Federal Almanya Cumhuriyeti adım adım devletin kurumlarını, imparatorluk ve ikinci dünya savaşından önceki gibi kurmaya ve dizayn etmeye çalışıyor.
İki Almanya’nın birleşmesinden sonra başkenti Bonn şehrinden alarak tekrar Berlin yaptılar.
Hiçbir itiraz sesi yükselmeden Berlin’e geri döndüler.
Berlin şehri öyle sıradan bir şehir değil, birinci ve ikinci dünya savaşının hazırlandığı ve Almanya’nın gücünün temsil edildiği yer.
Yani Almanya’ya çok şey hatırlatıyor.
Almanlar bununla yetinmediler ve federal orduya yüz milyarlık bir para ayırdılar ve bunun daha fazlasını vermeye çalışıyorlar.
Askerlerini yeni baştan donatıyorlar.
Burada anlaşılmayan bir durum var, üçlü koalisyon hükümetinin ortağı çevreci ve savaş karşıtı parti olan yeşiller, askerlere ayrılan fona yani paraya karşı çıkmıyor.
Alman askerleri dünyanın birçok bölgesinde barış gücü veya farklı nedenlerle bulunuyor ve operasyonlar yapıyorlar.
Yani federal ordu yeniden yapılandırılıyor.
Federal Almanya’nın attığı son adım ise çok düşündürücü, federal başbakanlığı büyütmek.
Dünyanın En Büyük Hükümet Binasını Yapacaklar
İki Almanya’nın birleşmesinden sonra yapılan başbakanlık binası yeterli gelmiyor ve büyütülecek, toplam 60.010 bin metrekare.
Büyütülecek binaya harcanacak paranın 777 milyon euro olarak öngörülüyor. Fakat uzmanlar bunun 1 milyar euroyu geçeceğini söylüyorlar.
Genişletilecek olan başbakanlık binasının ABD’nin beyaz sarayından sekiz kat daha büyük olacak.
Geçmişinde Nazi Almanya’sını hatırlatan binaları ile ünlü başkent Berlin eski günlerine dönmeye çalışıyor?
Müttefik güçleri Almanya’nın yani Berlin’in statüsünü yeniden belirlemek istemişlerdi, fakat 50 sene sonra, mücadeleyi Almanlar kazandılar.
İki Almanya’yı Birleştirerek, Berlin’i Başkent Yaptılar
Ve Almanya geçmişini arıyor, geçmişini bulabilirler mi veya hangi şartlara göre ülkeyi gelecek için hazırlayacaklar? bilinmiyor fakat şimdiki konumlarından rahatsızlar.
İki güç arasında sıkışmış bir ülke olarak hareket kabiliyeti çok kısıtlanmış görünüyor. Gelecek için hazırlık yapıyorlar, dünya yeniden yapılanıyor ve bu yeni yapılanmayı kaçırmak istemiyorlar eğer Alman devletini geleceğe hazırlamazlarsa sıradan bir devlet konumunda kalacakları korkusu var.
Azalan nüfusları ise en büyük tehlike ve bunu telafi etmek için Ukraynalılara çok büyük tolerans gösteriyorlar.
Alman devleti Ukrayna’dan gelenlere bütün kapıları açmış durumda ve devletin bütün kurumlarına talimat vererek onlara kolaylık gösterilmesini istiyor.
Suriyeli ve Afrika’dan gelen göçmenlere ucuz iş teklif edilirken, Ukrayna’dan gelenlere bu teklif yapılmıyor.
Nazi Dönemindeki Gibi Sarı Saçlı, Mavi Gözlü Vatandaşlar İstiyorlar?
Türkiye ile Almanya’yı mukayese ettiğimiz zaman çok farklılık gösteriyor.
Almanya’nın Berlin’e geri dönmesi, çok büyük bir başarı ve kimseyi rahatsız etmedi ve etmiyor.
Halbuki geçmişinde ve arkasında iki dünya savaşı var.
Almanların sebep olduğu ikinci dünya savaşında 60 milyondan fazla kişi hayatını kaybetti. Daha sonra bu sayı ilerleyen yıllarda 80 milyona yaklaştı.
Dün karşı karşıya oldukları, yani savaştıkları devletler bile Berlin’i kabullendiler.
Eğer Türkiye İstanbul’a dönerse aynı şekilde karşılanır mı? Bilmem, fakat önce bizim içeridekiler karşı çıkar diye düşünüyorum.
Türkiye’nin başkentinin İstanbul’a taşındığını bir düşünün, bizleri ne bekler?
Ramazan Özdemir
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Almanların geçmişten beri bir devlet aklı olduğunu biliyoruz ve çok disiplinli bir millet. Devletin müsaade etmediği herhangi bir şeyi hayata geçirmek mümkün değildir çünkü olayların eksilerini ve artılarını hesap ederek davranırlar. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kiliseler, sendikalar, bürokrasi, spor kulüpleri devletin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederler....
30 Ekim 1961 Almanya-Türkiye arasında yapılan iş gücü anlaşması, Almanya`daki Türk toplumu açısından geriye dönüp bakıldığında pek başarılı sayılmaz. Almanya’ya ilk giden birinci nesil Türk işçileri misafir işçi olarak kayıtlara geçmişti, bu insanlar bir süre çalıştıktan sonra memleketlerine geri dönecekleri düşünülmüştü. Oysa bugün itibarıyla Almanya’daki Türk varlığı 60 yılını doldurmuş ve...
Almanların geçmişten beri bir devlet aklı olduğunu biliyoruz ve çok disiplinli bir millet. Devletin müsaade etmediği herhangi bir şeyi hayata geçirmek mümkün değildir çünkü olayların eksilerini ve artılarını hesap ederek davranırlar. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kiliseler, sendikalar, bürokrasi, spor kulüpleri devletin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederler...
Her şey 1961’de başladı, Sirkeci’den kalkan kara Tren Almanya’ya davul ve zurnayla uğurlanırken, gidenler geri dönmeyi düşünüyorlardı. Çalışıp para kazanıp döneceklerdi… Ancak zaman içerisinde Almanya’da başlayan misafirlik, Türkiye’de misafirliğe dönüştü. Fakat Almanya’ya giden insanlarımız, Almanya’da göçmen, Türkiye’de ise Almancı oldular. Bu insanlar 60 yıldır ortada, kime ve nere...
6 ile 9 Haziran tarihleri arasında Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak, geçmişte Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım çok düşük olmuştu ve Avrupa genelinde katılım oranı 2019’da 50.66% olmuştu. Almanya’da seçime katılım oranı ise 61.38% gerçekleşmişti. Almanya’daki Türkler, Avrupa Parlamentosu seçimlerine iki parti ile katılmak istiyorlar. Türklerin ağırlıklı olarak içerisinde ya...
Federal Almanya’da göçmenler bir arayış içerisindeler, göçmenler kendilerinin içerisinde yaşadıkları toplumda bir türlü kabul edilmediklerini inanıyorlar. Kabul görmeme ise açıkça bir gerçek gerek siyasi partilerde gerekse kamuda göçmenlerin nüfusuna baktığımızda ortaya çıkıyor. Kamuda ve siyasi partilerde göçmenler kendilerine yer bulamıyorlar. Göçmen kökenliler hak ettikleri konumda de...
Doğu Almanya’da gizli toplantı düzenleyen AfD partisi, ülkede yaşayan göçmenlerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesinin görüşüldüğü anlaşılınca kıyamet koptu. Bomba etkisi yapan bu gelişme, aşırı sağın önde gelen isimlerinin ve üç CDU parti üyesinin de katıldığı belirtiliyor. “Vatandaş olmayanların toplu sürgünü planının” konuşulduğu bu toplantı sonrası kitlesel eylemler yapılıyor. Haberin...
Eğer bir aksilik olmazsa federal mecliste bu ay içerisinde çifte vatandaşlık oylanacak. Vatandaşlık yasası birçok tartışmayı beraberinde getiriyor, öncelikli olarak vatandaşlık verilecek insanlardan birçok şey talep ediliyor. Kadın erkek eşitliğine veya onların evliliğine karşı çıkanlara vatandaşlık verilmesi söz konusu olmayacak veyahut ta İsrail devletine karşı çıkanlar yani Antisemitizm (...
Trafik ışığı koalisyon hükümeti iktidara geldiği günden beri sürekli kan kaybediyor. Siyasi, ekonomik ve sosyal konularda bir türlü takım çalışması yapamayarak halkı çok zor durumda bırakıyor. Gerek Uluslararası ilişkiler gerekse Avrupa birliği içerisinde geçmiş hükümetlerin başarılı olduğu alanlarda çok pasif kalmakta ve bir çözüm üretebilmek için inisiyatif alamamaktadır. Kendi iç sorun...
Federal hükümet Alman vatandaşlık yasasına göreve geldiği ilk günden beri değiştirmek istiyordu ve bunun için vatandaşlık yasasını kamuoyuna açıklayarak tartışılmasını istedi. Birçok görüş dile getirildi gerek siyasi partiler gerekse sivil toplum kuruluşları bu konuda görüşlerini beyan ettiler. Hükümet Almanya’nın modern bir vatandaşlık yasasına ihtiyacı olduğunu, bunun la birlikte nitelikli...
Geçenlerde TRT Türk Aile programına katılarak Avrupa’da Türk Ailelerinin sorunları konuştuk, programda öne çıkan en önemli başlık aile içerisinde iletişimsizlik öne çıktı. Türk aileleri çocukları ile iletişim kurarken onlarla bir arkadaş veya bir dost gibi konuşamadığı ve böyle olunca farklı anlayışlar ortaya çıkıyor. Anlayış farklılığı olunca tabi sorunlarla ve sıkıntılarla baş edilemiyor. ...
Hristiyan Uygarlığı Batı medeniyetinin ufku, mekânı ve vizyonu hızla daralmaktadır aynı zamanda fikir, düşünce ve din özgürlüğü de buna paralel olarak rahatça yerine getirememektedir. Batı uygarlığının dünyamızda bugün insani duyguları daha önce görülmemiş bir şekilde sınıfta kalmıştır, artık evrensel haklar ve fikir hürriyeti kısıtlanmıştır öyle ki insanlık, ekonomik, sınıf savaşı, milliyet...
İki Almanya’nın birleşmesi ile doğu eyaletlerinde kurulan PDS partisi daha sonra Sol parti (die Linke) olarak yoluna devam ederek bugünlere geldi. Sol parti son günlerde kendi içerisinde sorunlar yaşamaya başladı, ilk olarak partinin kurucusu olan Oskar Lafontaine ile sorunlar yaşayan sol parti Oskar Lafontaine’nin partiden ayrılması ile de huzura kavuşamadı. Federal, eyalet ve yerel seçimle...
Dünya Filistin’deki soykırıma sesiz kalıyor ve seyrediyor, ne söylense fayda etmiyor. Soykırıma maruz kalmış bir kavim, kendisi soykırım yapıyor, masum insanları çocuk, bebek demeden katlediyor. Bu nasıl zulüm, bu nasıl bir intikam? Dünya anlamıyor, çünkü anlaması da mümkün değil. Tarih bilmeyen, geçmişi hatırlamayan bir ümmet, batıdan medet bekliyor. Batının ağzına bakarak, orad...
Artık İslam'ın Almanya'da başka bir evi daha var. (Der Islam bekam nun eine weitere Heimat in Deutschland.) Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier (VİKZ) İslam Kültür Merkezleri Derneği’nin 50. kuruluş yıldönümünde böyle konuşuyordu. Cumhurbaşkanın böyle bir ziyareti bizim için çok önemli ve anlamlı. Bilhassa AfD partisinin kamuoyu yoklamalarında ve araştırmalarında çok yüksek oranda...