•Bugün 17 Ekim. Avrupa Türk İslam Birliği’ (ATİB) in 37.kuruluş yıldönümü.
• Allah'tan, her dönem görev yapan Musa Serdar Çelebi, Fikret Ekin, Selahattin Saygın, İhsan Öner, Durmuş Yıldırım, İmam Çengiz gönüldaşlarıma emeklerinin zayi olmamasını diliyor gelecek için de hayırlı çalışmalar dilerim.
Kısa adı ATIB olan Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği’nin Kurucularından ve Genel Başkanlarımız Musa Serdar Celebi, Dr. Ali Batman, Hollanda Türk İslam Federasyonu’nun eski Genel Başkanı Cengiz Özdemir, ilk Kurultayımıza girişlerindeki birlik, beraberlik içindeki o heyecanı hâlâ duyan ve yaşayanlardanım.
"İnanlar kol kola yürüyelim hak yola" sloganıyla salon inliyordu.
Musa Serdar Çelebi başkan kürsüde adeta ders anlatır gibi ATİB Teşkilatının Kuruluş gayesini şiir Okur gibi anlatıyordu.
“1960’lı yıllarda başta Federal Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine başlayan İşgücü göçü; 1973 yıllarında resmen durdurulmuş olmasına rağmen, artık Misafir İşçi kabul edilen insanlarımız gerek aile birleştirilmesi ve gerekse Avrupa’da dünyaya gelenlerle birlikte önemli bir sayıya ulaşmıştı. Sılaya Dönüş özlemleri de artık yerini yavaş yavaş kalıcılığa bırakmıştı bu yıllarda... Giderek büyüyen ihtiyaçlar ve bunun getirdiği çözüm arayışları dernekleşme ihtiyacını doğurmaya başlamıştı. Ne var ki, göç eden insanımız Türkiye’de o yıllarda yaşanan politik gruplaşmayı da Avrupa’ya beraberinde getirmişti. Dolayısıyla dernekleşmeler hem sosyal hem de politik gerçeklere dayalı ve Türkiye eksenli olarak ortaya çıkıyordu.
1980’lı yıllara gelindiğinde hemen hemen bütün toplumsal konular Türkiye’deki gelişmelere endekslenmiş durumdaydı. Zaten başlangıçta plan ve programsız başlayan Göç‘ün ortaya çıkardığı sosyo-kültürel sıkıntılarından bunalan “Gurbetçilerimiz“ kendi meselelerinden kaçtığı; hatta Türkiye’den kurtarıcı bekleme hayali içinde olduğu gözleniyordu. Ve 1980’li yılların ortalarına gelindiğinde, Avrupa’da kalıcı oluşumuz, bu kalıcı oluşun ortaya çıkardığı meseleler ve bu meselelerin çözümü için yapılması gereken çalışmaların istenilen sonuçları vermesi için ise teşkilatlanmak bir zaruret idi ve bu gerçek her kesimde kendini hissettirmeye başlamıştı artık.
Bilhassa 1980 Askeri İhtilali dönemiyle birlikte yaşanan olaylar birçok konuda olduğu gibi yurtdışındaki Türk vatandaşlarının da Türkiye açısından önemini ortaya çıkarmıştı. Bu sebeple, işçi göçünün başladığından beri yurtdışındaki vatandaşını hatırlamayan resmi çevreler, bu defa Türkiye endeksli yapılanmaları tek elde toplama gayretlerine girdiler. Ne var ki birleştirme yerine Avrupa Türk’üne yönelik ayırımcı ve bölücü bir tutum sergilendi. Avrupa şartları ve bizim meselelerimiz dikkate alınmadan tepeden inmeci, dayatmacı yaklaşımlara hareket edilince, meseleler dahada katmerlendi. Böyle bir durumda yapılacak şey kendi şartlarımıza uygun, yeni bir yapılanmaya gitmekti...
Demokratik bir ülkede mücadelenin sağlıklı yolu, sivil kitle örgütlenmesi ile güçlü bir toplum oluşturmak ve bu güçlü toplum ile güçler dengesi içinde yer alarak, haklarına sahip çıkmaktır. Bu sebeple, yeni yapılanmanın istişareye dayalı, kamuoyuna açık, kendi değerlerini sahiplenirken, farklılıklara saygılı ve uzlaşmacı bir anlayışla gerçekleştirilmesi gerekliydi. 1987 yılının sonuna doğru gelindiğinde, Avrupa Türk İslam Birliği’ni kuracak olan gönül adamları açısından ortam ve şartlar hazır görünüyordu…
Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği (ATİB) 17 Ekim 1987 tarihinde, Federal Almanya’nın Nieder-Olm/Mainz şehrinde bu ortam ve şartlarda ortaya çıktı. Uzun istişareler ve çalışmalar neticesinde, Göç ün ilk yıllarından itibaren Avrupa’da yaşayan ve kendini Avrupa Türklerine hizmete adamış teşkilatçı insanların ve derneklerin ortak kararıyla; partiler üstü, Avrupa`daki insanımızın gerçeklerine ve taşıdığı değerlere dayalı sivil bir teşkilat olarak, tamamen yola çıkılmıştı.
Maiz Nieder Olm’de yapılan kuruluş toplantısında, Avrupa’daki Türklerin artık misafir işçiler olmadığına, tarih boyunca hep Batı’ya doğru yürümüş olan insanımızın Avrupa ülkelerine yerleşmekte olduklarına ve bu sebeple artık “Göçmen Türkler“den bahsetmek gerektiğine dikkat çekerek; ATİB‘in Türkiye’nin günlük politika konularından uzak kalacağını ve yaşadığımız ülkelerdeki siyasi partilerle işbirliğinin gerekliliğine inandığını duyurmuştu.
Böylece ATİB’i kuran irade, Avrupa’daki Türklerin, yaşadıkları ülkelerde kültürel kimliğini muhafaza ederken, yerli-çoğulcu toplumla uyum içinde yaşamayı, eşit haklara kavuşmuş, eğitimli ve belli bir ekonomik güce sahip bir toplum olmayı hedef göstermişti.
ATİB, tarihin bu dönemecinde Avrupa’daki bütün Türklere ülkümüzün; yaşadığımız ülkelerde örgütlenmiş, eğitimli, zengin ve siyasi hayata katılmış güçlü bir toplum oluşturmak olduğunu dillendirdi. Gelecek yüzyıllarda da kültürel varlığını muhafaza edebilmek; ayakta kalmak, var olmak için takip edilmesi gereken yolu göstermişti.
ATİB bu ülkü ile hem toplumumuzun tüm fertlerine hem de özellikle bu topluma öncülük etmek isteyenlere, Avrupa’daki geleceğimizi kurarken daima göz önünde bulundurulması gereken üç ana esası işaret etmiştir:
Birincisi; dağınık, birbirinden habersiz ve içinde yaşadığı toplumdan kopuk fertler olmak yerine, her alanda ve her yaş gurubunda örgütlenmiş, bu örgütler yoluyla birbirleriyle ve içinde yaşadığı toplumla sağlıklı ve sürekli ilişkiler kurarak entegre olmuş bir Türk Toplumu’na ulaşmak arzusudur.
İkincisi; işsiz güçsüz, üretime katılmayan, işsizlik parasıyla adeta tufeyli bir hayat yaşayan insanlardan oluşmuş bir toplum yerine; çok çalışan çok kazanan, çocuklarına iyi eğitim aldıran, israfa kaçmadan iyi evlerde oturan, iyi giyinen ve iyi arabalara binen bir toplum olmak dileğidir. ATİB, kısacası kendi varlığı ve geleceği için gereken işleri yapan ve yaptırabilen, etkili, zengin, yani iş-güç sahibi bir toplum olmak hedefini göstermiştir.
Üçüncüsü; örgütlenen ve zenginleşen insanımızın, içinde yaşadığı ülkenin siyasi hayatına katılmasıdır. Herkesçe bilinen bir hakikat vardır. Siyasi haklar tamamıyla elde edilmeden ve kullanılmadan sosyal, kültürel ve ekonomik sorunların köklü çözüme kavuşturulması mümkün değildir. ATİB bu gerçekten hareket ederek, Avrupa’da yaşayan tüm Türklere, “Yaşadığınız ülkelerdeki derneklerin yönetimine, belediye meclislerine, eyalet ve federal parlamentolara girin; böylece yönetime, dolayısıyla kendi geleceğinizle ilgili kararlara katılın!” çağrısı yapmıştır.
ATİB yöneticileri, bu ülküyü bu hedefleri kurulduğu günden beri istikrarlı bir şekilde hem kendi mensuplarına anlatmış hem de derin bir samimiyet ve mütevazilik içinde diğer kardeş kuruluşların yöneticileriyle paylaşmıştır. Bugün dönüp geriye baktığımızda, sevinçle emeklerin boşa gitmediğini görüyoruz.
Gayeler
Avrupa Türk-İslam Birliği, fikir ve inançlarını ön plana alarak yaptığı çalışmalarında milli ve İslami varlığın korunması ve yüceltilmesini ana gayelerinden birisi olarak seçmiştir.
Avrupa Türk-İslam Birliği, Müslüman-Türk kimliğinin muhafaza edilebilmesi ve değerlerimizin gelecek nesillere taşınabilmesi için bu ülkelerde kalıcı sosyal ve ekonomik yapılanmaya gidilmesini gerekli görmektedir.
Avrupa Türk-İslam Birliği, Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslüman-Türk insanının sahip olduğu değerleri Avrupa toplumuna tanıtmak, göçmenlerle ilgili politikaların oluşturulmasında önyargı ile eksik ve yanlış bilginin sebep olabileceği hataların önüne geçmek ve yaşadığımız ülkelerde eşit haklara sahip olmak için gayret eder.
Avrupa Türk-İslam Birliği, batı dünyasında özellikle komünizmin iflasından sonra yoğunlaştırılan İslam aleyhtarlığı karşısında İslamiyet’in doğru tanıtılması için çalışmalar yapar. Kuruluşlar arası diyaloğun gelişmesine katkıları ile, Müslümanların temsili konusunda üst organların oluşmasında gayret gösterir, İslam ülkeleri ile sosyal, kültürel ve dinî temaslar geliştirir.
Avrupa Türk-İslam Birliği, Batı Avrupa Türklerinin yaşadıkları ülkelerde meselelerinin çözümünde, vatandaşımız/soydaşımızla yaşadıkları ülkelerin kurumları arasında diyalog sağlamak, akılcı teklifler getirmek ve kamuoyunu harekete geçirmek için çaba sarfeder.
Avrupa Türk-İslam Birliği’nin gayelerinden birisi de Müslüman-Türk insanının anavatanımız Türkiye, diğer Türk devletleri ve İslam ülkeleri ile bağlarını güçlendirmek ve kültür bağlarını geliştirmektir.
Avrupa Türk-İslam Birliği, yukarıda kısaca temas edilen gayelere hizmet edecek faaliyetler ile yaşadığımız coğrafyada Müslüman-Türk kimliğinin muhafaza edilmesi ve her manada varlığının sürdürülmesi için tarihi, sosyal ve insani bir sorumluluk hissetmektedir”.
Kaynak: Musa Serdar Çelebi’nin konuşma metni
Doğan Tufan
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 40. yılını çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam ediyor. Göppingen şehrinde düzenlen koşu ve yürüyüşe Württemberg bölgesinde DİTİB’e bağlı Türk İslam Birliği ve Cami derneği yöneticileri, din görevlileri ile birlikte Sporcu atletlerde katıldılar. Kısa adı DİTİB olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, Württemberg eyalet Birliği Başkanı İsmet H...
Merkezi Ludwigshafen’de bulunan Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu, geçtiğimiz ay genel kurulunu genel merkezde toplayarak yeni idarecilerini seçmişti. Genel başkanlığa tekrar Erol Yazıcıoğlu seçilmişti. Avrupa ülkelerinde şubeleri ve üyeleri olan Nizam-ı Alem Federasyonu, 30 yıl önce resmen hizmete başlamış ve bu günlere yani 30. yıla gelmiş bulunuyor. Yeni seçilen yöneticilerin tanıtılacağı ...
Emekli olan üç evlat babası vefalı okurumuz Yozgat Sorgun, Tuzlacık köyünden orta boy zarf içerisinde yine A5 ebadında mektupla ismimin de yazıldığı, “Dolma Kalem” geldi. Okurumun bu hediyesi beni çok sevindirdi, duygulandırdı. Tuzlacık Köyü’nden 17 yaşındayken gurbet dediğimiz, gurbet bildiğimiz, çok gurbetçiye acı vatan olan, şimdi ise çocuklarımızın, torunlarımızın Vatanı; ‘Almanya’. A...
Kısa adı ABTTF, Batı Trakya Türk Federasyonu hizmetlerine aralıksız devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Batı Trakya Türk toplumuna karşı devletin sistematik ayrımcılığının örneği olarak isminde Türk kelimesi geçtiği için kadın derneklerinin dernek kurma özgürlüğünün ihlal edildiğini aktardı, Batı Trakya’nın geri kalmışlığının bölgedeki Türk kadınları üzerindeki etkilerini dile getirdiği basın açıklamas...
Batı Avrupa Türklerinin duygu ve düşüncelerine Tercüman olan kültür elçimiz, gönül dostu, şair ve yazar büyük Ozan Yusuf Polatoğlu kardeşimle Batı Avrupa’ya göçün 30 Ekim1961 yılı münasebetiyle Avrupa ülkelerine Göçü konu edinen söyleşi etmiştim. Rahmeti, Rahmana kavuşan Ozan Yusuf’la son söyleşiyi yapmak nasip olmuştu. Daha sonraki aylarda kendisinin Korana hastalığı sonucu hastanende uzun ayl...
Kısa adı ANF olan Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu Avrupa ülkelerinde 30 yıl önce kurulmuş, bugün kendi hizmet binalarına kavuşmuş, Avrupa Türklüğüne külliye eserler içinde hizmet veriyorlar. Bugüne kadar başta Kurucu Genel Başkan, gönüldaşım Zülfü Canbolat, eğitim camiamızın yakından tanıdığı Prof. Dr. Orhan Kavuncu, 1980’lerden beri tanıdığım Heilbronn Ülkü Ocağı’nın gençlik kolları başkanlığı...
Almanya’nın Frankfurt şehrinde Prof. Dr. Fuat Sezgin’i Anma Programı gerçekleşti. Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı, Frankfurt Başkonsolosluğu ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından Frankfurt’ta Prof. Dr. Fuat Sezgin’i anma programı gerçekleştirildi. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in 100. doğum yıldönümü vesilesiyle düzenlenen anma programı...
19 Mayıs Samsun Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olan Tayyip Koçer Hoca, 28 yıldır devlet memuru. Diyanet işleri başkanlığının bütün birimlerinde çalıştı. Yurt dışı görevinde de bulunan Koçer, Şarkışla’daki müftülük görevinden ayrılarak Göppingen Merkez Camii’nde görevindeki hizmetine başladı. İlk Cuma vaazı ve hutbe konuşmasını yapıp namazını kıldırdı. “Ailece Camide buluşuyoruz” ...
Kısa adı BULTÜRK olan Bulgaristan Türkleri Derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk basın bildirisi yayınladı. Bildiriyi aynen yayınlıyorum; “Bugün burada toplanmamızın nedeni, 27 Ekim 2024 tarihinde Bulgaristan’da yapılacak olan erken genel seçimlerle ilgili olarak Türkiye'deki Bulgaristanlı çifte vatandaşlarının oy kullanmama ve seçimi boykot etme kararını açıklamaktır. Bu karar, yıllard...
Almanya’nın Baden- Würtemberg eyaletinin başkenti Stuttgart şehrinde bulunan Stuttgart Başkonsolosluğu Eğitim Ateşelerimizden Zeki Önsöz hocamın hakka irtihalinin üzerinden bir yıl geçti. • Eğitimci araştırmacı gönül insanı Zeki Önsöz’ü unutmadık, unutmayacağız. Rabbim rahmetiyle merhametiyle muamele eylesin. Mekânı cennet olsun. Sahibi olduğum Aktüel dergimize yazdığı makalesinde Almanya’d...
•Bugün 17 Ekim. Avrupa Türk İslam Birliği’ (ATİB) in 37.kuruluş yıldönümü. • Allah'tan, her dönem görev yapan Musa Serdar Çelebi, Fikret Ekin, Selahattin Saygın, İhsan Öner, Durmuş Yıldırım, İmam Çengiz gönüldaşlarıma emeklerinin zayi olmamasını diliyor gelecek için de hayırlı çalışmalar dilerim. Kısa adı ATIB olan Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği’nin Kurucularından ve Gene...
Dil Bayramımız kutlu olsun. Türklüğün vicdanı bir, Dini bir, vatanı bir, Fakat hepsi ayrılır Olmazsa lisanı bir. *Ziya Gökalp* Dil Bayramımız kutlu olsun Dilerim ki, Türkçemize sahip çıkmanın bilinci vatanımızın her köşesine yayılsın. Yayılması için Türk, Aydın, ilim, insanlarımız okullarımızla birlikte bütün kamu görevlilerimiz canla başla gayret...
T. C. Devleti Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Avrupa ülkelerine atanan din görevlileri görev yaptıkları camilerde irşat vazifelerine devam ediyorlar. Görevli atanan görevliler beş yıllığına hizmette bulunuyorlar. İşte geçtiğimiz son Cuma namazını kıldıran, genç gelecek vaat eden İzmir Üniversitesi ilahiyat fakültesi mezunu olan Halil Şanlı Göppingen DİTİB Merkez Camiin...
1985 yılının Nisan ayı, Almanya Türk Federasyonun Kuzey Almanya eyaletindeki büyük Kurultayında tanıdım, gazeteci Eyyüp Alp’i. Kolunda çantası, elinde fotoğraf makinası, kendisinin de boyu uzun olduğundan hep göze hitap ediyordu. Bende yeni Tercüman gazetesi muhabiri olarak gelmiştim. Benim Tercüman muhabiri olarak geldiğimi öğrenen Eyyüp Alp bana, “Sende mi Tercüman muhabirisin?” dedi. “Evet” ded...
Bir yıl oldu sevdiklerine veda edeli Bir yıl oldu sevdiği Resul’üne kavuşalı Çok özlediği çocuklarının Annelerine kavuşalı Aşıktı hem de çok sevdiği Leyla’sına kavuşalı. Foto: Fulya Ateş Almanya’ya ilk gelen nesillerimizdendi Aydınlı Hacı Hüsnü Ateş ağabeyim. Türk Kültür Merkezimizin vefalı üyesiydi. Yeni açtığımız Camimizin mihrabını, kürsü ve hutbesini büy...