Filistin Diplomasi Merkezi, yayınladığı basın bildirisinde Filistin Diplomasi Merkezi işgal rejimi basın ve medya organlarını takip ederek işgal cephesinin iç dinamiklerini ve durumunu takip etmekte. Bu anlamda Yuval Abraham’ın ‘+972 Magazine’ sayfasında yayınlanan ‘’İsrail İstihbaratının Veri Tabanı’’ başlıklı yazısını Türkçeye çevirerek istifadeye sunmuştur.
(Foto: AA)
İsrail İstihbaratının Veri Tabanı
İsrail iç istihbaratına ait gizli bir veri tabanından elde edilen bilgiler, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sırasında öldürülen Filistinlilerin en az %83’ünün sivil olduğunu ortaya koymaktadır. +972 Magazine, Local Call ve The Guardian tarafından yürütülen bir soruşturma, bu verileri kamuoyuyla paylaşmıştır.
Hamas ve Filistin İslami Cihadı (PIJ) militanlarının ölümlerini kaydeden bu gizli veri tabanından elde edilen rakamlar, savaş boyunca İsrail ordusu ve hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarla ciddi biçimde çelişmektedir. Söz konusu resmî açıklamalarda, sivil ve militan ölümleri arasındaki oranın genellikle 1:1 ya da 2:1 olduğu öne sürülmüştür. Ancak gizli veriler, İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardımanının, modern savaş tarihinde nadiren görülen bir sivil ölüm oranına ulaştığını ileri süren çeşitli araştırmaların bulgularını doğrular niteliktedir.
İsrail ordusu, Askerî İstihbarat Müdürlüğü (İbranice kısaltmasıyla “Aman”) tarafından yönetilen bu veri tabanının varlığını teyit etmiştir. Veri tabanına aşina olan birçok istihbarat kaynağı, ordunun militan kayıplarına ilişkin tek güvenilir istatistiksel kaynak olarak bu veri tabanını esas aldığını belirtmiştir. Bu kaynaklardan biri durumu şu ifadeyle özetlemiştir: “Başka kontrol edilecek bir yer yok”.
Veri tabanı, Aman tarafından Hamas ve İslami Cihad’ın (PIJ) askerî kanatlarında aktif olduğu kabul edilen toplam 47.653 Filistinlinin ismini içermektedir. Kaynaklara göre bu liste, İsrail ordusunun söz konusu gruplardan ele geçirdiği iç belgeler temel alınarak oluşturulmuştur (bu belgelerin doğruluğu +972, Local Call ve The Guardian tarafından bağımsız olarak teyit edilememiştir). Veri tabanında, 34.973 kişi Hamas mensubu, 12.702 kişi ise İslami Cihad mensubu olarak sınıflandırılmıştır. Az sayıda kişi her iki grupta da aktif olarak listelenmişse de bu bireyler toplam sayımda yalnızca bir kez hesaba katılmıştır.
Mayıs 2025 tarihinde elde edilen verilere göre, İsrail ordusu 7 Ekim’den bu yana yaklaşık 8.900 militanı öldürdüğünü değerlendirmektedir. Bu sayının 7.330’u “kesin olarak öldürüldüğü” kabul edilen, 1.570’si ise “muhtemelen öldürüldü” şeklinde kayıtlara geçmiştir. Öldürüldüğü militanların büyük çoğunluğu alt düzeyde yer almaktadır; ordu, veri tabanında adı geçen toplam 750 üst düzey Hamas mensubundan yalnızca 100 ila 300’ünün öldürülmüş olabileceğini tahmin etmektedir.
Veri tabanına aşina bir kaynak, ordu tarafından öldürüldüğü kesin olarak kabul edilen her bir militan ismine özel bir istihbarat bilgisinin eşlik ettiğini ve bu şekilde bu kişilerin öldürüldüğü yönündeki değerlendirmenin gerekçelendirildiğini belirtmiştir. +972, Local Call ve The Guardian, bu veri tabanından yalnızca sayısal verilere ulaşabilmiş; isimler ve ek istihbarat raporlarına ise erişememiştir.
Gazze Sağlık Bakanlığı tarafından günlük olarak yayımlanan toplam ölüm verileri (ki Local Call geçtiğimiz yıl bu verilerin İsrail ordusu tarafından dahi güvenilir kabul edildiğini ortaya koymuştur), siviller ile militanlar arasında bir ayrım yapmamaktadır. Ancak, İsrail ordusuna ait iç veri tabanından Mayıs ayında elde edilen militan ölümlerine ilişkin rakamlar ile Sağlık Bakanlığı’nın toplam ölüm sayısı karşılaştırıldığında, üç ay öncesine kadar (ölü sayısının 53.000’e ulaştığı döneme kadar) savaşın sivil kayıplara ilişkin yaklaşık oranı hesaplanabilmektedir.
Eğer “kesin” ve “muhtemel” militan ölümlerinin tamamının toplam ölü sayısına dâhil olduğu varsayılırsa, Gazze’de hayatını kaybedenlerin %83’ünden fazlasının sivil olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Sadece “kesin” ölümler hesaba katıldığında ise bu oran %86’nın üzerine çıkmaktadır.
İstihbarat kaynakları, iç veritabanında kayıtlı olan rakamların muhtemelen gerçekte öldürülen toplam militan sayısının altında olduğunu da belirtmektedir. Zira bu veritabanı; kimlik tespiti yapılamamış olan Hamas ya da PIJ üyelerini, bu gruplara resmî olarak bağlı olmayan ancak çatışmalara katılan Gazze halkını, ve İsrail’in meşru hedef olarak gördüğü (ancak uluslararası hukuka göre sivil kabul edilen) belediye başkanları ve hükümet yetkilileri gibi siyasi aktörleri içermemektedir.
Ancak bu durum, sivil kayıpların oranının yukarıda hesaplanandan daha düşük olduğu anlamına gelmemektedir; aksine, bu oran daha da yüksek olabilir. Son dönemde yapılan araştırmalar, Gazze Sağlık Bakanlığı’nın şu anda yaklaşık 62.000 olarak bildirdiği toplam ölüm sayısının, İsrail’in saldırıları sonucunda yaşanan gerçek can kaybını ciddi ölçüde eksik yansıttığını öne sürmektedir. Gerçek kayıpların, bildirilen sayıların onlarca bin üzerinde olabileceği değerlendirilmektedir.
Bu Sayılarla Oynama
Savaşın daha ilk aşamalarından itibaren, İsrailli yetkililer Gazze’deki sivillerin kasıtlı biçimde hedef alındığı yönündeki suçlamaları reddetme çabasına girmiştir. Aralık 2023’te, toplam ölü sayısı 16.000’e ulaşmışken, İsrail ordusunun uluslararası sözcüsü Jonathan Conricus, CNN’e yaptığı açıklamada, İsrail’in her bir militan için iki sivil öldürdüğünü belirtmiş ve bu oranı “son derece olumlu” şeklinde nitelendirmiştir. Mayıs 2024’te ölü sayısı 35.000’e ulaştığında ise Başbakan Benjamin Netanyahu, bu oranın gerçekte 1:1’e yakın olduğunu iddia etmiş ve bu söylemini Eylül 2024’te de tekrar etmiştir.
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana kaç militan öldürdüğüne dair kamuoyuna yaptığı açıklamalardaki rakamlar, çoğu zaman herhangi bir tutarlılık göstermemektedir. Kasım 2023’te, üst düzey bir güvenlik yetkilisi İsrail'in Ynet haber sitesine yaptığı açıklamada, 10.000’in üzerinde militanın öldürüldüğünü ima etmiştir. Ancak bir ay sonra hükümete sunulan resmî askerî değerlendirmede bu sayı 7.860 olarak verilmiştir.
Militan ölümlerine ilişkin açıklanan rakamlardaki tutarsızlıklar 2024 yılı boyunca da devam etmiştir. Şubat ayında İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü, İsrail’in 13.000 Hamas mensubunu öldürdüğünü iddia etmiştir; ancak yalnızca bir hafta sonra ordu, bu sayıyı 12.000 olarak revize etmiştir. Ağustos 2024’e gelindiğinde ise ordu, Hamas ve İslami Cihad’a mensup toplam 17.000 militanın öldürüldüğünü ilan etmiştir, fakat bu sayı, yalnızca iki ay sonra tekrar düşürülerek, “yüksek olasılıkla öldürüldüğü” değerlendirilen 14.000 kişiye indirgenmiştir. Kasım 2024’te ise Başbakan Netanyahu, bu sayının “20.000’e yakın” olduğunu ileri sürmüştür.
Bu açıklamalar, militan kayıplarına ilişkin verilerin yalnızca tutarsız değil, aynı zamanda siyasi veya propagandif amaçlarla da manipüle edilebildiğini göstermektedir.
Bu yıl Ocak ayında yaptığı emeklilik konuşmasında, dönemin Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’de 20.000 militanı öldürdüğünü yeniden dile getirmiştir. Haziran ayında ise, Bar-Ilan Üniversitesi bünyesindeki sağ eğilimli Begin-Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi, askerî kaynaklara dayanarak Gazze’deki militan ölümlerinin 23.000’e ulaştığını iddia etmiştir.
Ancak +972, Local Call ve The Guardian'a konuşan istihbarat kaynakları, bu tür açıklamaların bazılarının, ordunun Güney Komutanlığı tarafından tutulan eski ve hatalı bir veri tabanına dayandığını belirtmiştir. Bu veri tabanı, geçen yılın sonlarında, herhangi bir isim listesi içermeksizin yaklaşık 17.000 militanın öldürüldüğünü tahmin etmişti. Bir istihbarat kaynağı, bu durumu şu ifadeyle özetlemiştir: “Bu sayılar, Güney Komutanlığı’nın uydurma hikâyeleridir”.
Güney Komutanlığı’nın bu tür abartılı raporlarının, sahadaki komutanlardan gelen hatalı beyanlara dayandığı düşünülmektedir. Alt kademedeki askerlerin, çoğu zaman sivil ölümleri yanlış bir şekilde militan olarak raporladığı belirtilmiştir.
Örneğin, +972 ve Local Call, yakın zamanda Refah’ta konuşlanmış bir tabura ilişkin bir vakayı ortaya çıkarmıştır: Söz konusu tabur, yaklaşık 100 Filistinliyi öldürmüş ve tamamını “terörist” olarak kayda geçirmiştir. Ancak taburda görevli bir subay, bu kişilerden yalnızca ikisinin silahlı olduğunu, geri kalanların ise silahsız siviller olduğunu ifade etmiştir.
Benzer şekilde Haaretz gazetesi tarafından geçtiğimiz yıl yapılan bir soruşturmada da, IDF Sözcülüğü’nün 252. Tümen’in Netzarim Koridoru’nda öldürdüğünü iddia ettiği 200 “teröristten” yalnızca 10’unun Hamas mensubu olduğunun doğrulanabildiği ortaya konmuştur.
Nisan 2024’te, sağ eğilimli Israel Hayom gazetesi, İsrail Meclisi (Knesset) Dışişleri ve Savunma Komitesi’nin bazı üyelerinin, ordu tarafından kendilerine sunulan militan kaybı sayılarına dair güvenilirlik sorgulamalarında bulunduğunu bildirmiştir. Komite üyeleri, ordunun kendi verilerini inceledikten sonra, gerçek rakamın açıklanandan çok daha düşük olduğunu ve ordunun, sivil ve militan ölümleri arasında “2:1 oranı yaratmak” amacıyla militan kaybı sayılarını abarttığını tespit etmiştir.
Sahada birliklere eşlik etmiş bir istihbarat görevlisi, +972, Local Call ve The Guardian’a şu değerlendirmede bulunmuştur:
“Çok sayıda Hamas mensubunun öldürüldüğünü bildiriyoruz ama bence ölü olarak raporladığımız kişilerin çoğu aslında Hamas mensubu değil. İnsanlar öldükten sonra ‘terörist’ rütbesine yükseltiliyor. Eğer tugayın söylediklerine kulak verseydim, bölgede Hamas militanlarının %200’ünü öldürdüğümüz sonucuna varırdım”.
Bu açıklamalar, İsrail ordusunun savaş sürecindeki kayıplara ilişkin istatistiklerinde sistematik olarak sayısal manipülasyon yapıldığına, özellikle sivil ölümleri militan olarak sınıflandırma eğilimine ve bu yolla uluslararası kamuoyunun tepkisini yumuşatma çabasına işaret etmektedir.
Resmî bir güvenlik kaynağı, istihbarat veritabanı kullanılmadan önce ordunun militan kayıplarına ilişkin verdiği sayılar (örneğin 17.000 gibi) büyük ölçüde komutan beyanlarına dayanan birer “tahmin” olduğunu doğrulamıştır. Kaynak, bu durumu şöyle açıklamıştır:
“Sayımlama yöntemi değişti. Savaşın başında, [yalnızca] komutanların ‘beş terörist öldürdüm’ demesine dayanıyorduk”.
Buna karşılık, istihbarat veritabanı birey bazında yapılan analizlere dayanmaktadır ve ordu tarafından “yüksek düzeyde kesinlik” ile güvenilebilecek tek sayı olarak değerlendirilmektedir, gerçekte sayının bunun üzerinde olabileceği varsayımıyla bile. Kaynak ayrıca, siyasi liderlerin kamuoyuna açıkladığı sayıların, mevcut istihbarat verileriyle uyumlu veya koordineli olmadığını da ifade etmiştir.
Filistinli analist Muhammed Şehade, +972, Local Call ve The Guardian’a yaptığı açıklamada, söz konusu istihbarat veri tabanındaki rakamların, Hamas ve İslami Cihad yetkililerinin kendisine ilettiği sayılarla büyük ölçüde örtüştüğünü söylemiştir. Aralık 2024’te, bu gruplar İsrail’in yaklaşık 6.500 mensuplarını (siyasi kanat dahil) öldürdüğünü tahmin ettiklerini aktarmışlardır.
“Sürekli yalan söylüyorlar”
7 Ekim’in hemen ardından, İsrail ordusunun elit sinyal istihbaratı birimi olan 8200 Birliği’nin o dönemki komutanı Yossi Sariel, astlarıyla her gün Gazze’de öldürülen Hamas ve PIJ mensuplarının sayısını gösteren bir grafik paylaşmaya başlamıştır. Bu grafik, konuya aşina üç kaynağa göre, “savaş panosu” (war dashboard) olarak adlandırılmış ve Sariel tarafından ordunun başarısının bir göstergesi olarak sunulmuştur.
Sariel’in astlarından biri durumu şu şekilde aktarmıştır:
“Veri, veri, veri, buna çok önem veriyordu. Her şeyi nicel olarak ölçme ihtiyacı vardı. Etkinlik göstermek, her şeyi daha akıllı ve teknolojik hale getirme çabası vardı”.
Bir başka kaynak ise durumu şu şekilde betimlemiştir:
“Futbol maçına benziyordu; subaylar etrafına toplanmış, panodaki sayıların yükselmesini izliyorlardı.” (Yossi Sariel, yorum talebine yanıt vermemiş ve IDF Sözcülüğü’ne yönlendirmiştir.)
Bu anlatımlar, İsrail ordusunun savaşın seyri boyunca ölüm sayılarını yalnızca operasyonel değil, aynı zamanda siyasi ve psikolojik bir araç olarak nasıl yapılandırdığını; ancak bu verilerin çoğu zaman güvensiz kaynaklara dayandığını veya istismar edildiğini açıkça göstermektedir.
İsrail ordusunda uzun yıllar komutan olarak görev yapan ve daha sonra Asker Şikâyetleri Denetçisi (Ombudsman) olarak hizmet veren Tümgeneral (E) Itzhak Brik, bu zihniyetin nasıl bir yalan kültürünü beslediğini şöyle açıklamıştır:
“Bir ölçüt yarattılar: Ne kadar çok öldürürsen, o kadar başarılısın. Bunun sonucunda da, kaç kişiyi öldürdükleri konusunda yalan söylediler”.
Brik, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcülüğü tarafından kamuoyuna sunulan rakamları ise şu sözlerle değerlendirmiştir:
“Bu, İsrail tarihindeki en büyük aldatmacalardan biri.”
Bu ifadeler, savaşın gidişatını ve kamuoyunun algısını şekillendirmek için ölüm sayılarının nasıl araçsallaştırıldığını ve üst düzey isimlerin dahi bu durumu derin bir kurumsal sorun olarak gördüğünü göstermektedir.
“Tüm askeri ve siyasi kademeler sürekli yalan söylüyor” diye ekledi Brik. “Her baskında, IDF Sözcülüğü duyurularında ‘Yüzlerce terörist öldürüldü’ denir” diye devam etti. “Yüzlercesi gerçekten öldürüldü, ancak onlar terörist değildi. Açıkçası, açıklanan sayılar ile gerçekte olup bitenler arasında hiçbir bağlantı yok”.
Gazze’de ordunun öldürdüğü kişilerin cesetlerini incelemek ve teşhis etmekle görevli askerlerle konuştuğunda, kendisine şu ifadeyi kullandıklarını aktardı: “Orduyun öldürdüğünü söylediği herkesin çoğu [sivildir]. Kesin”.
Son iki yılda İsrail’in saldırıları nedeniyle Hamas ve İslami Cihad önemli ölçüde zayıflamış; bu grupların üst düzey komutanlarının çoğu hayatını kaybetmiş ve askeri altyapıları ciddi biçimde zarar görmüştür. Ancak, istihbarat veritabanından elde edilen verilere göre, İsrail sadece kendisinin militan olarak gördüğü kişilerin beşte birini öldürmüştür. Amerikan istihbarat tahminleri ise savaş sırasında Hamas’ın 15.000 yeni militanı saflarına kattığını; yani İsrail’in öldürdüğünün iki katı sayıda militan olduğunu göstermektedir.
Buna karşın, savaşın başından itibaren İsrail liderliği ve üst düzey askerî komutanlık tarafından dile getirilen yaygın soykırımcı söylemler, hedefin yalnızca militanlar değil, Gazze’deki tüm Filistinlilere zarar vermek olduğu izlenimini uyandırmaktadır.
7 Ekim sabahı, o dönemin Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin eşine, “Gazze yok edilecek” dediği yakın zamanda yayımlanan bir podcast’te ortaya çıkmıştır. Ayrıca, geçen hafta İsrail’in Kanal 12’sinde yayımlanan sızdırılmış bir kayıtta, o dönemin Aman (Askerî İstihbarat Direktörlüğü) Başkanı Aharon Haliva’nın, 7 Ekim’de bir İsrailli öldüğünde “50 Filistinli’nin ölmesi gerektiğini” söylediği ve “Çocuk olup olmaması artık önemli değil” ifadelerini kullandığı duyurulmuştur.
Bu açıklamalar, savaşın başlangıcından itibaren uygulanan stratejinin ve söylemin, uluslararası hukuka açıkça aykırı biçimde sivil nüfusu hedef aldığını ve geniş çaplı yıkımı meşrulaştırma çabası olduğunu güçlü biçimde ortaya koymaktadır.
Uluslararası hukuk, “kabul edilebilir” bir sivil kayıp oranı belirlemez; bunun yerine her saldırıyı “orantılılık” ilkesi çerçevesinde değerlendirir. Bu bağlamda, +972 ve Local Call kuruluşları, Kasım 2023’te yayımladıkları bir haberde, İsrail ordusunun 7 Ekim’den sonra sivil kayıplara ilişkin kısıtlamaları önemli ölçüde gevşettiğini ortaya koymuştur. Buna göre, İsrail ordusu, üst düzey bir Hamas komutanını hedef alan suikast girişimlerinde 100’den fazla Filistinli sivilin öldürülmesine; daha alt düzey militanlar için ise 20’ye kadar sivilin öldürülmesine izin vermiştir.
Uzmanlara göre, bu ateş politikası ve 7 Ekim sonrası yaygın intikam kültürünün sonucu olarak Gazze’de ortaya çıkan sivil kayıp oranı, modern savaşlar açısından son derece yüksektir. Bu oran, özellikle Suriye ve Sudan’daki sivil kayıpların yaygın ve ayrım gözetmeyen şekilde gerçekleştiği iç savaşlar gibi çatışmalarla kıyaslandığında dahi dikkat çekicidir.
“Öldürülenler arasındaki sivil oranı, özellikle bu durumun bu kadar uzun süre devam etmesi sebebiyle, olağanüstü yüksek olur,” dedi Uppsala Çatışma Veri Programı’ndan (UCDP) Therese Pettersson. UCDP, dünya genelinde sivil kayıplarına ilişkin veri toplamaktadır. Pettersson, daha geniş bir çatışma içinde belirli bir şehir veya savaşın seçilmesi durumunda benzer sivil kayıp oranlarının bulunmasının mümkün olduğunu ancak “çok nadiren” bir savaşın tamamı incelendiğinde bu tür oranlarla karşılaşıldığını ekledi.
1989’dan bu yana UCDP tarafından takip edilen küresel çatışmalarda, sivil ölümler oranı sadece Srebrenica (1992-95) ve Ruanda (1994) soykırımları ile Rusya’nın Mariupol’u üç ay kuşatması (2022) sırasında daha yüksek olmuştur, diye belirtti Pettersson.
Gazze’de sivil ve militan kayıplarının kesin sayısı ancak bir ateşkes ilan edildiğinde net olarak hesaplanabilecektir. Ancak istihbarat veritabanı, İsrail’in yaklaşık iki yıldır dünyaya sunduğu rakamlardan çok daha yüksek bir sivil kayıp oranının varlığına işaret etmektedir.
+972 ve Local Call, Temmuz ayı sonunda IDF Sözcülüğü’ne yorum talebiyle başvurmuş ve elde ettikleri bulguları çürütmeyen şu ifadeyi almıştır:
“Savaş boyunca, Gazze Şeridi’nde etkisiz hale getirilen terörist sayısına dair kapsamlı istihbarat değerlendirmeleri yapılmıştır. Bu sayıma ilişkin süreç, sahadaki kuvvetlerin durumu ve istihbarat bilgileri temel alınarak; geniş bir yelpazedeki istihbarat kaynaklarının çapraz kontrolü ile yürütülen karmaşık bir istihbarat sürecidir.”
Ancak üç hafta sonra, The Guardian’ın aynı veriler hakkında yorum talebine cevaben ordu, önceki yanıtını “yeniden ifade etmek istediğini” belirterek, herhangi bir açıklama yapmaksızın bulguları reddetmiştir:
“Makalede sunulan rakamlar yanlış olup, IDF sistemlerinde bulunan verileri yansıtmamaktadır. Savaş boyunca, Gazze Şeridi’nde etkisiz hale getirilen terörist sayısı hakkında, BDA [bomba hasar değerlendirmesi] metodolojileri ve çeşitli kaynaklardan gelen verilerin çapraz kontrolü esas alınarak sürekli istihbarat değerlendirmeleri yapılmaktadır ... [bunlar arasında] Gazze Şeridi’ndeki terörist örgütlere ait belgeler de bulunmaktadır.”
Ordu sözcüsü, tek bir veri setine ilişkin sorulan sorulara neden farklı yanıtlar verdiklerine dair hemen bir açıklama yapmamıştır. *
Kaynak: Filistin Diplomasi Merkezi
25.08.2025
*The Guardian’dan Emma Graham-Harrison da bu habere katkı sağlamıştır.
Doğan Tufan
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Filistin Diplomasi Merkezi, yayınladığı basın bildirisinde Filistin Diplomasi Merkezi işgal rejimi basın ve medya organlarını takip ederek işgal cephesinin iç dinamiklerini ve durumunu takip etmekte. Bu anlamda Yuval Abraham’ın ‘+972 Magazine’ sayfasında yayınlanan ‘’İsrail İstihbaratının Veri Tabanı’’ başlıklı yazısını Türkçeye çevirerek istifadeye sunmuştur. (Foto: AA) İsrail İsti...
30 Ağustos Zafer Bayramı Türkiye’mizde olduğu gibi, Dünya ülkelerinde bulunan Yurt dışı temsilciliklerimizde, Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs Türk Devletinde coşkuyla kutlandı. 30 Ağustos Zafer Bayramı 1922'de Dumlupınar'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkomutanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u anmak için Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Cumhuriyetlerinde her yıl 30 Ağustos günü kutlanan ve adı ...
Filistin halkına karşı işlenen soykırım. Gazze Soykırımı, İsrail'in Gazze Savaşı sırasında Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden işgal ve bombardımanları kapsamında Filistin halkına karşı işlediği soykırımdır. Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, Uluslararası Af Örgütü ve diğer sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütlerine göre bu saldırılar, ağır bir insanlık su...
Tarihimizi bilmek şehitlerimizi gazilerimizi hatırlamak hepimizin görevi olması gerekir. Bugün olduğu gibi devlet millet el ele olarak yad etmek yeni nesillere sevdirmek kalplerine bu tarihi günlerimizi nakşetmek milli görevimiz olarak bilinmelidir. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bu günlerin yaşatılması için emek veren resmi görevlilerimizi vakıflarımızı,hocalarımı öğrencilerimizi yürekten kut...
Dünyanın gözü önünde, 21. Asırda Çocuk, kadın, yaşlı demeden insanlar toplu olarak katlediliyor. Filistin milleti yok ediliyor. Başta Amerika olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri de destek oluyor. Vicdanı olan yürekler buna dur denmesi için Yine Amerika ve Avrupa devletlerinde bu vahşetin durdurulması için protestolar yapılıyor. Filistin diplomasi merkezi konuyla ilgili basın bildirisi yayınla...
Türkiye Teknikte yazılımda Avrupa’ya bilgi ihraç ediyor olmasına Almanya’daki vatandaşlarımız buna çok sevindiler. Almanya’nın Aalen şehrinde ikamet eden Gazeteci büyüğüm Ali Civelek, Tercüman gazetesinde Ata sporumuz güreşle ilgili yazılarıyla tanıdık. Kendisi de Ata sporuna gönül verenlerdendi. Ali Civelek aynı zamanda Aalen DİTİB Camiinde uzun yıllar başkanlık bunun yanında imamlık, Kur’an-...
Afganistan Türklerinin Sivil Toplum kuruluşlarının Mezar-ı Şerif’te Emir Ali Şir Nevaî’nin Heykelinin Yıkılması Hakkında Resmî Basın Açıklaması yapıldı. Açıklanan basın haberinde, Afganistan Türklerine karşı sürdürülen kültür düşmanlığı yapıldığı vurgulandı. Basın bildirisi şöyle devam ediyor. “Afganistan Türklerinin sivil toplum kuruluşları olarak, büyük üzüntü ve derin kaygıyla Mezar-ı Şe...
Kayseri saat kulesi Avrupa’lı Türklerin hizmetine verildi. Kayseri’den Avrupa’da yaşayan Avrupa Türkleri ne örnek bir davranışla Avrupa’lı Türklerden Kayseri il yöneticilerine teşekkür yağdı. Avrupalı Türklerin sesi olan yazar İhsan Kılıç, “Kayseri ilimizin yöneticileri çok vefa gösterdiler. Kardeşlerine sahip çıktılar. Bizleri ziyadesiyle memnun ettiler”. Kayseri şehrinin ortasında bulu...
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı, dünya genelinde insan haklarının durumunun ülkeler bazında incelendiği 2024 İnsan Hakları Uygulamaları Raporu’nu yayımladı. Kısa adı ABTTF olan Avrupa Batı Trakya Türkleri Federasyonu genel Başkanı Halit Habip Oğlu, Almanya’da başına verdiği bilgide şöyle konuştu; “Kapsamı oldukça daraltılan bu yılki raporda toplumumuzun sorunlarına ...
Perşembe günü gazetemizde yayınladığımız bu haberde, Yunanistan devleti Soydaşlarımızın dernek kurmalarına izin vermeyenler, okul açmayı dursun var olan okulları, camilerimizi bir, bir kapatıyor, ülkemizde kiliseler okullar açılıyor, Dünkü yazımda bu konuyu yazmıştım. Tekrar hatırlayalım. İtalya’nın Güney Tirol özerk bölgesinde yaşayan Alman azınlığının haber portalı “Stol.it”, Avrupa İnsan Ha...
İtalya’daki Almanca haber portalında İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Derneği ile ilgili AİHM kararı hakkında haberi çok ses getirdi. İtalya’nın Güney Tirol özerk bölgesinde yaşayan Alman azınlığının haber portalı “Stol.it”, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) isminde geçen “Türk” kelimesi nedeniyle Yunan ulusal mahkemeleri tarafından tescil edilmeyen İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Dern...
Üniversite Öğretim Elemanları Dayanışma Derneği (ÜNDER) tarafından, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) işbirliği ile "Yükseköğretimin Geleceği: Reformlar, Eşitlik ve Kalite Odaklı Bir Ekosistem için Çalıştay” düzenlendi. Trabzon’da 7-8 Ağustos 2025 tarihinde KTÜ yerleşkesindeki Koru Otel'de gerçekleştirilen toplantıya farklı üniversite ve şehirden gelen 28 akademisyen katılıp katkı verdi. ...
Avrupalı Türkler Kayseri’de Toplanıyor. Anadolu ve Avrupa Türkleri Yardımlaşma Derneği Kayseri ATİB teşkilatı kurulduğu yoldan beri çok güzel hizmetlere imza atıyor. Avrupalı Türkleri 20 Ağustos tarihinde Melikgazi belediye kültür salonuna saat 19:00 da yapılacak Tarihi proğrama davet etti. Belçika Türk İslam Federasyonu genel başkanlığını uzun yıllar yapan. Eğitimci Hayrullah Can, başka...
Geleceğimizin teminatı Gençlik için akademisyenler emeğini esirgemedi. TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Destekleme Programı kapsamında geçtiğim ay (07 – 13 Temmuz 2025 tarihleri arasında Amasya’da gerçekleştirildi) “Doğa ve Çevre Dostu Atılgan Gençlik” başlıklı proje ile öğretmen adayı üniversite öğrencileri, farklı üniversitelerden alanlarında yetkin akademisyenlerle buluşma imkânı ...
Anavatanımız Türkiye Batı Trakya Türk toplumuna sahip çıkmasından Yunanistan’da bazı çevreleri yine rahatsız etti. (Foto: AA) Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Genel Başkanı: “Ülkemizin yöneticileri ve önde gelen siyasetçileri İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’daki Rum Ortodoks okulları ve kiliselerini ziyaretlerinde yaptıkları açıklamalarında sadece ve sürekli yalnız ‘Rum’ azınl...