Almanya’nın Sol parti kurucusu olan Oskar Lafontaine yaptığı açıklamalarla, uyarılarla Almanya’nın dış ve iç politikadaki hatalarını bir bilge kişi olarak ikaz ediyor.
Oskar Lafontaine ünlü bir Alman politikacı 1985'ten 9 Kasım 1998'e kadar Saarland Başbakanıydı.
2 Aralık 1990'daki federal seçimlerde SPD şansölye adayı ve 1995'ten 1999'a kadar SPD genel başkanıydı.
1998’da kurulan Schröder hükümetinde Federal Maliye bakanlığını üstlenerek bir yıl görev yaptıktan sonra Schröder ile anlaşamayarak istifa etmişti.
Son uyarısını Cumhurbaşkanı Steinmeiere yaparak onun Rusya-Ukrayna krizi ile ilgili yaptığı açıklamayı eleştiriyor.
Steinmeier ve Kaçırılan Fırsat
Aylardır Batılılar tarafından (yani yalancı topluluğunun) siyasette ve medyada savaş çığırtkanlığını nasıl yapıldığını görüyoruz.
“Doğu Avrupa'da bir askeri çatışmanın, bir savaşın ortasındayız. Bunun sorumluluğu Rusya’ya ait.” Eski ve yeni Federal Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, bir ay süren tek taraflı suçlama oyununa katılarak Ukrayna ihtilafında Rusya’yı suçladı.
Gerçek şu ki: Kanada veya Meksika'da ABD sınırında bulunan Rus birlikleri değil, Avrupa'da Rusya sınırında bulunan ABD birlikleridir.
Rus füzeleri Meksika, Kanada veya Küba'da konuşlanmıyor, fakat ABD füze üsleri Polonya ve Romanya'da.
Rusya açık ara dünyanın en büyük savaş bütçesine sahip değil (2020'de 61.7 milyar ABD doları), ancak ABD yeniden silahlanma ve savaşlara 778 milyar dolar silahlanmaya para harcıyor.
Bugünkü Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland'a göre, Meksika veya Kanada'da bir darbeyi finanse eden Rusya değil, ABD'nin Ukrayna'yı istikrarsızlaştırmak için beş milyar dolar harcadığı bir gerçek.
Birinci Dünya Savaşı'ndan önce bir milliyetçi tarafından öldürülen pasifist ve sosyalist Jean Jaurès diyordu ki : "Kapitalizm, bulutların yağmuru taşıması gibi savaşı kendi içinde taşır." Ve yine Papa Francis de benzer şekilde, "Ekonomi öldürür" derdi.
Biden, Putin veya Xi Jinping'in savaşa yol açan en tehlikeli dış politikayı takip edip etmediğini tartışmak yerine, devletlerin ekonomik düzeninin savaşın nasıl olduğu sorusuna cevap verme olasılığının daha yüksek olduğunu bakmak gerekir.
ABD ve Rusya'da oligark kapitalizme karşın, Çin'de devlet kontrolündeki ekonomi, kapitalizm ve parti diktatörlüğünün bir karışımına sahibiz.
ABD, Rusya ve Çin, diğer ülkelerde hammadde ve ekonomi pazarları güvence altına almak isteyen rakip ve emperyal güçlerdir.
ABD dünyada açık ara en büyük askeri güçtür, dünya çapında 800 askeri istasyonuna sahiptir, Çin ve Rusya'yı kuşatacak ve onları bombalayacak askeri güce sahiptir.
İnsansız hava araçları ile bu savaşı daha acımasız yapacak potansiyele sahip.
Yine bugün milyonlarca insanı öldüren ekonomik savaşları yürütüyor.
Rusya, sınır komşusu olduğu diğer ülkelerin NATO'ya kabul edilmesini engellemek istiyor ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra askeri araçlar da dahil olmak üzere dünyadaki etkisini yeniden genişletmeye çalışıyor.
ABD ve Rusya'nın aksine Çin ekonomik gücüne güveniyor ve özellikle Asya ve Afrika'da hammadde ve satış pazar payını artırmaya çalışıyor.
Emperyalist güçler nüfuz alanları, hammaddeler ve ekonomik pazarlar için birbirleriyle savaştığında, "Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" kuralı, çatışmaları etkisiz hale getirebilir ve barış içinde bir arada yaşamaya katkıda bulunabilir.
Ukrayna ihtilafı ABD'nin Rus sınırlarına yakın askeri üs yerleştirilmesini veya NATO tarafından füze üslerinin kurulmasını kabul edilemez olduğu için, Rusya'nın haklı olarak NATO'dan, yani ABD'den kendi sınırlarına yakın yerlerde garanti talep etmesi geliyor.
Steinmeier bugünkü konuşmasında tarihi bir şans yakalamıştı: Barışın güçlü devletlerin dış politikasının temeli olması halinde gerçekleşebileceğini belirtmesi gerekirdi.
Almanya ve Avrupa, rakip emperyalist güçler arasındaki çatışmanın içine çekilmelerine izin vermemelidir diyerek bir arabuluculuk ve denge politikası takip etmeliydi.
Amerikalı tarihçi George Kennan: Avrupa'nın ve NATO'nun doğuya doğru genişlemesinin "Soğuk Savaş sonrası dönemde Amerikan politikasının en feci hatası" olduğunu kabul etmesi gerektiği anlamına geliyor demişti.
Yine Avrupa'da bir savaşı önlemek için Willy Brandt'in Doğu politikasına ve yumuşama politikasına dönmenin tam zamanı, diyerek barışın önemine vurgu yapıyordu.
Lafontaine bu açıklamaları ile ne kadar etkili olur bilinmez fakat dünyaya ve Almanya’ya barış ve yeşil politikalarını savunun Yeşiller partisinin bugünkü geldiği yer çok tartışılacak gibi.
Çevre ve Barışı temel politikası olarak benimseyen Yeşiller partisi bugün çok savrulmuş durumda.
Yeşiller partisi kurucusu Petra Kelly barışın savunucusu olarak dünyada isim yapmış birisiydi.
Bugünkü Federal Almanya’nın Dışişleri Bakanı ve Yeşiller Partisi Eş Genel Başkanı Annalena Baerbock ise Ukrayna - Rus sınırında başında miğfer, sırtında kurşun geçirmez yelek ile basına poz veriyordu.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
30 Ekim 1961 Almanya-Türkiye arasında yapılan iş gücü anlaşması, Almanya`daki Türk toplumu açısından geriye dönüp bakıldığında pek başarılı sayılmaz. Almanya’ya ilk giden birinci nesil Türk işçileri misafir işçi olarak kayıtlara geçmişti, bu insanlar bir süre çalıştıktan sonra memleketlerine geri dönecekleri düşünülmüştü. Oysa bugün itibarıyla Almanya’daki Türk varlığı 60 yılını doldurmuş ve...
Almanların geçmişten beri bir devlet aklı olduğunu biliyoruz ve çok disiplinli bir millet. Devletin müsaade etmediği herhangi bir şeyi hayata geçirmek mümkün değildir çünkü olayların eksilerini ve artılarını hesap ederek davranırlar. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kiliseler, sendikalar, bürokrasi, spor kulüpleri devletin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederler...
Her şey 1961’de başladı, Sirkeci’den kalkan kara Tren Almanya’ya davul ve zurnayla uğurlanırken, gidenler geri dönmeyi düşünüyorlardı. Çalışıp para kazanıp döneceklerdi… Ancak zaman içerisinde Almanya’da başlayan misafirlik, Türkiye’de misafirliğe dönüştü. Fakat Almanya’ya giden insanlarımız, Almanya’da göçmen, Türkiye’de ise Almancı oldular. Bu insanlar 60 yıldır ortada, kime ve nere...
6 ile 9 Haziran tarihleri arasında Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak, geçmişte Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım çok düşük olmuştu ve Avrupa genelinde katılım oranı 2019’da 50.66% olmuştu. Almanya’da seçime katılım oranı ise 61.38% gerçekleşmişti. Almanya’daki Türkler, Avrupa Parlamentosu seçimlerine iki parti ile katılmak istiyorlar. Türklerin ağırlıklı olarak içerisinde ya...
Federal Almanya’da göçmenler bir arayış içerisindeler, göçmenler kendilerinin içerisinde yaşadıkları toplumda bir türlü kabul edilmediklerini inanıyorlar. Kabul görmeme ise açıkça bir gerçek gerek siyasi partilerde gerekse kamuda göçmenlerin nüfusuna baktığımızda ortaya çıkıyor. Kamuda ve siyasi partilerde göçmenler kendilerine yer bulamıyorlar. Göçmen kökenliler hak ettikleri konumda de...
Doğu Almanya’da gizli toplantı düzenleyen AfD partisi, ülkede yaşayan göçmenlerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesinin görüşüldüğü anlaşılınca kıyamet koptu. Bomba etkisi yapan bu gelişme, aşırı sağın önde gelen isimlerinin ve üç CDU parti üyesinin de katıldığı belirtiliyor. “Vatandaş olmayanların toplu sürgünü planının” konuşulduğu bu toplantı sonrası kitlesel eylemler yapılıyor. Haberin...
Eğer bir aksilik olmazsa federal mecliste bu ay içerisinde çifte vatandaşlık oylanacak. Vatandaşlık yasası birçok tartışmayı beraberinde getiriyor, öncelikli olarak vatandaşlık verilecek insanlardan birçok şey talep ediliyor. Kadın erkek eşitliğine veya onların evliliğine karşı çıkanlara vatandaşlık verilmesi söz konusu olmayacak veyahut ta İsrail devletine karşı çıkanlar yani Antisemitizm (...
Trafik ışığı koalisyon hükümeti iktidara geldiği günden beri sürekli kan kaybediyor. Siyasi, ekonomik ve sosyal konularda bir türlü takım çalışması yapamayarak halkı çok zor durumda bırakıyor. Gerek Uluslararası ilişkiler gerekse Avrupa birliği içerisinde geçmiş hükümetlerin başarılı olduğu alanlarda çok pasif kalmakta ve bir çözüm üretebilmek için inisiyatif alamamaktadır. Kendi iç sorun...
Federal hükümet Alman vatandaşlık yasasına göreve geldiği ilk günden beri değiştirmek istiyordu ve bunun için vatandaşlık yasasını kamuoyuna açıklayarak tartışılmasını istedi. Birçok görüş dile getirildi gerek siyasi partiler gerekse sivil toplum kuruluşları bu konuda görüşlerini beyan ettiler. Hükümet Almanya’nın modern bir vatandaşlık yasasına ihtiyacı olduğunu, bunun la birlikte nitelikli...
Geçenlerde TRT Türk Aile programına katılarak Avrupa’da Türk Ailelerinin sorunları konuştuk, programda öne çıkan en önemli başlık aile içerisinde iletişimsizlik öne çıktı. Türk aileleri çocukları ile iletişim kurarken onlarla bir arkadaş veya bir dost gibi konuşamadığı ve böyle olunca farklı anlayışlar ortaya çıkıyor. Anlayış farklılığı olunca tabi sorunlarla ve sıkıntılarla baş edilemiyor. ...
Hristiyan Uygarlığı Batı medeniyetinin ufku, mekânı ve vizyonu hızla daralmaktadır aynı zamanda fikir, düşünce ve din özgürlüğü de buna paralel olarak rahatça yerine getirememektedir. Batı uygarlığının dünyamızda bugün insani duyguları daha önce görülmemiş bir şekilde sınıfta kalmıştır, artık evrensel haklar ve fikir hürriyeti kısıtlanmıştır öyle ki insanlık, ekonomik, sınıf savaşı, milliyet...
İki Almanya’nın birleşmesi ile doğu eyaletlerinde kurulan PDS partisi daha sonra Sol parti (die Linke) olarak yoluna devam ederek bugünlere geldi. Sol parti son günlerde kendi içerisinde sorunlar yaşamaya başladı, ilk olarak partinin kurucusu olan Oskar Lafontaine ile sorunlar yaşayan sol parti Oskar Lafontaine’nin partiden ayrılması ile de huzura kavuşamadı. Federal, eyalet ve yerel seçimle...
Dünya Filistin’deki soykırıma sesiz kalıyor ve seyrediyor, ne söylense fayda etmiyor. Soykırıma maruz kalmış bir kavim, kendisi soykırım yapıyor, masum insanları çocuk, bebek demeden katlediyor. Bu nasıl zulüm, bu nasıl bir intikam? Dünya anlamıyor, çünkü anlaması da mümkün değil. Tarih bilmeyen, geçmişi hatırlamayan bir ümmet, batıdan medet bekliyor. Batının ağzına bakarak, orad...
Artık İslam'ın Almanya'da başka bir evi daha var. (Der Islam bekam nun eine weitere Heimat in Deutschland.) Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier (VİKZ) İslam Kültür Merkezleri Derneği’nin 50. kuruluş yıldönümünde böyle konuşuyordu. Cumhurbaşkanın böyle bir ziyareti bizim için çok önemli ve anlamlı. Bilhassa AfD partisinin kamuoyu yoklamalarında ve araştırmalarında çok yüksek oranda...
İstanbul Fatih Belediyesi’nin ev sahipliğinde ve merkezi Almanya'nın Berlin şehrinde olan, Avrupalı Türklerin en geniş tabanlı inisiyatif grubuna sahip, European Tulips Club (ETC) e.V. Türk Düşünce Kuruluşu ve Erasmus destekleri ile İstanbul’da uluslararası göç çalıştayı yapıldı. Çalıştaya Avrupa’dan 20 kişilik uzmanlardan oluşan bir ekip ve Türkiye üniversitelerden 20 kişilik bir ekip katıldı....