Umut etmek… Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktığımızda, ummak ve beklemek... gibi sözcükler çıkıyor karşımıza. Umut, hayatımıza anlam katar. Yarınlara umutla bakmamızı sağlar. Umut etmek, ruh ve beden saĝlıĝımızı güçlendirir. Umut ettiĝimiz durumlarda “olumlu sonuçlar” almak isteriz. Kendimizden ve hayatımızdan birçok şey bekleriz. Bir durumun olumlu bir şekilde deĝişeceĝini umut etmek isteriz. Böylelikle krizlere ve sorunlara karşı katlanma direncimiz daha güçlü olacaktır. Umut etmek tünelin sonundaki ışıĝı görmektir. Umut, karanlık günlerden daha aydınlık yarınlara ulaşma inancıdır.
Yaşam krizleri, biz yaşadıĝımız sürece hayatımızda tekrarlanan pasajlardır. Hepimizin başına hesap edilmeyen ani bir kriz çıkabilir. İşin başında kafamızın biraz karışık olması ve çaresiz olmamız gayet normaldir. Bu durumda direnmeyip, olayı zaman içerisinde olduĝu gibi kabul edecek olursak daha çabuk bir çözüme ulaşabiliriz. Umutlu isek karşılaştıĝımız engelleri daha iyi aşabiliriz. Umut ve eylem bizi harekete geçirir. Kendimizi felç etmemizi ve çaresizliĝimizi engeller. Bir şeyi başarmak veya elde etmek istiyorsak, umut ancak eylemle anlamlı olacaktır.
Bazen de olumsuz olayların çabuk bitmesini ve hemen sona ermesini isteriz. Özellikle de yaşadıĝımız böyle belirsiz dönemlerde kişilerin ümitvar olması çok önemlidir. Bu nedenle umut etmek, baĝışıklık sistemini güçlendirir. Özellikle inançlı ve umut sahibi insanların, daha çabuk iyileştiĝi bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Hastalar, umutlu ve cesaretli olurlarsa hastalıklarını daha kolay yenebilirler. Böylelikle bedenimiz kendi kendisini iyileştirme sürecine girer.
Umutzsuzluk, korku ve olumsuz düşünceler insanları depresyona götürebilir. Bakış açılarını daraltabilir ve çözümleri zora sokabilir. Böylelikle kişiler, geleceĝe ve mevcut duruma olan inançlarını kaybederler. Umutlarını kaybettiklerinde ise güçleri zayıflar ve yaşam enerjileri azalır. Umutsuzluk aynı zamanda, yaşantımıza anlam katan tüm deĝerlerimizin eriyip yok olmasına sebep olur.
Bazılarımız için yaşadıĝımız bu günler çok zor geçebilir. Önemli olan, bu durumda psikolojimizi mümkün oldugu kadar yüksek tutmak gerekir. Belki de kimileri için bu durum bir iç muhasebeye dönüşebilir. İbadetlerine ve manevi yaşantılarına daha fazla zaman ayırabilir. Bazı insani ilişkilerini tekrar canlandırabilir. Kimileri de kendi iç dünyasını ve ailesiyle olan ilişkilerini tekrar bir gözden geçirebilir.
“Değişmeyen tek şey deĝişimin kendisidir”denilir. Bazen çok basit gibi görülen sıradan şeylerin, hiçte basit olmadıĝını görüyoruz. Dolayısıyla, ne kadar da çok nimetlere sahip olduĝumuzu, maalesef kaybettiĝimiz zaman daha iyi anlıyoruz. Böylelikle, hayatta ne kadar çok şükür etme sebeplerimizin olduĝunun da farkına varıyoruz. İnşallah bu sınavın üstesinden de hep beraber geleceĝiz.
”Bir insan parasını kaybetmişse, az bir şeyini kaybetmiştir.
Sıhhatını kaybetmişse, çok şeyini kaybetmiştir.
Ümidini kaybetmişse, her şeyini kaybetmiştir.”
Conficius
Ülkü Farsak
Alternatif Tıp Uzmanı (Heilpraktikerin)
Psikoterapi / Evlilik Terapisi / Omurga Terapisi
ulku.farsak@hotmail.de
Tel: 07154 16125
0173 1670706
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Sosyal Fobi veya diğer adıyla sosyal kaygı olarak da bilinen bu rahatsızlık, sosyal ortamlarda çıkan ve çeşitli belirtileri olan bir kaygı bozukluğudur. Belirtilerinden bazıları şunlardır: İnsanlar tarafından küçük düşme korkusu, yabancılara veya tanıdık olmayan kimselere karşı tekrarlayan bir korku ile kendini göstermesidir. Fiziksel belirtileri ise, genellikle kişilerde terleme, karın ağrısı,...
Öfke, zaman zaman tüm insanların maruz kaldığı veya başkalarına duyduğumuz son derece normal bir tepkidir. Kişilere, durumlara veya olaylara karşı öfke duymak, son derece normal bir davranış biçimi olarak kabul edilir. Hepimizin yaşadığı öfke duygusu, kendisini farklı şekillerde gösterir. Düşüncelerimizi ve duygularımızı içimizde tutacağımıza; karşı taraf ile paylaşmanın daha doğru bir yol o...
Çoğu kişi topluluk önünde konuşmaktan kaçınır. Bu, sandığımızdan da çok yaygın görülen bir rahatsızlıktır. Burada kişinin bilgi ve becerilerini gerektigi gibi karşı tarafa aktaramaması gibi bir sorun yaşanır. Çocukluk dönemlerinde ailesi tarafından beklentileri yüksek olanlar veya sıkça aşağılanan kişilerde, hata yapma endişesi d...
Sakinleştirici ve şifalı bitkiler, doĝanın paha biçilmez hazineleridir. Her şeyin çok hızlı bir şekilde deĝiştiĝi şu evrende, insanların daha çok dinlenmeye ihtiyacı vardır. Stres, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Zihinsel veya fiziksel olarak sürekli performans durumunda isek, sempatik sinir sisteminin devamlı aktif olması demek, daha fazla ...
Umut etmek… Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktığımızda, ummak ve beklemek... gibi sözcükler çıkıyor karşımıza. Umut, hayatımıza anlam katar. Yarınlara umutla bakmamızı sağlar. Umut etmek, ruh ve beden saĝlıĝımızı güçlendirir. Umut ettiĝimiz durumlarda “olumlu sonuçlar” almak isteriz. Kendimizden ve hayatımızdan birç...