Bu yazımı siz sayın okuyucularımızdan WhatsApp yoluyla gelen sorular doğrultusunda önceki yazımızda değindiğim “uykusuzluk” konusuna ayırdım. Sizden gelen yorum/görüş ve sorular bizim için çok kıymetlidir, ilginiz için teşekkür ederim.
Önceki yazımızdan hatırlayacağınız üzere “Yeterli süre ve kalitede uyku uyuyamıyor, uykuya dalmakta güçlük çekiyor ya da sık uyanıp tekrar uyuyamıyorsanız bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşmeniz bağışıklık sisteminizin güçlü olması, dikkat ve konsantrasyonunuzun azalmaması, mutsuz ve huzursuz olmamanız gibi pek çok açıdan önemlidir” demiştik ve uyku sorunlarının türü-durumu-seviyesine göre ilaçlı ya da ilaçsız tedavileri olabileceğini belirtmiştik.
Sevgili okuyucularım çoğunlukla evde uygulayabilecekleri bazı yöntemleri öğrenmek istemiş, bu konuda bilgi vermeden önce uyku konusunda sorunlarınız varsa mutlaka bir uzmana görünmeniz gerektiğini tekrar edeyim. Sorunun kökeninin bulunması ve hattâ bazı durumlarda başka bir sıkıntının uzantısı olup olmadığının bilinmesi çok önemlidir, geçici çözümlerle vakit kaybetmek sorunu büyütebilir.
Diyelim ki sabah erken kalkmanızın gerektiği bir gece epey geç olduğu halde uyuyamıyorsunuz, muhtemelen bu sizde bir gerginlik yaratır. Beynimiz bu gerginliğe bir tepki verir ve otonom sinir sisteminin sempatik sinir sistemi denen kısmını devreye sokar ve bu da organizmanın hızlanmasına dolayısıyla uyku durumundan daha da uzaklaşmasına, kaygı yaşanmasına sebep olabilir. Bunun birkaç gece sürdüğünü düşünürsek kişi artık uyku saati yaklaştığında ya da yatağına gittiğinde henüz uyumayı denememiş olsa bile aynı kaygıyı hissedebilir, bu durum klasik koşullanmanın bir sonucudur. Klasik koşullanma, edimsel koşullanma gibi öğrenmelerin iyi tarafı bunları tersine çevirmenin de mümkün olmasıdır.
Uyku sorunlarının bazılarında kullandığımız yöntem de bahsettiğim öğrenme prensiplerine dayanmaktadır. Yatağınıza gittiniz ve 10 dakika kadar uyumayı denediniz fakat olmadı ise yatakta dönüp durmak, yatakta kitap okumak, TV izlemek, telefonla oynamak vb. kesinlikle istemediğimiz davranışlardır. Böyle durumlarda yatak odanızı derhal terk etmenizi isteriz, otelde ya da başka odası olmayan bir ortamdaysanız en azından yataktan çıkmalısınız. Yataktan çıktınız diyelim ne yapacaksınız; mümkünse meditasyon, rahatlatıcı bir müzik, ılık bir duş, heyecanlı olmayan bir kitap olabilir ama dikkat yukarıda kitap yok demiştik, çelişkili oldu mu hayır, “yatakta kitap yok” diyoruz yani;
ALTIN KURAL 1: Uyuyamadığınızda yatakta kalmamalısınız! Yatak dışında yapılacaklar ise sakinleştirici şeyler olmalı TV, bilgisayar, telefon vb. kesinlikle tercih etmiyoruz çünkü bu araçlar çok fazla uyaran barındırıyor, uykunuz daha çok açılabilir.
ALTIN KURAL 2: Uykunuz gelmeden yatağa dönmemelisiniz. Diyelim ki yatak dışında biraz zaman geçirdiniz ve sabah erken kalkacağınızı düşünerek vicdan azabı duyup yatağa dönüyorsunuz, yine uyuyamamanız kuvvetle muhtemel, bunu yapmayın. Uykunuzun geldiğinden emin olmadan yatağa dönmenin daha uzun süre uyuyamamaya neden olabileceğini unutmayın. Ve yine diyelim ki iyice uykunuz geldi yatağınıza gittiniz fakat yine birkaç dakika içinde uyuyamadınız, uyumaya çalışmak yine kaygınızı arttıracağı için önceki prosedürü tekrarlamanız yani ortamı terk etmeniz faydalı olacaktır.
Son olarak; uykusuz geçen bir gecenin sabahında geç saatlere kadar uyumanın o gecenizin de uykusuz geçmesine davetiye hazırlayacağını unutmayıp, her gün aynı saatte uyanmaya özen göstermeniz ve akşamları uyarıcı içeceklerden (çay, kahve vb) uzak durmanız da önemlidir.
Sağlıklı günler dilerim.
Uzman Klinik Psikolog Diler ÖZYURT
Soru ve görüşleriniz için WhatsApp: 0090 532 36 53 381
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Merhabalar, bu yazıyı sizlerden gelen sorular üzerine oluşturdum. Bazı okuyucularım tatile gitmek için bir yandan sevindiklerini ama bir yandan bazı kaygıları olduğunu, ne zaman memlekete gidecek olsalar yola çıkmadan önce hastalandıklarını yazmışlar. Öncelikle çok güzel anılar biriktireceğiniz keyifli bir tatil dilerim. Geçmişte, tam da memleketi özlemişken, oralara gitme heyecanıyla ya da ...
Yeni tanıştığımız birini düşünün, yeni iş arkadaşı, yeni taşınan komşu vb. İlk görüşten sonra zihnimizde onunla ilgili bir fikir oluştururuz; sıcakkanlı/mesafeli, eğlenceli biri, ağırbaşlı biri gibi düşüncelerimiz olur, elbette zamanla tanıdıkça, yeni davranışlarına da tanık oldukça bu düşüncelerimiz desteklenir ya da farklılaşır. Bunu çoğumuz yapıyor olabiliriz ve düşündüğümüzde bu şekilde davran...
Ebeveynler çocuklarından ne ister, ne bekler? Genellikle çok büyük şeyler değil, öncelikle sağlıklı mutlu olmaları, kendi ayakları üzerinde durabilmeleri, vatana millete ve ailesine hayırlı evlat olmaları yani çocuklarımız eğitim görsün diye emek vermemiz ve maddi kaynak ayırmamızın nedeni kendimize değil onlara ve topluma fayda sağlamak. Aileler bazen zorluk yaşasa da evlatlarının eğitimi için...
Son zamanlarda İstanbul’da hayli popüler olan bir stand-up etkinliğinden söz ederek başlamak istiyorum. Gün içinde, trafikte ve ya bazı başka durumlarda başından geçen bazı gözlemlerini esprili bir dille anlatan kişi yani stand-upçımız sayın Gökben HIZLI SAYAR, alanında oldukça başarılı bir psikiyatri profesörü, üniversitede eğiticilik ve yöneticilik görevlerinde bulunmuş, ünlü olmaya ihtiyacı olm...
Sevgili okuyucularımız, sizlerden gelen soru ve öneriler hem ilginizden dolayı mutlu olmamızı sağlıyor hem de daha önemlisi sizler için gerekli konulara odaklanmamıza yardımcı oluyor. Yine sizlerin taleplerinize yönelik hazırladığım bir yazıyla beraberiz, bu güne kadar kendimiz sıkıntı yaşadığımızda dikkat etmemiz gereken öncüller, kullanabileceğimiz kü&cc...
Pandemide ne yazık ki 1 yılı doldurduk, tez zamanda düzelmesini dileyerek bu yazımızda yeni hayat düzenimizin getirdiği bedensel, ruhsal, ekonomik sıkıntılar dışında diğer bir sorun olan artan kilolardan bahsedeceğiz. Kilo alımı estetik kaygılar kadar tıbbi nedenlerle de problem olabilen bir durumdur. Biz ruh sağlığı uzmanları için bazı psikolojik sorunların göstergesi ola...
Baştan belirtmeliyim ki burada sözü edilen keyifsizlik, çökkünlük (depresyon) kriterlerini karşılayacak düzeyde ve sürede bir keyif almama durumu olup, uygun uyaranlara verilen kısa süreli tepkiler değildir. Olmamasını dilemekle birlikte hayatta irili ufaklı bazı zorluklar yaşamanın kaçınılmaz olduğunu bilmekteyiz, bu tür durumlarla oranlı...
Eskiden “böyle bir hastalık olacak ve evden çıkamayacaksınız” deseler inanmazdık ama ne yazık ki bir an önce bitmesini dilediğimiz Covid 19 süreci gelişti ve gerek yakınlarımızı kaybetmek gerek işlerimizin bozulması gibi çeşitli zararlar verdi (Kaybı olanlara sabır ve Merhum/Merhumelere Rahmet dilerim). Umuyoruz ki aşıların bulunması ve uygulanması s...
Eskiden “böyle bir hastalık olacak ve evden çıkamayacaksınız” deseler inanmazdık ama ne yazık ki bir an önce bitmesini dilediğimiz Covid 19 süreci gelişti ve gerek yakınlarımızı kaybetmek gerek işlerimizin bozulması gibi çeşitli zararlar verdi (Kaybı olanlara sabır ve Merhum/Merhumelere Rahmet dilerim). Umuyoruz ki aşıların bulunması ve uygulanması s...
Şarkı adı gibi, hattâ açıkça yazalım Mehmet Erdem’in “Acıyı Sevmek Olur mu” isimli şarkısından esinlenerek başladığım bu yazımda “kaygıyı sevmek, kaygılanmaktan memnun olmak” ile ilgili bazı görüşlere yer vereceğim. Normal şartlarda endişe korku uyandırmayacak bir olay/duruma aşırı korku ile tepki verme ya da yaşanan olay/durumla oran...
Bu yazımı siz sayın okuyucularımızdan WhatsApp yoluyla gelen sorular doğrultusunda önceki yazımızda değindiğim “uykusuzluk” konusuna ayırdım. Sizden gelen yorum/görüş ve sorular bizim için çok kıymetlidir, ilginiz için teşekkür ederim. Önceki yazımızdan hatırlayacağınız üzere “Yeterli süre ve kalitede uyku uyuyamıyor, uykuy...
En uzun süre uyumadan kalma rekoru 264 saat ile kırılmış olsa da günlük uykunun önemini hepimiz biliriz. Yeterli ve kaliteli uykudan mahrum olmak organizmanın virüs, enfeksiyon ve diğer toksik maddelere karşı savunmasında rol alan bağışıklık sistemini olumsuz etkiler. Uykusuzluğun beyin üzerindeki etkileri ise dikkat ve konsantrasyonun azalması gibi bilişsel fonksiyon...
Yeme kuşkusuz sağlığımız, vücut dengemiz için gerekli bir aktivitedir. Fakat aşırı yeme, yeme üzerinde kontrol sahibi olamama ya da kilo vermede başarısız olma gibi durumların hem fiziksel hem de duygusal açıdan yaşattığı zorluklar bulunur. Ayrıca, istendiği halde kilo verememenin ruhsal iyiliğimizi bozması yanında ruhsal sağlığımızda bir sorun olması nedeniyle de kilo alab...
Psikolog Diler Özyurt ile özellikle Kaygı, obsesif kompulsif bozukluk ve depresyon konularında konuştuk. Diler Özyurt, Kilim okurları için sorularımızı yanıtladı. İstanbul’daki yakınlarımızdan adını duyduğumuz Uzman Klinik Psikolog Diler Özyurt’un Korona Virüs tedbirleri kapsamında on-line terapi vermeye başladığını öğrenmemiz üzerine siz de...