Almanya’da doğmuş yetişmiş pırıl, pırıl gençlerimizden, gazeteci genç, gururumuz olan Siyaset ve Tarih Bilimcisi Yasin Baş’ın TRT Deutsch’da Almanya Trafik Işık’larıyla hatırlanan koalisyon hükümetinin erken seçim karar almasını değerlendiren makalesini Almanca olarak yazdı.
Almanya’da yapılacak 2025’in şubat ayındaki genel seçime dikkat çekti. Almanca yazdığı makalesini bizde Türkçe tercümesini okurlarımıza sunuyorum.
Almancasını bu linkten okumanız dileğimle. Yasin Baş’ı kutluyorum.
Almanca olarak yayın yapan TRT Deutsch’da siyaset ve tarih bilimcisi Yasin Baş’ın bir makalesi yayınlandı. TRT Deutsch sayfalarında yayınlanan Yasin Baş’ın makalesi;
Bir Seçim Kampanyası Stratejisi Olarak Korku ve Popülizm
Almanya’da üçlü ‘Trafik Işığı’ Koalisyonunun iflasının ardından erken seçim kampanyası tüm hızıyla sürüyor. Neredeyse tüm partiler halkın belirsizliğinden faydalanıyor ve korku temelli bir seçim kampanyasına odaklanmış durumda. Ancak bu durum toplumsal uyumu tehlikeye atıyor.
ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ünlü bir konuşmasında “Korkmamız gereken tek şey korkunun kendisidir” diye konuşmuştu. Ancak tam da bu korku duygusu, siyasette seçmenleri etkilemek ve toplumsal bölünmeleri derinleştirmek için sıklıkla kullanılan bir araç haline gelmekte. Günümüzde pek çok siyasetçi vizyon ve çözümlere odaklanmak yerine, yabancı korkusu, toplumsal ve ekonomik çöküş, savaş ya da belirsiz bir gelecek gibi insanların korkularına oynuyor.
Bu olgu yeni olmamakla birlikte, son yıllarda yeni bir yoğunluk düzeyine ulaşmış görünüyor. Bu da siyasi söylemi korku ve korkutmayla şekillenen bir toplumun nereye gittiği sorusu akla getiriyor.
Ekonomik korkular ve siyasetten duyulan memnuniyetsizlik
Almanya’da R+V Sigorta Şirketi tarafından kısa süre önce yayınlanan “Die Ängste der Deutschen” (Almanların korkuları) başlıklı bir araştırma, ekonomik endişelerin 2022 yılından bu yana Almanya’daki insanlar için en büyük endişe kaynağı olduğunu ortaya koyuyor. Artan yaşam maliyetleri ve insanların hala ev kiralarını veya kredilerini karşılayıp karşılayamayacakları sorusu en önemli endişeler arasında yer alıyor. Örneğin, katılımcıların yüzde 57’si fiyatların artmaya devam etmesinden korktuklarını ifade ediyor (ilk sırada). Buna ek olarak, Almanların yüzde 52’si kiraların çok pahalı hale gelmesinden korkuyor (üçüncü sırada).
Araştırmaya göre Almanların siyasete olan güveni de büyük ölçüde sarsılmış durumda. Siyasetten duyulan memnuniyetsizlik yüksek. Genel seçimlere sadece birkaç hafta kala, Almanların neredeyse yarısı politikacıların genel olarak görevlerini gereğinden fazla yerine getirdiğinden endişe ediyor (listede altıncı sırada). Araştırmaya danışmanlık yapan Marburg’lu siyaset bilimci Prof. Dr. İsabelle Borucki, “Siyasetçiler bu memnuniyetsizliği ciddiye almalı” diye uyarıda bulunuyor. Siyasi yöneticilik hakkındaki değerlendirmeler de bir o kadar kötü: Katılımcıların yüzde 66’sı hükümet ve muhalefet temsilcilerine kötü bir not veriyor - bu yıkıcı bir sonuç.
Aşırılık yanlısı partiler göç korkusundan faydalanıyor
Göç konusu Almanya’da en önemli konuların başında gelmeye devam ediyor ve ikinci en büyük endişe kaynağı olarak algılanıyor. Ankete katılanların yarısından fazlası (yüzde 56) toplumun ve yetkililerin mülteci sayısı karşısında ezilmesinden korkuyor. Yüzde 51’lik bir kesim ise yurtdışından daha fazla göçün toplumsal gerilimlere yol açabileceği endişesini dile getiriyor (dördüncü sırada).
Araştırmacı Prof. Borucki ayrıca Almanya’da göç ve entegrasyonla (uyumla) ilgili temel sorunların uzun süredir ihmal edildiğine inanıyor. Uzman, tam da bu noktada politikacıların acilen harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.
Ancak gerçekler ortada: Bazı partiler objektif çözümler sunmak yerine konuyu kasıtlı olarak korkuları körüklemek ve siyasi avantaj elde etmek için kullanıyor. Sık sık göçü bir tehdit olarak gösteriyorlar, kontrol kaybından ve aşırı taleplerden bahsediyorlar ve böylece halk arasında güvensizliği ve tehdit algısını kasıtlı olarak körüklüyorlar. Bu Almanya’da sadece sosyal uyumu tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda göçün zorlukları, fırsatları, faydaları ve gerekliliklerinin farklı bir şekilde tartışılmasını da engelliyor.
Güncel araştırmalar Almanya’ya kalifiye göçmenlere ve göçe ciddi bir şekilde ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Bununla birlikte, uçlardaki aşırı partiler korkulardan başlıca faydalanıyor. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak göçmenlik korkularını körükleyen Demokrat partiler ise izledikleri göçmen karşıtı siyasetle aslında tam da aşırılık yanlılarını destekleme eğiliminde oluyorlar.
Korku kampanyası
Alman Ekonomist ve siyaset danışmanı Marcel Fratzscher ‘Bir iktidar aracı olarak korku’ başlıklı makalesinde “500 yıl önce bile popülistlerin stratejisi korkuları kışkırtmak ve bunları kendi amaçları için kötüye kullanmaktı. Bugün bu yöntem zirveye ulaşmış durumda” diyor. Bu, demokratik ana akım partilerin neredeyse tüm önde gelen adaylarının popülist olduğu anlamına mı geliyor acaba?
Trajik olan şey, neredeyse tüm partilerin bu yöntemi kullanıyor olması. Artık ana akım partiler de halkın güvensizliğinden yararlanıyor ve insanların korkularına hitap eden bir seçim kampanyasına odaklanıyorlar. Örneğin şu anki Şansölye Olaf Scholz (SPD) kendisini “barış şansölyesi” olarak tanıtıyor ve sık sık Rusya’nın nükleer silahlarının oluşturduğu tehdide atıfta bulunuyor. Uluslararası basın da dahil olmak üzere tüm Alman basını, Şansölyeyi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “korku tellallığına” karşı çıkmak yerine bunu seçim kampanyasında kullanmakla suçluyor.
Scholz’un tutumuna tüm siyasi kamplardan eleştiriler geliyor
Olaf Scholz “korku kampanyası” nedeniyle sadece diğer merkez partilerden değil, kendi SPD meclis grubundan da sert eleştirilere maruz kalıyor. CDU lideri Friedrich Merz de Şansölye’yi seçim kampanyası sırasında kasıtlı olarak halk arasında korkuları körüklemekle suçluyor. Merz, Scholz’u kendisini bir “barış şansölyesi” olarak göstermek ve diğer partilerin sağduyusunu inkâr etmekle suçluyor. CDU/CSU’nun başbakan adayı Merz, SPD’nin halkın savaş korkusunu siyasi puan toplamak için kullandığını ve dikkatleri artan işsizlik gibi iç sorunlardan başka yöne çekmek istediğini iddia ediyor. Eleştiriler eski ve mevcut koalisyon ortaklarının saflarından da geliyor:
Merz gibi FDP Meclis Grup Başkanı Christian Dürr de Şansölye’yi seçim kampanyası sırasında kendisini “barış Şansölyesi” olarak göstermekle suçluyor. Dürr, Scholz’un savaşı siyasi amaçlar için araçsallaştırdığını, ancak aynı zamanda Ukrayna’ya kış aylarında acil ihtiyaç duyulan yardımı sağlamaya hazır olmadığını alaycı daha doğrusu iki yüzlü buluyor. Scholz’a mevcut koalisyon ortağı Yeşiller’den de sert sözler yöneltiliyor. Federal Meclis Avrupa İşleri Komisyonu Başkanı Yeşiller Partisi politikacısı Anton Hofreiter, Şansölye’yi “seçimi kazanmak” için “halkın korkuları ile oynamakla” suçluyor. Hofreiter, Berlin merkezli Tagesspiegel gazetesine verdiği mülakatta şöyle diyor: “Vladimir Putin’in ekmeğine yağ süren bu tür sorumsuz açıklamalar biz Yeşiller için bir koalisyon ortağı olarak kabul edilemez”.
Ancak Yeşiller de insanların endişeleriyle oynuyor
Scholz, Almanların korkularına oynayan tek başbakan adayı değil. Diğer adaylar da insanların endişelerini kendi siyasi amaçları için araçsallaştırıyor. Bir zamanlar barış partisi olarak bilinen Yeşiller, uzun zamandan beri tamamen pasifist bir güç olmaktan çıkmış durumda. Joschka Fischer liderliğinde 1990’ların sonunda Alman ordusunun Kosova savaşına katılmasını desteklemelerinden ve daha sonra Afganistan’da yabancı operasyon ve işgalleri kabul etmelerinden bu yana partinin profili önemli ölçüde değişti. Almanya’da 1998 ile 2005 yılları arasında SPD ile Yeşiller’den oluşan Kırmızı-Yeşil Koalisyon Hükümeti 2003 yılında Irak savaşını resmi olarak reddetmiş olsa da, Alman hükümeti o dönemde müttefikleri lojistik ve siyasi olarak desteklemiş ve bu durum eleştirilere neden olmuştu.
Bugün Yeşiller’de reelpolitik hakim. ‘Realos’ olarak adlandırılan partinin çizgisini yöneten ve yönlendiren transatlantikçi ekip güçlü bir şekilde Avrupa-Atlantik çıkarlarına yönelmiş durumda. Yeşiller seçim kampanyasında Avrupa güvenliğine özellikle Rusya’dan gelen tehdidi giderek daha fazla vurguluyor. Bazıları bunu, askeri çatışma korkularını körükleyen ve partinin “realpolitik” bir savunma stratejisine geçişini haklı çıkaran yoğunlaştırılmış bir söylem olarak görüyor.
Başka bir deyişle, “çevreci-parti” korkuyu kullanarak siyasi hedeflerini gerçekleştirme konusunda bir istisna değil. Bu durum özellikle iklim değişikliği söz konusu olduğunda açıkça ortaya çıkıyor: Yeşiller ideolojisi geleceği genellikle dramatik senaryolarla özetliyor; Örneğin Yeşillerin kullandığı “iklim felaketi” veya “son nesil” gibi terimleri ve söylemleri bu felaket senaryolarını karakterize ediyor. İklimin korunmasının aciliyeti tartışılmaz. Bunu kabul ediyorum. Ancak bununla birlikte, koronavirüs düzenlemelerine benzer şekilde, sert önlemler ve yasaklar talep ediliyor ve nihayetinde uygulanıyor. Yani korku ile siyaset yapılıyor.
Enerji arzına ilişkin tartışmalarda da durum benzer. Yeşiller sık sık arz darboğazları ya da otokratik devletlere bağımlılık konusunda uyarılarda bulunuyor. Ancak burada da korkular, her zaman uygulanabilir alternatifler sunmadan ya da karşı önerileri reddetmeden ideolojik olarak renklendirilmiş bir enerji dönüşümünü ilerletmek için araçsallaştırılıyor.
Merkel sonrası CDU tarafından korkuların araçsallaştırılması
Korkularla siyaset yapma konusunda Friedrich Merz’in yaklaşımı da benzerlikler gösteriyor. O da özellikle entegrasyon (uyum) ve göç söz konusu olduğunda Almanya’daki insanların korkularına oynuyor. CDU/CSU bir dereceye kadar ırkçı, yabancı ve İslam düşmanı AfD’nin pozisyonlarını kopyalamaktan çekinmiyor. Ancak Merz, seçmenlerin taklit yerine aslına yani orjinale oy vermeyi tercih edeceğini bilecek kadar akıllı. CDU, Aralık 2023’te Almanya’daki Müslümanlarla ilişkilerin sıkılaştırıldığı temel programının bir taslağını kamuoyu ile paylaşmıştı.
“Leitkultur” yani “öncü kültür” terimi ve dayatması da yine çeyiz sandığından çıkarılmıştı. Parti, toplumun bazı kesimlerinde hâkim olan Müslüman karşıtı önyargıları ve İslam dinine yönelik korkuları kasıtlı olarak kullandı ve böylece sadece Almanya’daki önemli bir dini topluluğu damgalamakla kalmadı. Hayır, CDU toplumun çoğunluğunu azınlığa karşı kışkırtmaya çalışıyordu. Bu çok çirkin bir siyaset anlayışı, çok çirkin bir siyaset tarzı. Bu tam anlamıyla popülizm. Fratzscher yukarıda adı geçen makalesinde, “Bu tür popülizm kimliği ve uyumu güçlendirebilir, ancak sorunları çözmez, yeni çatışmalar üretir” diyor.
Enerjiyi sosyal uyum için kullanmak daha yapıcı olacaktır
Evet. Endişeli insanları manipüle etmek ve yönlendirmek daha kolay. Şu anda insanların korkularına oynayan partiler bunu öncelikle kendi iktidarlarını güvence altına almak ya da genişletmek için yapıyor. Ancak bu seçim kampanyası stratejisinin toplumsal uyum, dayanışma ve barış için pek bir faydası bulunmuyor. Bu nedenle demokratik ana akım partileri enerjilerini popülist bir korku kampanyasına harcamak yerine içerik ve çözümlere daha fazla odaklanmalı. Zira halihazırdaki kampanya taktiği popülist ve ikiyüzlüdür.
Kaynak: https://www.trtdeutsch.com/meinung/angst-und-populismus-als-wahlkampf-strategie-18240795
Makalenin Almanca aslına bu adresten ulaşılabilir:
Fotoğraf: Yasin Baş
Doğan Tufan
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Dört yıl önce mart ayının 13’te vefat eden, Avrupa’da Türklüğün sesi, nefesi olan Ozan Yusuf Polatoğlu’nu anlatmak yazmak çok zor. Ozan Yusuf, kütüphane gibi çok okuyan araştıran yazan gönül insanı, vatan sevdalı, kocaman bir yürekti. Avrupa’da Ses, Bayrağımızdı Avrupa Türklüğü’ne kendisini adamış, Avrupa’yı adım adım gezerek bu ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarımızla kucaklanmış, Milli...
Benim canım, canlarım Sevgili eşim, hayatım, Hayatın tadı, kız kardeşim, Hayata bağlayan yavrularım. *** Her erkeğin Annesi, şefkatlisi Her gencin rüyası, sevgilisi Her erkeğin biricik eşi, neşesi Çocuklarımızın sevgili Annesi *** Anne yüreği sevgiyle yanar Gözü gibi bebeğine bakar Çocuklarına kucak, kanat açar Evlerin bereketidir kadınlar. *** Evlerin bereketi, süsü, neşesi Oğlumu...
2025: Siyasi uçlar kazandı, SPD ve Yeşiller cezalandırıldı! Yazılı ve görsel basına basın bildirisi gönderen BIG partisi genel başkanı Halük Yıldız, Basın haber bildirisi yayınladı. 23 Şubat 2025 Federal Meclis 2025 seçimlerinin sonucu BIG Partisi'nin önceden tahmin ettiği öngörüyü doğrulamaktadır vurgusunu yaptı. Ve şöyle devam etti; “Siyasi uçlar- CDU/CSU, AfD, Sol Parti- kazanırken,...
Makedonya Türklerinin milli refleksi ve vicdanı olan Türk Milli Birlik Hareketi lideri, Genel Başkan Erdoğan Saraç bu ziyaretten duyduğu memnuniyetini basınla paylaştı. İstanbul’da anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Makedonya Başbakanı Sayın Prof. Dr. Hristiyan Mickoski arasında gerçekleşen görüşmeyle ilgili kamuoyuna bir bildiri yayınladı. M...
Büyükelçi Gökhan Turan, geçtiğimiz hafta içerisinde güven mektubunu Federal Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’e sundu. (Foto: AA) Avrupalı Türklerden biri olan hariciyemiz Gökhan Turan, İlk öğretimini ve liseyi Almanya’nın Duisburg şehrinde okudu. Daha sonra ailesiyle Türkiye’ye dönerek üniversiteyi Ankara’da bitirdi. Şimdi Gurbetçi evladı, gurbetçilere hizmet için çalışıyor....
Hamburg’da Avrupa Yozgatlılar Federasyonları Almanya Yozgatlılar Federasyonu genel kurulununda bir araya geldiler. Armada düğün salonunu Alman bayrağı ile Ay yıldızlı al bayraklarımızla süslediler. Atatürk’ün büyük boy resminin de asıldığı genel kurul, kurultay şenliğinde başladı. Yozgatlılar bir birleriyle sohbet edip, hasret giderdiler. Almanya Yozgatlılar Federasyonu genel kurulu eğlence...
“14 Şubat 2016 yılında ebedi aleme yolcu ettiğimiz Prof. Dr. Şaban Karataş Hocamızı rahmetle anıyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun”. Şimdiki genel başkan ve yöneticileri bizi tanımasalar, hatırlamasalar da 1988 yılında Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği (ATİB) teşkilatımızın genel yönetim kurulunda iki dönem dolu, dolu görev yaptım. Cengiz Taşer gönüldaşımla birlikte Baden Württem...
“Allah'tan geldik Allah'a döneceğiz”. Üstad, Şair- Yazar, Ozan dava ve gönül adamı. Gür sesiyle gönül telimizi titreten Ülkücü ve Milliyetçi camianın haykıran gür sesi olan Ozan Arif'in vefatı 13 Şubat 2019’da vefat etmişti. 6.Yıl dönümünde rahmetle anıyorum. Ruhu şad mekânı cennet olsun. Ozanımıza Mevla Rahmetiyle muamele eylesin!.. Daha önce yazışmada Kelimenin tam anlamıyla "Bir Çına...
Bizim kuşağın severek okuduğu Türk tefekkür dünyasının mümtaz şahsiyetlerinden, milli düşüncemizin önemli köprülerinden, bir neslin yoğrulmasında büyük emeği olan eğitimci yazarlarımızdan “Şeyhülmuharririn” ünvanlı Türk Edebiyatı Vakfı’nın kurucu başkanı Ahmet Kabaklı yazılarıyla gönüllerimize girmiş ruhlarımızı kültür birikimiyle doyuran hocamız Kabaklı yazı yazdığı gazete Tercüman’da, bende muha...
Avrupalı Türklerin gönlüne girmiş dava insanı ilahiyatçı Saffettin Akdağ Hoca, Avrupalı Türklerin sevdiği, saygı duyduğu hürmet edildiği din görevlilerimizdendi. Stuttgart kentinden çok sayıda yetiştirdiği talebeleri ve cemaatiyle hala irtibatta olduğunu bilenlerdenim. Saffettin Hoca, uzun yıllar hizmet ettiği gurbet denen ülkeye veda ederek Türkiye’ye döndü. Emekli olduktan sonra doğduğu ile Y...
Gazeteci- Yazar Mustafa Gemici meslektaşımız, 52 yıldır Almanya’nın Baden Würtemberg Eyaleti’nin Başkenti Stuttgart’a çok yakın olan Winnenden şehrinde yaşamaktadır. Mustafa Gemici, uzun yıllar Winnenden Gazetesi’nde Müslüman Türklerin haklarını savunan makaleler yazdı. Sosyal hayat içerisinde hep kendisine danışılan, bilen birisi olarak tanındı. Türklerin ve yabancıların dertlerine derman olma...
Belçika Yozgatlılar Federasyonu'nun organizesiyle Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren Yozgatlı Federasyon başkanları ve yöneticileri Belçika’nın Brüksel şehrinde bir araya gelerek hasret giderdiler. Yozgat yöresinin tescili kış yemeği olan ‘Arabaşı’ ikramı yapıldı. Yozgatlılar bu vesileyle bir araya geldi. Belçika'nın başkenti Brüksel'de geleneksel hale gelen ve Belçika Yozgatlılar Fed...
Balkan ülkelerinden Makedonya’da yaşayan soydaşlarımız, evladı Fatihanlar asırlardır Türkçe konuşuyor, Türkçe yazıyor. Her sene 21 Aralık Makedonyalı Türkler’in ‘Türkçe Bayram’ günü olarak kutlanıyordu. Bu senede Türkiye’den başta Meclis Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ile çok sayıda seçkin insanın katılımıyla kutlandı. “Kutlu olsun Türkçe Bayramımız”. Türk şehri Gostivar Belediye Lisesi’...
Eğitimci Hamza Eravşar 20 Aralık 1873: Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılında İstanbul'un Fatih ilçesinin Karagümrük semtin de Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi... Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u doğumunun 151. yılında saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz... Avrupa'da Türk Kültür ve Tarihini Sevdiren öğreten öğretmenimiz Hamza Eravşar hocamızı Rahmetle anıyorum. 1980 önc...
Fransa’nın Paris şehrinde ikamet eden Yozgat Sorgun ilçesi doğumlu Cevdet Demir, ailesinin evi yanarak küle döndü. Gün geçmiyor ki yeni bir acı haber almayalım, duymayalım. Kardeşim Şükrü telefon etti; “Abi Annem düşmüş hastaneye kaldırılmış” haberini verince şok oldum. Annem Yozgat’ta ben ise Almanya’nın Stuttgart ilindeyim. Mesafe çok uzun. Eve geldim acil uçak şirketlerini araştırıyoruz, bi...