Şu hayatta her babanın ayrı bir hikayesi, ayrı bir sızısı vardır...
Bende yaşlı babacığımı yeni kaybetmenin acısını yüreğimin taa derinliklerinde hissediyorum... Öksüz ve yetim büyüyen, ana-babasını hiç tanımayan babacığım... Özünde çok merhametli biri olan babamın, zaman zaman öfkeli oluşunu hiç anlayamazdım…
Neden bu kadar öfkeli?
Neden bizi bu kadar seviyorken, bizim için bu kadar çalışıp çabalarken birden değişiyor ve öfkeleniyor?
Ta ki 40 yaşıma geldiğimde anlayabildim onun asıl öfkesinin çocuk yaşta yaşayamadıklarına, sevgisiz ve ilgisiz büyümüşlüğüne olduğunu...
93 yaşında vefat eden babama ilk defa 80 yaşında sarılabildim, bunun ne demek olduğunu düşünebiliyor musunuz?
O sarılma, hem ona hem de bana bir ilaç gibi geldi. Evladına sarılmanın, insan duygularına nasıl iyi geldiğini belki de ilk defa o gün anladı babacığım. Çünkü; kendisi de anne şefkati, baba sevgisi ve ilgisi görmeden büyümüştü. Sonraki senelerde izine gittiğimizde hep birbirimize sarıldık. Yıllarca nasıl göstereceğini bilemediği sevgisini ve sarılma hissini yaşlılığında öğrenmeye başladı. Aslında tatmadığı fakat fıtraten aç olduğu o duyguyu "sevgiyle sarılmayı" öğrenmişti.
Babam bizimle bunları yaşamayı geç öğrense de topluma karşı çok daha farklı birisiydi.
Tanıdık tanımadık nice öksüz ve yetimin başını okşayan, açları doyuran, küsleri barıştıran, kendisinde var olan nimeti, isteyen birisi olduğunda asla yok diyemeyen ve geri çevirmeyen, elindekini her daim ihtiyaç sahipleriyle paylaşan bir insandı.
Halil isminin tecellisi olsa gerek Hazreti İbrahim misali çok cömert, evi ve sofrası herkese açık bir adamdı.
Bugün düşünüyorum da okşadığı yetimlerin başı; kendi okşanmayan çocukluğu…
Yoksulu koruyup gözetmesi; kendi geçmişindeki yoksulluğu…
Küsleri barıştırması; yüreğinde yaşayamadıklarının kırgınlığıyla barışması...
Elindekini paylaşması ise birilerinin eline bakarak büyümenin zorluğunu bildiğindendi.
Yazacak çok şey var ama özetleyecek olursam, acısıyla-tatlısıyla, bin bir çeşit yaşanmışlıklarla dolu koskoca bir çınar göçtü gitti hayatımdan.
O imtihanını tamamlayıp gitti. Bana da cılız kalmış, tam yaşanamamış duyguların eksikliği ve muhasebesi ile evlat olmak kaldı.
Geride kalan ise zihnimdeki hikmetli sözleri, son anlarında ettiği samimi ve içten duaları ve sürekli “Allah senden razı olsun canım kızım, güzel kızım, sevgili kızım” cümleleri…
İşte bunlar da bana şükürlük bir nimet oldu.
Rabbim, merhametiyle muamele buyursun.
Âmin ya Muin.
Yasemin Şahin
Eğitimci-Yazar
Aile ve Dini Rehberlik Danışmanı
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Şu hayatta her babanın ayrı bir hikayesi, ayrı bir sızısı vardır... Bende yaşlı babacığımı yeni kaybetmenin acısını yüreğimin taa derinliklerinde hissediyorum... Öksüz ve yetim büyüyen, ana-babasını hiç tanımayan babacığım... Özünde çok merhametli biri olan babamın, zaman zaman öfkeli oluşunu hiç anlayamazdım… Neden bu kadar öfkeli? Neden bizi bu kadar seviyorken, bizim için bu kadar çalı...
Zordur Filistin'de çocuk olmak! Pek çoğu gözlerini Dünya'ya, bomba seslerinin için de açar. Daha doğar doğmaz kulaklarına okunan ezanla beraber “şehadet” kelimesi söylenir. Yaşıyorsa eğer babası! Bilir ki bu topraklarda doğan çocuklar her an şahadete çağrılır. Bunun için ezanla beraber şehadeti fısıldar kulağına. Sonra bebekler, babalarının ve dedelerinin şehitlik ninnileriyle büyürler. Sanki ...
İnsan hayatı akıp giderken çeşit çeşit haller içinde akar. Her güne, o günün getirdiği farklılıkları yaşayarak yol alır insan. O halde her sene gelen Ramazan ayı da bizlere farklı güzellikler ve yenilikler getirmeli. İnsan Ramazan'ın gelişiyle bir daha canlanıp yenilenmeli ve onun ruhuna inmeli. Ramazan yeme içme, eğlence, uykuya ram olma ayı değildir. Mübarek ay arınma, adanma ayıdır. Bir sene...
İnsan hayatı akıp giderken çeşit çeşit haller içinde akar. Her güne, o günün getirdiği farklılıkları yaşayarak yol alır insan. O halde her sene gelen Ramazan ayı da bizlere farklı güzellikler ve yenilikler getirmeli. İnsan Ramazan'ın gelişiyle bir daha canlanıp yenilenmeli ve onun ruhuna inmeli. Ramazan yeme içme, eğlence, uykuya ram olma ayı değildir. Mübarek ay arınma, adanma ayıdır. Bir sene...
Üç senelik bir özlemin ardından Stuttgart / Schwäbisch Gmünd Camii bünyesinde Türk Kültür Festivali ve Kitap Fuarı düzenlendi. İlk iki gün sağlık sorunlarından dolayı imza etkinliğine katılamasak da, kalan bir hafta çok verimli geçti. Eski okurlarla tekrar buluşmanın, yeni okurlarla söyleşiler eşliğinde tanışmanın sevincini yaşadık. Sonrasında sizlerden aldığımız muhteşem geri dönüşler bizi ...
Bir sonbaharı daha uğurlarken tabiattaki değişimi temaşa ediyor insan! Biraz hüzün, biraz tefekkürle. Ahenk içindeki renklerinin eşsiz uyumu, nasıl da haykırıyor ilahi bir sanatkârın var olduğunu. Kuru dallardan yeşerteninde, vakti geldiğinde solduranında o olduğunu. Daha düne kadar parlak bir güneşin neşvesi vardı üzerlerinde. Kim bilir, belki de kavurucu ve uzun bir yazın yorgunluğu… Sonbahar...