Değerli Okurlarım, Kadir Nurman isimli bir gurbetçi kardeşimizin 1972 yılında Berlin Bahnhof Zoo yakınlarında ilk piyasaya sürdüğü iddia edilen sandviç şeklinde Dönerin, Almanya genelinde günlük satış rakamlarının ikibuçuk milyon adet olduğu tahmin ediliyor. Yani Döner to go yılda yaklaşık bir milyar adet satılıyor. Almanya ekonomisine yaklaşık on milyar Euro hasılat sağlayan önemli bir sektör haline gelen Dönerci işletmeleri maalesef hak ettiği saygınlığı henüz görmüyor.
Bizim batılı ülkeler olarak tanımladığımız ülkelerin akıl almaz imaj çalışmaları vardır. Kendilerine öz ürünlerini her fırsatta reklam edip gözümüze sokmaya çalışırlar. Fransız filmlerindeki yemek sahnelerinde sadece Croissant ve Baguett tüketilir. Almanların köklü dizileri arasında en tanınmış olan Tatort dizisinde, başrol oyuncuları devamlı Ren nehri kenarında veya Berlin’in sokaklarında Bratwurst veya Currywurst yerler. Ancak, şüpheli soruşturmalarında veya ruhi bunalım geçirdiklerinde Dönerci dükkanlarına uğrarlar. İtalyan filmlerinde devamlı Pizza ve Spaghetti yenir, şarap ve Espresso içilir. Amerikan filmlerinde ise Hamburger, Hotdog, Steak veya abartılı kalınlıkta bol peynirli Pizza yenir. Filmin sponsoruna göre de ya Coca Cola ya da Pepsi Cola içilir.
Neyse, biz yakın çevremizde kalalım ve biraz daha derine inelim.
Kasım 2005 tarihinde Almanya, tüm et piyasasına sürülmüş bulunan çürümüş et skandalıyla çalkalandığında bu skandala yol açan suçlu şahıs henüz tespit edilmeden tüm medya kuruluşlarınca Döner- Mafya skandalı yakıştırması yapılmıştı. Aslında, Bavyera'da et toptancılığı yapan »Georg B.« olayın asıl suçlusu olarak belirlendi ama; iddia ediyorum ki, Siz bile bu ismi hiç duymadınız. 2000- 2006 yılları arasında NSU suç örgütü sekiz Türk’ü, bir Yunanlıyı bir de Alman Polis memurunu kurşunlayarak öldürdüğünde de olaya medya yakıştırması hemen Döner cinayetleri olmuştu. Halbuki polis teşkilatı içeresinde bu katliam serisine Česká cinayetleri dosyası açılmıştı. Česká, katliamlarda kullanılan silahın markasıydı. Yıllar sonra ise Neonazilerden oluşan bir grubun söz konusu cinayetleri işlediği tespit edilmişti ama Döner cinayetleri yaftası halen akıllarda kaldı.
Bence yukarıda saydıklarımın toplamında üzücü bir genel tablo oluşuyor değerli okurlarım. Kendi dönerimizin şişiyle şişleniyoruz.
Bilinçli şekilde imajımız zedeleniyor. Kendi ülkemizin ve vatandaşlarımızın olumlu imaj çalışmaları yok denilecek kadar az. Biz Türkler henüz reklam, tanıtım, promosyon ve imaj çalışması yapmasını bilmiyoruz ve bu çalışmaların ciddiyetini, toplumsal önemini ihmal ediyoruz.
Bence, tüm Türk işletmeleri bir araya gelip küresel lobi çalışmaları başlatmalı. Sinema, Tiyatro, TV, Müzik ve sanal oyun branşlarına sponsorluk yaparak, Türk ürünleri için bilinçli imaj çalışmaları yapılmalı. Gelecek James Bond filminde, James Bond’un aracı TOGG olsun, Martini yerine orta şekerli Türk kahvesi sipariş etsin- hatta garsonu, kahvesinin yanına lokum koymayı unuttuğu için ve beraberinde su ikram etmediği için azarlasın. Taylor Swift Shakira ile birlikte, Ege sahillerindeki gün batımını anlatan romantik ama hareketli şarkılar seslendirsin. Simpsonlar çizgi film dizisinde Duff marka bira yerine Ayran ve Şalgam suyu içilsin. Hollywood yapımı filmlerde her köşe başında Hotdog yerine seyyar Lahmacun dürüm satıcıları olsun.
Okuduklarınız espirili belki gülünç geliyordur Size. İnanın ki, diğer ülkeler bunu yapıyorlar ve çok başarılı oluyorlar. Amerikan filmlerinde en az iki kez Amerikan bayrağını gösteriyorlar size, ordularını en iyi eğitimli en cesur ve güçlü askerlerden oluşan ordu, silahlarını en etkili silah olarak gösteriyorlar.
Hepsi dinine ve kültürüne bağlı milliyetçi o filmlerde. İşin aslı nasıl biliyor musunuz? Amerika’da iş bulamayanlar son çare olarak askeriyeye giriyor. Ne kadar vasıfsız, işsiz, çaresiz varsa hepsi asker orada. Bunlara ancak Hollywood elit süsü verebilir. Askerlerinin çoğu okuma yazma bile bilmiyor. Halk ise, kapılarının önünde karton içerisinde yatan evsizler açlıktan ve soğuktan ölse de- inanın kimsenin umurunda değil. Sağlık sigortaları, iş güvenlikleri gibi uygulamaları yok.
Bizim normal diyeceğimiz restoran yemeklerine maddi güçleri yetmediğinden devamlı fast food tüketiyorlar. Toplumun büyük çoğunluğu obez. Evleri ise temelleri ve bodrum katları olmayan barakalardan ibaret. Taş evde oturmak için milyoner olmak lazım orada.
Hiçbir şey filmlerde gösterdikleri gibi değil.
Biz Türkler, kültürlü, görgülü, yürekli, medeni ve merhametli bir toplumuz. Dünyanın hiçbir medeniyetinin ulaşamayacağı köklü bir kültürümüz var. Biz kimseyi aç ve açıkta bırakmayız: bizde “Tanrı Misafiri” kabul edilir. Askeriyemiz mert, cesur, eğitimli, vicdanlı ve donanımlı. Yirmibirinci Yüzyılda bile komşusu açken tok yatamayan bir toplumuz biz. Hem kendi toplumsal kültürümüzün hem inancımızın gereği olarak sosyal birleştirici bir yapıya sahibiz. Mübarek Ramazan ayında verdiğimiz zekatlarımız ve fitrelerimiz bunun böyle olmasını sağlıyor ve İslami inancımızı yitirmediğimiz sürece de sağlayacaktır.
Ramazan Bayramınız kutlu, tuttuğunuz oruçlar ve yaptığınız bağışlarınız kabul olsun. Sevgiler ve
Selamlar Nejdet Niflioğlu
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Değerli okurlarım, hiç fark ettiniz mi? Gördüğümüz tüm haritalar hep İngiltere endekslidir. Dünya üzerinde gerçekte bulunmayan, fakat varsayılan sıfır meridyeni olarak tanımladığımız, dünya küresini kuzey-güney yönünde dilimleyen toplam 360 şeritlerin başlangıç meridyeni, İngiltere’nin başkenti Londra’nın bir semti olan Greenwich‘ten geçmektedir. 179 meridyen doğusunda, 179 meridyen ise batısın...
Değerli okurlarım, siyasi ortamda çok sorulan soru: Diploman var mı? Aslında sorulması gereken soru ise: Diploma aldığın dal, yeteneklerine ve ilgi alanına uygun mu? Çünkü ancak, sevdiği işi başarılı yapabilenler kariyer yapabiliyor. Ne yazık ki, çoğu gençlerimiz yeteneklerine ve ilgi alanlarına göre tahsil görmüyor. Gerek mevcut üniversitelere yerleştirme sistemleri gerekse dış etkenlerden ...
Değerli okurlarım, hayatımızı düzenli ve güvenli kılan en önemli değerlerimizin hukuk ve hak eşitliği olduğu tartışılmazdır. Yasa karşısında hepimizin eşit olması gerektiğinin önemi ilk olarak Türk uygarlıklarında yasallaşmıştır. Eski Türk uygarlıklarına ait olduğu belgelenen çivi yazılarıyla, hak eşitliği yasaları kalıcı şekilde taşlara oyulmuş ve günümüze kadar nesilden nesile aktarılmıştır. ...
Değerli okurlarım, Herakleitos, M.Ö 520 – 460 yıllarında antik Efes’te yaşamış önemli bir filozoftur. Yaşadığı sürece, dünya üzerinde değişimlerle ve çelişkilerle, birbirine zıt olanlarla ilgilenmiş. Aynı nehire iki kez girilmez çünkü akan su devamlı farklı olacaktır teziyle, tek değişmeyen şeyin sadece değişimin kendisi olduğunu ifade etmiştir. Ona göre, evrende kalıcılık ve durağanlık yokt...
Son günlerde yeterince Futboldan bahsedildi. Benim konumum sporla hiç alakası olmayan, bir trend araştırma terimi olan Stopping ile ilgili. İlk kez görenlere veya duyanlara tuhaf gelen, durdurmak anlamına gelen, Stopping terimi, aslında önümüzdeki yılların tüketim davranışlarımızı tanımlayan önemli bir deyimdir. Her şeyin daha fazlasını, daha değerlisini, daha gelişmişini tüketmeye alıştırıl...
Neşet Ertaş; “Bir anadan dünyaya gelen yolcu, dünya senin vatanın mı yurdun mu?” demiş. Bu sözleri, 27 yıl Almanya’da yaşadığında söylediği rivayet edilmektedir. Almanya’da yaşayan hepimiz devamlı şu sorunun cevabını merak ederiz: Acaba göç, giden için mi daha zor kalan için mi? Gözü arkada kalarak valizini toplayıp belirsizliğe doğru yola çıkanların mı acısı daha büyük, yoksa aylarca, yıllarca gö...
Değerli Okurlarım, son günlerde en çok duyduğum söz buydu: Sen biliyordun... Hatırlarsanız, Nisan sayımızda ‘Şişleniyor muyuz?’ başlığı altında Döner ile bağlantılı imaj yaratma çabalarından söz etmiştim. Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier son Türkiye ziyaretinde bula bula 60 kiloluk bir Döner’i iki ülke arasındaki dostluk simgesi olarak beraberinde götürdü. Şimdi bazı vatandaşlar...
Değerli Okurlarım, Kadir Nurman isimli bir gurbetçi kardeşimizin 1972 yılında Berlin Bahnhof Zoo yakınlarında ilk piyasaya sürdüğü iddia edilen sandviç şeklinde Dönerin, Almanya genelinde günlük satış rakamlarının ikibuçuk milyon adet olduğu tahmin ediliyor. Yani Döner to go yılda yaklaşık bir milyar adet satılıyor. Almanya ekonomisine yaklaşık on milyar Euro hasılat sağlayan önemli bir sektör hal...
Değerli Okurlarım, birkaç yıl önce düşündürücü bir hikâye okumuştum. Okuduğum günden beri hiç aklımdan çıkmayan bu hikâyeyi bugün sizinle paylaşmak istedim. Bir İngiliz öğretmenin anısı olan bu hikâyede, öğretmen sınıfta şartlı cümleleri anlatmak için öğrencilere „eğer çok zengin olsaydım, anneme …. Alırdım” cümlesini tamamlamalarını söylüyor. Cümledeki boşluğu, hayal gücünüzü kullanarak doldur...
Değerli Okuyucularım, havalar ısındı, okullar tatile girdi veya kısa zaman sonra girecekler. Pandemi rakamları düşmekte, aşı oranı yükselmekte. Şartlar tam tatil şartları. Neredeyse herşey eskisi gibi olma yolunda. Son günlerin verilerine göre, sadece kara yolu üzerinden şimdiden dörtyüzbin vatandaşımız Türkiye’ye giriş yapmış. Bu rakam önüm&...
Değerli Okuyucularım, Harward Üniversitesi ekonomistlerinden olan Profesör Richard B. Freeman, “halkın dijital yoksullaşması kaçınılmazdır. Çevrenizdeki robotları ve bilgisayar programlarını iyice inceleyiniz, onların taşıdıkları markaların hisse senetlerini satın almalısınız” önerisinde bulunuyor. Bu işler bize göre değil Sayın Freeman! Biz gelenek...
Değerli okurlarım, global, yani küresel ticari ilişkilerin kendi kültürümüze olan yansımalarına dikkatinizi çekmek istiyorum. Genelde farkında olmadığımız küçük değişiklikler bile toplum genelinde büyük etkiler yaratabiliyor. Zamanla dilimiz, tarzımız, ihtiyaçlarımız değişime uğruyor. Gelin, bu konuyu birlikte yakından aydınlatalım....
Değerli okurlarım, keşke haklı çıkmasaydım dediğiniz oluyor mu? Benim çok sık oluyor. ABD seçime giderken adaylar hakkında soru soranlara kendimce kısa değerlendirmeler yapıyordum. Falanca kazanırsa şöyle olur, filanca kazanırsa böyle olur gibi. Joe Biden hakkında, büyük bir Türk düşmanı, Yunanlılara yakınlığıyla bilinen biri olduğunu söyler...
Değerli okurlarım, yaşadığımız bu ülkeye yani Almanya‘ya „Şairler ve Düşünürler Ülkesi“ lakabı takmışlar. Uzun edebiyat ve bilim tarihine sahip bir ülke olduğu tartışılmaz. Ancak doğada herşeyin bir kaynağı vardır. Bu da bilimsel bir gerçektir ! İsterseniz şimdi bu kaynağı birlikte araştıralım. Orta Avrupa’da edebiyat kültür...
Değerli okurlarım, kırmızı güllerin sevgiyi temsil ettiğini hepimiz biliriz. Ancak, her çiçeğin ve her bitkinin kendine öz olan bir anlamı olduğunu, çiçekler aracılığıyla mesajlaşma dilinin doğu saraylarının Selamlık bölümlerinden dünyaya yayıldığını biliyor muydunuz ? Çiçek dilini ilk kez 18. yüzyıl başlarında Ma...