Almanya'ya 1950'lerde ve 1960'larda, İtalya, İspanya, Yunanistan, Yugoslavya veya Türkiye'den gelen göçmenler, bugün birinci neslin genç konuk işçileri ve göçmenleri Almanya’nın yaşlı vatandaşlardır.
Ve onların yaşlılıktaki ihtiyaçları Almanya'da pek dikkate alınmıyor.
Düne kadar Gece Gündüz demeden çalışan bu insanlar, “İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'nın yeniden inşasında kilit rol oynadılar".
Açıkça söylemek gerekirse, ölümüne çalıştılar ve şimdi fiziksel ve zihinsel olarak çok yorgunlar, toplum olarak da, devlet olarak da, Almanya pek sorumluluk almak istemiyor bu insanlar için.
Bu gelen göçmenleri buradaki insanlarla kıyaslayamazsınız, çünkü bu gelen insanların büyük çoğunluğu, kırsal kesimden, yani tarımdan gelen insanlardı ve ağır sanayide çalışma tecrübeleri yoktu ve Almanya’nın ağır sanayisinde çalışarak fiziki olarak çok yıprandılar.
Göçmen işçiler en zor ve ağır işte çalışmalarına rağmen düşük ücret aldıkları için aldıkları emeklilik parası yeterli gelmiyor.
Göçmenler arasında yoksulluk oranı rakamlarında çok büyük farklılık gösteriyor 2019 rakamlarına göre göçmenlerde yoksulluk % 27,8 olarak ortaya çıkarken, göçmen olmayan yerliler arasındaki bu oran % 11,7.
Birinci kuşak göçmenlerde sosyal haklardan istifade etmekte sıkıntı yaşıyorlar, yeterli Almanca bilememezlik bir dezavantaj haline alıyor.
“Her halükarda, dil bilmemezlik eksikliği her şeye erişim için büyük bir engel teşkil ediyor”.
Göçmen işçilere sadece çalıştırılmak gözüyle bakıldığı için, onların gelecekte yaşayacağı sorunlar göz ardı yapıldı.
Bir çok göçmen kökenli insan yalnızlık korkusuyla baş başa ve korkuyorlar, eskiden olduğu gibi aile bağları da güçlü olmadığı için, sosyolojik bir vaka ile karşı karşıyalar.
Yoksulluk, bakıma muhtaçlık, bunama, sosyal dayanışma gibi sorunlarla boğuşan bu insanlara, profesyonel destek verilmesi gerekiyor, fakat bu ihtiyaçlarını karşılayacak dil, din evye kültür birikimi olan profesyonel insanlar yok.
Göçmenlere yönelik bilhassa Müslümanlara yönelik yaşlılar yurdu, huzurevleri hemen hemen hiç yok.
Acilen bu insanların ihtiyacına yönelik kurumlar yapılmalı, insanlar yetiştirilmeli.
Çünkü aynı dili konuşan ve aynı kültüründen gelen bakıcıların bu insanların tedavileri için çok önemli.
Türkiye’deki uygulanan refakatçi uygulaması, hastanın iyileşmesi bakımından çok iyi moral kaynağı, bütün kliniklerde bunun alt yapısı var fakat Federal Almanya’da bu eksik. Almanya bu refakatçi uygulamasını hayata geçirmekten bir hayli uzak.
Para söz konusu olduğunda göçmenler, hiç bir zaman göz önünde bulundurulmuyor ve onlara sahip çıkılmıyor.
Almanların yaşlılarının sorunlarlarına cevap vermeye çalışan devlet hemen sosyal devlet oluyor, fakat göçmen yaşlılar veya müslüman yaşlılar söz konusu olunca para yok, sosyal devlet ortadan kayboluyor.
Federal Almanya'nın ilk ulusal demans stratejisi 1 Temmuz 2020'de yayınladı, burada formüle edilen bir hedef şu şekilde özetleniyor: “2024'ün sonuna kadar, bakım veren akrabalar için kültürel ve dini açıdan hassas destek ve danışmanlık hizmetleri ülke çapında mevcut olmalı ve tüm bakım merkezleri ve bakım danışma merkezlerinin ihtiyaçlarına göre hazırlanmış olmalıdır deniliyor.”
Bu teklife göre, örneğin, yaşlı göçmenlerin evlerinde anadillerine göre demans paylaşımlı apartman daireleri olabileceğini ifade ediliyor.
Yalnızlığa karşı bir model, bakım evleri veya insanların ortak dairelerde yaşadığı konut kompleksleri olabilir.
Bu farklı gruplar, etnik gruplar da olabilir, aynı ülkeden yerleşim birimlerinde bir arada yaşarlar. Bunun hem yalnızlık hem dil engeli hem de bakıcılık gibi birçok sorunu çözeceğini teklif ediyorlar.
Bütün bunlar gösteriyor ki göçmen kökenli Müslümanların ömürlerinin son yıllarında biraz rahat ve huzurlu yaşamak için daha çok bekleyecekler gibi, aslında beklemeye gerek kalmadan yavaş yavaş bu hayattan çekiliyorlar.
Sosyal devlet anlayışı göçmenlere bir hayli uzak, halbuki insan olan herkese eşit ve adil hizmet verilmelidir. Bugünkü sosyal devlet maalesef bu konuda adım atmamakta ısrarlı.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Dünyada son yıllarda, kıtalar arasından tutunda, ülkeler arasında bir göç hareketliliği yaşanıyor. Örneğin; ABD ile Meksika’yı ayıran 3 bin 200 kilometrelik sınırda, her gün ortalama bir insan hayatını kaybediyor. Gözetleme kuleleri, dikenli teller, termal kameralar ve tuzaklarla dolu sınırdan her şeye rağmen geçmek isteyenler, bu seferde sınır muhafızları veya Teksas polisinin kurşunlarına hed...
Türkiye’de devletin harcamaları için bugünlerde tasarruf tedbirleri alınmaya çalışılıyor. Kamu harcamaları devletin bütçesi için önemli bir yer tutuyor. İsrafın ve kayırmacılığın zirve yaptığı ülkemizde tasarruf tedbirleri ile hedefine ulaşabilir mi? Geçmişten günümüze kadar yaşadığımız ve gördüğümüz tecrübelerden yola çıkarsak çok zor. Ülkemizde en tepeden, en alttaki bürokratlara kad...
Almanların geçmişten beri bir devlet aklı olduğunu biliyoruz ve çok disiplinli bir millet. Devletin müsaade etmediği herhangi bir şeyi hayata geçirmek mümkün değildir çünkü olayların eksilerini ve artılarını hesap ederek davranırlar. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kiliseler, sendikalar, bürokrasi, spor kulüpleri devletin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederler....
30 Ekim 1961 Almanya-Türkiye arasında yapılan iş gücü anlaşması, Almanya`daki Türk toplumu açısından geriye dönüp bakıldığında pek başarılı sayılmaz. Almanya’ya ilk giden birinci nesil Türk işçileri misafir işçi olarak kayıtlara geçmişti, bu insanlar bir süre çalıştıktan sonra memleketlerine geri dönecekleri düşünülmüştü. Oysa bugün itibarıyla Almanya’daki Türk varlığı 60 yılını doldurmuş ve...
Almanların geçmişten beri bir devlet aklı olduğunu biliyoruz ve çok disiplinli bir millet. Devletin müsaade etmediği herhangi bir şeyi hayata geçirmek mümkün değildir çünkü olayların eksilerini ve artılarını hesap ederek davranırlar. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kiliseler, sendikalar, bürokrasi, spor kulüpleri devletin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederler...
Her şey 1961’de başladı, Sirkeci’den kalkan kara Tren Almanya’ya davul ve zurnayla uğurlanırken, gidenler geri dönmeyi düşünüyorlardı. Çalışıp para kazanıp döneceklerdi… Ancak zaman içerisinde Almanya’da başlayan misafirlik, Türkiye’de misafirliğe dönüştü. Fakat Almanya’ya giden insanlarımız, Almanya’da göçmen, Türkiye’de ise Almancı oldular. Bu insanlar 60 yıldır ortada, kime ve nere...
6 ile 9 Haziran tarihleri arasında Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak, geçmişte Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım çok düşük olmuştu ve Avrupa genelinde katılım oranı 2019’da 50.66% olmuştu. Almanya’da seçime katılım oranı ise 61.38% gerçekleşmişti. Almanya’daki Türkler, Avrupa Parlamentosu seçimlerine iki parti ile katılmak istiyorlar. Türklerin ağırlıklı olarak içerisinde ya...
Federal Almanya’da göçmenler bir arayış içerisindeler, göçmenler kendilerinin içerisinde yaşadıkları toplumda bir türlü kabul edilmediklerini inanıyorlar. Kabul görmeme ise açıkça bir gerçek gerek siyasi partilerde gerekse kamuda göçmenlerin nüfusuna baktığımızda ortaya çıkıyor. Kamuda ve siyasi partilerde göçmenler kendilerine yer bulamıyorlar. Göçmen kökenliler hak ettikleri konumda de...
Doğu Almanya’da gizli toplantı düzenleyen AfD partisi, ülkede yaşayan göçmenlerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesinin görüşüldüğü anlaşılınca kıyamet koptu. Bomba etkisi yapan bu gelişme, aşırı sağın önde gelen isimlerinin ve üç CDU parti üyesinin de katıldığı belirtiliyor. “Vatandaş olmayanların toplu sürgünü planının” konuşulduğu bu toplantı sonrası kitlesel eylemler yapılıyor. Haberin...
Eğer bir aksilik olmazsa federal mecliste bu ay içerisinde çifte vatandaşlık oylanacak. Vatandaşlık yasası birçok tartışmayı beraberinde getiriyor, öncelikli olarak vatandaşlık verilecek insanlardan birçok şey talep ediliyor. Kadın erkek eşitliğine veya onların evliliğine karşı çıkanlara vatandaşlık verilmesi söz konusu olmayacak veyahut ta İsrail devletine karşı çıkanlar yani Antisemitizm (...
Trafik ışığı koalisyon hükümeti iktidara geldiği günden beri sürekli kan kaybediyor. Siyasi, ekonomik ve sosyal konularda bir türlü takım çalışması yapamayarak halkı çok zor durumda bırakıyor. Gerek Uluslararası ilişkiler gerekse Avrupa birliği içerisinde geçmiş hükümetlerin başarılı olduğu alanlarda çok pasif kalmakta ve bir çözüm üretebilmek için inisiyatif alamamaktadır. Kendi iç sorun...
Federal hükümet Alman vatandaşlık yasasına göreve geldiği ilk günden beri değiştirmek istiyordu ve bunun için vatandaşlık yasasını kamuoyuna açıklayarak tartışılmasını istedi. Birçok görüş dile getirildi gerek siyasi partiler gerekse sivil toplum kuruluşları bu konuda görüşlerini beyan ettiler. Hükümet Almanya’nın modern bir vatandaşlık yasasına ihtiyacı olduğunu, bunun la birlikte nitelikli...
Geçenlerde TRT Türk Aile programına katılarak Avrupa’da Türk Ailelerinin sorunları konuştuk, programda öne çıkan en önemli başlık aile içerisinde iletişimsizlik öne çıktı. Türk aileleri çocukları ile iletişim kurarken onlarla bir arkadaş veya bir dost gibi konuşamadığı ve böyle olunca farklı anlayışlar ortaya çıkıyor. Anlayış farklılığı olunca tabi sorunlarla ve sıkıntılarla baş edilemiyor. ...
Hristiyan Uygarlığı Batı medeniyetinin ufku, mekânı ve vizyonu hızla daralmaktadır aynı zamanda fikir, düşünce ve din özgürlüğü de buna paralel olarak rahatça yerine getirememektedir. Batı uygarlığının dünyamızda bugün insani duyguları daha önce görülmemiş bir şekilde sınıfta kalmıştır, artık evrensel haklar ve fikir hürriyeti kısıtlanmıştır öyle ki insanlık, ekonomik, sınıf savaşı, milliyet...
İki Almanya’nın birleşmesi ile doğu eyaletlerinde kurulan PDS partisi daha sonra Sol parti (die Linke) olarak yoluna devam ederek bugünlere geldi. Sol parti son günlerde kendi içerisinde sorunlar yaşamaya başladı, ilk olarak partinin kurucusu olan Oskar Lafontaine ile sorunlar yaşayan sol parti Oskar Lafontaine’nin partiden ayrılması ile de huzura kavuşamadı. Federal, eyalet ve yerel seçimle...