Seçim çalışmaları dolayısıyla sürekli siyasetçiler ile bir araya geliyoruz ve konu dönüp dolaşıp Ukrayna savaşına geliyor.
Alman siyasetçilerin kafası karışık. Bir taraftan savaşın son bulmasını istiyorlar, diğer taraftan savaşı finansa edecek parayı Ruslara veriyorlar.
Gündemde Ukrayna’ya ağır silahlar verilsin mi tartışması yapılıyor ve Almanya ağır silahlar vermekten kaçınıyor, hafif silahlar verilmesi ile yetinelim anlayışı öne çıkıyor.
Federal Başbakan Olaf Scholz son açıklamasında 1 milyar Euro maddi destek sağlanacağını ilan ederek Ukrayna savaşı konusunda mesafeyi koruyordu.
Almanya’nın Rusya ile ticareti geçen yıl 2020’ye göre yüzde 34,1 artarak 59,8 milyar avroya yükseldiği federal istatistik dairesi açıkladı.
Yılbaşından bu yana ise Rusya'ya yaklaşık 30 milyar avro para ödendiği biliniyor.
Almanya neden böyle bir politika takip ediyor?
Bazı siyasetçiler Almanya'nın neden diğer ülkelerin yaptığı gibi yardım etmediğine şaşırıyorum diyorlar.
Hükümetin eylemleri konusunda kafalar çok karışık.
Acaba Almanya’da “Hayali bir tartışma mı yaşıyoruz?” yani suni bir tartışma.
Şu bir gerçek ki hiç bir ülke Ukrayna’ya ağır silahlar vermediler ve vermiyorlar. Almanya’da bu konuda kendi başına adım atmak istemiyor.
Almanya'nın şimdiye kadar Ukrayna'ya ne teslim ettiğine dair bir liste ancak Perşembe günü açıklandı: 2.500'den fazla uçaksavar füzesi, 3.000 mermili 900 roket güdümlü el bombası, 100 makineli tüfek, 50'li 15 bunker yumruğu içeren roketatar, 100.000 el bombası, 2.000 mayın ve yaklaşık 5.300 patlayıcı yük ve 16 milyondan fazla tabanca mühimmatı.
Şansölye Olaf Scholz Ukrayna'ya doğrudan ağır silah teslimatını reddetmeye devam ederek, daha temkinli hareket ediyor.
Almanya çok zor bir stratejik konumda bulunuyor ve öne çıkmaktan çekiniyor.
Rusya’dan doğal gaz alımı devam ediyor çünkü alternatif enerji kaynakları yok.
Uzun yıllardır inşa ettikleri Rusya politikasında her şeyi birden yıkmak istemiyorlar.
Schröder'in çalışması ve Merkel'in katkısı ile inşa ettikleri Rusya politikasından vazgeçemiyorlar?
Almanya milyarlarca yatırım yaptığı Kuzey Akımı gaz boru hattında da ısrarlı ve Ruslardan doğal gaz almaya devam ediyor.
Savaş ne kadar acımasız olursa olsun ülke menfaatleri daha öncelikli oluyor.
Batının kendi kamuoyuna savaşın acımasızlığın göstererek mağduriyet resmi çizmeye çalışması tam bir komedi çünkü arka tarafta Ruslarla ticaret yaparak gerçeği gizliyorlar.
Almanya refahını sağlama almak için Rusya'dan gaz ve petrol alıyor ve bu bizim savaşımız değil anlayışı hakim.
Rusya'nın aylardır Ukrayna sınırına asker sevk ederken ve Batı'nın bunu bilmesine rağmen tedbir almayarak veya Ukrayna'ya tek bir silah yardımı yapmadığını belirtmek hiç şaşırtıcı gelmiyor.
Şöyle bir anlayış var Almanya’da, çıkarlarımıza ne uygunsa onu yapmalıyız.
Almanya Rusya'yı gücendirmemek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Yani “Alman Kaygısı” daha öncelikli.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
30 Ekim 1961 Almanya-Türkiye arasında yapılan iş gücü anlaşması, Almanya`daki Türk toplumu açısından geriye dönüp bakıldığında pek başarılı sayılmaz. Almanya’ya ilk giden birinci nesil Türk işçileri misafir işçi olarak kayıtlara geçmişti, bu insanlar bir süre çalıştıktan sonra memleketlerine geri dönecekleri düşünülmüştü. Oysa bugün itibarıyla Almanya’daki Türk varlığı 60 yılını doldurmuş ve...
Almanların geçmişten beri bir devlet aklı olduğunu biliyoruz ve çok disiplinli bir millet. Devletin müsaade etmediği herhangi bir şeyi hayata geçirmek mümkün değildir çünkü olayların eksilerini ve artılarını hesap ederek davranırlar. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kiliseler, sendikalar, bürokrasi, spor kulüpleri devletin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederler...
Her şey 1961’de başladı, Sirkeci’den kalkan kara Tren Almanya’ya davul ve zurnayla uğurlanırken, gidenler geri dönmeyi düşünüyorlardı. Çalışıp para kazanıp döneceklerdi… Ancak zaman içerisinde Almanya’da başlayan misafirlik, Türkiye’de misafirliğe dönüştü. Fakat Almanya’ya giden insanlarımız, Almanya’da göçmen, Türkiye’de ise Almancı oldular. Bu insanlar 60 yıldır ortada, kime ve nere...
6 ile 9 Haziran tarihleri arasında Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak, geçmişte Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım çok düşük olmuştu ve Avrupa genelinde katılım oranı 2019’da 50.66% olmuştu. Almanya’da seçime katılım oranı ise 61.38% gerçekleşmişti. Almanya’daki Türkler, Avrupa Parlamentosu seçimlerine iki parti ile katılmak istiyorlar. Türklerin ağırlıklı olarak içerisinde ya...
Federal Almanya’da göçmenler bir arayış içerisindeler, göçmenler kendilerinin içerisinde yaşadıkları toplumda bir türlü kabul edilmediklerini inanıyorlar. Kabul görmeme ise açıkça bir gerçek gerek siyasi partilerde gerekse kamuda göçmenlerin nüfusuna baktığımızda ortaya çıkıyor. Kamuda ve siyasi partilerde göçmenler kendilerine yer bulamıyorlar. Göçmen kökenliler hak ettikleri konumda de...
Doğu Almanya’da gizli toplantı düzenleyen AfD partisi, ülkede yaşayan göçmenlerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesinin görüşüldüğü anlaşılınca kıyamet koptu. Bomba etkisi yapan bu gelişme, aşırı sağın önde gelen isimlerinin ve üç CDU parti üyesinin de katıldığı belirtiliyor. “Vatandaş olmayanların toplu sürgünü planının” konuşulduğu bu toplantı sonrası kitlesel eylemler yapılıyor. Haberin...
Eğer bir aksilik olmazsa federal mecliste bu ay içerisinde çifte vatandaşlık oylanacak. Vatandaşlık yasası birçok tartışmayı beraberinde getiriyor, öncelikli olarak vatandaşlık verilecek insanlardan birçok şey talep ediliyor. Kadın erkek eşitliğine veya onların evliliğine karşı çıkanlara vatandaşlık verilmesi söz konusu olmayacak veyahut ta İsrail devletine karşı çıkanlar yani Antisemitizm (...
Trafik ışığı koalisyon hükümeti iktidara geldiği günden beri sürekli kan kaybediyor. Siyasi, ekonomik ve sosyal konularda bir türlü takım çalışması yapamayarak halkı çok zor durumda bırakıyor. Gerek Uluslararası ilişkiler gerekse Avrupa birliği içerisinde geçmiş hükümetlerin başarılı olduğu alanlarda çok pasif kalmakta ve bir çözüm üretebilmek için inisiyatif alamamaktadır. Kendi iç sorun...
Federal hükümet Alman vatandaşlık yasasına göreve geldiği ilk günden beri değiştirmek istiyordu ve bunun için vatandaşlık yasasını kamuoyuna açıklayarak tartışılmasını istedi. Birçok görüş dile getirildi gerek siyasi partiler gerekse sivil toplum kuruluşları bu konuda görüşlerini beyan ettiler. Hükümet Almanya’nın modern bir vatandaşlık yasasına ihtiyacı olduğunu, bunun la birlikte nitelikli...
Geçenlerde TRT Türk Aile programına katılarak Avrupa’da Türk Ailelerinin sorunları konuştuk, programda öne çıkan en önemli başlık aile içerisinde iletişimsizlik öne çıktı. Türk aileleri çocukları ile iletişim kurarken onlarla bir arkadaş veya bir dost gibi konuşamadığı ve böyle olunca farklı anlayışlar ortaya çıkıyor. Anlayış farklılığı olunca tabi sorunlarla ve sıkıntılarla baş edilemiyor. ...
Hristiyan Uygarlığı Batı medeniyetinin ufku, mekânı ve vizyonu hızla daralmaktadır aynı zamanda fikir, düşünce ve din özgürlüğü de buna paralel olarak rahatça yerine getirememektedir. Batı uygarlığının dünyamızda bugün insani duyguları daha önce görülmemiş bir şekilde sınıfta kalmıştır, artık evrensel haklar ve fikir hürriyeti kısıtlanmıştır öyle ki insanlık, ekonomik, sınıf savaşı, milliyet...
İki Almanya’nın birleşmesi ile doğu eyaletlerinde kurulan PDS partisi daha sonra Sol parti (die Linke) olarak yoluna devam ederek bugünlere geldi. Sol parti son günlerde kendi içerisinde sorunlar yaşamaya başladı, ilk olarak partinin kurucusu olan Oskar Lafontaine ile sorunlar yaşayan sol parti Oskar Lafontaine’nin partiden ayrılması ile de huzura kavuşamadı. Federal, eyalet ve yerel seçimle...
Dünya Filistin’deki soykırıma sesiz kalıyor ve seyrediyor, ne söylense fayda etmiyor. Soykırıma maruz kalmış bir kavim, kendisi soykırım yapıyor, masum insanları çocuk, bebek demeden katlediyor. Bu nasıl zulüm, bu nasıl bir intikam? Dünya anlamıyor, çünkü anlaması da mümkün değil. Tarih bilmeyen, geçmişi hatırlamayan bir ümmet, batıdan medet bekliyor. Batının ağzına bakarak, orad...
Artık İslam'ın Almanya'da başka bir evi daha var. (Der Islam bekam nun eine weitere Heimat in Deutschland.) Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier (VİKZ) İslam Kültür Merkezleri Derneği’nin 50. kuruluş yıldönümünde böyle konuşuyordu. Cumhurbaşkanın böyle bir ziyareti bizim için çok önemli ve anlamlı. Bilhassa AfD partisinin kamuoyu yoklamalarında ve araştırmalarında çok yüksek oranda...
İstanbul Fatih Belediyesi’nin ev sahipliğinde ve merkezi Almanya'nın Berlin şehrinde olan, Avrupalı Türklerin en geniş tabanlı inisiyatif grubuna sahip, European Tulips Club (ETC) e.V. Türk Düşünce Kuruluşu ve Erasmus destekleri ile İstanbul’da uluslararası göç çalıştayı yapıldı. Çalıştaya Avrupa’dan 20 kişilik uzmanlardan oluşan bir ekip ve Türkiye üniversitelerden 20 kişilik bir ekip katıldı....