Kültür olarak hâlâ Türkiye’den istifade etsek de içinde yaşadığımız toplumda artık kendi değerimizi inşa etmeye çalışıyoruz.
Özellikle bu mübarek ramazan ayında, mahallemizde, çevremizde, şehrimizde, eyalet bazında ve federal düzeyde çok katılımlı iftarları beraber yaşadık.
Ramazan ayının güzelliklerini Hristiyan bir toplumda, her türlü inanç sahibi insanlarla beraber bir ramazan kültürü oluşturma gayreti içerisindeyiz.
Bu güzellikleri inşallah gelecek günlerde çok daha farklı alanlarda birlikte hayata geçiririz, ben bu konuda çok ümitliyim.
Sofralarımızı, gönüllerimizi, kalplerimizi daha çok açma gayreti içerisinde olursak, Rabbim bize çok daha kapılar açacaktır.
Almanya eski cumhurbaşkanı, eyalet başbakanları, bakanlar, milletvekilleri, polis müdürleri, belediye başkanları komşularımız çok büyük bir katılımla iftarlarımıza katıldılar.
Eyalet başbakanları bizzat kendileri Müslümanlara iftar verdiler ve Müslümanların verdiği iftarlara katıldılar, keza yine belediye başkanları da şehirlerinde Müslümanlara iftarlar verdiler.
Bunları çok önemsemeliyiz, neticede bizler bu toplumun bir parçasıyız, farklı inançlara sahip olsak da birbirimize karşı hoşgörü ile yaklaşmalıyız.
Öyle bir dil geliştirmeliyiz ki, buradaki komşularımız bizden emin olsunlar, bizde onlardan emin olalım.
Avrupa’nın bu hoşgörü diline ihtiyacı var, Ramazan’ın bize verdiği huzur, sükûnet, yardımseverlik gibi duygulara batılının daha çok ihtiyacı var.
Ramazan’ın bereketine ve hoşgörüsüne dünden çok ihtiyacımız olduğunu artık görelim.
Ramazan ikliminin, bereketinin burada yaşayan herkesi sarması kadar güzel ne olabilir?
Peygamber Efendimizin bir hadisinde buyurduğu gibi;
“Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!” (Buharî, 3:72)
Yine bir hadisinde Peygamber Efendimiz;
“Allah’a yemin ederim ki, senin sayende Allah’ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin için, kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır.”
(Buhari 7/3468, Müslim 2406/34)
İçinde yaşadığımız ülkede, birçok Müslüman ramazan ayı vesilesi dini hatırladı ve bu vesile ile camilere koştu.
Bir tek kişinin bile bizim yanlış bir davranışımız veya hareketimiz yüzünden, İslâm’ın dışına savrulması nasıl bir vebal olur, bunu iyi düşünmeliyiz.
Ramazan’ın daralan ruhlarımızı teskin etmek, bunalan gönüllerimize, iç rahatlığı vermesi, için eşsiz bir fırsattır.
Kapalı bir toplum ve gettolarda yaşamak biz Müslümanların geleceği olamaz, yeni bir ruh ve yeni anlayışla ayağa kalkmanın mücadelesini vermeliyiz.
İşte mübarek ramazan ayı bize bu fırsatı veriyor.
Farklı inanç gurupları ile beraber yaşamanın yollarını hep beraber bulmalıyız.
Öyle görünüyor ki altmış yıllık göç serüvenimiz farklı bir evreye girmeye başladı?
Ramazanının bize verdiği güzellikleri, ramazan ayı dışında da yaşarsak, bu mübarek aydan istifade etmiş oluruz, yok ramazan ayı çıktıktan sonra eski ve kötü alışkanlıklarımızı devam ettirirsek demek ki biz ramazandan hiç bir şey almamış ve boşuna yaşamış oluruz?
Avrupa’da her yönü ile coşkulu bir ramazan yaşadık, Hatim okumaları, iftar çadırları, Enderun usulü teravih namazı kılmaları, şehir meydanlarında topluca beraber iftar açmalar, ev süslemeleri, komşularımızla beraber iftarlar, daha birçok güzelliği hep beraber yaşadık.
Camiler, cami cemaati ile doldu taştı.
İnşallah gelecek sene daha çok hoşgörülü, farklı bir ramazan yaşarız çünkü mübarek ramazan bereketi ile geliyor.
Ramazan Özdemir
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Almanların geçmişten beri bir devlet aklı olduğunu biliyoruz ve çok disiplinli bir millet. Devletin müsaade etmediği herhangi bir şeyi hayata geçirmek mümkün değildir çünkü olayların eksilerini ve artılarını hesap ederek davranırlar. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kiliseler, sendikalar, bürokrasi, spor kulüpleri devletin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederler....
30 Ekim 1961 Almanya-Türkiye arasında yapılan iş gücü anlaşması, Almanya`daki Türk toplumu açısından geriye dönüp bakıldığında pek başarılı sayılmaz. Almanya’ya ilk giden birinci nesil Türk işçileri misafir işçi olarak kayıtlara geçmişti, bu insanlar bir süre çalıştıktan sonra memleketlerine geri dönecekleri düşünülmüştü. Oysa bugün itibarıyla Almanya’daki Türk varlığı 60 yılını doldurmuş ve...
Almanların geçmişten beri bir devlet aklı olduğunu biliyoruz ve çok disiplinli bir millet. Devletin müsaade etmediği herhangi bir şeyi hayata geçirmek mümkün değildir çünkü olayların eksilerini ve artılarını hesap ederek davranırlar. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kiliseler, sendikalar, bürokrasi, spor kulüpleri devletin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederler...
Her şey 1961’de başladı, Sirkeci’den kalkan kara Tren Almanya’ya davul ve zurnayla uğurlanırken, gidenler geri dönmeyi düşünüyorlardı. Çalışıp para kazanıp döneceklerdi… Ancak zaman içerisinde Almanya’da başlayan misafirlik, Türkiye’de misafirliğe dönüştü. Fakat Almanya’ya giden insanlarımız, Almanya’da göçmen, Türkiye’de ise Almancı oldular. Bu insanlar 60 yıldır ortada, kime ve nere...
6 ile 9 Haziran tarihleri arasında Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak, geçmişte Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım çok düşük olmuştu ve Avrupa genelinde katılım oranı 2019’da 50.66% olmuştu. Almanya’da seçime katılım oranı ise 61.38% gerçekleşmişti. Almanya’daki Türkler, Avrupa Parlamentosu seçimlerine iki parti ile katılmak istiyorlar. Türklerin ağırlıklı olarak içerisinde ya...
Federal Almanya’da göçmenler bir arayış içerisindeler, göçmenler kendilerinin içerisinde yaşadıkları toplumda bir türlü kabul edilmediklerini inanıyorlar. Kabul görmeme ise açıkça bir gerçek gerek siyasi partilerde gerekse kamuda göçmenlerin nüfusuna baktığımızda ortaya çıkıyor. Kamuda ve siyasi partilerde göçmenler kendilerine yer bulamıyorlar. Göçmen kökenliler hak ettikleri konumda de...
Doğu Almanya’da gizli toplantı düzenleyen AfD partisi, ülkede yaşayan göçmenlerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesinin görüşüldüğü anlaşılınca kıyamet koptu. Bomba etkisi yapan bu gelişme, aşırı sağın önde gelen isimlerinin ve üç CDU parti üyesinin de katıldığı belirtiliyor. “Vatandaş olmayanların toplu sürgünü planının” konuşulduğu bu toplantı sonrası kitlesel eylemler yapılıyor. Haberin...
Eğer bir aksilik olmazsa federal mecliste bu ay içerisinde çifte vatandaşlık oylanacak. Vatandaşlık yasası birçok tartışmayı beraberinde getiriyor, öncelikli olarak vatandaşlık verilecek insanlardan birçok şey talep ediliyor. Kadın erkek eşitliğine veya onların evliliğine karşı çıkanlara vatandaşlık verilmesi söz konusu olmayacak veyahut ta İsrail devletine karşı çıkanlar yani Antisemitizm (...
Trafik ışığı koalisyon hükümeti iktidara geldiği günden beri sürekli kan kaybediyor. Siyasi, ekonomik ve sosyal konularda bir türlü takım çalışması yapamayarak halkı çok zor durumda bırakıyor. Gerek Uluslararası ilişkiler gerekse Avrupa birliği içerisinde geçmiş hükümetlerin başarılı olduğu alanlarda çok pasif kalmakta ve bir çözüm üretebilmek için inisiyatif alamamaktadır. Kendi iç sorun...
Federal hükümet Alman vatandaşlık yasasına göreve geldiği ilk günden beri değiştirmek istiyordu ve bunun için vatandaşlık yasasını kamuoyuna açıklayarak tartışılmasını istedi. Birçok görüş dile getirildi gerek siyasi partiler gerekse sivil toplum kuruluşları bu konuda görüşlerini beyan ettiler. Hükümet Almanya’nın modern bir vatandaşlık yasasına ihtiyacı olduğunu, bunun la birlikte nitelikli...
Geçenlerde TRT Türk Aile programına katılarak Avrupa’da Türk Ailelerinin sorunları konuştuk, programda öne çıkan en önemli başlık aile içerisinde iletişimsizlik öne çıktı. Türk aileleri çocukları ile iletişim kurarken onlarla bir arkadaş veya bir dost gibi konuşamadığı ve böyle olunca farklı anlayışlar ortaya çıkıyor. Anlayış farklılığı olunca tabi sorunlarla ve sıkıntılarla baş edilemiyor. ...
Hristiyan Uygarlığı Batı medeniyetinin ufku, mekânı ve vizyonu hızla daralmaktadır aynı zamanda fikir, düşünce ve din özgürlüğü de buna paralel olarak rahatça yerine getirememektedir. Batı uygarlığının dünyamızda bugün insani duyguları daha önce görülmemiş bir şekilde sınıfta kalmıştır, artık evrensel haklar ve fikir hürriyeti kısıtlanmıştır öyle ki insanlık, ekonomik, sınıf savaşı, milliyet...
İki Almanya’nın birleşmesi ile doğu eyaletlerinde kurulan PDS partisi daha sonra Sol parti (die Linke) olarak yoluna devam ederek bugünlere geldi. Sol parti son günlerde kendi içerisinde sorunlar yaşamaya başladı, ilk olarak partinin kurucusu olan Oskar Lafontaine ile sorunlar yaşayan sol parti Oskar Lafontaine’nin partiden ayrılması ile de huzura kavuşamadı. Federal, eyalet ve yerel seçimle...
Dünya Filistin’deki soykırıma sesiz kalıyor ve seyrediyor, ne söylense fayda etmiyor. Soykırıma maruz kalmış bir kavim, kendisi soykırım yapıyor, masum insanları çocuk, bebek demeden katlediyor. Bu nasıl zulüm, bu nasıl bir intikam? Dünya anlamıyor, çünkü anlaması da mümkün değil. Tarih bilmeyen, geçmişi hatırlamayan bir ümmet, batıdan medet bekliyor. Batının ağzına bakarak, orad...
Artık İslam'ın Almanya'da başka bir evi daha var. (Der Islam bekam nun eine weitere Heimat in Deutschland.) Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier (VİKZ) İslam Kültür Merkezleri Derneği’nin 50. kuruluş yıldönümünde böyle konuşuyordu. Cumhurbaşkanın böyle bir ziyareti bizim için çok önemli ve anlamlı. Bilhassa AfD partisinin kamuoyu yoklamalarında ve araştırmalarında çok yüksek oranda...