Kuzey Almanya eyaletinin Hattingen şehrinde ikamet eden ,Hattingen CDU üyesi ve yönetim kurulunda görev yapan, kısa adı ATİB olan Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği genel başkan yardımcılığı ve Hilal Yardım Organizasyon e.V sorumlusu olarak görevli olarak uzun yıllar hizmet eden Ramazan Hami Özdemir, IG Metall sendikasında Duisburg- Dinslaken delegesi olarakda görev yapmakta, Ceşitli Gazete ve dergilerde yazılar yazan Ramazan Özdemir'le Göç ve Türkler üzerine bir söyleşi yaptık.
Ramazan bey okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız?
"Efendin ben Aksaray-Ortaköy doğumluyum, ilkokulu köyümde okudum daha sonra Ortaokul ve Liseyi okumak için 1974-1979 yıllarında Kırşehir’e gittim fakat yetmişli yıllarındaki siyasi olaylarından dolayı, eğitimimi yarıda bırakarak,Babamın isteği üzere Federal Almanya’ya geldim.
Türkiye’de yabancı dilimim Almanca olmasından dolayı kısa sürede Almancayı ögrendim.
Burada meslek okuluna giderek hem çalışarak ve aynı zamanda haftada iki kere okula giderek meslek ögrendim ve Almanya’nın en büyük demir çelik işletmesi olan Thyssenkrupp fabrikasında 39 senedir çalışıyorum.
1982 tarihinde evlendim, 4 çocuk babasıyım 2 kız, 2 erkek ve 1 torun dedesiyim.
3 çocuğum üniversiteyi bitirdi, biri serbest meslek sahibi.
Almanya'da sosyal hizmet edenlerdensiniz Cemiyet hizmetleriniz ne durumda?
Almanya’ya geldiğim ilk günden itibaren teşkilatlar içerisinde faliyetlere katıldım Avrupa Türk Federasyonuna bağlı, Hattingen Türk Kültür Ocağında içinde bulunarak teşkilat eğitimi aldık.
Spor kulüpleri içerisinde (Hedef Spor Hattingen ,Amaç Spor Bochum) kurucu ve yönetici olarak hizmet ettim.
İçinde yaşadığım Hattingen şehrinde siyasi faliyetlerde insanlarımızın dışlandığını görünce bunun önlenmesi için harekete geçerek, Hattingen Belediyesine yabancılar meclisi kurulması için 1989 yılında 480 imza toplayarak belediyeden talepte bulunduk.
Bilhassa yetmişli ve seksenli yıllarında Türklere konut kiralamıyorlar ve ev bulmak çok zordu türklere ev vermiyorlardı.
Şehrimizde Yabancılar meclisi kurulması için çaba harcayarak bunun kurulmasına öncülük ederek ilk seçilen üyelerden oldum ve uzun yıllar burada hizmette bulundum.
Yine 1990 yıllarının başlarında CDU partisinden üyelik için davet aldım ve üye oldum.
Şehir parlementosuna ( Stadtrat)seçilerek oradada hizmetlerde bulundum.
Şehrimizde Müslüman mezarlığı kurulmasına öncülük ettim ve göçmenlerin sorunları konusunda çaba harcadım.
Göçmenlerin uğradı özelikle Türkler’in uğradığı ayrımcılığa karşı çok mücadele verdim.
Alman ve Türk medyasında göçmenlerle ilgili tartışma programlarına katılarak onların sorunlarını dile getirdim.
CDU içerisinde kurulan Deutsche Türkische Forum (NRW-DTF) içerisinde bulundum ve bir dönem yönetiminde görev yaptım.
1987 yılında kurulan ATİB teşkilatına girerek, ATİB teşkilatının her kademesinde görev yaparak 2018 yılına kadar aktiv bir şekilde bu hizmetlerimi sürdürdüm.
ATİB -Avrupa Türk İslam Birliginin benim hayatımada ayrı bir yeri vardır,çünkü hayatımın akışı bu teşkilat içerisine girdikten sonra çok farklılık gösterdi özelikle Musa Serdar Çelebi ve Fikret Ekin beyin çok büyük katkıları olmuştur.
Görev yaptıgım süre içerisinde ATİB teşkilatı ile Alman siyasileri bir araya getirttik ve sorunlarımızı yüz yüze görüşülmesini sağladık.
ATİB teşkilatı olarak Alman siyasileri ile birlikte çok önemli çalışmalar yaparak teşkilatımıza ve insanlarımıza hizmetler yapmaya çalıştık.
Özelikle başlattığımız ATİB’li gençlerin Meclis ziyaretleri çok kabul görmüştü.
ATİB ve Hilal içerisinde aktiv görev yaptıgım 22 sene içerisinde dünyanın bir çok ülkesine yardım götürdüm oradaki mazlum ve mağdurların acısını hafifletmek için çok çaba ve gayret gösterdim.
Hilal Yardım Organizasyonu olarak yaptığımız yardımlarda Yakup Tufan ağabeyi hatırlatmak benim için çok önemli bir vefadır çünkü onun şevkini, imanını, samimi duruşunu beraber yaptığımız seyahatlerde bana verdiği pozitif enerjiyi unutamam.
Bu yaptığım hizmetleri sadece ve sadece Allah rızası için yaptım hiç bir maddi karşılık almadan.
Şehrimizde bir çok sivil toplum kuruluşları içerisinde aktiv bir şekilde halen çalışmalara katılıyorum.
IG Metall sendikası içerisinde aktiv bir şekilde hizmet ediyorum ve IG Metall Duisburg-Dinslaken delegesiyim.
Aksaray dernekleri içerisinde faliyetlere katılarak imkanlarımızın verdigi ölçüde hizmet vermeye devam ediyoruz, dergiler çıkarıyor, sosyal faliyetlerde bulunuyoruz.
Bunların içerisinde özelikle belirtmeliyimki 2018 tarihinde köyümde Aksaray-Ortaköy-Saları Alaca Köyüne büyük bir sosyal tesis yapılmasına vesile olduk."
Almanyadaki sorunlarını konu edinen makaleler yazıyorsunuz okuyucular dan ilgi nasıl ?
"Evet son yıllarda ise Avrupa Türklerinin sorunları ile ilgili makaleler yazıyorum. Yazdığım yazılara büyük bir teveccüh olduğunu gördüm.
Türkiye ve Almanya’dan sürekli yazmam isteniyor bana ulaşan bilgilere beş bin civarında bir insana bu yazılar ulaşıyormuş.
Rabbim bize müsade ettigi müdettce, yani bu can bu bedende olduğu sürece hizmete devam edeceğiz."
Avrupa’ya Göcün 59. yıĺındayız, Göç ile ilgili değerlendirme yapar mısız ?
"Almanya’daki Türk sivil toplumu, özellikle son dönemde hem Almanya hem Türkiye’de oluşan karşılıklı gündemler itibariyle, her iki devlet açısından başta politik ve sosyal açılardan olmak üzere giderek önem kazanmaktadır.
Almanya`da nüfusun yaklaşık %20’sine tekabül eden 16,5 milyon yabancı ve Alman vatandaşlığına sahip yabancı kökenli bulunmaktadır ve bu rakamın içerisinde en büyük paya üç milyona yaklaşan nüfusuyla Türk ve Türk kökenli Almanlar sahiptir.
Almanya’nın en büyük göçmen toplumu olan Türklerin 60 yılı aşan bir zaman içerisinde kurdukları dernekler; sanattan, spora, din ve politikadan, kadın ve gençlik konularına, sosyal hizmetlerden, hemşehriliğe, uyum konularından iş ve meslek alanlarına kadar oldukça zengin bir sivil toplum hayatı oluşturmaktadır. Almanya’da kaç Türk derneği olduğuna dair ise net bir sayıya ulaşılamamakta, ancak toplam dernek sayısının binlerce olduğu çeşitli kaynaklar tarafından (Örn. Hunger (2005) onbir bin; Koç (2012) iki bin; Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB ty1) dört binin üzerinde) ifade edilmektedir.
Derneklerin faaliyet alanı itibariyle dağılımına bakıldığında ise yaklaşık beşte birinin dini dernekler, geriye kalan kısmımın ise diğer alanlarda çalışan dernekler olduğunu ifade eden araştırmacılar olsa da ,faaliyet alanı itibariyle derneklerin dağılımına ilişkin güncel bir bilgiye rastlanmamıştır.
Almanya’daki Türk nüfusunun ne kadarının bu derneklere üye olduğu ya da tam olarak ne kadarının bu derneklerce temsil edildiği de ayrı bir konu olup bu konuda da net bir rakama ulaşmak oldukça zordur. Ancak,Türklerin %64 gibi bir oranla sivil toplum faaliyetlerine katıldığı ortaya konmuştur.3 milyona yaklaşan Türk nüfusuna kabaca uyarlandığında, bir milyondan fazla Türk’ün, sivil toplum faaliyetlerine aktif olarak katıldığı söylenebilir.
Türk nüfusunun sivil toplum hayatına bahsedilen yoğun aktif katılımı, Türk derneklerinin Türk ve Alman toplumu açısından son derece önemli birer yapılanma olduklarını çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Türk toplumun birlikteliğini sağlamak, bireylerin hem Türk hem Alman sosyal hayatına katılımlarını teşvik etmek, ilgili kesimlerde aidiyet duygularını güçlendirmek, Türk nüfusunun potansiyelini belirli alanlara kanalize etmek, toplumdaki çeşitli ihtiyaçların giderilmesi vb. birçok amaçla faaliyetlerini sürdüren bu kuruluşlar, aynı zamanda entegrasyon, Almanya’daki Türk göçmenlerin sorunları ve çifte vatandaşlık, ırkçılıkla mücadele, Türk göçmenlere Almanya yerel seçimlerinde oy kullanma hakkının verilmesi gibi politik boyutları olan konular üzerinde de -çoğunlukla yerel ve nadiren de uluslararası düzeyde- çalışabilmektedir.
Haziran 2016’da Alman meclisinden geçen (sözde) Ermeni Soykırım Tasarısı, Temmuz 2016’da Türkiye’de gerçekleşen darbe girişimi ve Nisan 2017 Türkiye Anayasa değişikliği referandum süreçlerinde ve devamında iki ülke arasında yaşanan gerilim vb.), özellikle politik ve sosyal temalar çevresinde bu dernekleri daha da ön plana çıkarmaktadır.
Hem zengin Türk sivil toplum hayatı, hem de son dönemdeki ilgili gelişmeler, Türk derneklerini dış dünyayla birlikte daha yakından inceleme gerekliliğini ortaya koymakta, literatüre baktığımızda ise ne Almanya genelinde, ne de eyaletler bazında bu kuruluşların çeşitli çevre birimleriyle nasıl bir etkileşim içerisinde olduğuna dair geniş kapsamlı ve katılımlı güncel saha araştırmalarının bulunmadığı dikkat çekmektedir.
Almanya’daki Türk sivil toplum dünyasına ilişkin literatüre baktığımızda; Türklerin birey olarak sivil toplum hayatına katılımları (gönüllülük freiwilliges Engagement vb.) ile ilgili bazı çalışmalarla karşılaşılmaktadır.
Sivil katılım haricinde, Almanya’daki Türk derneklerine yönelik literatüre baktığımızda, derneklerin sosyal, ekonomik ve politik temalar ekseninde incelendiği ve genellikle çalışmaların merkezinde entegrasyon perspektifinin ön planda olduğu görülmektedir."
Genclerimiz iki kültürlülük eğitimi ile yetişiyorlar ne dersiniz?
"Çok kültürlülük, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı toplumu tanımlayan bir kelimedir.
Kültür,ise toplumların kendilerine özgü olan ve gelecek nesillere aktardıkları maddi veya manevi her şey.
Avrupa kültürü, Avrupa kıtası üzerinde bulunan milletlerin öz kültürlerinin birbirleriyle olan ortak noktaları ya da birbirine geçerek oluşturduğu ortak birikim olarak tanımlanabilir.
Avrupa kültürü başlıbaşına Batı Kültürünün kendisi ya da kaynağı olarak nitelendirilebilir.
Ortak bir Avrupa kültüründen söz edilebilmesini sağlayabilecek en önemli ölçü, Avrupa'nın neredeyse tamamına yayılmış olan Hıristiyanlık inancıdır.
Geçmişte bu oluşum kendi içinde bölünerek ayrışmışsa da tarih boyunca Avrupa'yı birleştiren ve bütünleştiren en önemli unsur olmuştur.
Batı, Greko-Latin medeniyetini, Yunan zekâsı-Roma düzeni ve Hıristiyanlık ahlak ve hassasiyeti üzerine inşa etmiştir ve yine batı bunu kendi emperyalist emelleri için kullanmıştır.
Batı medeniyeti ve kültürü insanlığın üzerinden silindir gibi geçmiştir ; dünyayı yangın yerine çevirerek ne din bıraktılar, ne iman, ne töre, ne kültür, ne ahlak, ne düzen, ne nizam; her şeyi altüst ettiler.
Federal Almanya ise kültürde şairler ve düşünürler ülkesi olarak anılır yine son zamanlarda fikirler ülkesi diyede anılmaktadır.
Burada 240 tiyatro, yüzlerce senfonik orkestra,binlerce müze ve yirmi beş bin kütüphane bulunmaktadır.
Almanya'da her yıl 91 milyon kişi müzeleri ziyaret etmekte, 20 milyon kişi tiyatro ve operaya gitmekte ve 3,6 milyon kişi senfonik orkestraları dinlemektedir.
Federal Almanya’da bir sende sinemalara giden insan sayısı yüz milyonun üzerinde."
Mozart, Beethoven, Goethe, Nietzsche,Brecht gibi kültür insanları yetiştiren Almanya’da Bizim Çocuklarımız nasıl Türk kültürü olarak ayakta kalabilecek?
"Böyle bir ülkede paralel bir kültür oluşturmak veya iki kültürlü yaşamak mümkün mü ?
"Avrupa’da yaşayan biz türkler altmış senedir burada yaşıyoruz,kendi iç dünyamızda, bir dünya inşa etmeye çalışıyoruz.
Bazı şehirlerde,mahalelerde paralel bir toplum ortaya çıkmış durumda.
Bizler burada iki dünyada yaşıyoruz.
Almanya’da dinî cemaatlerin:
-Vakıfları yoktur.
-Hastaneleri yoktur.
-Öğrenci yurtları yoktur.
-İmam yetiştiren yüksek okulları yoktur.
-Kur’an öğretmeni, din dersi öğretmeni yetiştiren kurumları/okulları yoktur.
-Gazeteleri, dergileri yoktur, televizyonları yoktur.
-Tam gün mesai yapan hukukçuların çalıştığı hukuk büroları yoktur.
-Danışma merkezleri, araştırma merkezleri yoktur.
-Sosyal konutları yoktur…
-İhtiyaç duyulan kitapları Almanca’ya çeviren tercüme büroları yoktur.
-Kültür Merkezleri yoktur… Velhasıl gelecekleri yoktur."
Evet burada nasıl bir dünya inşa edeceğiz ?
"Birinci nesil buraya gelirken farklı bir yaşam beklentisi vardı ve onların kafasında geriye dönüş hayali bulunuyordu.
İkinci nesil ise iki dünya arasında sıkışık yaşıyor.
Üçüncü ve dördüncü neslimiz ise buralı yani yerli.
Nesiller arasındaki kültür farkı biraz daha açılmakta ve bir kopuş yaşanıyor.
Gençlerimiz arasında kulağı küpeli, vücudunun organlarına dövme yaptıranların sayısı hergün artmakta, giyim tarzı değişmektedir.
Baba ile oğul, Anne ile kızı veya Dede ile Torun arasında kültür çatışması yaşanmaktadır.
Genç bir kardeşimiz bana türk kültürünü üzerimde taşıyorum demişti, nasıl taşıdığını sorduğumda, bana arka boyununu açarak ay yıldız dövmesi yaptırdığını göstermişti.
Kültür dünyamızı bu nesiller arasında şekillendirmeye çalışıyoruz.
Bizler iki kültür arasında sıkışmış durumdayız.
Kendimizin nereye ait olduğunu bilmiyoruz veya nasıl tarif edeceğimizde."
İki dil, iki vatan, iki kültürlü olarak burada uzun süre yaşamak mümkün mü veya buna müsaade ederler mi ?
"Bizler Aklımızı yerinde kullanabilirsek ve modernizim adına sunulanlara kanmadan, küresel emperyalizmin bize dayattığı erozyon kültürüne dayanabilirsek ayakta kalabiliriz.
Eğer bizler bu erozyonu önleyemezsek ne dilimiz, ne dinimiz, ne töremiz , ne kültürümüz ve ne de ahlakımız kalır!
Çok ciddi olarak burada yaşayan müslümanlarla kültür olarak bir entegrasyon yaşamanın yolunu bulmalıyız çünkü birbirimize çok ihtiyacımız var.
Türkiye’den gelen imamların buraya gelirken, beraberinde türk kültürünüde getirmesini beklerdik fakat gelen bu insanlar daha çok ekonomik yönünü düşünerek geliyorlar.
Benim kanaatim batı medeniyetinin parelel bir topluma veya kültüre tahammül etmeyeceğidir.
İki kültürlülük hiç bir devletin ve toplumun arzuladığı bir şey olamaz, bilhassa kendini diğer kültürlerden üstün gören toplumlar için asla.
Kendi medeniyetinden gelen Polonyalıları diğer toplum kesimlerini kültür olarak eritecek formüller bulan Almanya bize nasıl bir kültür formülü bulacak !!!
Ramazan bey kardeşim bunca işinizin olmasına rağmen bizi kırmadınız söyleşimiz için size teşekkür ediyorum.
"Efendim asıl ben size teşekkür ederim, Doğan kardeşim başarılar dilerim."
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Genel merkezi Ankara’da olan,1980 öncesi Ülkü Ocakları ve 1980 sonrası Almanya Türk Federasyon genel başkanlarımızdan, Avrupa Türk İslam Birliği teşkilatının kurucularından Dr. Ali Batman, Başbuğ Alparslan Türkeş'in 27. ölüm yıl dönümü münasebetiyle milliyetçi, ülkücü camiaya çağrıda da bulunarak şöyle konuştu; "Kıymetli Ülküdaşlarım! Bugün malum olduğu üzere Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in 2...
2008-2013 yılları arası kısa adı DİTİB olan Diyanet Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği Göppingen Merkez Camii’ne kadrolu beş yıllığına din görevlisi olarak atanarak görev yapan, talebeler yetiştiren, sevilen severek gönüllere dokunan Yahya Yılmaz Hoca hizmet süresi dolunca, Türkiye’mize dönerek Sakarya şehrinde de Kur’an Kursu öğretmenliğine başladı. Çok sayıda Kur’an talebesi yetiştirdi. Kendis...
Sürgünün 78. yıl dönümünde Kırım Tatarlarının yarası kanamaya devam ediyor. Kendi vatanında zulüm gören, Doğu Türkistan Çin işgali altında, işgalden azınlığa düşen Kırım Tatarlarından kendi vatanında vatansız bırakılan Ahıska Türklerine vaziyet ne ise, kendi vatanında Türklüğünü kullanamayan yasaklanan Lozan antlaşmalarına uymayan Yunanistan’daki Türklere, ya da Irak Türkmenlerine veya Suriye’dek...
Yarınımızdan emin olmamız için, Çocuklarımıza, mübarek ay ve günleri sevdirelim, sahip çıkmaları için öğretelim, milli İslami değerlerimizle yetişmeleri için gayret edelim. Ramazan ayının dinimizde büyük bir önemi ve diğer aylar arasında seçkin bir yeri vardır. Çünkü kutsal kitabımız Kur'an bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Kur'an'da bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen "kadir gecesi" yine ...
Baden-Württemberg Eyaleti'nin kentlerindeki Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) üyesi Herrenberg, Horb, Albsdat, Ebingen, Stuttgart, Kornwestheim, Salah, Plochingen ve Göppingen Türk Kültür Merkezilerinde "Haricilik ve Avrupa’da Geleceğimiz" konulu bir konferans düzenlenmişti. Konuşmacı olarak ATIB Eski Gençlik Kolları ve daha sonr...
Bugün Ozan Arifimizin vefatının 3.yıldönümü. Ülkü ocakları genel başkanlarımızdan, Almanya Türk Federasyon genel başkanlarından, kısa adı ATIB olan Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliğinin kurucularından Dr. Ali Batman, “Ozan Arif'i hayır, rahmet ve dua ile anıyorum," dedikten sonra, "Ozan Arif' in yeri, çok ...
Almanya’nın Göppingen şehrinde, on beş bine yakın Türk vatandaşı yaşamaktadır. 3 bin ilk ve orta öğretime devam eden öğrencilerimizle birlikte yüzlerce üniversitede okuyan gençlerimiz var. Çok şükür memur, mühendis, mimar, avukat, ekonomist, serbest iş insanlarımızın varlığından mutlu oluyor geleceğimiz adına ümitleniyoruz. ...
Büyük dava insanı, şair yazar Seyit Ahmet Arvasi 31 Aralık 1988'de 33 yıl önce sevgilisine kavuştuğu bugünde rahmetle, hürmetle anıyoruz. Ruhun şad mekânın cennet olsun. Yıl 1988 Eylül ayının bir Cuma günüydü. Türkiye gazetesinden İbrahim Bolater (Rahmetli) Nurtingen temsilcisi Celalettin Gül ile birlikde Stuttgart başkonsolosluğu...
Sarıkamış'ta 60 bini donarak olmak üzere 78 bin şehit vermiştik. 1914 yılının 15-22 Aralık tarihleri arasında, Sarıkamış yakınındaki Allahuekber dağlarında, Kars'ı Ruslardan geri almak için harekata katılan 60 bin asker donarak şehit oldular. Tek kurşun bile atmadan kara kışın hışmına uğrayan binlerce Türk askeri için çok yazılar, şiirler yazıldı. Acaba o ...
Kuzey Almanya eyaletinde uzun yıllar öğretmenlik, bir dönem de Stuttgart T.C. Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği görevlerinde bulunan Almanya'da yüzlerce gençlerimize dokunan milli kimlikle yetişmelerine vesile olan eğitimci hocamız Zeki Önsöz bize Almanya hatıralılarını okuyucularımız için anlattı. Okuyacağınız gibi, Avrupa’da görev yapa...
Kıymetli okuyucularım her birimizin gurbet yaşantımızda unutamadığımız, iyi ve kötü hatıralarımız mutlaka vardır. Sizlere uğradığım bir haksızlık hatıramı bu yazımda paylaşacağım. Yarım asra yakın, üyesi olduğum (kısa adı AOK olan) Alman Hastalık Kasasıyla 1990’lı yıllarda bir problem yaşadım. Belki benim durumumda olan, okurlarımıza faydalı olabilirsem kendimi mutlu hissedece...
Dr. Ali Batman, Ülkü Ocaklarının Muhsin Yazıcıoğlu'ndan önceki genel başkanıdır. Almanya Türk Federasyonunda Musa Serdar Çelebi başkandan sonraki genel başkanıdır. Ülkü Ocakları ve Federasyon başkanlıklarında hitabeti en güçlü başkanlarından biridir. Dr. Ergezer'in dediğine göre: “Bu şiiri Dr. Ali Batman'dan dinlerk...
Obertürkheim ,Untertürkheim Bir yerin adı verilince Türk ismi, Yüreğim sevinir, kalbim öğünür, Ne büyük milletiz biz, Yüce Allah Türkü yaşatır. Sen de sevin, sende öğün, O isim ki aşkla, şevkle söylenir. Bir zamanlar Milletmişiz, hem nasıl Milletmişiz Gelmişiz dünyay...
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir; Mehmet Emin Yurdagül. Yarım asır Almanya'nın Ulm şehrinde ikamet eden, Ozan Nihat Sönmez, Hafta sonları evinde kalmadı, elinde sazı ile Kısa adı Türk Federasyon olan, Avrupa Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri ve ATİB Avrupa Türk İslam Kült...
Türkiye’nin yanı başında, bir AB ülkesi olan Yunanistan'da soydaşlarımıza uygulanan mezalimi seyretmeyi bir tarafa bırakalım haberimiz dahi olmuyor. Milli konulardan habersiz siyasetçiler kendi koltuklarını, çıkarlarını düşünmekten, Bizans entrikaları oyunlarıyla oynamaktan dışarıya bakmaya vakit bulamıyorlar. Bu milli konuyu haftalardır duymadık, okumad...