Saygıdeğer okurlarım,
bu aykı yazımda sizlere zor bir konuyu açmak istedim: ÖLÜM. Sizlerle kendi yaşadığım tecrübe ve izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Almanya'da doğan ve yetişen bir genç olarak, bizlere en uzak konu ölüm olmuştur.
Almanya'da yaşadığmız için, Alman mezarlıkların yanından geçtimizde bize bir etki yapmaz; tam tersi ötekeleştirip, "böyle mezarlık mı olur?" diyerek hissi bir bağ kurmazdık. Almanya'da yetişen bir genç, ancak yaz tatilinde yada şansı varsa bir yakınının cenazesinde bir taput görür ve ölümü hatılardı.
Kendi adıma konuşursam eğer, ölümle ilk temasım, 13 yaşımda Realschule´de okul saatinde oldu. Daha iki gün önce beraber top oyandığımız bir abimiz, bizim kasabanın yolunda arabayla virajı alamamış ve ağaca çarpmış, ağır hasta olarak hastaneye yatırılmıştı. Haberi alır almaz, öğretmenlerimizden izin alarak büyük bir arkadaş grubuyla hastaneye gelmiştik. Geldiğimizde hastane koridorunda OP odasının önünde takriben 40 tane genç ile beklemeye başlamıştık. İnanın o günkü arkadaşlarımın gözlerindeki çaresizliği hayatım boyunca hiç unutamam. Birbirimize bakarak susmuş ve OP'den çıkan vefat eden abimizin annesinin feryadıyla yıkılmış ve ağlamaya başlamıştık. Evet, inanın bundan sonra hiç birşey eskisi gibi olmadı. Arkadaşlar daha sakindiler ve sanki olgunlaşmışlardı. Hal ve hareketleri artık çok farklıydı.
Gerçek şu ki; Almanya'da ailemiz, akrabamız, komşumuzun cenazesi olduğunda, Türkiye'ye yetiştirmek istediğimiz için, cenaze namazları öğlen namazında kılınır. Gençler de okulda yada işte olduğundan çoğu zaman yetişemez. Bu durum ise gençlerin, sosyal kimlik arayışında ve manevi dünyasında büyük bir boşluğa sebep veriyor. Sonuç: Ölümü düşünmeyen bir insan korkuyu da kaybediyor ve hayatın zevklerinin sonsuz olduğuna inanıyor. Maalesef bu da gençlerin karakterinde bir şımarıklığa sebep veriyor.
Gençlerlere abilik yaptığımız dönemlerde. Fahri olarak bir yıl yeni kurulan bir cenaze nakil hizmetlerinde yardımcı oluyordum. Çok baba bizi geç vakitlerde arayıp oğlunun nezarathaneden yada yapmış olduğu yaramazlıklarından dolayı yardım isterdi. Zor olan gençleri arayıp sabah 7'de randevu yapardım. Gençleri cenaza arabasıyla almaya geldiğimde korkarlardı ve ikna ederek arabaya bindirirdim. Cenazeyi almaya gider, yıkar ve tüm işlemleri yapardık. Problemli olan bu gençlerin bu hayat tecrübesi onlara tedavi gibi gelir, kolay kolay unutmadıkları hayat dersi olurdu.
Toparlayacak olursak, Almanya'da müslüman mezarlıkların ilk yaygınlaştığı zamanları hatırlarım. Genellikle Türkiye'ye götürülmeyen çocuklar ya da kimsesi olmayan müslümanlar defnedilirdi. Geçen yıl kurban bayramının arefe gününde geleneğimizde olan kabir ziyaretini burada yapalım dedik ve çocuklarla beraber Müslüman mezarlığına gittik. İnanın artık yaşlısı gençi kalmamış ve mezarlıkları dolmuş gördük.
Sizlerden bir ricam olacak. Yaz tatili başlıyor. Yapacağınız memleket ziyaretlerinizde kabir ziyaretlerinizi ihmal etmeyin. Çocuklarınızın elinden tutup dedelerinin ve ninelerinin mezarlıklarına götürün. Siz götürmeszeniz eğer sizi ziyaret edecek torun da bulamazsınız. Almanya'da da çocuklarınızla beraber taziye ziyaretlerine gidin. Kültürümüzün ve inancımızın yaşayarak çocuklarımıza öğretelim. En önemlisi çocuklarınızla onların anlayacağı bir dilde bu konu hakkında konuşalım. Diğer bir mevzu vefat eden Alman dostlarımızın ve komşularımızın cenazelerine de katılalım. Onların en acı gününde yanında olalım ve insani ilişkilerimizi zenginleştirelim.
Soru, insanın nereye gömüleceği değil bence, soru vefat etdikten sonra kimin gelip gelmeyeceğidir.
Yola çıkacak vatandaşlarımıza hayırlı yolculuklar dilerim. Sağ salim gidip gelsinler inşallah.
Burada kalan vatandaşlarımıza da hatırlatmak isterim; bu sene de Kurban Bayramının arefe gününde sizleri bekleyen Almanya'daki müslüman mezarlıklarında birileri olacaktır.
Saygılarımla
Ramazan Kara
Basın ve Medya Uzmanı
„Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler ne bir haber verirler
Yunus derki gör taktirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler“
Yunus Emre
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Saygıdeğer Okurlarım, Yıllardır beraber yerel seçim hakkımızın önemine dahil, çok makale ve sohbetlerde bulunduk. Yılların getirmiş olduğu birikim ve tecrübeyle, toplumumuzu bilgilendirmek ve aydınlatmak istedik. 09.06.2024 Pazar günü Almanya’nın 8 eyaletinde (Baden-Württemberg, Brandenburg, Mecklenburg-Vorpommern, Rheinland-Pfalz, Saarland, Sachsen, Sachsen-Anhalt) belediye encümen (Gemeind...
Saygıdeğer okurlarım, bu aykı yazımda sizlere zor bir konuyu açmak istedim: ÖLÜM. Sizlerle kendi yaşadığım tecrübe ve izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Almanya'da doğan ve yetişen bir genç olarak, bizlere en uzak konu ölüm olmuştur. Almanya'da yaşadığmız için, Alman mezarlıkların yanından geçtimizde bize bir etki yapmaz; tam...