İki Devletimiz var, Biri Doğduğumuz ve Doyduğumuz
1982 yılında Göppingen Türk Milli Kültür Cemiyetini kurmuş,acılışını yapmış Milli Kültür hizmetlerine o günde aralıksız devam ediyoruz.
Basınla yakından hic bir temasımız yok. Kim muhabir neredeler tanımıyoruz. Mart ayıydı İstiklal marşımızın kabulünün yıl dönümünü kutlamak için Uhingen Turnhalleyi tutmuş Rahmetli Hamza Eravşar hocamizi rahmetle anıyorum. Bu proğramımızı öğrenen Aydemir Uğurlu sırtında taşıdığı fotograf makinasıyla geldi,tanıştık. Tercüman gazetesinin Stuttgart muhabiriydi. Daha sonra benimde Tercüman gazetesinde muhabirlik etmeme imkan sağladı.Beraber uzun yıllar calıştık,daha sonra kendisi Türkiye gazetesinde ve Kanal 7 de calıştı Avrupa'da başarılı basın ödülü sahibi olan arkadaşım, meslekdaşım Aydemir Uğurlu'yla dostane bir röpertaj yaptık.
Aydemir Uğurlu kim.Okuyucularımıza kendinizi tanıtırmısınız?
Anadolu'nun en güzel kültür mirasının bulunduğu ve atlar diyarı olarakta bilinen Kapadokya'da ( Nevşehir) dünyaya geldim. ilkokolu 30 hanelik olan Hamzalı Köyünde okudum. Köyde yaşamamız ve ailemin Almanya'da olması sebebiyle Orta ve Lise tahsilimi Nevşehir imam Hatip Lisesinde yatılı
olarak okudum. Türkiye'de sağ sol çatışmasının yaşandığı 1980 yılında Ailemin yanına Almanya'ya gelmek zorunda kaldım. Tahsilimi Almanya'da yapmak istedim fakat yetersiz Almanca yüzünden bunu başaramadım. Ama pest etmedim. Uzaktan Eskişehir Anadolu Üniversitesinde işletme okudum. yaklaşık
10 yıl Tercüman Gazetesi Bölge Temsilciliği ve ardından Türkiye Gazetesi Stuttgart Muhabirliği ve Kanal7 Televizyonu Bölge Temsilciliği görevlerinde bulundum. 'Meslek Altın Bilezik", "Bu gençlere kim sahib çıkacak","Göçün 30. yılı, Düdük sesi" gibi yazı dizilerinin yanı sıra, 'Karar
sizin, köşe yazısı ve Aydemir Abi sizlerle çocuk sayfası hazırladım. 1990 yılında araştırma dalında Avrupa Türk Gazeteciler Cemiyeti Tarafından( Meslek Altın Bilezik) ve Avrupa Türk Federasyonu Ludwigsburg Bölgesi Ülkü Ocakları tarafından da, Bu gençlere kim sahib çıkacak, yazı dizilerim ödüle laik görüldü. 30 Yaşında bir oğlum Emre ve 32 yaşında bir kızım Ebru
var. Kızım Almanya'nın en çok satan Bild gazetesinde yazı ilerinde çalışıyor. Oğlum ise Spor menejerliği ve ardından işletme okuyarak, Adidas Firmasında genç iş adamlarına seminerler veriyor ve Türk Milli Takımlarımız; Basketbol ve Atletizim takımlarımızın Avrupa organizesini yapıyor.
Değerli Dostum sevgili Meslektaşım Doğan Tufan, Göçün 59. yılı ile ilgili ropertaj yapma isteğini kıramadım. Çünkü bende bir gurbetçi çocuğuyum. Birikimlerimi ve şahit oldugum olayları sizlerle anlatmaya çalışacağım.
Başımıza ne geleceğini, nelerle karşılaşacağımızı bilmeden bir macaraya atıldılar."Gurbet yolcusuyuz." diye diye gurbete çıktılar.Daha kendi ülkemiz içerisinde gurbeti tanımazken dilini,dinini bilmedikleri,her şeyi ile bize yabancı bir ilkeye, Almanya'ya geldiler.Burada öyle bir gurbete düştüler ki, tercüman olmadan neredeyse adım atamıyorlardı?. Artık onlar buralı olmaya karar verdiler. Bir kısım dertleri hala çözüm beklemekle beraber eski sıkıntılar kalmadı...Düşündükçe yüreğimize gam kasavet doluyor,Lisanı başka, iklimi başka,kültürü başka yabancı diyarları yurt edindiler.Hem gözler kalbin aynası değilmiy di? Diller değildi sadece konuşan,haller de konuşuyordu. Bilmedikleri yarın artık onlar için dündü.
Biz onların dünlerinde bu günlerini de yarınlarını da onların çocukları olarak iyi biliriz.
Malum hikaye: 1960'lı yıllarda "üç-beş kuruş kazanmak" için geldiler. Bir,bir daha derken,yıllar akıp gitmeye başladı...Bu arada, karanlığa alışan gözler misali,buralara alışmaya da başladılar; bazı
şekilleri hoşgelmeye de başladı,dönemediler.Önce eşlerini, daha sonra da çocuklarını yanlarına almaya başlayarak yerleşmeye başladılar.
şimdi ne olacak?
Daha doğrusu, şimdi ne oluyor? Burada doğan evlatlarımız ve onların evlatları milliyet duygusundan nasiblerini alabiliyorlar mı?
Ezansız, Kur'an'sız, bayramsız, bayraksız,kandilsiz,mevlidsiz nasıl Türk
olunur? Ta bebeklikten başlayarak dimağa yerleşmesi gereken milliyet
duygusunu, o mübarek değerler olmadan nasıl kazanılır?
Bir insan Türk ana-babadan doğmakla Türk olamaz. Türklük sadece kandan ibaret değildir. Eğer biz burada, çocuğumuzun milliyet duygusu kazanması
için gerekli zemini oluşturamazsak, Türk doğan bu yavrularımız, Alman,Fransız,ingiliz olurlar ki, teessürle bunun böyle olduğunu da görüyoruz.
Peki, ne yapmalıyız, veya neler yapabiliriz?
Her şeyden önce şunu kabul etmeliyiz: Buralarda oluşumuz kaderin bir tecellisidir. işi,hemen en kolayına gidip, siyasi mecraya dökmek ve: "Bizi buraya attılar,
ilgilenmiyorlar; sadece dövüz aracı olarak gördüler. Gavurun insafına terk ettiler" gibi sözler, akıp giden yıllar içerisinde eriyen çocuklarımızı kurtaramaz. Elbette, siyasetcilerimizin yapacağı çok şey vardır, zamanla yapılmadı.Elimizi, ayağımızı bağlayıp bekleyelim mi? Hayır!...
Atalarımız: "Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar." demiş. Bu
kurbağalar bizimdir.Kayıp bizimdir."Ateş bizimdir ve çaresi söndürmektir."
Yaptığınız gönül hizmetlerinizden de bahsedermisiniz?
Bölge Okul Aile Birliğin'de beş yıl Başkanlık yaptım.Tercübelerimi, bilgilerimi çocuklarımıza aktarmaya çalıştım.Bu dönem için de, verdiğimiz destek ve bilğilendirme sonucunda beş çocuğumuzu Alman Lisesine gönderdik.
Belediye Başkanı ve Okul Müdürleri ile kurduğumuz iyi ilişkiler sonucunda; çocuklarımıza, Ek dersler, bilğilendirme toplantıları, Bağlama kusları gibi ihdiyaçlar doğrultusunda kurslar açmaya çalıştık.Stuttgart Başkonsolosluğumuz ile birlite toplantılar yaparak vatandaşlarımıza
bilğilendirme toplantıları düzenledik.
Cemiyetler ( Spor ve Dernekler) hizmetlerinde yeterli mi?
Bugüne kadar çok yazılmış,çok konuşulmuş, ancak hep de yazıldığı ve konuşulduğu yerde kalmış olan bir mevzu, kaderine terkedilmiş vatandaşlarımıza cemiyetler ve kuruluşlar bir nebze olsun bir araya gelmelerinin dışında ileriye dönük fazla bir yol gösterici olamamışlardır.
Çünkü onlarda da bilgi birikimi ve donanım yoktu. Onlarda hazırlıksız
yakalandılar. Büyük şairimiz Abdurrahman Karakoç, 1968 lerde şöyle demişti:
" Karlı dağdan şehre indi fırtına
Cam dalında çiçek açtı martinler;
Bir arzuhal yazsam DEVLET katına
Bu havada kim okur da kim dinler?"
Her yazı gibi yazımızın az veya çok okunacağını biliyoruz,ama yine de yazacağız."Balık bilmezse Haluk bilir." denmiş.TC vatandaşları olmasına rağmen Türkiye dışında yaşamaya mecbur kalmış üç milyondan fazla insanımız var. Bunun hemen hemen dörtte üçü de Almanya'dadır.Bu sayı dünyadaki pekçok devletin nüfusundan fazladır.Vatandaşın devlete,devletin vatandaşa karşı vazifeleri açısından meseleye baktığımız zaman orta halli bir devletin vatandaşı kadar bile huzur ve mutluluğa sahip olmadığımız görülecektir.Aslında iki devletimiz var; daha iyi bir durumda olmamız icabederdi. Birisinin bıraktığını öteki tamamlayarak çift yönlü bir hizmete muhatab olur, gül gibi yaşayıp giderdik.Gelin görün ki, birinin geriye bıraktığını öteki dünden terkediyor ve dert yumağı da giderek büyüyor. Halbuki biz her iki devlete karşı da vazifelerimizi hakkıyla yerine getiriyoruz.
Tek damlaydı bu cihan,
Sen tohum saç git,
bilinmez ne gösterir zaman.
Anlamasa da bu işi ayakta uyuyan,
Yapılanlar arif olana apaçık beyan...
Bin bir fenalığın kol gezdiği şu fevkalade kirlenmiş dünyada, her zaman temiz kalabilmiş bir şey varsa o sevgi, onca sararıp solan gülendam şeylerin yanında hiç renk atmadan güzellik ve cazibesini koruyabilmiş bir dilber varsa o da yine sevgidir. Korkunç sis ve dumanın sarıverdiği şu günümüzde, bir ışık arıyor insan oğlu.Her problemi çözmenin farklı bir yolu var.Yanlışlara dur deyiverecek anahtar; sevgidir.
Söz balyozda,düşünce,kitap ayak altında, Bir kaba kuvvet hükmediyor hemen her yanda; kıyametler kopuyor ama çok veliler hala uykuda, ufuklar her gün daha da buğulu, en kısa zamanda bu uykudan uyanma zamanı geldi ve geçiyor.
Bana ne diyemeyiz, çünkü bu gençlik bizim çocuklarımız...Anlamak başkadır,bilmek başkadır; bin şeyi bilmektense,bir şeyi anlamak daha iyi dir. Çocuklarımızı anlamaya çalışalım…
Aydemir kardeşim vermiş oldugun bu bilgiler ve bize ayırdığı kıymetli vakitleriniz için teşekkür ederim.
Bende size çok teşekkür ederim. Bizi hazirlayacak büyük bir vefa gösterdiniz. Başarılar dilerim Doğan kardeşim.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Diğer Köşe Yazıları
“Türkçemiz Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Türkçe konuşulan yerlerde başlar ve biter" ifadesi, Türk dilinin coğrafi yayılımını ve kültürel etkisini vurgulayan bir ifadedir.
Bu söz, Ömer Seyfettin'e atfedilir ve Türkçenin konuşulduğu geniş bir coğrafyayı ifade eder.
Bu ifade, Türkçenin sadece Türkiye sınırları içinde değil, aynı zamanda Adriyatik Denizi'nden Çin Seddi'ne kadar uzanan geniş b...
Almanya’nın Sachsenheim kasabası Baden-Württemberg eyaletinde yer alır. Bu şehir, Stuttgart’ın yaklaşık 30 km kuzeybatısı Ludwigsburg ilçesine bağlıdır.
Stuttgart’a yakın olması nedeniyle bölge ekonomik ve kültürel olarak oldukça aktiftir.
Sachsenheim Şehrinde her 5 yılda bir yapılan ve çeşitli milletlerin, kültürlerinin sergilendiği programa Türk toplumu olarak yaklaşık 25 yıldan beri i...
Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Böyükata, hoca kendisini eğitim gören gençlere adamış. Mustafa Böyükata gibi iyi yetişmiş gönüllü olarak nesillerimizin teorik ve pratik eğitimleri için büyük gayret ve çalışma içerisinde. Bu Projenin bütün aşamalarında gençlere rehberlik eden ve gönüllü eğitmenlik yapan Prof. Dr. Mustafa Böyükata, gezerek öğrenmenin ve sahadan proje konusu...
Diyarı gurbette yaşayanlar, memleketlerine, baba, ata ocağına bayramlarda, okul tatillerinde gelerek hasret gideriyorlar. Bu gurbet kervanına bundan 45 sene evvel daha 18’ne girmemiştim ki bizde katıldık. Vatanın, anne ve babanın milli ve dini değerlerin kıymetini ayrı kalınca daha kıymetleniyor. Hasretlik katmerleşiyor. Kavuşma günleri adeta iple çekiliyor. Allah kimseyi vatansız yapmasın. Cennet...
Tarih öğretmenimiz Fahri Taş hocamla 1980 yılının bir Temmuz ayında Lisemizin bahçesinde bize çay ikram etti. Öğrencisi olarak çok mahcup olmuştum. Hiç gurur kibir yoktu. Öğrencisini bir evladı ve kardeşi gibi kucaklayan başını okşayandı. Hizmeti çok seviyor ondan hep haz alıyordu. Tatlı tatlı sohbeti vardı. Tarihi anlatırken bize etkisi çok oluyordu. Dili çok tatlıydı. Rabbim rahmetiyle muamele e...
Almanyanın Baden-Wüertemberg eyaletinin başkenti Stuttgart’ın ilçesi Göppingen’in şirin kasabası Ebersbach Fils Türk Spor Kulübü geçtiğimiz hafta sonu genel kurula giderek yeni yönetim kurulunu seçti.
1997 Senesinde Kurulan EbersbachTürk Spor Kulübünün kurucularından olan Dursun Çoban 13. Genel Kurulunda ittifakla başkanlığa seçildi.
1990 yılında Tercüman Gazetesi muhabirliğim döneminde, Gaz...
Küresel Gazeteciler Konseyi İsrail polisinin Tel Aviv’de görevini yapmaya çalışan TRT ekibine yönelik müdahalesini kınayan bir basın bildirisi yayınladı.
Yayınladıkları basın bildirisinde
“Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) olarak, İsrail polisinin Tel Aviv’de görevini yapmaya çalışan TRT ekibine yönelik müdahalesini en güçlü biçimde kınıyoruz” denildi.
Bildiri şöyle,
“Basın mensu...
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi (KAEÜ) Yıldızlar Havacılık Topluluğu tarafından düzenlenen AHİCE Havacılık Kariyer Etkinliği çekim merkezi haline geldi. Farklı üniversitelerden katılan öğrenciler mutlu ayrıldıklarını ifade ettiler.
Gençlik ve Spor Bakanlığının Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında desteklenen Etkinlik, 8 Mayıs 2025 Perşembe günü KAEÜ ...
Göppingen ve Çevresi Diyanet Türk İslam Birliği (DİTİB) Merkez Cami Türk Alman dostluğunun pekişmesi adına çok güzel ve özel hizmetlere imza atıyor.
Başkan ve yönetim kurulu üyeleri üçüncü kuşak dediğimiz geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizden oluşuyor. Başkanın babası benim çok sevdiğim taktir ettiğim arkadaşımdı. Takdiri ilahi bu ya sevdiğimiz dostumuzu, bizden daha çok seven yüce Alla...
Almanya’da yetişmiş, Almanya Millî Görüş teşkilatı genel merkezinde genel sekreter olarak uzun yıllar başarılı genel sekreterliğini yaptı. Mustafa Yeneroğlu Ak Parti’den İstanbul Milletvekili olarak meclise girmişti. Daha sonra Ak Parti’den ayrılan Mustafa Yeneroğlu, tekrar Ali Babacan’ın genel başkan olduğu Deva Partisi’nden tekrar İstanbul Milletvekili olarak meclise girdi. Milletvekili Mustafa ...
Eğitimci- Yazar- Aile ve Dini Rehberlik Danışmanı: Yasemin Elvan Şahin, kurduğu kitap standında ziyaret ettik, büyük bir emek vererek okuyucu için yazdığı eğitim içerikli eserleri olan kitaplarımdan aldık, Yasemin Şahin hocanın sohbetini dinledik ilminden feyiz aldık. Sohbetinde “Bir zamanlar misafir işçi olarak gelen dedelerin torunları artık böylesi güzel festivallere şenliklere ve etkinliklere ...
Bulgaristan Türklerinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya Avrupa’nın 10 farklı ülkesinden 17 Türk kuruluşu katıldı
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), 29 Mayıs-1 Haziran 2025 tarihlerinde üyesi olduğu Avrupa Milletleri Federal Birliği (FUEN) Türk Azınlıkları/Toplulukları Çalışma Grubu (TAG)’nun 11. Yıllık Toplantısı’na katıldı.
Bulgaristan Türklerini temsilen Gençlik v...
Kurban Bayramı’na kavuşmanın heyecanıyla Bayram sabahı Cami yolundayım. Sabahın seheri. Caddeler yeni hareketleniyor. İşe gitmek için evinde çıkanlar arabaya binenlerle selamlaşıyorum. Elimde tek el tesbihim zikir getirerek gidiyorum. Cami yürümeyle bana on beş dakika, Camiye geldim benim gibi erken gelenlerle selamlaştık, kucaklaştık. Bayramı birlikte yaşamanın sevincini yaşadık.
Peygamber...
Milletine ve insanlığa aşık hizmet ehli Bekir Sipahi 14 Eylül’de yapılacak yerel seçimlerde, Solidarität für Duisburg (SfD) yeniden aday olarak halkın karşısına çıkıyor.
“Beş yılda 2000’in üzerinde vatandaşımızın sorununu çözdük, 90’dan fazla önergeyle mecliste aktif rol aldık.
Fraksiyon Başkanı Bekir Sipahi, sizlerin desteğiyle yeniden Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği için adayım.
Biz,...
1980 Eylül ayında Güney Almanya'nın başkenti Stuttgart ilinin Göppingen ilçesine 45 yıl oldu geleli. İlk geldiğim 1980 yıllarında, ilk tanıdığım Nevşehir ili Kaymaklı kasabamızdan Zeki Ersoy, Aslen Yozgat ili Boğazlıyan ilçemizden olup, Ankara’da doğup büyüyen orta ve lise okullarını yine başkentimizde okuyan Mehmet ve Ramazan Özcan kardeşlerle ilk tanıdığım, ruhen sevdiğim, milli ve İslam’ı davan...