Almanya'da yaşayan Türk kökenli vatandaşlarımız çok farklı derneklerde örgütlenmiş durumdalar ve Almanya’da yaklaşık 3 milyon Türk kökenli insanımız yaşıyor.
Bunların yarısı Türk pasaportu taşıyor resmi rakamlar 1,458.360 olarak gösteriyor.
Türklerin kurduğu ve onları temsil eden bir çok çatı kuruluşu bulunmakta.
Bunların içerisinde önemli büyük kuruluşlar Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), İslam Toplumu Milli Görüş ( IGMG), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VİKZ), Almanya Demokratik Ülkücü Dernekleri Türk Federasyonu’dur (ADÜTDF).
Bu teşkilatlar insanlarımızın İslami ve kültürel hizmetlerini yerine getirenler olarak öne çıkıyorlar.
Yine Türk kuruluşları olarak Uluslararası Demokratlar Birliği (UİD), Almanya Türk Toplumu (TGD), Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD),Almanya Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) var.
Tabi bunların yanında İslami kuruluşların bir kısmı çatı kuruluş içerisinde bulunmaktalar ve bu çatı kuruluşlar bu teşkilatları Alman devletinin karşısında temsil etmeye çalışıyorlar.
Bu çatı kuruluşları Almanya İslam Konseyi( İslam Rat) ve Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’dir (ZMD).
Ve yine bu çatı kuruluşların kurduğu Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM) üst kuruluş olarak yer almaktadır.
Almanya’da Sünni İslam'a ait üç büyük dernek var: Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), yaklaşık 900 dernekle Almanya'daki en büyük Müslüman çatı kuruluşudur.
DİTİB’in yönetiminde Ankara hükümeti çok belirgin ve etkili.
Başkanı aynı zamanda din işleri müşaviri ve imamları Türkiye’den geliyor.
DİTİB imamlarının maaşları Türk devleti tarafından ödeniyor ve Almanya'ya en fazla beş yıllığına gelmekteler.
Diyanetin çatısı altında herkes kendine yer bulabilir ve çok renkli bir cemaat kitlesi var.
İslam Cemaati Milli Görüş (IGMG) yaklaşık 323 cami ile ikinci büyük dini topluluktur. İslam konseyi çatı örgütü içinde yer almaktadırlar.
Milli görüş yapılanmasında Türkiye’deki Milli selamet partisi ve Refah partisinin etkisi görülür.
Milli Görüş'ün imamlarının bir kısmı memur, bir kısmı da yabancı üniversitelerde ilahiyat okumuş kimselerdir.
IGMG'de, Almanya'da doğan gençler yönetim pozisyonlarında yer olmasıyla birlikte nesiller arasında bir değişiklik oldu.
Avrupa Milli Görüş Teşkilatları Türkiye’deki Milli Görüş hareketinden giderek daha fazla uzaklaşmaya çalışıyor.
Çok iyi organize olmuş bir teşkilat fakat sıkıntısı Almanya anayasayı koruma teşkilatının raporlarında anayasaya karşı bir teşkilat olarak yer almasıdır.
Yine yaklaşık 300 dernekle İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) yer almaktadır.
Bu teşkilat Süleymancılar olarak da bilinir ve VIKZ, kendi imamlarını yetiştirmektedir görev yapan imamların çoğu Almanya'da doğmuş gençlerdir.
Kendi ifadelerine göre Politik bir teşkilat olarak görünmüyorlar.
Çok kapalı bir kuruluş ve kendi içlerinde yaşamaya çalışıyorlar.
Oldukça ketum bir yapılanması mevcut.
Almanya Demokratik Ülkücü Dernekleri Türk Federasyonuna bağlı 170 dernek bulunmaktadır.
Türk Federasyon dini bir teşkilat değil daha çok kültür ağırlıklı teşkilat olarak hizmet vermeye çalışıyor olmasına rağmen bütün derneklerinde mescit bulunuyor.
Bu teşkilatın yapılanmasında Milliyetçi Hareket partisinin etkisini görürüz.
Keza Türk Federasyonda Almanya’da anayasaya aykırı teşkilat olarak raporlarda yer almakta ve Almanlar bunu bir baskı aracı olarak kullanıyorlar.
Sürekli kapatılma tehdidi altında.
Özellikle Almanlar Bozkurtlar diyerek bu teşkilatı suç örgütü gibi damgalıyorlar.
Sünni kuruluşların yanında tabi ki bir çok Türk Şii ve Alevi dernekleri de var.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu 130 dernekle öne çıkıyor. Alevi Topluluğu çok aksiyonlu ve çok politik bir kuruluş, Türk hükümetini eleştiriyor ve karşı gösteriler düzenliyor.
Almanlarla çok sıkı ilişkileri var ve okullarda kendi inançları doğrultusunda din dersi verilmesini hak kazandılar.
Siyasi ve sosyal gelişmeleri çok iyi takip etmekteler ve soldan sağa bütün Alman siyasi partileri ile görüşüyorlar.
Cemaat üyelerinin dini ihtiyaçlarını Alevi inançları doğrultusunda yerine getiriyorlar.
UİD, TGD, AAD ve DİDF ise biraz daha politik ve siyasi kuruluşlar.
Bu kuruluşların daha çok ideolojik yönleri öne çıkmakta ve Türkiye’deki bazı siyasi partilerin acentaları gibi çalışmaktalar.
Türk kuruluşları mali masraflarını kendileri finanse etmekteler ve Alman devletinden herhangi bir mali destek alamıyorlar.
Bilhassa İslami kuruluşlar kendi içlerine kapalılar, Almanlarla ilişkileri çok zayıf, yetişmiş insan sıkıntısı çekiyorlar ve sağlıklı bir diyalog kuramıyorlar.
Bu teşkilatlara Türk toplumunun yüzde otuzu bile üye değiller.
Taşradaki derneklerin yönetimleri gönüllülük esasına göre çalışıyorlar.
Türkiye'den gelen imamlar burada yaşayan gençlerle fazla bağlantı kuramıyorlar ve kuramadıkları için kendileri de sorun olmaya başladı.
Son zamanlarda bu kuruluşların insanlarımızın ihtiyacını sadece Hac, Kurban, Zekat veya Fitre toplaması işi olarak görmesi sonucu bir güven aşınmasına sebep olmaktadır.
Her konuda maddiyatın öne çıkarılması insanlarımız arasında huzursuzluğa yol açmaktadır.
Gelecek nesillerin geleceği ile çalışma yapmaktan ziyade işin maddi boyutuyla ilgilenmeleri çok rahatsızlık vermektedir.
Gençler ve çocuklar arasında Türkçe konuşma her geçen gün azalmakta ve yine Camilerde Cuma Hutbeleri artık Almanca verilmektedir.
Bunun neticesinde Türkçenin geleceği tehlikededir.
Dil ve Kültür sorunu ortaya çıkmış durumda.
İmamların yetersiz kalması ise ayrı bir sorun ve gençlerin ihtiyacına cevap verilememesi neticesinde Selefi akımlarda çok güçlenmiş durumdalar.
Avrupa’da ve Almanya’da Türklerin geleceği tehlikededir ve bununla ilgili acilen adımlar atılması gerekmektedir.
Türk toplumunun geleceğini garanti altına alacak çalışmalar içerisinde olmaktan oldukça uzak bu teşkilatlar ve bunun sağlanması için bir şekilde Alman ve Türk devleti ile görüşülmelidir.
İslam’ın tanınması, İslam din dersleri, Türkçe dilinin geleceği, Ailelerin korunması, Kültür ve Kimlik sorunu, Irkçılık, Dışlanmışlık sorunu, Seçme ve seçilme hakkı gibi sorunla çözüme kavuşturulmayı bekliyor.
Teşkilatların yapılanması da bir sorun olarak gözüküyor bu teşkilatlar daha çok şeffaf, demokratik katılımlı ve mali denetime açık olmalıdırlar.
Bu teşkilatlar yetmişli ve seksenli yıllardaki yapılanlarla yaşamaya çalışıyorlar.
Kendi içlerinde yeniden bir yapılamaya gitmek zorundalar yoksa çağın gerisinde kalarak inanlarımızın ihtiyacına cevap vermekten uzak kalabilirler.
Tabiat boşluk kabul etmez eğer siz ihtiyaçlara cevap veremezseniz birileri o boşluğu doldurur.
Öyle ki merdiven altı Mescitler ve Selefi akımlar gençlerimizi çok etkiliyorlar.
Almanya’daki Türk çatı kuruluşları geçmişte çok hayırlı hizmetler yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar fakat çağın getirdiği yenilikleri ve zamanın ruhunu yakalamaları önlerinde en önemli bir mesele olarak duruyor.
Eğer zamanın şartlarını ve ruhunu yakalayamazlarsa kendi varlıkları da tehlikeye girecektir.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Almanya’nın Hamburg şehrinden, Türkiye’ye tatile giden Böcek Ailesi İstanbul’da zehirlenerek öldü ve yok oldu. Böcek Ailesinin ölümü, Avrupa’da yaşayan Türk’leri derinden etkiledi. Kim bu zehirlenme olayının sorumlusu? Hotel mi, sokak satıcılarımı, lokantamı, görevini yapmayan doktorlar mı, denetim yapmayan kamu görevlileri mi, kim, kim? Pek çok soru yanıt bekliyor. Ben cevabının b...
Bizi biz yapan etkenlerin başında içinden çıktığımız milletin, dini, dili, kültürü, örfü, gelenek ve görenekleridir ve annemizin, babamızın ve ailelerimizin bize verdiği eğitimdir. Hiçbir millet ve hiçbir topluluk varlıklarını, kimliklerini yukarıda saydığım değerlerden uzak yaşayamaz, şayet eğer o değerlerden uzak yaşarsa, o kimse veya topluluk artık kendi kimliği ile anılmaz, farklı bir kültü...
Federal Almanya’nın bugününü anlatmak için dününü iyi bilmek gerekiyor. Bilhassa bugünkü Almanya’yı anlatmak gerçekten çok zor, bir ülke bu kadar sürede nasıl değişir. Dünün Almanya’sında, Politika, Eğitim, Sağlık, Bürokrasi hizmetleri eşit şekilde dağıtılıyordu, insanlar bu hizmetlerden çok memnundu. Bürokrasi, Kurallar ve Kaideleriyle dünyada örnek bir ülkeydi, Almanya ekonomik mucize...
Hiç kimse cinsiyet, köken, dil, inanç, ten rengi, cinsel yönelim veya fiziksel bir engeli nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakılmamalıdır. Almanya Temel Yasasının 3. Maddesi, 3.fıkrası. Özel okul açma hakkı güvence altındadır. Kamu okullarının yerine geçmek üzere özel okullar, devletin izniyle kurulurlar ve eyalet yasalarına tabiidirler. Eğitim hedefleri, donatım ve öğretim kadrosunun bilimsel ...
Almanya’daki Türk toplumunun geleceği ile ilgili geçen hafta yazdığımın yazının devamı olarak, bu hafta Türk toplumu hangi kimlikle varlığını sürdürebilir olacaktır. Türk toplumunun örgütlenmesi dini kurumlar, kültürel dernekler, spor kulüpleri, ticari şirketler ve siyasi/sosyal örgütlenmeler olarak öne çıkar. Bunların içerisinde en aktif ve halkla iç içe olan ise dini kurumlardır, yani Tü...
Altmış küsür senedir batı Avrupa’da yaşayan Türk toplumunun geleceği ile ilgili gerek Türk devletinde gerekse Türk STK’larda herhangi bir öngörü veya stratejik bir çalışma bulunmamaktadır. Türk toplumunun gelecek 50 yıl veya 100 yıl sonra nerede olacağı veya hangi kimlikle varlığını sürdüreceği belirsiz. Varlığını ve kimliğini başka medeniyetin temsilcilerine emanet etmek, yani kendi kader...
Gazze Şeridi'ndeki savaş belki de sona erdi. Ancak bundan sonra ne olacağı, bu savaşta kimin kazanan, kimin kaybeden olduğu sorusunun cevabı belirsiz görünüyor. Çünkü İsrail hiçbir zaman barış yolunda samimi olmadı. Farklı cevaplar arasında şunlar yer alıyor: Benjamin Netanyahu, Donald Trump'ın onu savaşı bitirmeye zorlaması nedeniyle savaşı kaybettiğini söylüyorlar, kanaatimce bu doğru d...
Almanya’da Türklerin ve Müslümanların kurduğu yüzlerce dernek, vakıf ve cemaat var. Bu teşkilatların çoğunluğu, kendi çevrelerine hitap ediyorlar ve faaliyetlerini kendi mahallelerinde yapıyorlar. Birlikte hareket edebilmek ve aynı hedefe yürüyebilmek için gerekli olan birliktelikten çok uzaklar, yani güç birliği içerisinde değiller. Tabii böyle olunca hem ekonomik, hemide siyasi olarak g...
Müslüman bir insanın herhangi bir zümreye veya guruba bağlanması, katılması hususunda hürdür yani kendi iradesidir. Kimse bu tercihe karışamaz ve karışmamalıdır. Ancak bağlandığı gurubun veya cemaatin sınırlarını çizdiği dairenin kendisi için kutsal olduğunu inanıp, diğer gurupları iman dairesi dışında görürse bu çok tehlikelidir. Özellikle son zamanlarda gençler arasında, diğer, Müslüman...
Hafta sonu yapılan, Kuzey Ren Westfalya Eyalet yerel seçimleri beklenildiği gibi sonuçlandı. Yerel seçimlerde muhafazakâr CDU en güçlü parti olmaya devam ediyor. Fakat aşırı sağcı olan AfD partisi, 2020'deki seçim sonuçlarının daha fazla oy alarak oylarını üç katına çıkardı. Yani ırkçı popülist AfD partisi artık Batı'da da çok güçlendi. Yeşiller partisi ise önemli ölçüde zayıfladı. ...
Almanya’nın en kalabalık eyaleti olan Kuzey Ren-Westfalya'da 14.09.2025 tarihinde, yani bu pazar günü yerel seçimler yapılacak, Kuzey Ren-Westfalya eyaletindeki belediye, şehir ve ilçelerinde halk temsilcileri yeniden seçilecek. 14 Eylül'de 23 büyük şehir ve 31 kırsal bölge de dahil olmak üzere 396 belediyede seçimle birlikte, en önemli siyasi makamlara atamalar hakkında kararlar alınacak. Yakl...
Angele Merkel liderliğindeki federal hükümet 10 sene önce mülteciler ve sığınmacılar ile ilgili söylediği (“Wir schaffen das”) yani biz başarırız sözü söyleyeli 10 sene olmuş. Bu sözü söyleyeli on sene olmuş fakat bugün Almanya neyi konuşuyor, mülteciler için daha fazla "düzen ve kontrolü" savunuyor. Dahası daha fazla insanları sınır dışı edelim diyorlar ve yeni düzenlemeler getiriyorlar. ...
Federal Almanya’da ırkçılık her geçen gün mevzi kazanmaya devam ediyor, öyleki devletin her kademesinde, kamuda, poliste, federal orduda yani devletin güvenlik birimlerinin her kademesinde. Öyle ki, ırkçı parti AfD’nin oy oranı kamuoyu araştırmalarında yüzde %30’a dayanmış durumda. Son yıllarda federal orduda (Bundeswehr) aşırı sağcı olayların sayısı artmış durumda: 2024 yılında aşırı sağ...
Türk vatandaşları 1960’lı yıllarında ekonomik sebeplerden dolayı Avrupa’ya işçi göçü vererek, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak istemiştir. Sene 2025 ve Türkiye’de ekonomik sıkıntılar devam ediyor, tabi bunun çok sebepleri ve gerekçeleri vardır fakat bu her ülke için geçerlidir. Türk ekonomisi son yirmi yılda katettiği yolu, seksen yılda yapamamıştır acaba neden? Ülkemiz Avrupa’nın başardı...
Rusya uluslararası hukuku ihlal ettiğinde, Ukrayna için daha fazla silah diyorlar. İsrail ihlal ettiğinde, yine İsraile silah tedarik etmeye devam ediyorlar çünkü "kirli işleri onlar için Avrupa yapıyor". ABD bütün bu kuralları ihlal ettiğinde ise, buna güç diyorlar. Avrupa ve ABD’nin yalanlarına artık kimse inanmıyor. Çifte standartlar dayanılmaz hale gelmiş durumda. Kıta Avrupa’sının ve...