Değerli okurlarım, Avrupa’yı görmüş bir Türk’ün, diğer yurttaşlarına göre ne farkı var hiç düşündünüz mü?
Neden Amerika görmüş, Asya görmüş Afrika görmüş diye hitap şekilleri yok?
Uzun süre Japonya’da kalmış arkadaşlarım var. Kimse onlara: „Sen Japonya görmüş insansın“ demiyor? Avrupa’nın, Türklere daha özel bir çekiciliği olmalı diye tahmin ediyorum. Kısa da olsa, bir Avrupa gezisinden dönen yurttaşlarımız bu deyimle mutlaka bir mahalle baskısı altına alınabiliyorlar. Bundan sonra adım başı sıkı takibe alınıyorlar. Yaptıkları her hata, söyledikleri her söz bundan sonra „Sen Avrupa görmüş insansın“ diye yorumlanıyor. Hiçbir savunma şansları yoktur artık. Onlar, Avrupa görmüş insanlar olarak toplumun her türlü toleransı dışında varlıklarını sürdürmeye mahkum edilmiş bireyler oluveriyorlar.
Şu Avrupa görmüşlüğün bir sırrı var herhalde. Nedir bu ayrıcalığı yaratan?
Gerçekten, ülkemizde düşünemediğimiz fakat Avrupa ülkelerinde çok normal sayılan bazı özellikler var.
Yeteneklerin erken keşfedilip onlara farklı olanaklar sağlanması mesela. Bilim dünyasında, sporda ve farklı sanat alanlarında bunların sayısız örneklerini görebiliyoruz. Bu olanaklar- bireysel istisnalar dışında- yerli yabancı ayırımı yapılmadan sağlanıyor. İnanılması güç olsa bile, yaşayan örneklerimiz var. Onlarca başarılı iş insanlarımız, sporcularımız, sanatçılarımız ve bilim insanlarımız var! Tüm bunları sağlayabilmek için belirli alt yapı var Avrupa’da. Mevcut eğitim sistemi ve müfredat, yani eğitim programı ve ders içeriği bu alt yapının bir parçasıdır. Avrupa ülkelerinde yaşayan Avrupa-Türkleri müfredat’tan sıkça şikayetçi oluyorlar. Örneğin; ilkokul yıllarında çocuklara verilen cinsellik dersi onların ahlak anlayışına ters geliyor. Halbuki Avrupalılar, sağlıklı ve etkili bir cinsel hayatın bireyler ve toplumlar için ne derece ciddi bir öneme sahip olduğunu kavramışlar. Eğitim sistemlerini de bunu dikkate alarak düzenlemişler. Ne alaka ! dediğinizi duyar gibiyim. Kadınlara ve çocuklara uygulanan şiddet, çocuk ve hatta hayvan tacizleri, çocuk yaşta evlendirme gibi cezai suç teşkil eden bu olayların hangi ülkelerde ve hangi yoğunlukta görüldüğünü araştırın. İnanın ki, araştırmanızın sonucu Sizi, beni utandırdığı kadar utandıracaktır. Tabiiki, Avrupa ülkelerinde de bu gibi suçlar işleniyor. Fakat malesef bu ve benzeri suçların büyük yoğunluğu, benzeri bir müfredata sahip olmayan ülkelerde görülmektedir.
Bir de benim tesadüfen internet’te bulduğum şu sahneyi gözünüzde canlandırın:
İki Danimarkalı üniversite öğrencisi kız "Aaa!" demiş, "Anadolu! Yüzyıllardır kültürlerin kesiştiği yer!" ve merak ederek Erasmus'la Anadolu‘ya gelmişler. Havalar kötü gidiyormuş. Günlerden bir gün güneş kendini gösterivermiş. Bizim Danimarkalılar giymişler bikinileri ve çıkmışlar parka... Uzanıp güneşin tadını çıkarmaya başlamışlar... Hikayenin gerisi, saat 19.00'da Ana Haber Bülteni'nde!
Geride bıraktığımız yılda, dünyaca büyük felaketlerle karşılaştık. Hepimizin hayat düzenini alt üst eden amansız bir hastalıkla mücadele ettik. Çok şükür aşısı bulundu ve dünya genelinde dağıtımı başladı. Yakın zamanda toplumların büyük çoğunluğu aşı olduktan sonra pandeminin sonunu getirmiş olacağız. Ancak unutmayalım: bu aşıyı bulan, geliştiren, üreten ve dünya genelinde kullanıma sevk eden kişiler, Türkiye kökenli- Avrupa görmüş iki bilim insanımızdır. Malesef dünyada her kötülüğün de aşısı yok. Bazı olumsuzlukların tek çıkış yolu eğitimden geçmektedir ve bu eğitimin müfredatından.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Değerli okurlarım, hiç fark ettiniz mi? Gördüğümüz tüm haritalar hep İngiltere endekslidir. Dünya üzerinde gerçekte bulunmayan, fakat varsayılan sıfır meridyeni olarak tanımladığımız, dünya küresini kuzey-güney yönünde dilimleyen toplam 360 şeritlerin başlangıç meridyeni, İngiltere’nin başkenti Londra’nın bir semti olan Greenwich‘ten geçmektedir. 179 meridyen doğusunda, 179 meridyen ise batısın...
Değerli okurlarım, siyasi ortamda çok sorulan soru: Diploman var mı? Aslında sorulması gereken soru ise: Diploma aldığın dal, yeteneklerine ve ilgi alanına uygun mu? Çünkü ancak, sevdiği işi başarılı yapabilenler kariyer yapabiliyor. Ne yazık ki, çoğu gençlerimiz yeteneklerine ve ilgi alanlarına göre tahsil görmüyor. Gerek mevcut üniversitelere yerleştirme sistemleri gerekse dış etkenlerden ...
Değerli okurlarım, hayatımızı düzenli ve güvenli kılan en önemli değerlerimizin hukuk ve hak eşitliği olduğu tartışılmazdır. Yasa karşısında hepimizin eşit olması gerektiğinin önemi ilk olarak Türk uygarlıklarında yasallaşmıştır. Eski Türk uygarlıklarına ait olduğu belgelenen çivi yazılarıyla, hak eşitliği yasaları kalıcı şekilde taşlara oyulmuş ve günümüze kadar nesilden nesile aktarılmıştır. ...
Değerli okurlarım, Herakleitos, M.Ö 520 – 460 yıllarında antik Efes’te yaşamış önemli bir filozoftur. Yaşadığı sürece, dünya üzerinde değişimlerle ve çelişkilerle, birbirine zıt olanlarla ilgilenmiş. Aynı nehire iki kez girilmez çünkü akan su devamlı farklı olacaktır teziyle, tek değişmeyen şeyin sadece değişimin kendisi olduğunu ifade etmiştir. Ona göre, evrende kalıcılık ve durağanlık yokt...
Son günlerde yeterince Futboldan bahsedildi. Benim konumum sporla hiç alakası olmayan, bir trend araştırma terimi olan Stopping ile ilgili. İlk kez görenlere veya duyanlara tuhaf gelen, durdurmak anlamına gelen, Stopping terimi, aslında önümüzdeki yılların tüketim davranışlarımızı tanımlayan önemli bir deyimdir. Her şeyin daha fazlasını, daha değerlisini, daha gelişmişini tüketmeye alıştırıl...
Neşet Ertaş; “Bir anadan dünyaya gelen yolcu, dünya senin vatanın mı yurdun mu?” demiş. Bu sözleri, 27 yıl Almanya’da yaşadığında söylediği rivayet edilmektedir. Almanya’da yaşayan hepimiz devamlı şu sorunun cevabını merak ederiz: Acaba göç, giden için mi daha zor kalan için mi? Gözü arkada kalarak valizini toplayıp belirsizliğe doğru yola çıkanların mı acısı daha büyük, yoksa aylarca, yıllarca gö...
Değerli Okurlarım, son günlerde en çok duyduğum söz buydu: Sen biliyordun... Hatırlarsanız, Nisan sayımızda ‘Şişleniyor muyuz?’ başlığı altında Döner ile bağlantılı imaj yaratma çabalarından söz etmiştim. Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier son Türkiye ziyaretinde bula bula 60 kiloluk bir Döner’i iki ülke arasındaki dostluk simgesi olarak beraberinde götürdü. Şimdi bazı vatandaşlar...
Değerli Okurlarım, Kadir Nurman isimli bir gurbetçi kardeşimizin 1972 yılında Berlin Bahnhof Zoo yakınlarında ilk piyasaya sürdüğü iddia edilen sandviç şeklinde Dönerin, Almanya genelinde günlük satış rakamlarının ikibuçuk milyon adet olduğu tahmin ediliyor. Yani Döner to go yılda yaklaşık bir milyar adet satılıyor. Almanya ekonomisine yaklaşık on milyar Euro hasılat sağlayan önemli bir sektör hal...
Değerli Okurlarım, birkaç yıl önce düşündürücü bir hikâye okumuştum. Okuduğum günden beri hiç aklımdan çıkmayan bu hikâyeyi bugün sizinle paylaşmak istedim. Bir İngiliz öğretmenin anısı olan bu hikâyede, öğretmen sınıfta şartlı cümleleri anlatmak için öğrencilere „eğer çok zengin olsaydım, anneme …. Alırdım” cümlesini tamamlamalarını söylüyor. Cümledeki boşluğu, hayal gücünüzü kullanarak doldur...
Değerli Okuyucularım, havalar ısındı, okullar tatile girdi veya kısa zaman sonra girecekler. Pandemi rakamları düşmekte, aşı oranı yükselmekte. Şartlar tam tatil şartları. Neredeyse herşey eskisi gibi olma yolunda. Son günlerin verilerine göre, sadece kara yolu üzerinden şimdiden dörtyüzbin vatandaşımız Türkiye’ye giriş yapmış. Bu rakam önüm&...
Değerli Okuyucularım, Harward Üniversitesi ekonomistlerinden olan Profesör Richard B. Freeman, “halkın dijital yoksullaşması kaçınılmazdır. Çevrenizdeki robotları ve bilgisayar programlarını iyice inceleyiniz, onların taşıdıkları markaların hisse senetlerini satın almalısınız” önerisinde bulunuyor. Bu işler bize göre değil Sayın Freeman! Biz gelenek...
Değerli okurlarım, global, yani küresel ticari ilişkilerin kendi kültürümüze olan yansımalarına dikkatinizi çekmek istiyorum. Genelde farkında olmadığımız küçük değişiklikler bile toplum genelinde büyük etkiler yaratabiliyor. Zamanla dilimiz, tarzımız, ihtiyaçlarımız değişime uğruyor. Gelin, bu konuyu birlikte yakından aydınlatalım....
Değerli okurlarım, keşke haklı çıkmasaydım dediğiniz oluyor mu? Benim çok sık oluyor. ABD seçime giderken adaylar hakkında soru soranlara kendimce kısa değerlendirmeler yapıyordum. Falanca kazanırsa şöyle olur, filanca kazanırsa böyle olur gibi. Joe Biden hakkında, büyük bir Türk düşmanı, Yunanlılara yakınlığıyla bilinen biri olduğunu söyler...
Değerli okurlarım, yaşadığımız bu ülkeye yani Almanya‘ya „Şairler ve Düşünürler Ülkesi“ lakabı takmışlar. Uzun edebiyat ve bilim tarihine sahip bir ülke olduğu tartışılmaz. Ancak doğada herşeyin bir kaynağı vardır. Bu da bilimsel bir gerçektir ! İsterseniz şimdi bu kaynağı birlikte araştıralım. Orta Avrupa’da edebiyat kültür...
Değerli okurlarım, kırmızı güllerin sevgiyi temsil ettiğini hepimiz biliriz. Ancak, her çiçeğin ve her bitkinin kendine öz olan bir anlamı olduğunu, çiçekler aracılığıyla mesajlaşma dilinin doğu saraylarının Selamlık bölümlerinden dünyaya yayıldığını biliyor muydunuz ? Çiçek dilini ilk kez 18. yüzyıl başlarında Ma...