Türkiye’de devletin harcamaları için bugünlerde tasarruf tedbirleri alınmaya çalışılıyor.
Kamu harcamaları devletin bütçesi için önemli bir yer tutuyor.
İsrafın ve kayırmacılığın zirve yaptığı ülkemizde tasarruf tedbirleri ile hedefine ulaşabilir mi?
Geçmişten günümüze kadar yaşadığımız ve gördüğümüz tecrübelerden yola çıkarsak çok zor.
Ülkemizde en tepeden, en alttaki bürokratlara kadar, devletin bütçesinden istifade etme yarışması yaşanıyor?
En küçük yerel belediye başkanlarına ve kaymakamlara kadar makam arabaları tesis edilmiş.
Bürokratlar evlerinden kendilerine tesis edilmiş makam arabaları ile alınıyor işe götürülüyor.
Öyle israflar yapılıyor ki şaşırmamak elde değil.
Ben tasarruf tedbirleri konusunda pek fazla ümitli değilim, çünkü yılların getirdiği, alışkanlıktan öyle kolay vazgeçilmez.
Fakat kendi tecrübelerimden bazı hususları paylaşmak istiyorum.
Bir televizyon programında NRW eyaleti çalışma bakanı Guntram Schneider ile beraber bir tartışma programına katılmıştım, kendisi mümkün mertebe makam arabasını kullanmamaya çalıştığını ifade ederek, Federal Almanya’da devletin arabalarının sigorta yapılmadığını söylemişti.
Devlete ekonomik yük getirmesin diye.
Ben eski Federal Başbakan Angele Merkelin’de kamu harcamaları hususunda ne kadar hassas olduğunu bilen birisiyim.
Yine benim bulunduğum şehrin belediye başkanının özel makam arabası yok.
Sadece belediyenin iki tane arabası var, onlarda sadece görev amaçlı kullanılır.
Bende birkaç defa belediye başkanı ile beraber görev amaçlı başka şehirlere gittim ve her defasında evrak doldurarak imzaladım, yani kamunun arabasını öyle kolay kullanmak yok.
Evden belediyeye, belediyeden eve kendi özel arabaları ile gelip giderler.
Federal bakanların bile yanlarında fazla araba bulunmaz.
Dünyanın sayılı sanayileşmiş ülkesinde bunlar olurken, bizde israfı gördükçe acaba hangisi zengin diye düşünmeden edemiyorum.
Yemek yemeden tutunda, uçakla seyahat etmeye kadar devletin bürokratları ayrılacağa sahipler.
Evet ülkemiz bir terör tehdidinde olan bir ülke fakat bu demek, her şeye hak sahibi olacaksın manasına gelmez.
İnsanlar arasında bu kadar eşitsizlik olmamalıdır.
Bakanlara devlet konuk evi, milletvekillerine ucuz ev, valilere konuk evi, kaymakamlık konut evi, il, ilçe jandarma komutanlarına devlet konut evi, bunların hepsi devletin üstünde ekonomik bir yük.
Sahil şeritleri ve deniz kenarları yargı üyelerinden tutunda en küçük bürokratlara kadar yazlık sitelerle dolu, neden bu ayrımcılık ve torpil.
Hemen hemen her kamunun deniz kenarında, yazlık siteleri var.
Buralara sıradan vatandaşlar giremez.
Dünyada bizim gibi başka bir ülke var mı? bilmiyorum fakat bu uygulama ne insani ne de İslami.
İslami hassasiyeti yüksek bir hükümetin bu konuda tedbirler alması, çok geç kalınmış bir uygulama.
Hazreti Ömer (r.a.). Halife. Bir gece makamında Ashaptan biri ziyaretine gelir. Selam verir. Selamı alınmamıştır. Oturur. Ömer işiyle meşgul. Sahabe bekler. Ömer çalışır. Selam alınmamış, yüzüne bile bakılmamıştır.
İş biter. Ömer mumu söndürür. Bir başka mumu yakar. O anda selamını alır. Konuşmaya başlar.
Sahabe sorar:
- Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve niçin bir mumu söndürüp diğer mumu yaktın ve ondan sonra benle konuşmaya başladın?
Hazreti Ömer (r.a.):
- Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı. O, yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mes'ul olurdum. Seninle devlet işi konuşmayacağımız için kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra seninle meşgul olmaya başladım. Sahabenin gözleri yaşarır, ellerini kaldırarak şöyle dua eder:
-Ya Rabbi! Hattab oğlu Ömer'i bizim başımızdan eksik etme!
Tasarruf kamudan başlar fakat bizde tam tersi oluyor, kamu alabildiğince bonkör ve devlet vatandaştan tasarruf bekliyor.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı'nın son raporuna göre en büyük israf kamu kurum ve kuruluşlarında yapılıyor, milli gelirinin yaklaşık yüzde 15'i israfa gidiyor.
Ülkemizde milyonlarca ekmek çöplere atılıyor yine kamuda ve özel yerlerde açık ve serpme kahvaltı adı altında israfın zirvesi yaşanıyor.
Nimete şükredilmediğinde ise, bereket kaçar.
Bizde bereket ve şükür hayatımızdan bir hayli uzakta duruyor.
Son olarak:
Devletimiz vergi işine bir el atsa çok iyi olur, öğretim görevlisi, işadamından daha fazla vergi veriyorsa burada bir terslik vardır.
Her şehirde lüks arabalara binenlerin çok düşük vergi verdiklerini öğrendiğimde kamunun görevini yeterince yerine getiremediğini düşünüyorum.
Anadolu’da vergi rekortmenleri öğretmenler olursa hiç şaşırmam?
Ramazan Özdemir
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Türkiye’de kamuda ve özel sektörde tasarruf yapılıyor bu sene bizim de belediye ile ortak programımız vardı ve Cumhurbaşkanlığı tasarruf genelgesi yayınlandı denilerek yemek kısmı iptal edildi. Yine Almanya’da kamuda ve özel işletmelerde tasarruf yapılıyor, benim çalıştığım işletmede su, yemek, kahve gibi şeyler artık çalışanlara verilmeyecek. Kendi evlerimizde mümkün oldukça idareli yani, ...
Tarihte Türkler sürekli göç etmişler, göç ettikleri yerlerde kısa sürede uyum sağlayarak o beldenin hâkimi konumuna yükselerek, güvenlik, adalet ve düzenin sağlanmasına yardımcı olmuşlardır. Günümüzde dünya çalkantılar içerisinde boğuşurken, Avrupa’da yaşayan Türkler yeni bir medeniyetin temsilcisi olabilirler mi? Türkler tarafından içinde yaşadıkları batı medeniyetine ve toplumuna karşı her...
Almanya’da ard arda yapılan Eyalet Parlamentosu seçimlerinde geleneksel partiler, seçimlerde ağır yenilgiye uğradılar, Hükümet partileri, SPD, Yeşilliler ve Hür Demokratlar hükümeti daha ne kadar dayanır bilinmiyor fakat her geçen gün durum dahada kötüleşiyor. Muhalefet partileri olan CDU ve Sol partileri de keza çok oy kaybettiler. Seçim sonuçları Almanya’nın geleceği açısından endişe ve...
Dünyada 2 milyara yakın Müslüman yaşadığı söyleniyor, Müslümanların ağırlıklı olarak yaşadığı kıtalar Asya ve Afrika. Kıta Avrupası’nda yaşayan Müslümanların sayısı oldukça az fakat buradaki Müslümanlar diğer dinlerle irtibatları, iletişimleri, sosyal yaşamları, kültürleri ile çok işli, dışlılar ve birbirine çok yakınlar. 60 senedir Avrupa’da yaşayan Müslümanların bu yakınlaşmadan ne kadar e...
Her geçen gün daha da karmaşıklaşan bir dünyada yaşıyoruz, değerler, kimlikler, kültürel ve inançlar artık gittikçe önemsizleşiyor. Türkiye’de insanlar kapitalizmin gerçek yüzü ile yeni yeni tanışmaya başlamışlar, metropol şehirlerden, en taşra köylere kadar vahşi kapitalizmin nimetlerini paylaşmak için bütün değerlerini feda ediyorlar. Halbuki dünya hayatı, her insanın ahireti için imtihan ...
Hamburg şehrinde bulunan İslam Merkezi, İçişleri Bakanlığı tarafından yasaklandı. “Mavi Camii” olarak da bilinen İslam Merkezi’ne (IZH), “İran bağlantılı olduğu” gerekçesiyle yüzlerce polisin katılımıyla baskın düzenlendi. Baskının ardından merkezin faaliyetleri tümüyle yasaklandı. Merkez, 1953 yılında İranlı tüccarlar tarafından Mavi Camii’nin (İmam Ali Camii) Ayetullah Burucerdi'nin des...
2023 Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hükümet ve muhalefet yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik çeşitli vaatlerde bulunmuşlardı. Bu verilen vaatlerin hangisinin gerçekleştiğini bir göz atalım çünkü bir senesini dolduran hükümetin icraatını yurt dışında yaşayanlar olarak değerlendirmek bizim de hakkımız. Neticede bizler de oy kullandık, bu verilen vaatler çerçevesinde. ...
Her sene olduğu gibi bu senede Avrupa’da yaşayan Türkler okulların tatile girmesiyle memlekete yola çıktılar. 60 küsür senedir hiç bıkmadan, usanmadan anavatan Türkiye’ye izine gidiyorlar ve bunu sürekli tekrarlıyorlar. Sadece izine gitmiyorlar, ülkemizin ekonomisine de çok büyük katkı yaparak ekonomik destek sağlıyorlar. Bütün sıkıntılara, dışlanmalara, aldatılmalara rağmen ülke sevdasın...
Türklerin Avrupa’ya göçünün üzerinden 60 yıl geçmiş ve burada 4. nesil büyümüş. Büyüyen 4. nesil ve arkasından gelen 5. neslin bu coğrafyada asimile olup yok olacağı öngörülmüştü. Varlıklarını uzun süre kendi kimlikleri, kendi değerleri ve kültürleri ile yaşamaları mümkün değil diyorlardı. Okullarda Türkçe ana dil dersleri kaldırılmış, Türkçe öğretmenleri atanmamış, bazı okulların avlularınd...
Birinci ve ikinci Dünya Savaşını çıkaran Avrupa son günlerde yine savaş çığırtkanlığını çok seslendirmeye başladılar. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vucic, 3, 4 ay sonra Avrupa’da bir savaşın çıkmasının büyük bir ihtimal içerisinde olduğunu söyledi Yine Macaristan Başbakanı Vicktor Orban, “Avrupa'yı savaşın eşiğinde görüyorum” dedi. Amerika’da önde siyasetçiler keza 3. dünya savaşını...
Almanya’da Türk toplumunun Avrupa parlamentosu seçimleri için sandık başına gitmeleri beklenenin çok altında oldu, halbuki bu seçimde herhangi bir seçim barajı bulunmuyordu. Burada yaşayan Türk seçmen sayısının 1,8 milyon olduğunu biliyoruz ve bunların sadece 200 binin oy kullanmak için sandığı gittiği görülüyor. Türkiye seçimleri için yoğun bir katılım sağlayan Türkler- Avrupa parlamentosu ...
Merkezi Köln’de olan İslam Toplumu Milli Görüş teşkilatları, Belçika’nın Hasselt şehrinde “kardeşlik ve dayanışma” adı altında 15.genel kurulunu yaptı. Genel kurulda aynı zamanda tüzük değişikliği de yapıldı. Kimsenin cesaret etmediği bir dönemde böylesi çok kalabalık bir genel kurul yapmak IGMG ruhunun çok canlı göstergesidir. 40 bin insanın katıldığı genel kurula dünyanın 43 ülkesinde...
Federal Almanya vatandaşlık yasasında değişiklik yaparak, yeni vatandaşlık yasasını meclisten geçirerek, gelecek ay yani Haziran ayının 27’sinde yürürlüğe girecek. Ülkede yaşayan göçmenler için tarihi bir dönem olacak, çünkü uzun yıllardır ülkede yaşayan göçmenlerin mücadelesi sonuca bağlanmış olacak. Yeni vatandaşlık yasası ile federal Almanya’da göçmenler bilhassa biz Türkler bu topraklard...
Altmış senedir içinde yaşadığımız ülke olan Almanya, inançlarıyla, kültürüyle, örf adet, dil ve kimliği ile yüzyıllardır barışık yaşıyor. Birinci ve ikinci dünya savaşı yaşamasına rağmen toplumsal fay hatları öyle keskin değil. Alman toplumunun dinamiklerini oluşturan değerler her kesimde kabul edilebilir bir ortak payda. Almanya’nın tarihinde 9 Kasım 1918 dönüm noktasıdır. Sosyal dem...
Dünyada son yıllarda, kıtalar arasından tutunda, ülkeler arasında bir göç hareketliliği yaşanıyor. Örneğin; ABD ile Meksika’yı ayıran 3 bin 200 kilometrelik sınırda, her gün ortalama bir insan hayatını kaybediyor. Gözetleme kuleleri, dikenli teller, termal kameralar ve tuzaklarla dolu sınırdan her şeye rağmen geçmek isteyenler, bu seferde sınır muhafızları veya Teksas polisinin kurşunlarına hed...