Eğer bir aksilik olmazsa federal mecliste bu ay içerisinde çifte vatandaşlık oylanacak.
Vatandaşlık yasası birçok tartışmayı beraberinde getiriyor, öncelikli olarak vatandaşlık verilecek insanlardan birçok şey talep ediliyor.
Kadın erkek eşitliğine veya onların evliliğine karşı çıkanlara vatandaşlık verilmesi söz konusu olmayacak veyahut ta İsrail devletine karşı çıkanlar yani Antisemitizm (anti-semitizm), Yahudi milletine karşı duyulan düşmanlık, nefret, ön yargı veya ayrımcılık yapanlara bu hak verilmeyecek.
Bütün bunların yanında CDU partisi yeni bir program (Grundsatz program) hazırlayarak kamuoyuna açıkladı.
Yeni program geçmişte Angele Merkel ve Christian Wulff’un başlattığı ılımlı göç politikalarını terk ediyor.
CDU partisinin başına Friedrich Merz'in geçmesiyle CDU partisi sosyal ve ılımlı göç çizgiden uzaklaşmaya başladı.
AfD partisinin güçlenmesi ile CDU popülist sağa kayması iyice belirgin hale geldi.
Özellikle bu sene yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri Alman partilerinin çok çetin sınavı olacak?
Öncü Kültür:
Geçmişte öncü kültür kavramını ortaya atan Friedrich Merz, yine kaldığı yerden devam ediyor.
Nedir bu öncü kültür?
"Öncü kültür" ile Almanya'daki siyasal ve toplumsal değerleri yeniden Hristiyan muhafazakâr bir bakış açısı ile tanımlanıyor.”
Almanya'da yaşayan herkes kesinlikle sorgulamadan öncü kültürümüzü kabul etmelidir" ifadeleri dikkat çekiyor.
Öncü kültürü (Leitkultur) tanımlarken Friedrich Merz, "Öncü kültürden, yaşam tarzımızdan bahsettiğimizde bence Noel öncesi Noel ağacı almak da buna dahil" diye konuştu ve bunu kuşaktan kuşağa aktarılan Batılı Hristiyan kültürel kimliğin bir parçası olarak niteledi.
Biz Müslümanlar ve Türkler Bu Öncü Kültürün Neresindeyiz?
Hani "İslam artık Almanya’nın bir parçası" diyen Wulf ve Merkel’in söylemi.
Programda, "sadece" Almanya'daki ortak değerleri tanıyan, benimseyen Müslümanların bu ülkenin bir parçası olduğu" ifadelerine yer veriliyor.
Programın hazırlanmasında etkili olan Türk ve Müslüman kökenli Serap Güler’in oluşu ise çok enteresan.
Serap Güler hanımefendi programı savunarak, "İslam Almanya'nın bir parçasıdır" şeklindeki cümlenin söylendiği 2010 yılında da doğru olmadığını belirtiyor ve din üzerinden genelleme yapmanın yanlış olacağını ifade ediyor.”
Güler'e göre din yerine insanlar üzerinden bir tanımlama yapmak daha doğru olur düşüncesinde.
CDU'lu Federal Meclis Milletvekili Serap Güler'e göre Ülkücülere yönelik olası yasak ve terör örgütü listesindeki PKK ve DHKP-C gibi örgütlerle mücadele açısından çıkarılması gereken sonuçları olmalı. Hazırlanan programın uzun vadeli olduğunu hatırlatarak, tek tek örgütler özelinde detaylandırılmadığını belirten Güler, ancak Ülkücülerin mücadele edilmesi gereken aşırı sağcı yapılardan olduğunu vurguladı ve "Bence yasaklanması gerekiyor" dedi.
Parti programında İslamcı terör ve sıklıkla hafife alınan siyasal İslam'ın çok tehlikeli olduğu vurgulanırken nefret ve şiddeti kışkırtan ve İslami düzen kurmayı hedefleyen herkesle mücadele edilmesi gerektiği belirtiliyor. Almanya'nın "İslamcı örgütlerin sığındığı bir liman olamayacağı" hatırlatılıp, istihbarat birimlerinin izlediği İslamcı yapıların devlet organları tarafından muhatap alınamayacağının altı çiziliyor.
Bu program maalesef toplum gerçeklerinden uzak bir program olmuş.
60 yıllık göç tarihinden ders çıkarılmamış ve göçmenlere güvenlik açısından yaklaşılmıştır.
Bu programda İslam dinin tanınması yok ve İslam tanımı çok yanlış.
İslami terör veya İslamcı terör gibi ifadeler yer alırken sık sık siyasal İslam vurgusu vurgulanıyor.
Almanya’daki Müslümanları yerli toplumla yaklaştırmak gerekirken, İslam’ı tehlikeli göstermek kimseye fayda sağlamaz.
Göçmenlerin kültürleri ve inançları tehlikeli olarak gösterilmeye çalışılmıştır.
Müslümanlar artık bu ülkenin yerlisidir ve geldikleri ülkelere geri dönmeyeceklerdir.
Öyleyse onlara güvence verilerek, yasal olarak inançlarının hakları verilmesi sağlanmalıdır.
Keşke Üniversiteler, Akademisyenler ve Göçmen kuruluşlarından görüşler alınsaydı.
Ve göçmen kuruluşları yok sayılmıştır, diğer yandan göçmen kuruluşları bu programı tartışmaya açmayarak görüş bildirmemişlerdir.
Bir gerçek var ki, İslam ve Türk kuruluşlarının bu programdan haberleri bile yok.
Onlar ne hakkında görüş beyan edecekler?
Ramazan Özdemir
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Almanya’nın Hamburg şehrinden, Türkiye’ye tatile giden Böcek Ailesi İstanbul’da zehirlenerek öldü ve yok oldu. Böcek Ailesinin ölümü, Avrupa’da yaşayan Türk’leri derinden etkiledi. Kim bu zehirlenme olayının sorumlusu? Hotel mi, sokak satıcılarımı, lokantamı, görevini yapmayan doktorlar mı, denetim yapmayan kamu görevlileri mi, kim, kim? Pek çok soru yanıt bekliyor. Ben cevabının b...
Bizi biz yapan etkenlerin başında içinden çıktığımız milletin, dini, dili, kültürü, örfü, gelenek ve görenekleridir ve annemizin, babamızın ve ailelerimizin bize verdiği eğitimdir. Hiçbir millet ve hiçbir topluluk varlıklarını, kimliklerini yukarıda saydığım değerlerden uzak yaşayamaz, şayet eğer o değerlerden uzak yaşarsa, o kimse veya topluluk artık kendi kimliği ile anılmaz, farklı bir kültü...
Federal Almanya’nın bugününü anlatmak için dününü iyi bilmek gerekiyor. Bilhassa bugünkü Almanya’yı anlatmak gerçekten çok zor, bir ülke bu kadar sürede nasıl değişir. Dünün Almanya’sında, Politika, Eğitim, Sağlık, Bürokrasi hizmetleri eşit şekilde dağıtılıyordu, insanlar bu hizmetlerden çok memnundu. Bürokrasi, Kurallar ve Kaideleriyle dünyada örnek bir ülkeydi, Almanya ekonomik mucize...
Hiç kimse cinsiyet, köken, dil, inanç, ten rengi, cinsel yönelim veya fiziksel bir engeli nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakılmamalıdır. Almanya Temel Yasasının 3. Maddesi, 3.fıkrası. Özel okul açma hakkı güvence altındadır. Kamu okullarının yerine geçmek üzere özel okullar, devletin izniyle kurulurlar ve eyalet yasalarına tabiidirler. Eğitim hedefleri, donatım ve öğretim kadrosunun bilimsel ...
Almanya’daki Türk toplumunun geleceği ile ilgili geçen hafta yazdığımın yazının devamı olarak, bu hafta Türk toplumu hangi kimlikle varlığını sürdürebilir olacaktır. Türk toplumunun örgütlenmesi dini kurumlar, kültürel dernekler, spor kulüpleri, ticari şirketler ve siyasi/sosyal örgütlenmeler olarak öne çıkar. Bunların içerisinde en aktif ve halkla iç içe olan ise dini kurumlardır, yani Tü...
Altmış küsür senedir batı Avrupa’da yaşayan Türk toplumunun geleceği ile ilgili gerek Türk devletinde gerekse Türk STK’larda herhangi bir öngörü veya stratejik bir çalışma bulunmamaktadır. Türk toplumunun gelecek 50 yıl veya 100 yıl sonra nerede olacağı veya hangi kimlikle varlığını sürdüreceği belirsiz. Varlığını ve kimliğini başka medeniyetin temsilcilerine emanet etmek, yani kendi kader...
Gazze Şeridi'ndeki savaş belki de sona erdi. Ancak bundan sonra ne olacağı, bu savaşta kimin kazanan, kimin kaybeden olduğu sorusunun cevabı belirsiz görünüyor. Çünkü İsrail hiçbir zaman barış yolunda samimi olmadı. Farklı cevaplar arasında şunlar yer alıyor: Benjamin Netanyahu, Donald Trump'ın onu savaşı bitirmeye zorlaması nedeniyle savaşı kaybettiğini söylüyorlar, kanaatimce bu doğru d...
Almanya’da Türklerin ve Müslümanların kurduğu yüzlerce dernek, vakıf ve cemaat var. Bu teşkilatların çoğunluğu, kendi çevrelerine hitap ediyorlar ve faaliyetlerini kendi mahallelerinde yapıyorlar. Birlikte hareket edebilmek ve aynı hedefe yürüyebilmek için gerekli olan birliktelikten çok uzaklar, yani güç birliği içerisinde değiller. Tabii böyle olunca hem ekonomik, hemide siyasi olarak g...
Müslüman bir insanın herhangi bir zümreye veya guruba bağlanması, katılması hususunda hürdür yani kendi iradesidir. Kimse bu tercihe karışamaz ve karışmamalıdır. Ancak bağlandığı gurubun veya cemaatin sınırlarını çizdiği dairenin kendisi için kutsal olduğunu inanıp, diğer gurupları iman dairesi dışında görürse bu çok tehlikelidir. Özellikle son zamanlarda gençler arasında, diğer, Müslüman...
Hafta sonu yapılan, Kuzey Ren Westfalya Eyalet yerel seçimleri beklenildiği gibi sonuçlandı. Yerel seçimlerde muhafazakâr CDU en güçlü parti olmaya devam ediyor. Fakat aşırı sağcı olan AfD partisi, 2020'deki seçim sonuçlarının daha fazla oy alarak oylarını üç katına çıkardı. Yani ırkçı popülist AfD partisi artık Batı'da da çok güçlendi. Yeşiller partisi ise önemli ölçüde zayıfladı. ...
Almanya’nın en kalabalık eyaleti olan Kuzey Ren-Westfalya'da 14.09.2025 tarihinde, yani bu pazar günü yerel seçimler yapılacak, Kuzey Ren-Westfalya eyaletindeki belediye, şehir ve ilçelerinde halk temsilcileri yeniden seçilecek. 14 Eylül'de 23 büyük şehir ve 31 kırsal bölge de dahil olmak üzere 396 belediyede seçimle birlikte, en önemli siyasi makamlara atamalar hakkında kararlar alınacak. Yakl...
Angele Merkel liderliğindeki federal hükümet 10 sene önce mülteciler ve sığınmacılar ile ilgili söylediği (“Wir schaffen das”) yani biz başarırız sözü söyleyeli 10 sene olmuş. Bu sözü söyleyeli on sene olmuş fakat bugün Almanya neyi konuşuyor, mülteciler için daha fazla "düzen ve kontrolü" savunuyor. Dahası daha fazla insanları sınır dışı edelim diyorlar ve yeni düzenlemeler getiriyorlar. ...
Federal Almanya’da ırkçılık her geçen gün mevzi kazanmaya devam ediyor, öyleki devletin her kademesinde, kamuda, poliste, federal orduda yani devletin güvenlik birimlerinin her kademesinde. Öyle ki, ırkçı parti AfD’nin oy oranı kamuoyu araştırmalarında yüzde %30’a dayanmış durumda. Son yıllarda federal orduda (Bundeswehr) aşırı sağcı olayların sayısı artmış durumda: 2024 yılında aşırı sağ...
Türk vatandaşları 1960’lı yıllarında ekonomik sebeplerden dolayı Avrupa’ya işçi göçü vererek, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak istemiştir. Sene 2025 ve Türkiye’de ekonomik sıkıntılar devam ediyor, tabi bunun çok sebepleri ve gerekçeleri vardır fakat bu her ülke için geçerlidir. Türk ekonomisi son yirmi yılda katettiği yolu, seksen yılda yapamamıştır acaba neden? Ülkemiz Avrupa’nın başardı...
Rusya uluslararası hukuku ihlal ettiğinde, Ukrayna için daha fazla silah diyorlar. İsrail ihlal ettiğinde, yine İsraile silah tedarik etmeye devam ediyorlar çünkü "kirli işleri onlar için Avrupa yapıyor". ABD bütün bu kuralları ihlal ettiğinde ise, buna güç diyorlar. Avrupa ve ABD’nin yalanlarına artık kimse inanmıyor. Çifte standartlar dayanılmaz hale gelmiş durumda. Kıta Avrupa’sının ve...