alacak. Çocuk demişken belirteyim, yaşadığımız şu yıllarda doğan çocuklar, ileride artık bi “sürücü belgesine/ehliyetine” ihtiyaç duymayacak. Yirmi yıl sonra “şöför” diye bir meslek dalı kalmayacak iş hayatımızda. Cümlelerimi okurken, 80´li yılların efsane dizisi “kara simşek” gelmiştir herhalde bir çoğununuz gözü önüne. Sevgili okurlar emin olun; “sürücüsüz araçlar” uzun zamandan beri bilim-kurgu olmaktan çıktı, son sürat gerçek hayatımıza doğru ilerliyor.
Esen kal güzel insanım
Mikayil Baydaroğlu
Soru ve görüşleriniz için: m.baydaroglu@gmail.com
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Basit Ingilizce tabiriyle “3D Printing”, yani “3 Boyutlu Baskı” teknolojisi, her gecen yıl endüstriyel üretim sektöründe daha fazla şirketin ilgisini çekmekte. Daha doğru Ingilizce terim olan “Additive Manufacturing” uygulayımbilimin Türkçe karşılığı “Eklemeli İmalat” olarak literatürde yerini perçin...
“Yapay Zekâ”! Sindirilmesi çok zor bir kavram. İnsanoğlu açısından bir “lanet” mi yoksa bir “nimet” mi, henüz muamma. Çok sayıda uzmana göre, insanlık tarihinde yeni bir çağın başlangıcının habercisi. Dönem vizyoneri Elon Musk’a göre ise, gelecekteki final gelişim seviyesinde; atom bombasından ço...
Çin Halk Cumhuriyeti, vatandaşının yaşamlarının her alanındaki davranışlarını daha iyi kontrol edebilme adına, birkaç yıldan beri bir sistem inşa etmekte. “Sosyal Kredi Sistemi” ismini verdikleri dijital tertibat, insanların sosyal hayattaki hareket ve davranışları izleyip, kaydetmekte. Sırf sosyal davranışlarıyla yetinmeyip, nüfusun aynı zamanda ödeme davranışı...
Tarih kitaplarından öğrendiğimiz kadarıyla, 2700 yıl mazide, ilk madeni parayı, Anadolu’da da yaşam sürmüş, Lidyalılar bastı. Yine kayıtlara göre, ilk kâğıt para milattan sonra 800´lü yıllarda Çin´de ortaya çıktı. Günümüz 21. yüzyıl başlangıcında ise, fiziki para gün geçtikçe miladını doldurmakta....
Son birkaç on yıldan beri dünyamız radikal ve süregelen değişim içinde: küreselleşme ve dijitalleşme hayatımızın ayrılmaz ve aynı zamanda vazgeçilemez parçaları haline geldi. Tünel sonundaki ışığın en ufak parıltısından dahi henüz çok uzağız. Sahip olduğu ve beraberinde getirdiği tüm bileşenleriyle birlikte, tüm bu gelişmeler du...
Dünya çok yüksek bir hızla, sürekli değişmekte. Bir yanda devrimsel dijital dönüşümler, dijital bozulma (İngilizce “disruption”) sonucu oluşan yenilikçi iş modelleri, diğer yanda dur durak bilmeyen küreselleşme, artan sosyal medya kullanımı ve çalışanların değişen değer sistemi. 21. yüzyıl dünyamız çok di...
Günümüz insanı sıkışık şehir trafiğinden artık bıkmış bir hale geldiği için, toplu taşıma, ulaşım altyapısı ve “araç paylaşım konseptlerini” birleştiren, yenilikçi teknolojiler ve sezgisel uygulamalara sahip, akıllı “mobilite” (hareketlilik) çözümleri geliştirmekte. Son yıllarda daha “yeşil” ve daha ekonomik u...
Geleceğin şehirleri daha sürdürülebilir, daha güvenli ve daha akıllı olacak. Topyekün ağa (yani internete) bağlı “akıllı şehir” (ingilizce “smart city”) fikri çevre kirliliği, trafik yoğunluğu ve kentleşme gibi mevcut toplumsal sorunlara çok yönlü çözümler sunmakta. Şubat ayı makalemde detaylı ele aldığım &ld...
Siz değerli okurlarımı en samimi duygularla selamlıyorum. Bu yazımda otonom, yani sürücüsüz araç teknolojisinin güncel gelişim seviyesi, teknik özellikleri ve ileriye dönük kullanabilirliği hakkında ayrıntılı bir inceleme yaptım. “Otonom yolculuk” terimini genellikle insan sürücü (şöför) müdahalesi olm...