Değerli okurlarım, öncelikle hepimize geçmiş olsun. Henüz herhangi bir durumu, dönemi, krizi veya sıkıntılarımızı atlatmadık ama bugünleri görebilmemize şükürler olsun.
Georges Bernanos bir Fransız yazardı. 1888 -1948 yılları arasında yaşadı. Yaşamı boyunca yarattığı eserlerinde hep insanların, iyinin ve kötünün arasındaki duruşunla ilgilendi. Romanlarında bu iki zıt gücü hekimlere ve rahiplere yükledi. Ancak, gerçek iyi ile gerçek kötü ayırımını okuyucunun kendi değer algısına bıraktı. Bu günlerde Georges Bernanos'un bir sözü akıllara takıldı: "Diktatörlükleri, diktatörler yaratmaz, sürüler yaratır" Şu an her ülke sanki sürülere ayrılmış, kendi siyasetini savunuyor. 75 yıldır aralarında barışı sağlayabilmiş, ticaret ortaklığı kurmuş, aralarındaki sınırları kaldırmış ve hatta ortak para birimini kullanmaya başlamış olan medeni Avrupa Birliği ülkeleri aniden eski günlere dönüverdi. Sınır kapıları ani kararlarla kapatıldı, seyahat özgürlüğünü bırakın, seyahat imkânı bile kısıtlandı. Uçaklar yerde, trenler garlarda kaldı. Her ülke kendi vatandaşlarını alelacele yabancı ülkelerden geriye getirdi ve evlere kapattı. Bir kısmı daha sıkı önlemler aldı, diğer kısmı daha gevşek davrandı. Vatandaşlar ise hep kendi ülkelerinin önlemlerini savundu.
Halbuki işin aslı, tüm dünyanın ağır bir Demokrasi dersi alıyor olmasıdır: Vatandaşın düşünce ve ifade özgürlüğü, toplanma, çalışma ve din özgürlükleri, siyasetçilerin şahsi keyfine, görüşüne veya değerlendirmesine bağlı değildir. Tam aksine; bu demokratik haklar sayesinde, siyasetçiler bir ülkenin yönetimine kadar yükselebiliyorlar. Avusturya başbakanı Kurz, kriz yönetiminin en yanlış örneği olarak tarihe geçeceği bir gerçek. Bir sorunu uzun süre görmezden gelmek, sorun gereğinden fazla büyüdükten sonra önlem olarak en sert uygulamaları emretmek, kriz yönetimi değildir.
Tabii ki iyi bir kriz yönetimi sadece ülke yönetimlerinde değil, ekonomiye katkı sağlayan kuruluşlarda da çok önemlidir. Neredeyse tüm dünyada ekonomiler büyük zararlara uğradı. Türkiye ekonomisi zaten zor bir sürece girmişti. Pandemi sayesinde ekonomimizin çöküşü hızlandı. Vatandaşlar haklı olarak üretime yatırım yapılmasını ve Türk ekonomisinin ithalat bağımlılığından sıyrılmasını istiyor. Geçen yıllarda Türkiye'ye para aktaran yabancı yatırımcılar malesef kısa süre içersinde neredeyse tüm yatırımlarını geriye çektiler. Yurt içinde yatırım yapan girişimcilerin sayıları ise yok denecek kadar az. Çok üzücü bir durum. Bundan daha üzücü nedir biliyor musunuz? Şu İnternet sayfasına girin (https://www.nrwinvest.com/tr/hakkimizda/haberler/detail/news/detail/News/tuerkiye-2019-yilinda-kuzey-ren-vestfalyaya-nrw-yapilan-dogrudan-yabanci-yatirimlar-fdi-yatir/) Belki şu an İnternete girme olanağınız yoktur. Size yardımcı olayım: Karşılaşacağınız başlık "Türkiye, 2019 yılında Kuzey Ren-Vestfalya'ya (NRW) yapılan doğrudan yabancı yatırımlar (FDI)- Yatırımcı şirket sayısında birinci sıraya yerleşti" Bu haberin tarihi 20 Mayıs 2020. Göreceğiniz tabloda, 2018 yılında dördüncü sırada yer alan Türkiye 2019 yılında Çin, ABD ve Hollanda ülkelerini gerisinde bırakarak birinci sırada yer almış.
Kendi topraklarımızda istihdam sağlama fırsatları olanları ancak bu fırsatları başka ülkelerde değerlendirerek, yatırımcı sıralamalarında üstün başarı sağlayan girişimcilerimizi buradan hep birlikte alkışlıyoruz ve Georges Bernanos'u saygıyla anıyoruz.
Sevgiler ve Selamlar
Nejdet Niflioğlu
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Değerli Okurlarım, Kadir Nurman isimli bir gurbetçi kardeşimizin 1972 yılında Berlin Bahnhof Zoo yakınlarında ilk piyasaya sürdüğü iddia edilen sandviç şeklinde Dönerin, Almanya genelinde günlük satış rakamlarının ikibuçuk milyon adet olduğu tahmin ediliyor. Yani Döner to go yılda yaklaşık bir milyar adet satılıyor. Almanya ekonomisine yaklaşık on milyar Euro hasılat sağlayan önemli bir sektör hal...
Değerli Okurlarım, birkaç yıl önce düşündürücü bir hikâye okumuştum. Okuduğum günden beri hiç aklımdan çıkmayan bu hikâyeyi bugün sizinle paylaşmak istedim. Bir İngiliz öğretmenin anısı olan bu hikâyede, öğretmen sınıfta şartlı cümleleri anlatmak için öğrencilere „eğer çok zengin olsaydım, anneme …. Alırdım” cümlesini tamamlamalarını söylüyor. Cümledeki boşluğu, hayal gücünüzü kullanarak doldur...
Değerli Okuyucularım, havalar ısındı, okullar tatile girdi veya kısa zaman sonra girecekler. Pandemi rakamları düşmekte, aşı oranı yükselmekte. Şartlar tam tatil şartları. Neredeyse herşey eskisi gibi olma yolunda. Son günlerin verilerine göre, sadece kara yolu üzerinden şimdiden dörtyüzbin vatandaşımız Türkiye’ye giriş yapmış. Bu rakam önüm&...
Değerli Okuyucularım, Harward Üniversitesi ekonomistlerinden olan Profesör Richard B. Freeman, “halkın dijital yoksullaşması kaçınılmazdır. Çevrenizdeki robotları ve bilgisayar programlarını iyice inceleyiniz, onların taşıdıkları markaların hisse senetlerini satın almalısınız” önerisinde bulunuyor. Bu işler bize göre değil Sayın Freeman! Biz gelenek...
Değerli okurlarım, global, yani küresel ticari ilişkilerin kendi kültürümüze olan yansımalarına dikkatinizi çekmek istiyorum. Genelde farkında olmadığımız küçük değişiklikler bile toplum genelinde büyük etkiler yaratabiliyor. Zamanla dilimiz, tarzımız, ihtiyaçlarımız değişime uğruyor. Gelin, bu konuyu birlikte yakından aydınlatalım....
Değerli okurlarım, keşke haklı çıkmasaydım dediğiniz oluyor mu? Benim çok sık oluyor. ABD seçime giderken adaylar hakkında soru soranlara kendimce kısa değerlendirmeler yapıyordum. Falanca kazanırsa şöyle olur, filanca kazanırsa böyle olur gibi. Joe Biden hakkında, büyük bir Türk düşmanı, Yunanlılara yakınlığıyla bilinen biri olduğunu söyler...
Değerli okurlarım, yaşadığımız bu ülkeye yani Almanya‘ya „Şairler ve Düşünürler Ülkesi“ lakabı takmışlar. Uzun edebiyat ve bilim tarihine sahip bir ülke olduğu tartışılmaz. Ancak doğada herşeyin bir kaynağı vardır. Bu da bilimsel bir gerçektir ! İsterseniz şimdi bu kaynağı birlikte araştıralım. Orta Avrupa’da edebiyat kültür...
Değerli okurlarım, kırmızı güllerin sevgiyi temsil ettiğini hepimiz biliriz. Ancak, her çiçeğin ve her bitkinin kendine öz olan bir anlamı olduğunu, çiçekler aracılığıyla mesajlaşma dilinin doğu saraylarının Selamlık bölümlerinden dünyaya yayıldığını biliyor muydunuz ? Çiçek dilini ilk kez 18. yüzyıl başlarında Ma...
Değerli okurlarım, Türk kültürüyle yetişen insanların ortak özellikleri var. Çoğumuz farkında olmadan bu özellikleri başka kültürlerde de arıyoruz. Bu özellikler bizim bilinç altımızda bulunduğundan, ne olduğunu tanımlayamasak bile devamlı arayış içersindeyiz. Bugün, bizim en belirgin özelliğimizi biraz yakından inceleyeli...
Değerli okurlarım, Avrupa’yı görmüş bir Türk’ün, diğer yurttaşlarına göre ne farkı var hiç düşündünüz mü? Neden Amerika görmüş, Asya görmüş Afrika görmüş diye hitap şekilleri yok? Uzun süre Japonya’da kalmış arkadaşlarım var. Kimse onlara: „Sen Japonya görmüş insansın...
Değerli okurlarım, büyük şirketlerde ve kurumlarda ciddi zararlara yol açan davranış şekilleri vardır. Biz yöneticiler bunları Yengeç Sepeti olarak tanımlıyoruz. Aynı birimlerde çalışanlar çoğu kez birbirleriyle gereksiz rekabete girerler. Bu rekabet malesef çalıştıkları birimlere veya şirketlere değer katma yarışı olmuyor. Tamamen rakiplerine z...
Değerli okurlarım, Anadolu folklöründe ilginç özellikler vardır. Bu kültürel mirasın devamını günümüzde halâ görebiliyoruz. Bazı gelenekleri sürdürmemize rağmen malesef bunların kaynağını ve anlamını unutmuş bir toplumda yaşıyoruz. Kutup Yıldızı Türkler tarafından “merkez” olarak düşünülürd&...
Değerli okurlarım, Türkiye deyince, Türkiye ile bağdaştırdığımız ürünleri ve güzellikleri gözümüzde canlandırırız. Deniz, kum, kavun, karpuz, yöresel mutfaklarımızın nefis lezzetlerini, mis kokulu sebzeleri meyveleri ve ardından, ince belli bardaklardan içilen tavşan kanı çayımızı düşünürüz. Çay içme...
Değerli okurlarım, sadakat hakkında yüzlerce yazılar yazılıyor, yorumlar yapılıyor. Sadakat basit bir terim olduğundan herkes anlamını tarif edebilir. Ancak tarif ile uygulamak arasında uçurumlar var. Hacı Bektaş Veli "Eline, Beline, Diline Hakim Ol" demiş. Bu söz yıllar içersinde değişik anlamlarla her çağa uygun bir şekilde yorumlanmış. Hırsızlık yapma, ...
Değerli Okurlarım, her ülkenin kendi toplumu, her toplumun da kendi kültürü vardır. Bazı kültürler diğerlerine ilham kaynağı olurken bazıları da adeta tiksindirir. Son aylarda yaşadıklarımız bizi, hatta tüm dünyayı bir tür yemek kültüründen yeterince tiksindirdi. Bu sıradışı yemek kültürü tüm dünya çapında ...