Migren, tekrarlayan baş ağrısı atakları ile karakterize nörolojik bir hastalıktır. Tipik belirtiler arasında başın bir tarafında nabzı atan ağrılar, bulantı, ışık ve sese duyarlılık yer alır. Migrenin stres, uyku eksikliği, belirli yiyecekler veya hormon dalgalanmaları gibi çeşitli tetikleyicileri vardır. Migrenin şiddetine bağlı olarak tedavi çeşitlilik gösterebilir ve genellikle ilaçlar, gevşeme teknikleri ve yaşam tarzı değişikliklerini içerir. Kadınların %25-30’unda, erkeklerin ise %15-20’sinde yaşamlarının bir döneminde Migren şikâyeti görülür. Hastaların çoğu migren atağı başlamadan önce ağrısının başlayacağını hisseder. Genellikle ağrı başın tek tarafını tutar ve şiddetlidir.
Yukarıda belirtildiği gibi ışığa ve kokulara karşı tahammülsüzlük vardır. Açlık, stres, uykusuzluk ve adet dönemi migren ağrılarını tetikleyebilir. Çoğu hastada ağrıya mide bulantısı eşlik edebilir. Mayalı içecekler, çikolata ve peynir gibi bazı yiyecekler de migren ağrılarını tetikleyebilir. Magnezyum seviyesinin düşüklüğünün de migren krizlerini artırdığı tespit edilmiştir.
Migren multifaktorial yani birçok sebebe bağlı olarak ortaya çıkan sebebi tam olarak bilinmeyen bir rahatsızlıktır. Tedavisinde genellikle İbuprofen, Novaminsulfon gibi ağrı kesiciler ve Sumatriptan gibi Triptan türevleri yoğun olarak kullanılmaktadır. Baş ağrıları için her fırsatta ağrı kesici kullanan hastaların ortalama %70’inde ağrı kesici kullanımına bağlı baş ağrılarının görüldüğü yapılan klinik çalışmalarda tespit edilmiştir. Kullanılan ağrı kesiciler ağrıyı kesmek yerine kendisi baş ağrısına sebep olmaktadır. Migren tedavisinde kullanılan ağrı kesicilerin sebep olduğu yan etkiler işin cabası. İlaçlar sadece akut migren krizlerini rahatlatıyor, hastalığı tedavi etmiyor. İlaçlarla tam bir şifanın sağlanamaması, kullanılan ilaçların yan etkileri ve kullanılan ilaçların kendilerinin baş ağrılarını tetiklemesi tedavide bütüncül yaklaşımı ve doğal tedavilerin önemini bir kat daha arttırmaktadır.
Migren tedavisinde hangi doğal tedavi imkânları mevcuttur?
1. Akupunktur Tedavisi: Hastalarda atak sıklığı, atakların şiddetinde hafifleme ve ilaç kullanımında %70 oranında azalma ve birçok hastada ise tam şifa sağlanabilmektedir.
2. Beslenme önlemleri, migren tedavisinde mutlaka uygulanmalıdır. Hastaların tolere edemediği gıdalar listeden çıkarılmalı. Migreni en çok tetikleyen besinler arasında, çikolata, peynir, bira, şarap, inek sütü, yumurta, buğday, portakal ve domatesi sayabiliriz. Dokunan gıdalar kişiden kişiye farklılık arz edebilir. Ayrıca Kuru baklagiller, ıspanak, börülce, ceviz gibi magnezyumdan zengin gıdalar daha çok tercih edilmelidir.
3. Stresle mücadele ve uyku düzeni de migren tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır.
4. Gıda Takviyeleri: Migren tedavisinde özellikle zencefil, biberiye ve daha birçok bitkisel extrelerin etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu konuda Pitoterapi (Bitkisel Tedavi) uzmanlarından yardım alınmalı ve kesinlikle sağdan soldan edinilen bilgilerle kendi başımıza bitkisel tedavi uygulanmamalıdır.
Konu ile alakalı bizden yada konusunda uzman meslektaşlarımızdan yardım alabilirsiniz.
Sağlıcakla kalın!
Dr. Arslan İpek
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Stres, günlük yaşantımızın bir parçası olarak sağlığımızı olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Stresten zarar ya da fayda görmek büyük ölçüde bizim elimizdedir. Kısa süreli Stres, yaşamın güçlükleriyle baş etme konusunda motivasyon ve güç kaynağı olarak hayati bir fonksiyon üstlenirken, kronikleşmesi durumunda bağışıklık sistemimizi büyük oranda çökertir ve...
Son yıllarda psikosomatik rahatsızlıklarda müthiş bir artışın varlığı inkâr edilemez bir gerçektir. Tüm duygularımız ‘’biliş’’ ‘lerimiz ya da düşüncelerimiz neticesinde oluşur. ‘’Biliş’’ olaylara bakışınız, algılarınız, zihinsel tutumlarınız ve inançlarınız demektir. Depresyonda olan birisi her şeyin kötü olduğuna ve öyle kalacağına inanır. Bu duygu kesinlikle mantıksızdır, ama o kadar gerçek g...
Uyku, insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından birisidir. Kronik uykusuzluğun, Alzheimer hastalığını tetiklediği, yaşlanmayı hızlandırdığı, öğrenmeyi ve belleği bozduğu, anksiyete ve çeşitli ruhsal bozukluklara sebep olduğu çeşitli bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştur. Bir hafta boyunca 4 saatin altında uyuyan kişilerde savunma sisteminin %70 oranında zayıfladığı tespit edilmiştir. Uyku apnesi u...
Dünya sağlık örgütü verilerine göre dünyada her yıl 4 milyon insan sigaranın sebep olduğu hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmektedir. Sigaranın sebep olduğu ölümler trafik, terör ve iş kazalarından kaynaklanan ölümlerin toplamından 5 kat daha fazladır. Sigara 4000 civarında zehirli madde içermektedir, sigara dumanı ile birlikte bu zehirleri de içimize çekeriz ve zamanla vücudumuzda birikerek...
Hem kendimizi ifade ederken hem de karşı tarafı dinlerken iletişimin temel kurallarını bilmek ve iletişim süreçleri içinde kullanmak son derece önemlidir. Aksi takdirde istenmeyen iletişim kazaları ve bunun doğurabileceği tatsız sonuçlara maruz kalmak kaçınılmaz olur. Maalesef toplum olarak dışa dönük bir davranış tarzımız vardır. El-âlem ne der? düşüncesi konuşma tarzımıza ve davranışlarımıza ...
Migren, tekrarlayan baş ağrısı atakları ile karakterize nörolojik bir hastalıktır. Tipik belirtiler arasında başın bir tarafında nabzı atan ağrılar, bulantı, ışık ve sese duyarlılık yer alır. Migrenin stres, uyku eksikliği, belirli yiyecekler veya hormon dalgalanmaları gibi çeşitli tetikleyicileri vardır. Migrenin şiddetine bağlı olarak tedavi çeşitlilik gösterebilir ve genellikle ilaçlar, gevşeme...
Bağ dokusu vücudumuzdaki en yaygın dokudur. Kemik, kas, damar, sinir gibi birçok dokunun birbirleri ile irtibatını ve bütünlüğünü sağlar ve ayrıca bütün hücresel besinler ve metabolik atıklar bağ dokusu içindeki hücreler arası boşluklarda taşınırlar. Baş dokusunu oluşturan hücreler ve lifler Hyaluronik asit sayesinde biyolojik ve nörolojik fonksiyonlarını rahatlıkla yerine getirirler. Hyaluroni...
Sedef hastalığı, ciltte kabarık Plaklar ve pullanmalarla seyreden kronik bir cilt hastalığıdır. Sedef hastalığı Genetik yatkınlığın yanında immunsistem yetersizliği, bazı ilaçların yan etkileri, aşırı alkol kullanımı, bağırsak floarasının bozulması gibi birçok faktörün tetikleyici olarak rol aldığı multifaktoriyel bir hastalıktır. En karakteristik belirtileri kırmızı lekeler, pullanmalar ve deri l...
Oruç tüm dinlerde ve pek çok kültürde uygulanagelen en önemli inanç ritüellerinden biridir. Kur’an-ı Kerim’de; “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı…” (Bakara, 2/183) şeklinde buyrulmaktadır. İbadet yönü ile maddi manevi şifa kaynağı olduğu bizce kesin olmakla beraber gelin orucun vücuttaki etkilerine birlikt...
Yapılan araştırmalar Vitamin D eksikliğinin toplumda %80 seviyelerinde olduğunu göstermektedir. Vitamin D ihtiyacını yiyecekler yolu ile karşılamak çok zordur, çünkü sadece birkaç yiyecekte örneğin yağlı balıklarda ve Avokadoda yüksek miktarda Vitamin D maddesi bulunmaktadır. Vitamin D güneş vitamini olarak bilinir. Toplum olarak günü...
Tedavi yaklaşımı olarak semptomlarla mücedele etmek yerine bu semptomların ve hastalıkların ortaya çıkmasına neden olan ana nedenlere odaklanmak gerekir. Bütüncül yaklaşıma göre hastalığın hangi uzmanlık dalı altında yattığı önemli değildir. Önemli olan bu hastalıklara sebebiyet veren ana neden veya nedenlerdir. Vücudumuzun ana tamir mekanizmalarına t...