Yapılan kamuoyu araştırmalarında Almanların neredeyse yarısı ağır silahların Ukrayna'ya teslim edilmesini reddediyor fakat medya halkın bu görüşünü yansıtmayarak farklı bir kamuoyu oluşturma çabasında.
Federal hükümette savaşın başlangıcında çok temkinli hareket ederek orta yol Ukrayna politikası uyguluyordu.
Savaş ilerledikçe ve hükümetin ciddi bir Ukrayna politikası olmadığı ortaya çıkınca durum değişmeye başladı.
Özellikle Ukrayna’nın Almanya büyükelçisi Andrij Melnyk, tahrik politikası güdüyor, Federal Şansölye Olaf Scholz'a “karaciğer sosisi” diyerek onu kışkırtarak Ukrayna politikası hususunda iyi bir yönlendirme yapıyor.
Federal meclis başkan yardımcısı ve aynı zamanda FDP genel başkan yardımcısı Wolfgang Kubicki başbakana sahip çıkarak “Olaf Scholz bir sosis değil, o Federal Almanya Cumhuriyeti'nin Şansölyesidir buna herkes saygı duyulmalı” dedi.
Yine geçenlerde Ukrayna devlet başkanı Wolodymyr Selensky, Federal Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier Ukrayna’ya gelmesini istemeyerek reddetmişti.
Diğer taraftan Ukrayna politikacılarının Almanya’yı suçlamalarına tepki verilmemesi de çok manidar bir durum.
Almanya bir türlü politika belirleyemiyor Ukrayna konusunda.
Öyle ki çaresiz bir şekilde, ne yapacağını bilemeyerek ucuz polemiklerle zaman kaybediyor.
Maliye Bakanı Lindner, eski Başbakan Schröder'in ofis çalışanlarını ve onlar için sağladığı para kaynaklarını, fonlarını kesmek istiyor.
Başbakan Olaf Scholz bütün baskılara rağmen Ukrayna politikasını değiştirmek konusunda çok isteksizdi fakat baskılara fazla dayanamayarak, Ukrayna’ya ağır silahlar verilmesine yeşil ışık yaktı.
Almanya’da Ramstein ABD askeri üssünde, çok sayıda ülkenin savunma bakanları bir araya gelerek Ukrayna'ya daha fazla silah teslimatını karara bağladılar. Almanya üzerindeki baskı o kadar güçlüydü ki itiraz bile edemediler.
Amerika’nın gölgesi her geçen gün Almanya üzerinde daha da koyulaşıyor?
Ukrayna savaşı derin bir kuyu gibi Almanya’yı içine çekmeye başladı.
Amerikan lobisi ve silah şirketleri hükümetin bir kısmını kontrol altına almış durumda.
Savaşın uzaması Amerika’nın Avrupa’da nüfusunun artmasına neden oluyor.
Avrupa biraz daha Amerikan kontrolüne geçiyor, Amerika bilhassa Almanya’daki lobilerini harekete geçirmiş gözüküyor.
Almanya’nın önde gelen yazarları ve bilim adamları Federal Başbakan Olaf Scholza Ukrayna savaşındaki konumuna yönelik açık mektup, yayımladılar.
Feminist Alice Schwarzer, yazar Martin Walser, bilim gazetecisi Ranga Yogeshwar ve aktör Edgar Selge gibi ünlüler Scholz'a Ukrayna'ya daha fazla ağır silah teslim etmemesi çağrısında bulundu.
Üçüncü dünya savaşı tehlikesi konusunda uyardılar fakat hükümet kontrolü kaybetmek üzere çünkü savaş lobisi harekette geçmiş durumda.
Almanya uyanmazsa ve kendi politikasını belirlemezse adım adım savaşa sürükleniyor?
Varlığını yeşil doğa ve savaş karşıtlığı olan hükümetin ortağı yeşiller partisi ise savaş için Amerika adına lobi faaliyetleri yürütüyor.
Yine Amerikan taraftarı CDU partisi genel başkanı Friedrich Merz dahada ileri giderek ağır silahlar derhal verilmeli diyerek soluğu Ukrayna’da alıyordu.
Almanya çok zor günler geçiriyor, ne iktidar, nede muhalefet ciddi bir Ukrayna politikası belirleyebilmiş durumda değil.
Amerikan yörüngesine girilmiş ve bekliyorlar.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
30 Ekim 1961 Almanya-Türkiye arasında yapılan iş gücü anlaşması, Almanya`daki Türk toplumu açısından geriye dönüp bakıldığında pek başarılı sayılmaz. Almanya’ya ilk giden birinci nesil Türk işçileri misafir işçi olarak kayıtlara geçmişti, bu insanlar bir süre çalıştıktan sonra memleketlerine geri dönecekleri düşünülmüştü. Oysa bugün itibarıyla Almanya’daki Türk varlığı 60 yılını doldurmuş ve...
Almanların geçmişten beri bir devlet aklı olduğunu biliyoruz ve çok disiplinli bir millet. Devletin müsaade etmediği herhangi bir şeyi hayata geçirmek mümkün değildir çünkü olayların eksilerini ve artılarını hesap ederek davranırlar. Bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kiliseler, sendikalar, bürokrasi, spor kulüpleri devletin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederler...
Her şey 1961’de başladı, Sirkeci’den kalkan kara Tren Almanya’ya davul ve zurnayla uğurlanırken, gidenler geri dönmeyi düşünüyorlardı. Çalışıp para kazanıp döneceklerdi… Ancak zaman içerisinde Almanya’da başlayan misafirlik, Türkiye’de misafirliğe dönüştü. Fakat Almanya’ya giden insanlarımız, Almanya’da göçmen, Türkiye’de ise Almancı oldular. Bu insanlar 60 yıldır ortada, kime ve nere...
6 ile 9 Haziran tarihleri arasında Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak, geçmişte Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım çok düşük olmuştu ve Avrupa genelinde katılım oranı 2019’da 50.66% olmuştu. Almanya’da seçime katılım oranı ise 61.38% gerçekleşmişti. Almanya’daki Türkler, Avrupa Parlamentosu seçimlerine iki parti ile katılmak istiyorlar. Türklerin ağırlıklı olarak içerisinde ya...
Federal Almanya’da göçmenler bir arayış içerisindeler, göçmenler kendilerinin içerisinde yaşadıkları toplumda bir türlü kabul edilmediklerini inanıyorlar. Kabul görmeme ise açıkça bir gerçek gerek siyasi partilerde gerekse kamuda göçmenlerin nüfusuna baktığımızda ortaya çıkıyor. Kamuda ve siyasi partilerde göçmenler kendilerine yer bulamıyorlar. Göçmen kökenliler hak ettikleri konumda de...
Doğu Almanya’da gizli toplantı düzenleyen AfD partisi, ülkede yaşayan göçmenlerin kitlesel olarak sınır dışı edilmesinin görüşüldüğü anlaşılınca kıyamet koptu. Bomba etkisi yapan bu gelişme, aşırı sağın önde gelen isimlerinin ve üç CDU parti üyesinin de katıldığı belirtiliyor. “Vatandaş olmayanların toplu sürgünü planının” konuşulduğu bu toplantı sonrası kitlesel eylemler yapılıyor. Haberin...
Eğer bir aksilik olmazsa federal mecliste bu ay içerisinde çifte vatandaşlık oylanacak. Vatandaşlık yasası birçok tartışmayı beraberinde getiriyor, öncelikli olarak vatandaşlık verilecek insanlardan birçok şey talep ediliyor. Kadın erkek eşitliğine veya onların evliliğine karşı çıkanlara vatandaşlık verilmesi söz konusu olmayacak veyahut ta İsrail devletine karşı çıkanlar yani Antisemitizm (...
Trafik ışığı koalisyon hükümeti iktidara geldiği günden beri sürekli kan kaybediyor. Siyasi, ekonomik ve sosyal konularda bir türlü takım çalışması yapamayarak halkı çok zor durumda bırakıyor. Gerek Uluslararası ilişkiler gerekse Avrupa birliği içerisinde geçmiş hükümetlerin başarılı olduğu alanlarda çok pasif kalmakta ve bir çözüm üretebilmek için inisiyatif alamamaktadır. Kendi iç sorun...
Federal hükümet Alman vatandaşlık yasasına göreve geldiği ilk günden beri değiştirmek istiyordu ve bunun için vatandaşlık yasasını kamuoyuna açıklayarak tartışılmasını istedi. Birçok görüş dile getirildi gerek siyasi partiler gerekse sivil toplum kuruluşları bu konuda görüşlerini beyan ettiler. Hükümet Almanya’nın modern bir vatandaşlık yasasına ihtiyacı olduğunu, bunun la birlikte nitelikli...
Geçenlerde TRT Türk Aile programına katılarak Avrupa’da Türk Ailelerinin sorunları konuştuk, programda öne çıkan en önemli başlık aile içerisinde iletişimsizlik öne çıktı. Türk aileleri çocukları ile iletişim kurarken onlarla bir arkadaş veya bir dost gibi konuşamadığı ve böyle olunca farklı anlayışlar ortaya çıkıyor. Anlayış farklılığı olunca tabi sorunlarla ve sıkıntılarla baş edilemiyor. ...
Hristiyan Uygarlığı Batı medeniyetinin ufku, mekânı ve vizyonu hızla daralmaktadır aynı zamanda fikir, düşünce ve din özgürlüğü de buna paralel olarak rahatça yerine getirememektedir. Batı uygarlığının dünyamızda bugün insani duyguları daha önce görülmemiş bir şekilde sınıfta kalmıştır, artık evrensel haklar ve fikir hürriyeti kısıtlanmıştır öyle ki insanlık, ekonomik, sınıf savaşı, milliyet...
İki Almanya’nın birleşmesi ile doğu eyaletlerinde kurulan PDS partisi daha sonra Sol parti (die Linke) olarak yoluna devam ederek bugünlere geldi. Sol parti son günlerde kendi içerisinde sorunlar yaşamaya başladı, ilk olarak partinin kurucusu olan Oskar Lafontaine ile sorunlar yaşayan sol parti Oskar Lafontaine’nin partiden ayrılması ile de huzura kavuşamadı. Federal, eyalet ve yerel seçimle...
Dünya Filistin’deki soykırıma sesiz kalıyor ve seyrediyor, ne söylense fayda etmiyor. Soykırıma maruz kalmış bir kavim, kendisi soykırım yapıyor, masum insanları çocuk, bebek demeden katlediyor. Bu nasıl zulüm, bu nasıl bir intikam? Dünya anlamıyor, çünkü anlaması da mümkün değil. Tarih bilmeyen, geçmişi hatırlamayan bir ümmet, batıdan medet bekliyor. Batının ağzına bakarak, orad...
Artık İslam'ın Almanya'da başka bir evi daha var. (Der Islam bekam nun eine weitere Heimat in Deutschland.) Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier (VİKZ) İslam Kültür Merkezleri Derneği’nin 50. kuruluş yıldönümünde böyle konuşuyordu. Cumhurbaşkanın böyle bir ziyareti bizim için çok önemli ve anlamlı. Bilhassa AfD partisinin kamuoyu yoklamalarında ve araştırmalarında çok yüksek oranda...
İstanbul Fatih Belediyesi’nin ev sahipliğinde ve merkezi Almanya'nın Berlin şehrinde olan, Avrupalı Türklerin en geniş tabanlı inisiyatif grubuna sahip, European Tulips Club (ETC) e.V. Türk Düşünce Kuruluşu ve Erasmus destekleri ile İstanbul’da uluslararası göç çalıştayı yapıldı. Çalıştaya Avrupa’dan 20 kişilik uzmanlardan oluşan bir ekip ve Türkiye üniversitelerden 20 kişilik bir ekip katıldı....