Kuzey Almanya eyaletinin Hattingen şehrinde ikamet eden ,Hattingen CDU üyesi ve yönetim kurulunda görev yapan, kısa adı ATİB olan Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği genel başkan yardımcılığı ve Hilal Yardım Organizasyon e.V sorumlusu olarak görevli olarak uzun yıllar hizmet eden Ramazan Hami Özdemir, IG Metall sendikasında Duisburg- Dinslaken delegesi olarakda görev yapmakta, Ceşitli Gazete ve dergilerde yazılar yazan Ramazan Özdemir'le Göç ve Türkler üzerine bir söyleşi yaptık.
Ramazan bey okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız?
"Efendin ben Aksaray-Ortaköy doğumluyum, ilkokulu köyümde okudum daha sonra Ortaokul ve Liseyi okumak için 1974-1979 yıllarında Kırşehir’e gittim fakat yetmişli yıllarındaki siyasi olaylarından dolayı, eğitimimi yarıda bırakarak,Babamın isteği üzere Federal Almanya’ya geldim.
Türkiye’de yabancı dilimim Almanca olmasından dolayı kısa sürede Almancayı ögrendim.
Burada meslek okuluna giderek hem çalışarak ve aynı zamanda haftada iki kere okula giderek meslek ögrendim ve Almanya’nın en büyük demir çelik işletmesi olan Thyssenkrupp fabrikasında 39 senedir çalışıyorum.
1982 tarihinde evlendim, 4 çocuk babasıyım 2 kız, 2 erkek ve 1 torun dedesiyim.
3 çocuğum üniversiteyi bitirdi, biri serbest meslek sahibi.
Almanya'da sosyal hizmet edenlerdensiniz Cemiyet hizmetleriniz ne durumda?
Almanya’ya geldiğim ilk günden itibaren teşkilatlar içerisinde faliyetlere katıldım Avrupa Türk Federasyonuna bağlı, Hattingen Türk Kültür Ocağında içinde bulunarak teşkilat eğitimi aldık.
Spor kulüpleri içerisinde (Hedef Spor Hattingen ,Amaç Spor Bochum) kurucu ve yönetici olarak hizmet ettim.
İçinde yaşadığım Hattingen şehrinde siyasi faliyetlerde insanlarımızın dışlandığını görünce bunun önlenmesi için harekete geçerek, Hattingen Belediyesine yabancılar meclisi kurulması için 1989 yılında 480 imza toplayarak belediyeden talepte bulunduk.
Bilhassa yetmişli ve seksenli yıllarında Türklere konut kiralamıyorlar ve ev bulmak çok zordu türklere ev vermiyorlardı.
Şehrimizde Yabancılar meclisi kurulması için çaba harcayarak bunun kurulmasına öncülük ederek ilk seçilen üyelerden oldum ve uzun yıllar burada hizmette bulundum.
Yine 1990 yıllarının başlarında CDU partisinden üyelik için davet aldım ve üye oldum.
Şehir parlementosuna ( Stadtrat)seçilerek oradada hizmetlerde bulundum.
Şehrimizde Müslüman mezarlığı kurulmasına öncülük ettim ve göçmenlerin sorunları konusunda çaba harcadım.
Göçmenlerin uğradı özelikle Türkler’in uğradığı ayrımcılığa karşı çok mücadele verdim.
Alman ve Türk medyasında göçmenlerle ilgili tartışma programlarına katılarak onların sorunlarını dile getirdim.
CDU içerisinde kurulan Deutsche Türkische Forum (NRW-DTF) içerisinde bulundum ve bir dönem yönetiminde görev yaptım.
1987 yılında kurulan ATİB teşkilatına girerek, ATİB teşkilatının her kademesinde görev yaparak 2018 yılına kadar aktiv bir şekilde bu hizmetlerimi sürdürdüm.
ATİB -Avrupa Türk İslam Birliginin benim hayatımada ayrı bir yeri vardır,çünkü hayatımın akışı bu teşkilat içerisine girdikten sonra çok farklılık gösterdi özelikle Musa Serdar Çelebi ve Fikret Ekin beyin çok büyük katkıları olmuştur.
Görev yaptıgım süre içerisinde ATİB teşkilatı ile Alman siyasileri bir araya getirttik ve sorunlarımızı yüz yüze görüşülmesini sağladık.
ATİB teşkilatı olarak Alman siyasileri ile birlikte çok önemli çalışmalar yaparak teşkilatımıza ve insanlarımıza hizmetler yapmaya çalıştık.
Özelikle başlattığımız ATİB’li gençlerin Meclis ziyaretleri çok kabul görmüştü.
ATİB ve Hilal içerisinde aktiv görev yaptıgım 22 sene içerisinde dünyanın bir çok ülkesine yardım götürdüm oradaki mazlum ve mağdurların acısını hafifletmek için çok çaba ve gayret gösterdim.
Hilal Yardım Organizasyonu olarak yaptığımız yardımlarda Yakup Tufan ağabeyi hatırlatmak benim için çok önemli bir vefadır çünkü onun şevkini, imanını, samimi duruşunu beraber yaptığımız seyahatlerde bana verdiği pozitif enerjiyi unutamam.
Bu yaptığım hizmetleri sadece ve sadece Allah rızası için yaptım hiç bir maddi karşılık almadan.
Şehrimizde bir çok sivil toplum kuruluşları içerisinde aktiv bir şekilde halen çalışmalara katılıyorum.
IG Metall sendikası içerisinde aktiv bir şekilde hizmet ediyorum ve IG Metall Duisburg-Dinslaken delegesiyim.
Aksaray dernekleri içerisinde faliyetlere katılarak imkanlarımızın verdigi ölçüde hizmet vermeye devam ediyoruz, dergiler çıkarıyor, sosyal faliyetlerde bulunuyoruz.
Bunların içerisinde özelikle belirtmeliyimki 2018 tarihinde köyümde Aksaray-Ortaköy-Saları Alaca Köyüne büyük bir sosyal tesis yapılmasına vesile olduk."
Almanyadaki sorunlarını konu edinen makaleler yazıyorsunuz okuyucular dan ilgi nasıl ?
"Evet son yıllarda ise Avrupa Türklerinin sorunları ile ilgili makaleler yazıyorum. Yazdığım yazılara büyük bir teveccüh olduğunu gördüm.
Türkiye ve Almanya’dan sürekli yazmam isteniyor bana ulaşan bilgilere beş bin civarında bir insana bu yazılar ulaşıyormuş.
Rabbim bize müsade ettigi müdettce, yani bu can bu bedende olduğu sürece hizmete devam edeceğiz."
Avrupa’ya Göcün 59. yıĺındayız, Göç ile ilgili değerlendirme yapar mısız ?
"Almanya’daki Türk sivil toplumu, özellikle son dönemde hem Almanya hem Türkiye’de oluşan karşılıklı gündemler itibariyle, her iki devlet açısından başta politik ve sosyal açılardan olmak üzere giderek önem kazanmaktadır.
Almanya`da nüfusun yaklaşık %20’sine tekabül eden 16,5 milyon yabancı ve Alman vatandaşlığına sahip yabancı kökenli bulunmaktadır ve bu rakamın içerisinde en büyük paya üç milyona yaklaşan nüfusuyla Türk ve Türk kökenli Almanlar sahiptir.
Almanya’nın en büyük göçmen toplumu olan Türklerin 60 yılı aşan bir zaman içerisinde kurdukları dernekler; sanattan, spora, din ve politikadan, kadın ve gençlik konularına, sosyal hizmetlerden, hemşehriliğe, uyum konularından iş ve meslek alanlarına kadar oldukça zengin bir sivil toplum hayatı oluşturmaktadır. Almanya’da kaç Türk derneği olduğuna dair ise net bir sayıya ulaşılamamakta, ancak toplam dernek sayısının binlerce olduğu çeşitli kaynaklar tarafından (Örn. Hunger (2005) onbir bin; Koç (2012) iki bin; Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB ty1) dört binin üzerinde) ifade edilmektedir.
Derneklerin faaliyet alanı itibariyle dağılımına bakıldığında ise yaklaşık beşte birinin dini dernekler, geriye kalan kısmımın ise diğer alanlarda çalışan dernekler olduğunu ifade eden araştırmacılar olsa da ,faaliyet alanı itibariyle derneklerin dağılımına ilişkin güncel bir bilgiye rastlanmamıştır.
Almanya’daki Türk nüfusunun ne kadarının bu derneklere üye olduğu ya da tam olarak ne kadarının bu derneklerce temsil edildiği de ayrı bir konu olup bu konuda da net bir rakama ulaşmak oldukça zordur. Ancak,Türklerin %64 gibi bir oranla sivil toplum faaliyetlerine katıldığı ortaya konmuştur.3 milyona yaklaşan Türk nüfusuna kabaca uyarlandığında, bir milyondan fazla Türk’ün, sivil toplum faaliyetlerine aktif olarak katıldığı söylenebilir.
Türk nüfusunun sivil toplum hayatına bahsedilen yoğun aktif katılımı, Türk derneklerinin Türk ve Alman toplumu açısından son derece önemli birer yapılanma olduklarını çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Türk toplumun birlikteliğini sağlamak, bireylerin hem Türk hem Alman sosyal hayatına katılımlarını teşvik etmek, ilgili kesimlerde aidiyet duygularını güçlendirmek, Türk nüfusunun potansiyelini belirli alanlara kanalize etmek, toplumdaki çeşitli ihtiyaçların giderilmesi vb. birçok amaçla faaliyetlerini sürdüren bu kuruluşlar, aynı zamanda entegrasyon, Almanya’daki Türk göçmenlerin sorunları ve çifte vatandaşlık, ırkçılıkla mücadele, Türk göçmenlere Almanya yerel seçimlerinde oy kullanma hakkının verilmesi gibi politik boyutları olan konular üzerinde de -çoğunlukla yerel ve nadiren de uluslararası düzeyde- çalışabilmektedir.
Haziran 2016’da Alman meclisinden geçen (sözde) Ermeni Soykırım Tasarısı, Temmuz 2016’da Türkiye’de gerçekleşen darbe girişimi ve Nisan 2017 Türkiye Anayasa değişikliği referandum süreçlerinde ve devamında iki ülke arasında yaşanan gerilim vb.), özellikle politik ve sosyal temalar çevresinde bu dernekleri daha da ön plana çıkarmaktadır.
Hem zengin Türk sivil toplum hayatı, hem de son dönemdeki ilgili gelişmeler, Türk derneklerini dış dünyayla birlikte daha yakından inceleme gerekliliğini ortaya koymakta, literatüre baktığımızda ise ne Almanya genelinde, ne de eyaletler bazında bu kuruluşların çeşitli çevre birimleriyle nasıl bir etkileşim içerisinde olduğuna dair geniş kapsamlı ve katılımlı güncel saha araştırmalarının bulunmadığı dikkat çekmektedir.
Almanya’daki Türk sivil toplum dünyasına ilişkin literatüre baktığımızda; Türklerin birey olarak sivil toplum hayatına katılımları (gönüllülük freiwilliges Engagement vb.) ile ilgili bazı çalışmalarla karşılaşılmaktadır.
Sivil katılım haricinde, Almanya’daki Türk derneklerine yönelik literatüre baktığımızda, derneklerin sosyal, ekonomik ve politik temalar ekseninde incelendiği ve genellikle çalışmaların merkezinde entegrasyon perspektifinin ön planda olduğu görülmektedir."
Genclerimiz iki kültürlülük eğitimi ile yetişiyorlar ne dersiniz?
"Çok kültürlülük, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı toplumu tanımlayan bir kelimedir.
Kültür,ise toplumların kendilerine özgü olan ve gelecek nesillere aktardıkları maddi veya manevi her şey.
Avrupa kültürü, Avrupa kıtası üzerinde bulunan milletlerin öz kültürlerinin birbirleriyle olan ortak noktaları ya da birbirine geçerek oluşturduğu ortak birikim olarak tanımlanabilir.
Avrupa kültürü başlıbaşına Batı Kültürünün kendisi ya da kaynağı olarak nitelendirilebilir.
Ortak bir Avrupa kültüründen söz edilebilmesini sağlayabilecek en önemli ölçü, Avrupa'nın neredeyse tamamına yayılmış olan Hıristiyanlık inancıdır.
Geçmişte bu oluşum kendi içinde bölünerek ayrışmışsa da tarih boyunca Avrupa'yı birleştiren ve bütünleştiren en önemli unsur olmuştur.
Batı, Greko-Latin medeniyetini, Yunan zekâsı-Roma düzeni ve Hıristiyanlık ahlak ve hassasiyeti üzerine inşa etmiştir ve yine batı bunu kendi emperyalist emelleri için kullanmıştır.
Batı medeniyeti ve kültürü insanlığın üzerinden silindir gibi geçmiştir ; dünyayı yangın yerine çevirerek ne din bıraktılar, ne iman, ne töre, ne kültür, ne ahlak, ne düzen, ne nizam; her şeyi altüst ettiler.
Federal Almanya ise kültürde şairler ve düşünürler ülkesi olarak anılır yine son zamanlarda fikirler ülkesi diyede anılmaktadır.
Burada 240 tiyatro, yüzlerce senfonik orkestra,binlerce müze ve yirmi beş bin kütüphane bulunmaktadır.
Almanya'da her yıl 91 milyon kişi müzeleri ziyaret etmekte, 20 milyon kişi tiyatro ve operaya gitmekte ve 3,6 milyon kişi senfonik orkestraları dinlemektedir.
Federal Almanya’da bir sende sinemalara giden insan sayısı yüz milyonun üzerinde."
Mozart, Beethoven, Goethe, Nietzsche,Brecht gibi kültür insanları yetiştiren Almanya’da Bizim Çocuklarımız nasıl Türk kültürü olarak ayakta kalabilecek?
"Böyle bir ülkede paralel bir kültür oluşturmak veya iki kültürlü yaşamak mümkün mü ?
"Avrupa’da yaşayan biz türkler altmış senedir burada yaşıyoruz,kendi iç dünyamızda, bir dünya inşa etmeye çalışıyoruz.
Bazı şehirlerde,mahalelerde paralel bir toplum ortaya çıkmış durumda.
Bizler burada iki dünyada yaşıyoruz.
Almanya’da dinî cemaatlerin:
-Vakıfları yoktur.
-Hastaneleri yoktur.
-Öğrenci yurtları yoktur.
-İmam yetiştiren yüksek okulları yoktur.
-Kur’an öğretmeni, din dersi öğretmeni yetiştiren kurumları/okulları yoktur.
-Gazeteleri, dergileri yoktur, televizyonları yoktur.
-Tam gün mesai yapan hukukçuların çalıştığı hukuk büroları yoktur.
-Danışma merkezleri, araştırma merkezleri yoktur.
-Sosyal konutları yoktur…
-İhtiyaç duyulan kitapları Almanca’ya çeviren tercüme büroları yoktur.
-Kültür Merkezleri yoktur… Velhasıl gelecekleri yoktur."
Evet burada nasıl bir dünya inşa edeceğiz ?
"Birinci nesil buraya gelirken farklı bir yaşam beklentisi vardı ve onların kafasında geriye dönüş hayali bulunuyordu.
İkinci nesil ise iki dünya arasında sıkışık yaşıyor.
Üçüncü ve dördüncü neslimiz ise buralı yani yerli.
Nesiller arasındaki kültür farkı biraz daha açılmakta ve bir kopuş yaşanıyor.
Gençlerimiz arasında kulağı küpeli, vücudunun organlarına dövme yaptıranların sayısı hergün artmakta, giyim tarzı değişmektedir.
Baba ile oğul, Anne ile kızı veya Dede ile Torun arasında kültür çatışması yaşanmaktadır.
Genç bir kardeşimiz bana türk kültürünü üzerimde taşıyorum demişti, nasıl taşıdığını sorduğumda, bana arka boyununu açarak ay yıldız dövmesi yaptırdığını göstermişti.
Kültür dünyamızı bu nesiller arasında şekillendirmeye çalışıyoruz.
Bizler iki kültür arasında sıkışmış durumdayız.
Kendimizin nereye ait olduğunu bilmiyoruz veya nasıl tarif edeceğimizde."
İki dil, iki vatan, iki kültürlü olarak burada uzun süre yaşamak mümkün mü veya buna müsaade ederler mi ?
"Bizler Aklımızı yerinde kullanabilirsek ve modernizim adına sunulanlara kanmadan, küresel emperyalizmin bize dayattığı erozyon kültürüne dayanabilirsek ayakta kalabiliriz.
Eğer bizler bu erozyonu önleyemezsek ne dilimiz, ne dinimiz, ne töremiz , ne kültürümüz ve ne de ahlakımız kalır!
Çok ciddi olarak burada yaşayan müslümanlarla kültür olarak bir entegrasyon yaşamanın yolunu bulmalıyız çünkü birbirimize çok ihtiyacımız var.
Türkiye’den gelen imamların buraya gelirken, beraberinde türk kültürünüde getirmesini beklerdik fakat gelen bu insanlar daha çok ekonomik yönünü düşünerek geliyorlar.
Benim kanaatim batı medeniyetinin parelel bir topluma veya kültüre tahammül etmeyeceğidir.
İki kültürlülük hiç bir devletin ve toplumun arzuladığı bir şey olamaz, bilhassa kendini diğer kültürlerden üstün gören toplumlar için asla.
Kendi medeniyetinden gelen Polonyalıları diğer toplum kesimlerini kültür olarak eritecek formüller bulan Almanya bize nasıl bir kültür formülü bulacak !!!
Ramazan bey kardeşim bunca işinizin olmasına rağmen bizi kırmadınız söyleşimiz için size teşekkür ediyorum.
"Efendim asıl ben size teşekkür ederim, Doğan kardeşim başarılar dilerim."
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 40. yılını çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam ediyor. Göppingen şehrinde düzenlen koşu ve yürüyüşe Württemberg bölgesinde DİTİB’e bağlı Türk İslam Birliği ve Cami derneği yöneticileri, din görevlileri ile birlikte Sporcu atletlerde katıldılar. Kısa adı DİTİB olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, Württemberg eyalet Birliği Başkanı İsmet H...
Merkezi Ludwigshafen’de bulunan Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu, geçtiğimiz ay genel kurulunu genel merkezde toplayarak yeni idarecilerini seçmişti. Genel başkanlığa tekrar Erol Yazıcıoğlu seçilmişti. Avrupa ülkelerinde şubeleri ve üyeleri olan Nizam-ı Alem Federasyonu, 30 yıl önce resmen hizmete başlamış ve bu günlere yani 30. yıla gelmiş bulunuyor. Yeni seçilen yöneticilerin tanıtılacağı ...
Emekli olan üç evlat babası vefalı okurumuz Yozgat Sorgun, Tuzlacık köyünden orta boy zarf içerisinde yine A5 ebadında mektupla ismimin de yazıldığı, “Dolma Kalem” geldi. Okurumun bu hediyesi beni çok sevindirdi, duygulandırdı. Tuzlacık Köyü’nden 17 yaşındayken gurbet dediğimiz, gurbet bildiğimiz, çok gurbetçiye acı vatan olan, şimdi ise çocuklarımızın, torunlarımızın Vatanı; ‘Almanya’. A...
Kısa adı ABTTF, Batı Trakya Türk Federasyonu hizmetlerine aralıksız devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Batı Trakya Türk toplumuna karşı devletin sistematik ayrımcılığının örneği olarak isminde Türk kelimesi geçtiği için kadın derneklerinin dernek kurma özgürlüğünün ihlal edildiğini aktardı, Batı Trakya’nın geri kalmışlığının bölgedeki Türk kadınları üzerindeki etkilerini dile getirdiği basın açıklamas...
Batı Avrupa Türklerinin duygu ve düşüncelerine Tercüman olan kültür elçimiz, gönül dostu, şair ve yazar büyük Ozan Yusuf Polatoğlu kardeşimle Batı Avrupa’ya göçün 30 Ekim1961 yılı münasebetiyle Avrupa ülkelerine Göçü konu edinen söyleşi etmiştim. Rahmeti, Rahmana kavuşan Ozan Yusuf’la son söyleşiyi yapmak nasip olmuştu. Daha sonraki aylarda kendisinin Korana hastalığı sonucu hastanende uzun ayl...
Kısa adı ANF olan Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu Avrupa ülkelerinde 30 yıl önce kurulmuş, bugün kendi hizmet binalarına kavuşmuş, Avrupa Türklüğüne külliye eserler içinde hizmet veriyorlar. Bugüne kadar başta Kurucu Genel Başkan, gönüldaşım Zülfü Canbolat, eğitim camiamızın yakından tanıdığı Prof. Dr. Orhan Kavuncu, 1980’lerden beri tanıdığım Heilbronn Ülkü Ocağı’nın gençlik kolları başkanlığı...
Almanya’nın Frankfurt şehrinde Prof. Dr. Fuat Sezgin’i Anma Programı gerçekleşti. Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı, Frankfurt Başkonsolosluğu ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından Frankfurt’ta Prof. Dr. Fuat Sezgin’i anma programı gerçekleştirildi. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in 100. doğum yıldönümü vesilesiyle düzenlenen anma programı...
19 Mayıs Samsun Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olan Tayyip Koçer Hoca, 28 yıldır devlet memuru. Diyanet işleri başkanlığının bütün birimlerinde çalıştı. Yurt dışı görevinde de bulunan Koçer, Şarkışla’daki müftülük görevinden ayrılarak Göppingen Merkez Camii’nde görevindeki hizmetine başladı. İlk Cuma vaazı ve hutbe konuşmasını yapıp namazını kıldırdı. “Ailece Camide buluşuyoruz” ...
Kısa adı BULTÜRK olan Bulgaristan Türkleri Derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk basın bildirisi yayınladı. Bildiriyi aynen yayınlıyorum; “Bugün burada toplanmamızın nedeni, 27 Ekim 2024 tarihinde Bulgaristan’da yapılacak olan erken genel seçimlerle ilgili olarak Türkiye'deki Bulgaristanlı çifte vatandaşlarının oy kullanmama ve seçimi boykot etme kararını açıklamaktır. Bu karar, yıllard...
Almanya’nın Baden- Würtemberg eyaletinin başkenti Stuttgart şehrinde bulunan Stuttgart Başkonsolosluğu Eğitim Ateşelerimizden Zeki Önsöz hocamın hakka irtihalinin üzerinden bir yıl geçti. • Eğitimci araştırmacı gönül insanı Zeki Önsöz’ü unutmadık, unutmayacağız. Rabbim rahmetiyle merhametiyle muamele eylesin. Mekânı cennet olsun. Sahibi olduğum Aktüel dergimize yazdığı makalesinde Almanya’d...
•Bugün 17 Ekim. Avrupa Türk İslam Birliği’ (ATİB) in 37.kuruluş yıldönümü. • Allah'tan, her dönem görev yapan Musa Serdar Çelebi, Fikret Ekin, Selahattin Saygın, İhsan Öner, Durmuş Yıldırım, İmam Çengiz gönüldaşlarıma emeklerinin zayi olmamasını diliyor gelecek için de hayırlı çalışmalar dilerim. Kısa adı ATIB olan Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği’nin Kurucularından ve Gene...
Dil Bayramımız kutlu olsun. Türklüğün vicdanı bir, Dini bir, vatanı bir, Fakat hepsi ayrılır Olmazsa lisanı bir. *Ziya Gökalp* Dil Bayramımız kutlu olsun Dilerim ki, Türkçemize sahip çıkmanın bilinci vatanımızın her köşesine yayılsın. Yayılması için Türk, Aydın, ilim, insanlarımız okullarımızla birlikte bütün kamu görevlilerimiz canla başla gayret...
T. C. Devleti Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Avrupa ülkelerine atanan din görevlileri görev yaptıkları camilerde irşat vazifelerine devam ediyorlar. Görevli atanan görevliler beş yıllığına hizmette bulunuyorlar. İşte geçtiğimiz son Cuma namazını kıldıran, genç gelecek vaat eden İzmir Üniversitesi ilahiyat fakültesi mezunu olan Halil Şanlı Göppingen DİTİB Merkez Camiin...
1985 yılının Nisan ayı, Almanya Türk Federasyonun Kuzey Almanya eyaletindeki büyük Kurultayında tanıdım, gazeteci Eyyüp Alp’i. Kolunda çantası, elinde fotoğraf makinası, kendisinin de boyu uzun olduğundan hep göze hitap ediyordu. Bende yeni Tercüman gazetesi muhabiri olarak gelmiştim. Benim Tercüman muhabiri olarak geldiğimi öğrenen Eyyüp Alp bana, “Sende mi Tercüman muhabirisin?” dedi. “Evet” ded...
Bir yıl oldu sevdiklerine veda edeli Bir yıl oldu sevdiği Resul’üne kavuşalı Çok özlediği çocuklarının Annelerine kavuşalı Aşıktı hem de çok sevdiği Leyla’sına kavuşalı. Foto: Fulya Ateş Almanya’ya ilk gelen nesillerimizdendi Aydınlı Hacı Hüsnü Ateş ağabeyim. Türk Kültür Merkezimizin vefalı üyesiydi. Yeni açtığımız Camimizin mihrabını, kürsü ve hutbesini büy...