Eskiden “böyle bir hastalık olacak ve evden çıkamayacaksınız” deseler inanmazdık ama ne yazık ki bir an önce bitmesini dilediğimiz Covid 19 süreci gelişti ve gerek yakınlarımızı kaybetmek gerek işlerimizin bozulması gibi çeşitli zararlar verdi (Kaybı olanlara sabır ve Merhum/Merhumelere Rahmet dilerim).
Umuyoruz ki aşıların bulunması ve uygulanması sayesinde normalleşmeye başlarız.
Önce sağlık, önce insan hayatı… Salgınla ilgili ilk aklımıza gelen konular bu yönde olmakla birlikte biliyoruz ki aslında salgının hayatımız ve alışkanlıklarımız üzerinde pek çok farklı etkileri oldu. Bu yazımızda bu etkilerden biri olan “eğitim” kısmına değineceğiz.
Jules Verne’in İki Yıl Okul Tatili isimli kitabını hatırlatan günler yaşıyoruz, öğrenciler uzun zamandır çevrimiçi derslere katılıyor. Herkesin bu konudaki deneyimi farklı olabilir, iyi ve kötü yanları olduğunu düşünebilirsiniz. Bana gelen sorular genellikle “çocukların derslere katılmak istemeyişleri” ile ilgili.
Derslere katılmak istememenin çeşitli sebepleri olabilir, en başta bunun ne olduğunun anlaşılması gerekir. Bu sebepler arasında sık karşılaşılan bir tanesi özellikle geç çocukluk ve ergenlik çağlarında “akran baskısı” adı verilen yani kendi yaş gruplarının kişiyi belli şekilde davranmaya zorlaması, yapmadığında dışlaması olgusudur.
Bu gibi durumlar için en iyi yöntemlerden biri çocuğunuzu bu tür koşulların olabileceğine hazırlamaktır, buna McGurie’nin Aşılama Tekniği denir. Yalnızca okulu kırma/çevrimiçi eğitime katılmama için değil pek çok konu (örneğin zararlı alışkanlıklar edinme vb.) için de önerdiğimiz bir yöntemdir. Çocuğunuzun yaş seviyesine uygun olarak meselâ daha küçük yaştakilere kendi deneyimlerinizi hikayeleştirip anlatarak, daha büyüklere ise ihtimallerden söz ederek arkadaşlar arasında bu tür taleplerle karşılaşıldığına dikkat çekebilirsiniz. Bu tekniğe göre anlatımlarınızın arasında bu tür baskıların ne şekilde olabileceği yani rica, ısrar hattâ bir daha konuşmama şeklinde tehtide kadar varabildiğini belirtmeniz çocuğun bunlara hazırlıklı olması, teklif karşısında şaşırarak kabul etmesinin önüne geçilmesi açısından faydalıdır.
Evet, arkadaşlarından zamanlama ya da davranış olarak uygun olmayan öneriler gelebileceğini ve yapmazsa bir bedeli olabileceğini anlattınız diyelim, peki çocuğunuzun onlara cevabı ne olmalı? Bu durumu didaktik bir yolla yani “onlar sana süt çocuğu derse sen de şunu şunu söyle” diye anlatmanız faydalı olmaz! Tepkisellik Kuramına göre çocuk ya da yetişkin çoğu kişinin bu tür cümlelere karşı bir savunması olur ve geri tepebilir.
Onun yerine ne yapılabilir: Yukarıda belirtildiği gibi konuyu hikayeleştirerek anlattığınız sırada olabilecek teklifler ve reddederse karşılaşabileceği tepkileri söyleyip bitirmemek ve böyle bir şey yaşamış olan tanıdıklarınız ya da kendinizden örneklerle çeşitlendirmek, neler söylendiğini hoş bir anı gibi anlatmak, karşılıklı “rol-oynama” ile alay eden kişiye neler söylenebileceğinin pratiklerini yapmak işe yarayabilir; McAlister, Perry ve diğerlerinin (1980) yaptıkları deney bu yöntemlerin işe yaradığını göstermektedir. 7. Sınıf öğrencileriyle yürütülmüş olan bu çalışmayla, akranlardan gelebilecek sigara içme teklifine karşı evde aşılanmış ve rol-oynama ile karşılıklı cevaplar geliştirip hazırlıklı hâle gelmiş olan çocukların akran baskısı ve sonrasında gelen dalga geçme/dışlamalara, kendilerine güvenerek red cevabı verebildikleri gösterilmiştir.
Sizlerden gelen soru ve görüşler ışığında oluşan bu yazımızda derslere katılmak istememe sebeplerinden biri olan “akran baskısına” değindik, bu çok karşılaşılan bir sorun olmakla birlikte mutlaka ki başka sebepler de bulunabilir. Hepsini akran baskısı olarak ele almak, varsa ciddi başka sorunları gözden kaçırmaya sebep olur. Bu nedenle öncelikle altta yatan sebepleri konuşarak başlamanızı tekrar hatırlatarak yazımızı noktalıyorum.
Psikoloji ile ilgili sorularınızla etkileşime geçtiğiniz için teşekkür eder, sağlıklı günler dilerim.
Uz. Klinik Psikolog Diler ÖZYURT
(WhatsApp- Telegram: 0090 532 365 3381, Instagram: Psikolog Diler Özyurt)
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Merhabalar, bu yazıyı sizlerden gelen sorular üzerine oluşturdum. Bazı okuyucularım tatile gitmek için bir yandan sevindiklerini ama bir yandan bazı kaygıları olduğunu, ne zaman memlekete gidecek olsalar yola çıkmadan önce hastalandıklarını yazmışlar. Öncelikle çok güzel anılar biriktireceğiniz keyifli bir tatil dilerim. Geçmişte, tam da memleketi özlemişken, oralara gitme heyecanıyla ya da ...
Yeni tanıştığımız birini düşünün, yeni iş arkadaşı, yeni taşınan komşu vb. İlk görüşten sonra zihnimizde onunla ilgili bir fikir oluştururuz; sıcakkanlı/mesafeli, eğlenceli biri, ağırbaşlı biri gibi düşüncelerimiz olur, elbette zamanla tanıdıkça, yeni davranışlarına da tanık oldukça bu düşüncelerimiz desteklenir ya da farklılaşır. Bunu çoğumuz yapıyor olabiliriz ve düşündüğümüzde bu şekilde davran...
Ebeveynler çocuklarından ne ister, ne bekler? Genellikle çok büyük şeyler değil, öncelikle sağlıklı mutlu olmaları, kendi ayakları üzerinde durabilmeleri, vatana millete ve ailesine hayırlı evlat olmaları yani çocuklarımız eğitim görsün diye emek vermemiz ve maddi kaynak ayırmamızın nedeni kendimize değil onlara ve topluma fayda sağlamak. Aileler bazen zorluk yaşasa da evlatlarının eğitimi için...
Son zamanlarda İstanbul’da hayli popüler olan bir stand-up etkinliğinden söz ederek başlamak istiyorum. Gün içinde, trafikte ve ya bazı başka durumlarda başından geçen bazı gözlemlerini esprili bir dille anlatan kişi yani stand-upçımız sayın Gökben HIZLI SAYAR, alanında oldukça başarılı bir psikiyatri profesörü, üniversitede eğiticilik ve yöneticilik görevlerinde bulunmuş, ünlü olmaya ihtiyacı olm...
Sevgili okuyucularımız, sizlerden gelen soru ve öneriler hem ilginizden dolayı mutlu olmamızı sağlıyor hem de daha önemlisi sizler için gerekli konulara odaklanmamıza yardımcı oluyor. Yine sizlerin taleplerinize yönelik hazırladığım bir yazıyla beraberiz, bu güne kadar kendimiz sıkıntı yaşadığımızda dikkat etmemiz gereken öncüller, kullanabileceğimiz kü&cc...
Pandemide ne yazık ki 1 yılı doldurduk, tez zamanda düzelmesini dileyerek bu yazımızda yeni hayat düzenimizin getirdiği bedensel, ruhsal, ekonomik sıkıntılar dışında diğer bir sorun olan artan kilolardan bahsedeceğiz. Kilo alımı estetik kaygılar kadar tıbbi nedenlerle de problem olabilen bir durumdur. Biz ruh sağlığı uzmanları için bazı psikolojik sorunların göstergesi ola...
Baştan belirtmeliyim ki burada sözü edilen keyifsizlik, çökkünlük (depresyon) kriterlerini karşılayacak düzeyde ve sürede bir keyif almama durumu olup, uygun uyaranlara verilen kısa süreli tepkiler değildir. Olmamasını dilemekle birlikte hayatta irili ufaklı bazı zorluklar yaşamanın kaçınılmaz olduğunu bilmekteyiz, bu tür durumlarla oranlı...
Eskiden “böyle bir hastalık olacak ve evden çıkamayacaksınız” deseler inanmazdık ama ne yazık ki bir an önce bitmesini dilediğimiz Covid 19 süreci gelişti ve gerek yakınlarımızı kaybetmek gerek işlerimizin bozulması gibi çeşitli zararlar verdi (Kaybı olanlara sabır ve Merhum/Merhumelere Rahmet dilerim). Umuyoruz ki aşıların bulunması ve uygulanması s...
Eskiden “böyle bir hastalık olacak ve evden çıkamayacaksınız” deseler inanmazdık ama ne yazık ki bir an önce bitmesini dilediğimiz Covid 19 süreci gelişti ve gerek yakınlarımızı kaybetmek gerek işlerimizin bozulması gibi çeşitli zararlar verdi (Kaybı olanlara sabır ve Merhum/Merhumelere Rahmet dilerim). Umuyoruz ki aşıların bulunması ve uygulanması s...
Şarkı adı gibi, hattâ açıkça yazalım Mehmet Erdem’in “Acıyı Sevmek Olur mu” isimli şarkısından esinlenerek başladığım bu yazımda “kaygıyı sevmek, kaygılanmaktan memnun olmak” ile ilgili bazı görüşlere yer vereceğim. Normal şartlarda endişe korku uyandırmayacak bir olay/duruma aşırı korku ile tepki verme ya da yaşanan olay/durumla oran...
Bu yazımı siz sayın okuyucularımızdan WhatsApp yoluyla gelen sorular doğrultusunda önceki yazımızda değindiğim “uykusuzluk” konusuna ayırdım. Sizden gelen yorum/görüş ve sorular bizim için çok kıymetlidir, ilginiz için teşekkür ederim. Önceki yazımızdan hatırlayacağınız üzere “Yeterli süre ve kalitede uyku uyuyamıyor, uykuy...
En uzun süre uyumadan kalma rekoru 264 saat ile kırılmış olsa da günlük uykunun önemini hepimiz biliriz. Yeterli ve kaliteli uykudan mahrum olmak organizmanın virüs, enfeksiyon ve diğer toksik maddelere karşı savunmasında rol alan bağışıklık sistemini olumsuz etkiler. Uykusuzluğun beyin üzerindeki etkileri ise dikkat ve konsantrasyonun azalması gibi bilişsel fonksiyon...
Yeme kuşkusuz sağlığımız, vücut dengemiz için gerekli bir aktivitedir. Fakat aşırı yeme, yeme üzerinde kontrol sahibi olamama ya da kilo vermede başarısız olma gibi durumların hem fiziksel hem de duygusal açıdan yaşattığı zorluklar bulunur. Ayrıca, istendiği halde kilo verememenin ruhsal iyiliğimizi bozması yanında ruhsal sağlığımızda bir sorun olması nedeniyle de kilo alab...
Psikolog Diler Özyurt ile özellikle Kaygı, obsesif kompulsif bozukluk ve depresyon konularında konuştuk. Diler Özyurt, Kilim okurları için sorularımızı yanıtladı. İstanbul’daki yakınlarımızdan adını duyduğumuz Uzman Klinik Psikolog Diler Özyurt’un Korona Virüs tedbirleri kapsamında on-line terapi vermeye başladığını öğrenmemiz üzerine siz de...