Şarkı adı gibi, hattâ açıkça yazalım Mehmet Erdem’in “Acıyı Sevmek Olur mu” isimli şarkısından esinlenerek başladığım bu yazımda “kaygıyı sevmek, kaygılanmaktan memnun olmak” ile ilgili bazı görüşlere yer vereceğim.
Normal şartlarda endişe korku uyandırmayacak bir olay/duruma aşırı korku ile tepki verme ya da yaşanan olay/durumla oransız korku duyma gibi açıklayabileceğimiz “kaygı-anksiyete” kavramı, bildiğiniz gibi kişilerin yakındığı ve kurtulmak istediği bir bozukluktur. Fobiler, panik bozukluk, hasta olma kaygısı ya da yaygın kaygı bozukluğu gibi tanılarla bilinen türleri bulunmaktadır ve depresyondan sonra en sık görülen ruhsal bozukluktur. Kişiye büyük sıkıntılar yaşatır ve işlevselliği olumsuz yönde etkiler.
• Bu durumda başlıktaki sorumuzun cevabı “kaygıyı sevmek olmaz” diye düşünülebilir fakat “biraz daha tanıyalım” derim.
Kaygı bozukluklarının gelişiminde kalıtsal, çevresel, psikolojik, bilişsel etkenler ve öğrenilmişlik gibi faktörlerin rol oynadığı bilinmektedir. Son yıllarda kaygıyı açıklamada “Tasalanma” sözünü kullanan Bilişselciler’in kaygı oluşumuna dair modellerine bakıldığında Üst Biliş Görüşü’nde dikkat çeken bir bulguya rastlanır: “Tasalanma bir çeşit başa çıkma yöntemidir” derler. Bu görüşe göre iki tip tasalanma bulunmaktadır ilki günlük hayatta biraz daha etraflıca düşünme gibi tabir edebileceğimiz şeylerdir. Örneğin gökyüzüne baktınız, biraz bulutlu gibi göründü, dışarı çıkarken şemsiyenizi aldınız ve ilerleyen saatlerde bulutlar arttı, büyük ihtimalle şemsiye aldığınıza mutlu olursunuz. Biraz daha örneklendirelim; aylık gelir ve giderleriniz belli, bunları aşacak bir şey almak üzeresiniz fakat ay sonunda sıkıntı çekebileceğinizi düşünerek almadınız, ya da bir akrabasında bir hastalık çıkan biri benzer semptomların kendinde olduğunu fark etmiş ve hekim kontrolü yaptırmış olsun, hastalığı erken safhada bulmuş ve tedavi olarak kurtulmuş olsun… Bu gibi örneklere bakınca “iyi ki tasalanmışlar da tedbirli olmuşlar, erken müdahale edilmiş” gibi şeyler düşünmez miyiz?
• Bu yeni durumda, başlıktaki sorumuzun cevabı “kaygıyı sevmek olur, hattâ gereklidir” mi olur? Yine “biraz daha tanıyalım” diyorum))
Örneklerimizdeki tasalanmalar işe yaradı ve tasalanmanın sevilmesi de burada başlıyor; kişiler yaptıkları bir eylem sonrasında olumlu bir sonuçla karşılaşınca bunu yinelemek eğilimindedir. Edimsel koşullanma olarak adlandırılan bu öğrenme çeşidi ile yukarıdaki örneklerdeki kişiler muhtemelen bazı şeyleri önceden fark etmenin faydasını görüp devam ederler, bu kısımda bir sorun yok fakat bazı kişiler bu konu istenmeyen boyuta ulaşır işte bu “İkinci Tip tasalanma”ya dönüşme kısmıdır yani artık ters gidebilecek, önceden görülmesi gereken şeyler ararlar, olumsuzluklara karşı seçici dikkat geliştirirler, sürekli olarak olumsuzluk, aksilik çıkma ihtimalleri ile meşgul olurlar, dünya tehlikelerle dolu bir yer gibi algılanır. Yukarıda verilen şemsiye örneği, ay sonunu getirememe ihtimaliyle istediği şeyi almamış kişi örneği ve hastalık şüphesi doğru çıkan kişi örneğinden yola çıkarak düşünecek olursak İkinci Tip Tasalanma durumundaki kişiler bu tedbirlerini olması gerektiği kadar değil de gitgide fazlalaştırarak yapmaya başlar, sebep olmasa bile duydukları her hastalık için kendilerinde de olabileceği kaygısı, her şey yolunda olsa bile ayın sonunu getirememe korkusu, güvenli ve herkesin eğlendiği bir ortamda aniden gelen kötü bir şey olacak hissi vb. artarak ilerleyen sıkıntılara sahip olurlar ve tasalanma hali denetimsizleşir, kaygılanma davranışını kontrol edemediklerinde “kaygı duymaktan kaygılanmaya” başlarlar.
Sözün özü, tedbirli olmak, öngörülü olmak kuşkusuz çok faydalıdır ve yapılması gerekir. Her konuda olduğu gibi bunda da doz önemlidir, tedbirlerimizin tüm düşüncelerimiz işgal eden, sıkıntı verici kaygılara dönüşmemesi için onları uygulamadan önce gerçekten gerekli olup olmadığını düşünmek kontrolü elde tutmada faydalı olacaktır.
Sağlıklı günler dilerim.
Uz. Klinik Psikolog Diler ÖZYURT
Soru ve görüşleriniz için WhattsApp: 00905323653381
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Merhabalar, bu yazıyı sizlerden gelen sorular üzerine oluşturdum. Bazı okuyucularım tatile gitmek için bir yandan sevindiklerini ama bir yandan bazı kaygıları olduğunu, ne zaman memlekete gidecek olsalar yola çıkmadan önce hastalandıklarını yazmışlar. Öncelikle çok güzel anılar biriktireceğiniz keyifli bir tatil dilerim. Geçmişte, tam da memleketi özlemişken, oralara gitme heyecanıyla ya da ...
Yeni tanıştığımız birini düşünün, yeni iş arkadaşı, yeni taşınan komşu vb. İlk görüşten sonra zihnimizde onunla ilgili bir fikir oluştururuz; sıcakkanlı/mesafeli, eğlenceli biri, ağırbaşlı biri gibi düşüncelerimiz olur, elbette zamanla tanıdıkça, yeni davranışlarına da tanık oldukça bu düşüncelerimiz desteklenir ya da farklılaşır. Bunu çoğumuz yapıyor olabiliriz ve düşündüğümüzde bu şekilde davran...
Ebeveynler çocuklarından ne ister, ne bekler? Genellikle çok büyük şeyler değil, öncelikle sağlıklı mutlu olmaları, kendi ayakları üzerinde durabilmeleri, vatana millete ve ailesine hayırlı evlat olmaları yani çocuklarımız eğitim görsün diye emek vermemiz ve maddi kaynak ayırmamızın nedeni kendimize değil onlara ve topluma fayda sağlamak. Aileler bazen zorluk yaşasa da evlatlarının eğitimi için...
Son zamanlarda İstanbul’da hayli popüler olan bir stand-up etkinliğinden söz ederek başlamak istiyorum. Gün içinde, trafikte ve ya bazı başka durumlarda başından geçen bazı gözlemlerini esprili bir dille anlatan kişi yani stand-upçımız sayın Gökben HIZLI SAYAR, alanında oldukça başarılı bir psikiyatri profesörü, üniversitede eğiticilik ve yöneticilik görevlerinde bulunmuş, ünlü olmaya ihtiyacı olm...
Sevgili okuyucularımız, sizlerden gelen soru ve öneriler hem ilginizden dolayı mutlu olmamızı sağlıyor hem de daha önemlisi sizler için gerekli konulara odaklanmamıza yardımcı oluyor. Yine sizlerin taleplerinize yönelik hazırladığım bir yazıyla beraberiz, bu güne kadar kendimiz sıkıntı yaşadığımızda dikkat etmemiz gereken öncüller, kullanabileceğimiz kü&cc...
Pandemide ne yazık ki 1 yılı doldurduk, tez zamanda düzelmesini dileyerek bu yazımızda yeni hayat düzenimizin getirdiği bedensel, ruhsal, ekonomik sıkıntılar dışında diğer bir sorun olan artan kilolardan bahsedeceğiz. Kilo alımı estetik kaygılar kadar tıbbi nedenlerle de problem olabilen bir durumdur. Biz ruh sağlığı uzmanları için bazı psikolojik sorunların göstergesi ola...
Baştan belirtmeliyim ki burada sözü edilen keyifsizlik, çökkünlük (depresyon) kriterlerini karşılayacak düzeyde ve sürede bir keyif almama durumu olup, uygun uyaranlara verilen kısa süreli tepkiler değildir. Olmamasını dilemekle birlikte hayatta irili ufaklı bazı zorluklar yaşamanın kaçınılmaz olduğunu bilmekteyiz, bu tür durumlarla oranlı...
Eskiden “böyle bir hastalık olacak ve evden çıkamayacaksınız” deseler inanmazdık ama ne yazık ki bir an önce bitmesini dilediğimiz Covid 19 süreci gelişti ve gerek yakınlarımızı kaybetmek gerek işlerimizin bozulması gibi çeşitli zararlar verdi (Kaybı olanlara sabır ve Merhum/Merhumelere Rahmet dilerim). Umuyoruz ki aşıların bulunması ve uygulanması s...
Eskiden “böyle bir hastalık olacak ve evden çıkamayacaksınız” deseler inanmazdık ama ne yazık ki bir an önce bitmesini dilediğimiz Covid 19 süreci gelişti ve gerek yakınlarımızı kaybetmek gerek işlerimizin bozulması gibi çeşitli zararlar verdi (Kaybı olanlara sabır ve Merhum/Merhumelere Rahmet dilerim). Umuyoruz ki aşıların bulunması ve uygulanması s...
Şarkı adı gibi, hattâ açıkça yazalım Mehmet Erdem’in “Acıyı Sevmek Olur mu” isimli şarkısından esinlenerek başladığım bu yazımda “kaygıyı sevmek, kaygılanmaktan memnun olmak” ile ilgili bazı görüşlere yer vereceğim. Normal şartlarda endişe korku uyandırmayacak bir olay/duruma aşırı korku ile tepki verme ya da yaşanan olay/durumla oran...
Bu yazımı siz sayın okuyucularımızdan WhatsApp yoluyla gelen sorular doğrultusunda önceki yazımızda değindiğim “uykusuzluk” konusuna ayırdım. Sizden gelen yorum/görüş ve sorular bizim için çok kıymetlidir, ilginiz için teşekkür ederim. Önceki yazımızdan hatırlayacağınız üzere “Yeterli süre ve kalitede uyku uyuyamıyor, uykuy...
En uzun süre uyumadan kalma rekoru 264 saat ile kırılmış olsa da günlük uykunun önemini hepimiz biliriz. Yeterli ve kaliteli uykudan mahrum olmak organizmanın virüs, enfeksiyon ve diğer toksik maddelere karşı savunmasında rol alan bağışıklık sistemini olumsuz etkiler. Uykusuzluğun beyin üzerindeki etkileri ise dikkat ve konsantrasyonun azalması gibi bilişsel fonksiyon...
Yeme kuşkusuz sağlığımız, vücut dengemiz için gerekli bir aktivitedir. Fakat aşırı yeme, yeme üzerinde kontrol sahibi olamama ya da kilo vermede başarısız olma gibi durumların hem fiziksel hem de duygusal açıdan yaşattığı zorluklar bulunur. Ayrıca, istendiği halde kilo verememenin ruhsal iyiliğimizi bozması yanında ruhsal sağlığımızda bir sorun olması nedeniyle de kilo alab...
Psikolog Diler Özyurt ile özellikle Kaygı, obsesif kompulsif bozukluk ve depresyon konularında konuştuk. Diler Özyurt, Kilim okurları için sorularımızı yanıtladı. İstanbul’daki yakınlarımızdan adını duyduğumuz Uzman Klinik Psikolog Diler Özyurt’un Korona Virüs tedbirleri kapsamında on-line terapi vermeye başladığını öğrenmemiz üzerine siz de...