Kıta Avrupa’sında şu son yüzyıla kadar, Müslümanlarla Avrupalılar arasında hiç bu kadar sıcak temas yaşanmamış.
Tarihte Haçlı seferleri ile karşı cephelerde yüz yıllardır savaşanlar olarak bir mücadele içerisinde olmuşlar veya birinci dünya savaşında müttefik.
Yine tarihte Endülüs gibi acı bir geçmişimiz olmuş.
Dün Bosna-Hersek’te yaşananlar ise hafızalarımızda canlı duruyor.
Fakat bugün aynı coğrafyada beraber yaşamaya başlamaları, tarihin bir dönüm noktası mı, yoksa kaderin getirdiği bir yazgımı bilinmez ama bir gerçek.
Şu da bir gerçek ki Avrupa coğrafyasında farklı etnik ve dini guruplar yaşama imkanı bulamamışlar.
Son zamanlarda Müslümanlara yapılan saldırılara bakılırsa, gelecek açısından endişelenmemek mümkün değil.
Avrupa’da Müslümanların artık bu topraklarda kalıcı olmaya başlamaları ve bunun anlaşılması, bu saldırıların daha acımasız bir şekilde süreceğini gösteriyor.
Dünyadaki ve Avrupa’daki insanların Müslümanlara bakış açıları 11 eylül saldırıları ile çok değişti.
Son yıllarda Avrupa’ya gelen göçmenlerle bu bakış açısı biraz daha radikalleşti ve İslam dinine mensup insanlarında toplumda daha çok kendilerini göstermeleri de, buradaki yerli halkın rahatsızlığını ve öfkelerini üzerlerine çekmeye başladı.
Avrupa’da Müslümanlar kendilerini kimlikleri üzerinden ifade etmenin bir tehlike olarak geri döneceğinin endişelerini her geçen duymaya başladılar.
Halbuki kıta Avrupa’sında belirleyici olan din değil veya etnik kimlik değil, “Avrupalı Kimliği” olarak ifade ediliyordu, fakat bütün çatışmalar din ve etnik kimlik üzerinden yapılmaya çalışılıyor.
Avrupa kimliği olarak, modern bir dünya, siyasi düşünce özgürlüğü, farklı kültürlere hoşgörü, gibi değerleri öne çıkarılıyordu fakat son zamanlarda farklı rüzgar esmeye başladı.
Bilhassa son 10 yıl içerisinde, aşırı sağ partilerin güçlenmesi ile siyasi iklim daha da radikalleşmeye başladı ve bunun sonucunda Müslümanlar hedef olarak görülür oldu.
İngiltere’nin Avrupa birliğinden ayrılması ile beraber Avrupa kimliği tezi zayıflamaya başladı ve bazı Avrupa birliği ülkeleri kendi ulusal ve milli çıkarlarını daha öne çıkarmaya başladılar.
Avrupa’da Hıristiyan değerlerinden çok, aşırı milliyetçilik değerleri toplumu içinde yer edinerek, insanlar zehirlenmeye çalışılıyor.
Müslümanların bu gelişen radikal akımlara karşı koyacak bir güçleri yok.
Devletlerin önlem almaları ise oy kaygıları ve aşırı sağın güçlenmesinden dolayı ciddi bir önlem almaktan çekinmelerine sebep oluyor.
Müslümanların ise diğer dini ve etnik guruplarla ilişkileri ise çok zayıf, halbuki aşırı radikal guruplara karşı ortak bir duruş sergilemek için, Katolik, Protestan, Ortodoks ve Yahudilerle işbirliği yapılması gerekir.
Diğer göçmenlerle ilişkilere baktığımızda ha keza sıfır noktasında, yani ortak bir politika belirlemek için, acilen diğer göçmen guruplarla ilişkiye geçilmelidir, yoksa bu gelişen aşırı akımlara karşı savunma refleksimiz tek başımıza yetmez.
Avrupa’daki Müslümanlar maalesef kurumlaşamadıkları için ortak hareket edemiyorlar, ne Avrupa birliği içerisinde, nede üye ülkelerde kurumlaşamadıklarından dolayı çok mağdur olmaktalar.
Bizleri ilerideki yıllarda çok büyük tehlikeler beklemekte ve acilen tedbirler alınmalıdır.
Yerli halkla temasımız selamlaşma dışında hemen hemen hiç yok, halbuki ortak bir çok sorunumuz bulunmasına rağmen bunları konuşacak bir platform geliştiremedik.
Birlikte yaşamanın yollarını bulmalıyız, kapalı bir yaşam bizim geleceğimiz olamaz yani gettolardan çıkmalıyız.
Yeni bir “din dili” azınlık kültürü, azınlık fıkhı gibi kavramları artık gündemimize almalıyız.
Bir çok soruna geçmişte verilen fetvalarla veya içtihatlarla çözüm bulmaya çalışıyoruz fakat çözümden çok çözümsüzlük ortaya çıkıyor.
Avrupa’da Müslümanlar olarak yaşamanın yollarını biz bulmalıyız, yoksa kıta Avrupa’sında kendi kimliğimizle yaşamak her geçen gün çok zorlaşıyor ve geçmişte dini ve etnik gurupların yok oldukları gibi bizde tarih sahnesinden çekiliriz, siliniriz.
Avrupa’da Müslümanların Geleceği
-
Hüseyin Baraner Bugün Size İyi Haberlerim Var
-
Ramazan Özdemir Uluslararası Göç Çalıştayı
-
Dr. Bilal Doğan İran’da Değiştirilen İslamiyet-2
-
Volkan Aydın Türk İhracatçısının Katma Değerli İhracatta Başarısızlığı: Nedenleri ve Çözüm Yolları
-
Dr. Gülçin Akpınar İshal ve Kusmalara Dikkat
-
Ali Kılıç Aidiyet…
-
Dr. Mesut Hüseyin Bahar Yorgunluğuna DİKKAT !!!
-
Yasemin Şahin Bir Manevi Sofradır Ramazan Ayı ve Bayram
-
Dr. med. Arslan İpek Oruçla ve Sağlık
-
Doğan Tufan Sürgünün 78. Yılında Kırım
ÇOK OKUNANLAR
-
“Değiştirebilirsin!” İslam Düşmanlığı ile Mücadele Projesi Başarıyla Tamamlandı
-
Türksporda ‘Huzur’ Başarı Getirecek
-
"Filenin Sultanları" Olimpiyat Elemelerindeki Beşinci Maçında Yarın Brezilya ile Karşılaşacak
-
Buse Tosun Çavuşoğlu, Dünya Güreş Şampiyonası'nda Türkiye'ye Olimpiyat Kotası Kazandırdı
-
Sıla Yolu, Trakya Sınır Kapılarında Bin Kişinin Katıldığı Anket Çalışması Düzenledi
-
Tuttlingen'deki Şehir Bayramında Türk Dernekleri Birlik İçinde Başka Güzeldi
-
Oberstenfeld Selimiye Camii’nde ‘Bed-i Besmele’ Töreni Yapıldı
-
Regensburg Turkuaz Camii’ne Saldırı; Camii 2018 Yılında da Saldırıya Uğramıştı
-
Dietenheim Selimiye Camii’de Bed-i Besmele Programı Düzenlendi
-
Neckarsulm İmam-ı Azam Camii'nde Lezzet Dolu Kermes Başlıyor