Tedavi yaklaşımı olarak semptomlarla mücedele etmek yerine bu semptomların ve hastalıkların ortaya çıkmasına neden olan ana nedenlere odaklanmak gerekir. Bütüncül yaklaşıma göre hastalığın hangi uzmanlık dalı altında yattığı önemli değildir. Önemli olan bu hastalıklara sebebiyet veren ana neden veya nedenlerdir. Vücudumuzun ana tamir mekanizmalarına tedavi desteği verildiğinde vücudumuz problemleri kendi içinde çözer. Tek bir hastalık için birçok neden olabileceği gibi birçok hastalık için de tek bir neden olabilir.
Tanımlanmış, tıp kitaplarına girmiş 50.000 den fazla hastalık tablosu mevcuttur. Ancak bu hastalıkların arkasında yatan ana nedenleri irdelediğimizde bunların 10 civarında olduğunu görürüz. Sonuç olarak 10 tane neden 50.000 tane görüntü mevcuttur. Günümüzdeki mevcut tıp anlayışı semptomatik tedavi anlayışına sahiptir, yani 10 tane nedenle uğraşmak yerine 50.000 görüntü ile meşgul olmaktadır. Hastalıkların ana nedenleri göz önünde bulundurmadan oluşturulan tedavi yaklaşımlarının kronik hastalıkların tedavisinde başarı şansı yoktur. Bütüncül tedavi yaklaşımında yapılan şey aslında basittir. Birinci adım vücuttan toxinler, allerjenler gibi zararlı maddeleri dışarı atmaktir. İkinci adım ise faydalı ve yararlı şeyleri eklemektir. Bundan sonrasısını vücudun kendi tamir mekanizmaları halledecektir.
Hastalıklardan korunmak %90 bizim elimizdedir.
Bütüncül tıp yaklaşımına göre insan vücudu sağlıklı kalmak için programlanmıştır. Vücudumuz sağlığını korumak için birçok tamir mekanizmasına sahiptir. Mevcüt tamir mekanizmaları aşiri derecede zayıfladığında yada iflas ettiğinde hastalıklar ortaya çıkar. Vücudumuzdaki tamir mekanizmalarını zayıflatan en önemli faktörlerin başında sağlıksız beslenme, aşiri derecede Toxin ve ağır metal birikimi, Asit-Baz dengesinin bozulması, hareketsizlik, sürekli Stres altında yaşamak ve Bağırsak sağlığının bozulması gelir. Aklımaza gelebilecek kanser dahil hertürlü hastalık bu zeminler üzerinden gelişir. Yukarıda sayılan risiko faktörler zamanında alinacak tedbirlerle %90 oranında önlenebilir faktörlerdir. Sağlıklı bir bünyeyi hasta etmenız için yıllarca uğraşmanız gerekmektedir. Sonuç olarak söylemek gerekirse hastalıklar bir kader değil, bir seçimdir. Sahip olduğumuz yanliş beslenme ve yaşam tarzımzın bir faturasıdır.
19. yüzyılda fransız bilim adami Louis Pastour bulaşıcı mikropların farklı organ sistemlerinin işleyişini bozmak süreti ile hastalıkların oluştuğunu ileri sürmüştür. Aynı dönemde yaşayan Claude Bernard ise farkli bir teori ortaya atmiştir. Claud Bernarda göre vücudumuzda bulunan çeşitli tamir ve koruma mekanizmaları milieu yada homeostasis ( iç ortam dengesi ) olarak adlandırabileceğimiz bir denge oluşturmaktadır. Hastalıklar bu dengenin bozulması sonucunda ortaya çıkar. Pasteur ölüm döşeğinde iken Bernard haklıydı demiştir. Vücudumuzda bulunan milyarlarca bakteri ve virus ancak bu bahsettiğimiz denge bozulduğunda hastalıklar ortaya çıkar. Homeostasin korunmasında yaşam tarzımız, çevresel faktörler, beslenme, egzersiz, psikolojik esenlik ve ruhsal sağlık ciddi bir şekilde önem taşımaktadır.
Sağlık herşey değildir, ancak sağlık olmadan sahip olduğunuz herşey anlamsızdır.
Sağlığın ne kadar önemli olduğunu ancak sağlığımızı kaybettiğimiz zaman anlıyoruz.
Sağlığı koruma konusunda en büyük görev bireyin kendisine düşmekle birlikte, doğru bilgilenmek ve gerektiğinde doğru adresten profesyonel destek almak da o kadar önemlidir.
Özellikle alternatif tedaviler konusunda ciddi bir bilgi kirliliğinin varlığı ve ehil olmayan insanların elinde istismara açık bir alan oluşturması sebebi ile www.globalklinik.de projesini hayata geçirmeye karar verdik.
Alternatif tedaviler konusunda sahasında uzman kişi ve kurumlarla oluşturduğumuz ortak çalışmalar neticesinde muazzam bir Databanka sahibiz. Dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip ediyor ve tedavi protokollerini en son bilimsel verilere göre sürekli optimize ediyoruz. Hedefimiz insanlığa bu hizmeti profesyonel bir hizmet anlayışı ile sunmaktır.
Koruyucu hekimlik uygulamalarına çok önem veriyoruz. İnsanları hasta olduktan sonra tedavi etmek tabii ki son derece önemlidir. Ancak henüz hasta olmadan sağlığımızı korumanin yollarını aramanın ve sağlıklı yaşam şartlarını oluşturmaya çalışmanın daha da önemli olduğuna inaniyoruz. Unutmayalım ki, en iyi tedavi hasta olmamaktır.
Bize 0152 519 763 99 WhatsApp hattımızdan ulaştığınız takdirde gerek sağlığınızı korumak konusunda, gerekse hastalıkların tedavisi konusunda profesyonel bir destek alacağınızdan emin olabilirsınız.
Dr. med. Arslan İpek
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Stres, günlük yaşantımızın bir parçası olarak sağlığımızı olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Stresten zarar ya da fayda görmek büyük ölçüde bizim elimizdedir. Kısa süreli Stres, yaşamın güçlükleriyle baş etme konusunda motivasyon ve güç kaynağı olarak hayati bir fonksiyon üstlenirken, kronikleşmesi durumunda bağışıklık sistemimizi büyük oranda çökertir ve...
Son yıllarda psikosomatik rahatsızlıklarda müthiş bir artışın varlığı inkâr edilemez bir gerçektir. Tüm duygularımız ‘’biliş’’ ‘lerimiz ya da düşüncelerimiz neticesinde oluşur. ‘’Biliş’’ olaylara bakışınız, algılarınız, zihinsel tutumlarınız ve inançlarınız demektir. Depresyonda olan birisi her şeyin kötü olduğuna ve öyle kalacağına inanır. Bu duygu kesinlikle mantıksızdır, ama o kadar gerçek g...
Uyku, insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından birisidir. Kronik uykusuzluğun, Alzheimer hastalığını tetiklediği, yaşlanmayı hızlandırdığı, öğrenmeyi ve belleği bozduğu, anksiyete ve çeşitli ruhsal bozukluklara sebep olduğu çeşitli bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştur. Bir hafta boyunca 4 saatin altında uyuyan kişilerde savunma sisteminin %70 oranında zayıfladığı tespit edilmiştir. Uyku apnesi u...
Dünya sağlık örgütü verilerine göre dünyada her yıl 4 milyon insan sigaranın sebep olduğu hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmektedir. Sigaranın sebep olduğu ölümler trafik, terör ve iş kazalarından kaynaklanan ölümlerin toplamından 5 kat daha fazladır. Sigara 4000 civarında zehirli madde içermektedir, sigara dumanı ile birlikte bu zehirleri de içimize çekeriz ve zamanla vücudumuzda birikerek...
Hem kendimizi ifade ederken hem de karşı tarafı dinlerken iletişimin temel kurallarını bilmek ve iletişim süreçleri içinde kullanmak son derece önemlidir. Aksi takdirde istenmeyen iletişim kazaları ve bunun doğurabileceği tatsız sonuçlara maruz kalmak kaçınılmaz olur. Maalesef toplum olarak dışa dönük bir davranış tarzımız vardır. El-âlem ne der? düşüncesi konuşma tarzımıza ve davranışlarımıza ...
Migren, tekrarlayan baş ağrısı atakları ile karakterize nörolojik bir hastalıktır. Tipik belirtiler arasında başın bir tarafında nabzı atan ağrılar, bulantı, ışık ve sese duyarlılık yer alır. Migrenin stres, uyku eksikliği, belirli yiyecekler veya hormon dalgalanmaları gibi çeşitli tetikleyicileri vardır. Migrenin şiddetine bağlı olarak tedavi çeşitlilik gösterebilir ve genellikle ilaçlar, gevşeme...
Bağ dokusu vücudumuzdaki en yaygın dokudur. Kemik, kas, damar, sinir gibi birçok dokunun birbirleri ile irtibatını ve bütünlüğünü sağlar ve ayrıca bütün hücresel besinler ve metabolik atıklar bağ dokusu içindeki hücreler arası boşluklarda taşınırlar. Baş dokusunu oluşturan hücreler ve lifler Hyaluronik asit sayesinde biyolojik ve nörolojik fonksiyonlarını rahatlıkla yerine getirirler. Hyaluroni...
Sedef hastalığı, ciltte kabarık Plaklar ve pullanmalarla seyreden kronik bir cilt hastalığıdır. Sedef hastalığı Genetik yatkınlığın yanında immunsistem yetersizliği, bazı ilaçların yan etkileri, aşırı alkol kullanımı, bağırsak floarasının bozulması gibi birçok faktörün tetikleyici olarak rol aldığı multifaktoriyel bir hastalıktır. En karakteristik belirtileri kırmızı lekeler, pullanmalar ve deri l...
Oruç tüm dinlerde ve pek çok kültürde uygulanagelen en önemli inanç ritüellerinden biridir. Kur’an-ı Kerim’de; “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı…” (Bakara, 2/183) şeklinde buyrulmaktadır. İbadet yönü ile maddi manevi şifa kaynağı olduğu bizce kesin olmakla beraber gelin orucun vücuttaki etkilerine birlikt...
Yapılan araştırmalar Vitamin D eksikliğinin toplumda %80 seviyelerinde olduğunu göstermektedir. Vitamin D ihtiyacını yiyecekler yolu ile karşılamak çok zordur, çünkü sadece birkaç yiyecekte örneğin yağlı balıklarda ve Avokadoda yüksek miktarda Vitamin D maddesi bulunmaktadır. Vitamin D güneş vitamini olarak bilinir. Toplum olarak günü...
Tedavi yaklaşımı olarak semptomlarla mücedele etmek yerine bu semptomların ve hastalıkların ortaya çıkmasına neden olan ana nedenlere odaklanmak gerekir. Bütüncül yaklaşıma göre hastalığın hangi uzmanlık dalı altında yattığı önemli değildir. Önemli olan bu hastalıklara sebebiyet veren ana neden veya nedenlerdir. Vücudumuzun ana tamir mekanizmalarına t...