Her sene İstanbul şehrini ziyaret ediyorum, bu ziyaretimi 35 senedir sürekli gerçekleştiriyorum.
Bu tarihi süreçte İstanbul’un nasıl değiştiğini ve değişimi birebir yaşadım, yaşıyorum.
İstanbul bizim tarihimizin, kültürümüzün ve medeniyetimizin başkenti.
Benim İstanbul ile tanışmam Nurettin Sözen dönemi ile başladı, daha sonra Recep Tayyip Erdoğan ve Kadir Topbaş ile devam etti.
Nurettin Sözen denince akla ilk gelen İSKİ rüşvet skandalı, Akmayan sular, Grevler, Toplanmayan çöpler ve Ümraniye çöp patlaması, 28 Nisan 1993 tarihinde İstanbul'un Ümraniye ilçesi Hekimbaşı çöplüğünde biriken metan gazının patlaması sonucu meydana gelen facia.
Recep Tayyip Erdoğan dönemi, Belediyelerin halka açılması, İstanbul’a su getirilmesi ve musluklardan temiz su akması, Haliç’in temizlenmesi, Çöplerin toplanması ve daha birçok hizmet.
Tayyip Erdoğan döneminde hizmet konuşuldu.
Kadir Topbaş dönemi yine hizmet yarışları ile doluydu.
Yeni Yollar, Asfalt çalışmaları, Metro çalışmaları, Alt geçitler, Üst geçitler, Tüneller, Metrobüsler gibi hizmet konuşuluyordu.
Ekrem İmamoğlu belediye başkanlığı ise;
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi projesini iptal ederek "temel atmama" programı düzenlenmesi ile başlayarak akla ziyan başlangıç yapması ilk akla geliyor.
İptal edilen metro hatları, bitirilemeyen projeler.
İstanbul’da ulaşım sorununu dile getirerek hiçbir çözüm üretilememesi.
Gecekondular meselesi öylece duruyor ve kentsel dönüşüm ile herhangi bir çalışma yapılmaması.
İstanbul halkı AK Parti belediyelerini kibir ve tepeden bakma hallerinden şikâyet ederek, CHP’li belediyeleri işbaşına getirmiş.
Fakat AK Parti belediyelerin kibiri CHP’ye bulaşmış ve CHP’li belediye başkanları da aynı yoldalar.
Kibir, tepeden bakma ve halkı küçümseme hastalık haline gelmiş.
Belediye çalışanı ile yemek masasına oturmaktan imtina eden başkanlarının havasından geçilmiyor.
Görünen o ki CHP’li belediyeler halkla iletişimi yani teması ideolojik olarak kurmak istiyorlar?
Her tarafa Atatürk resmi yapıştırarak hizmet açıklarını kapatmak istiyorlar.
Üsküdar’daki Metronun duvarında tam 48 tane Atatürk resmi yapıştırılmış.
Her şeye Atatürk ile başlanıyor, Atatürk ile bitiriliyor.
Dün AK Parti belediyeleri vakıflara ‘bağış yapın’ diyorlardı, bugün ise CHP’li belediyeler Atatürk ve Kemalist derneklere bağış yaptırıyorlar, yani değişen bir şey yok.
İstanbul’daki CHP’li belediyeler hizmet odaklı değil daha çok sorunlara ideolojik yaklaşıyorlar.
Diğer bir konu ise Büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanları daha çok siyasi söylemler ve polemiklerle zaman geçiriyorlar.
Bilhassa Büyükşehir belediye başkanı polemik yapmayı seviyor ve algı yönetimi yapıyor.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için her şeyi yapmayı göze almış görünüyor.
İstanbul’un temel sorunlarından çok siyasi sorunlara odaklanıyor, Halkın sıkıntıları olan, Trafik sorunu, Kentsel dönüşüm, Gecekondu, Deprem riski, Yeşil alan, Su arıtma tesisleri, Mimari gibi sorunlar bir türlü gündeme gelmiyor ve getirilmiyor.
İstanbul’da değişen bir şey yok, proje üretmeye, sorunlara çözüm bulmaya, hizmet odaklı çalışmaya kimsenin vakti yok.
Fakir, yoksul, fukara edebiyatı yapmak onlar üzerinden karşı tarafı köşeye sıkıştırmak.
Kadrolaşma bütün belediyelerin olmazsa olmazı, eş, dost, akraba, partili, ideolojik arkadaş hepsi belediyelere göreve getirilmiş ve belediyelerin yan kuruluşları da bu tür insanlarla doldurulmuş.
Ehliyet ve Liyakat rafa kaldırılmış.
Varsa yoksa polemik, geçmiş belediye başkanlarının hatalarını söylemek, borçları gündeme taşımak, geçmişi kötülemek, ben çalışırım, daha iyi yönetirim yok.
Tarih ve Kültür şehri İstanbul emin ellerde değil, kariyer ve siyasi rant elde etmek isteyenlerin elinde perişan.
İstanbul şehri ucuz polemiklere kurban ediliyor.
Ramazan Özdemir
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Almanya’nın Hamburg şehrinden, Türkiye’ye tatile giden Böcek Ailesi İstanbul’da zehirlenerek öldü ve yok oldu. Böcek Ailesinin ölümü, Avrupa’da yaşayan Türk’leri derinden etkiledi. Kim bu zehirlenme olayının sorumlusu? Hotel mi, sokak satıcılarımı, lokantamı, görevini yapmayan doktorlar mı, denetim yapmayan kamu görevlileri mi, kim, kim? Pek çok soru yanıt bekliyor. Ben cevabının b...
Bizi biz yapan etkenlerin başında içinden çıktığımız milletin, dini, dili, kültürü, örfü, gelenek ve görenekleridir ve annemizin, babamızın ve ailelerimizin bize verdiği eğitimdir. Hiçbir millet ve hiçbir topluluk varlıklarını, kimliklerini yukarıda saydığım değerlerden uzak yaşayamaz, şayet eğer o değerlerden uzak yaşarsa, o kimse veya topluluk artık kendi kimliği ile anılmaz, farklı bir kültü...
Federal Almanya’nın bugününü anlatmak için dününü iyi bilmek gerekiyor. Bilhassa bugünkü Almanya’yı anlatmak gerçekten çok zor, bir ülke bu kadar sürede nasıl değişir. Dünün Almanya’sında, Politika, Eğitim, Sağlık, Bürokrasi hizmetleri eşit şekilde dağıtılıyordu, insanlar bu hizmetlerden çok memnundu. Bürokrasi, Kurallar ve Kaideleriyle dünyada örnek bir ülkeydi, Almanya ekonomik mucize...
Hiç kimse cinsiyet, köken, dil, inanç, ten rengi, cinsel yönelim veya fiziksel bir engeli nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakılmamalıdır. Almanya Temel Yasasının 3. Maddesi, 3.fıkrası. Özel okul açma hakkı güvence altındadır. Kamu okullarının yerine geçmek üzere özel okullar, devletin izniyle kurulurlar ve eyalet yasalarına tabiidirler. Eğitim hedefleri, donatım ve öğretim kadrosunun bilimsel ...
Almanya’daki Türk toplumunun geleceği ile ilgili geçen hafta yazdığımın yazının devamı olarak, bu hafta Türk toplumu hangi kimlikle varlığını sürdürebilir olacaktır. Türk toplumunun örgütlenmesi dini kurumlar, kültürel dernekler, spor kulüpleri, ticari şirketler ve siyasi/sosyal örgütlenmeler olarak öne çıkar. Bunların içerisinde en aktif ve halkla iç içe olan ise dini kurumlardır, yani Tü...
Altmış küsür senedir batı Avrupa’da yaşayan Türk toplumunun geleceği ile ilgili gerek Türk devletinde gerekse Türk STK’larda herhangi bir öngörü veya stratejik bir çalışma bulunmamaktadır. Türk toplumunun gelecek 50 yıl veya 100 yıl sonra nerede olacağı veya hangi kimlikle varlığını sürdüreceği belirsiz. Varlığını ve kimliğini başka medeniyetin temsilcilerine emanet etmek, yani kendi kader...
Gazze Şeridi'ndeki savaş belki de sona erdi. Ancak bundan sonra ne olacağı, bu savaşta kimin kazanan, kimin kaybeden olduğu sorusunun cevabı belirsiz görünüyor. Çünkü İsrail hiçbir zaman barış yolunda samimi olmadı. Farklı cevaplar arasında şunlar yer alıyor: Benjamin Netanyahu, Donald Trump'ın onu savaşı bitirmeye zorlaması nedeniyle savaşı kaybettiğini söylüyorlar, kanaatimce bu doğru d...
Almanya’da Türklerin ve Müslümanların kurduğu yüzlerce dernek, vakıf ve cemaat var. Bu teşkilatların çoğunluğu, kendi çevrelerine hitap ediyorlar ve faaliyetlerini kendi mahallelerinde yapıyorlar. Birlikte hareket edebilmek ve aynı hedefe yürüyebilmek için gerekli olan birliktelikten çok uzaklar, yani güç birliği içerisinde değiller. Tabii böyle olunca hem ekonomik, hemide siyasi olarak g...
Müslüman bir insanın herhangi bir zümreye veya guruba bağlanması, katılması hususunda hürdür yani kendi iradesidir. Kimse bu tercihe karışamaz ve karışmamalıdır. Ancak bağlandığı gurubun veya cemaatin sınırlarını çizdiği dairenin kendisi için kutsal olduğunu inanıp, diğer gurupları iman dairesi dışında görürse bu çok tehlikelidir. Özellikle son zamanlarda gençler arasında, diğer, Müslüman...
Hafta sonu yapılan, Kuzey Ren Westfalya Eyalet yerel seçimleri beklenildiği gibi sonuçlandı. Yerel seçimlerde muhafazakâr CDU en güçlü parti olmaya devam ediyor. Fakat aşırı sağcı olan AfD partisi, 2020'deki seçim sonuçlarının daha fazla oy alarak oylarını üç katına çıkardı. Yani ırkçı popülist AfD partisi artık Batı'da da çok güçlendi. Yeşiller partisi ise önemli ölçüde zayıfladı. ...
Almanya’nın en kalabalık eyaleti olan Kuzey Ren-Westfalya'da 14.09.2025 tarihinde, yani bu pazar günü yerel seçimler yapılacak, Kuzey Ren-Westfalya eyaletindeki belediye, şehir ve ilçelerinde halk temsilcileri yeniden seçilecek. 14 Eylül'de 23 büyük şehir ve 31 kırsal bölge de dahil olmak üzere 396 belediyede seçimle birlikte, en önemli siyasi makamlara atamalar hakkında kararlar alınacak. Yakl...
Angele Merkel liderliğindeki federal hükümet 10 sene önce mülteciler ve sığınmacılar ile ilgili söylediği (“Wir schaffen das”) yani biz başarırız sözü söyleyeli 10 sene olmuş. Bu sözü söyleyeli on sene olmuş fakat bugün Almanya neyi konuşuyor, mülteciler için daha fazla "düzen ve kontrolü" savunuyor. Dahası daha fazla insanları sınır dışı edelim diyorlar ve yeni düzenlemeler getiriyorlar. ...
Federal Almanya’da ırkçılık her geçen gün mevzi kazanmaya devam ediyor, öyleki devletin her kademesinde, kamuda, poliste, federal orduda yani devletin güvenlik birimlerinin her kademesinde. Öyle ki, ırkçı parti AfD’nin oy oranı kamuoyu araştırmalarında yüzde %30’a dayanmış durumda. Son yıllarda federal orduda (Bundeswehr) aşırı sağcı olayların sayısı artmış durumda: 2024 yılında aşırı sağ...
Türk vatandaşları 1960’lı yıllarında ekonomik sebeplerden dolayı Avrupa’ya işçi göçü vererek, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak istemiştir. Sene 2025 ve Türkiye’de ekonomik sıkıntılar devam ediyor, tabi bunun çok sebepleri ve gerekçeleri vardır fakat bu her ülke için geçerlidir. Türk ekonomisi son yirmi yılda katettiği yolu, seksen yılda yapamamıştır acaba neden? Ülkemiz Avrupa’nın başardı...
Rusya uluslararası hukuku ihlal ettiğinde, Ukrayna için daha fazla silah diyorlar. İsrail ihlal ettiğinde, yine İsraile silah tedarik etmeye devam ediyorlar çünkü "kirli işleri onlar için Avrupa yapıyor". ABD bütün bu kuralları ihlal ettiğinde ise, buna güç diyorlar. Avrupa ve ABD’nin yalanlarına artık kimse inanmıyor. Çifte standartlar dayanılmaz hale gelmiş durumda. Kıta Avrupa’sının ve...