Avrupa baskılarında Milliyet muhabiri olarak tanıdığım, daha sonra dergimiz Aktuel'de ve rahmetle andığım Kırım Türkleri Almanya genel başkanı Rafet Karanlık (ALLAH rahmet eylesin) üstadın yazı işleri müdürü olduğu Birlik gazetemizde köşe yazarlığı yapan uzunyıllar beraber calıştığım gazeteci yazar Sabriye Cemboluk ablamla bir röportaj yaptık. Röportajımızda Avrupa'ya Türk Göçünün 59. yılını ve geleceğimizi konuştuk.
"Sevgili Doğan Tufan bu arada beni de hatırladığın için teşekkür ederim. Tabii ben her zaman Türk dilinin yaşadığımız topraklarda da yaşaması için savaş verdim. Kitaplarımı türkce yazıyor okullarda okuma günleri proğramları düzenliyorum"
- Sabriye Cemboluk gazetecilikde benim hocam, ablam. Size abla diyebilir miyim?
Elbette diyebilirsiniz ben sizlerin ablası sayılırım.
- Göçün 59. yılının bir değerlendirmesini yapar misiniz?
Efendim bugün geldiğimiz noktada artık göçün beşinci kuşakları yaşıyor. Onlar kendilerini göçmen saymayan, buralarda doğup büyümüş, ailesinden aldığı kültürü ve yaşadığı ülkenin katkılarını kendi yaşamlarında daha iyi düzenleyebilen bir kuşak var. Göçmen gibi hissetmiyorlar ama geldikleri yerleri, köklerini unutmuyor bu gençler. Burada en büyük pay elbette yıllarca en zor şartlarda çalışıp, her şeye rağmen memleketi ve aileleri ile bağlarını koparmayan eski kuşaklardır. Bunun en canlı örneği, izin mevsiminde bir yolunu, bir kolayını bulup, hala akın akın Türkiye'ye koşan insanlarımızdır.
Yeni kuşaklar artık neredeyse hepsi en azından bir meslek öğrenen gençlerimizden oluşuyor. Bildiğim kadarı ile siyasetten, ticarete artık her yerde varız. Sadece sanat alanını biraz boş görüyorum. Umarım gelecek yıllarda sanatın her dalında, daha fazla kendimizi gösterme fırsatımız olur. Çünkü hayatta ne kadar başarılı olursak olalım, hepimiz bir gün bu dünyayı terk edeceğiz. Geriye bizi hatırlatacak sadece sanat eserleri kalabilir. Bu arada sporcularımızı da tebrik etmeliyim. Galiba en çok varlık ve popülerlik gösterilen alanların başında spor geliyor.
- Geleceğimiz olan gençliğimizin bugününü ve yarınını nasıl görüyorsunuz?
Geleceğimiz derken, ben kendi açımdan bakıyorum. Gelecek, aynı zamanda bir tercih meselesidir. Göçmen ve yabancı olarak bir burada ömrümüzü tüketirken, bir de baktık ki, Türkiye'deki vatandaşlarımız bizi ayırıp, başka bir yere koymuşlar. Alamancı damgası ile çarşıda, pazarda, bir çok yerde ya kandırılmaya ya da itilip kakılmaya başlamışız. Bunu sadece eski kuşaklara değil ne yazık gençlerimize de yapıyorlar. O durumda ben kendime bir soru soruyorum. Hangi ülkede daha çok yabancıyım? Hangi ülkede daha çok güvendeyim? Hangi ülkede bir sağlık sorunum olsa, daha iyi tedavi görürüm? Bu soruların cevabı ben de şu anda yaşadığım ülke oluyor. Üstelik çocuklar buralarda büyüyüp evlendiler. Torunlar da burada doğup büyümek teler. Ya Türkiye'de kimimiz kaldı? Geldiğimiz yıllarda hayatta olan bütün büyüklerimiz, hatta akrabalarımız, konu komşumuz bu dünyadan ayrıldılar. Evim, yerim, köyüm diye gitsek, bizi oralara bağlayan eski anılardan başka bir şey kalmamış. Erkekler kahveye çıksa, akranları yok olmuş, kadınlar konu komşu arasa, eskilerden kimse kalmamış. Oysa yeni yurt edindiğimiz yerlerde, hiç farkında olmadan kendimize yeni dostlar, komşular hatta hısım akrabalar edinmişiz. Bu durumda benim hissettiğim duygu, özünü muhafaza ederek, mutlu ve güvenli olduğun yerde yaşama kararıdır. Elbet de başta yazdığım gibi bu ancak kişisel verilecek bir karar. Nasıl devam edeceğini en iyi önümüzdeki 10 yılda görebileceğiz.
Gençler için her dönemde bir takım endişelerimiz olmuştur. Onlar artık bizlere göre daha özgür büyümüz, dünya gençliği ile teknolojinin aynı nimetlerinden faydalanarak yetişmiş insanlardır. yeni kuşakların ana babalarının çoğu da yaşadıkları yabancı ülkelerde doğup büyümüş orta yaş kulağından oluşuyor. Onlar artık bu günleri ve gelecekleri için daha az endişe ediyorlar. Çünkü korktuğumuz bir çok olumsuzluk arık tüm dünyanın ortak sorunu oldu. Dünya büyük bir köye dönüştü. İşsizlik sorunu her ülkede, ekonomik zorluklar her ülkede, geçim sıkıntısı, azalan gelir kaynakları gene her ülkede yaşanmakta. Bu durumda yaşadığımız ülkede kalıp, bildiğimiz yollardan mücadele etmek bence en doğrusu olacak. Çünkü gençlerimiz bu ülkelerin kaliteli okullarında eğitim gördüler. Hiç meslek öğrenmemiş olanlar bile en azından iki yabancı dil biliyor. Ben gençlerden ve onların geleceklerinden çok umutluyum. Benim çocuklarım da bu ülkede okuyup, çok şükür iyi yerlere geldiler. Şimdi de torunlarımı daha bilinçli bir şekilde yetiştirmeye devam ediyorlar. Sanıyorum yeni bir dünya savaşı çıkmazsa, gençlerimizin geleceğinden kaygı duymamız için çok fazla sebep olmamalı. Ama önce ana babalara çok iş düşüyor. Bilinçli ve örnek derecede çalışkan olmalılar.
- Gurbetteki ailelere ve gençlere gazeteci gözüyle neler tavsiye edersiniz?
Gazeteci gözü ile tavsiyelerim yukarıda söylestigimiz gibi. Ama tekrar bazı konulara üstüne basarak değinmek isterim. Bizim güzel bir atasözümüz vardır. "Kuş yuvada gördüğünü yapar." Deriz. Gençler bizim yavru kuşlarımızdır. Hangi ülkede olursak olalım, kurduğumuz yuvalarda, gençlerimize örnek olacak ana babalar olmaya mecburuz. Bir kere düzenli bir gelirimiz olması için, hangi iş olursa olsun çalışmaya mecburuz. Sosyal yardım haktır ama bu ebedi olmamalı. Sosyal yardım yetişkinlere kolaylık ve rahatlık salarken, ilerleyen zamanlara, çocuklar ve gençler için kötü örnek teşkil ediyor. Gelir seviyesinin en alt grubunda yer alan bu kesim, gençleri ve çocukları ile birlikte toplumun dışına itiliyor. İtildikleri yerlerde onları kriminal olaylar ve ister istemez karanlık girdaplar bekliyor. Maalesef gençlerimiz arasında yıllardır son bulmayan suçlar var. Toplumun dışına, kenarına itilmek, suça yaklaşmaktır. Cezaevlerindeki gençlerimizin aile yapısına bakınca, ortak noktalarda hep bu az gelirli çalışmadan yaşanan hayatlar ve ana babalar görüyoruz. Tek tavsiyem çocuklu aileler lütfen istikrarlı bir şekilde çalışıp, evlatlarının da bir meslek sahibi olmasını sağlasınlar. Eğer yaşadığımız yabancı ülkelerde, geleceği olmayan kesim kimlerdir diye düşürsek, ben sürekli sosyal yardım ile geçinenler, çalışmayanlar ve kriminal olaylara karışanlar derim. Yasalar her zaman değişir. Hiç bir ülke kendisine sadece yük olan, sorun çıkaran insanları memleketinde istemez. Ben şu andaki yasaların ebediyen böyle kalacağına pek inanmıyorum. İnandığım tek şey, yaşadığımız yabancı ülkeler, kendilerine yük olan yabancılardan kurtulmanın bir yolunu bulacaklardır. Çalışma yaşında olanlar çalışsınlar ve çocuklarına da bu konuda örnek olsunlar.
Öneri olarak yukarda anlattığım gibi sanatsal faaliyetlerimizi arttırmalıyız. Ben bir yazar olarak her zaman bu topraklarda ana dilimin yazılan ve okunan bir dil olması için çalıştım. Kitaplarımı ve bütün eserlerimi Türkçe yazıyorum. Ama benim genç kuşaklardan bir beklentim var. Türk edebiyatımızı yaşadığımız ülkelerde tanınması ve anlaşılması için bir "Profesyonel çeviri kurumuna ihtiyaç var." Çünkü artık yaşadığımız ülkedeki kuşaklar da değişti. Yeni kuşaklar kendileri ile birlikte yaşayan, işlerini, yaşam alanlarını , binalarını paylaşan Yabancıların sanat ve kültürlerini tanımak istiyorlar. Türkçe tiyatrolar, Türkçe'nin okunup yazılan bir dil olarak yaşamasına ve yaygınlaşmasına, genç kuşaklar tarafından sevilmesine imkan tanır. Gönlüm bu konuda da gençlerimizin yeni atılımlar yapmasını istiyor.
- Yayınlanmış ve yayınlanacak eserlerinizden bahseder misiniz?
2016 yılından beri kitaplarım Edirne Türkiyede Ceren yayınevi tarafından yayınlamaya başladı. Her yil bir kitap cıkarıyoruz. On binlerce okuyucu ile buluştum. Iclerinde rastgele bir kac tanesini sectim. Türkiyemizin Edirnemizde bazi liselere de davet diliyorum. Okuyucularım 14 yaşından başlıyor. Her yaşta okuyucum var.
Su anda EDİRNE KIRMIZISI kitabımı yaziyorum. Sonbahar da çıkacak Inşaallah.
- Bize ayırdığınız bu kıymetli vakitlerinizden dolayı çok teşekkürler Sabrie Cemboluk ablam.
Röportaj sorularına verdiğim cevaplar ile topluma bir ışık tuttuysam eğer mutlu olurum. ben de size çok teşekkür ediyorum. Dostluk ve selamlarımla.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 40. yılını çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam ediyor. Göppingen şehrinde düzenlen koşu ve yürüyüşe Württemberg bölgesinde DİTİB’e bağlı Türk İslam Birliği ve Cami derneği yöneticileri, din görevlileri ile birlikte Sporcu atletlerde katıldılar. Kısa adı DİTİB olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, Württemberg eyalet Birliği Başkanı İsmet H...
Merkezi Ludwigshafen’de bulunan Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu, geçtiğimiz ay genel kurulunu genel merkezde toplayarak yeni idarecilerini seçmişti. Genel başkanlığa tekrar Erol Yazıcıoğlu seçilmişti. Avrupa ülkelerinde şubeleri ve üyeleri olan Nizam-ı Alem Federasyonu, 30 yıl önce resmen hizmete başlamış ve bu günlere yani 30. yıla gelmiş bulunuyor. Yeni seçilen yöneticilerin tanıtılacağı ...
Emekli olan üç evlat babası vefalı okurumuz Yozgat Sorgun, Tuzlacık köyünden orta boy zarf içerisinde yine A5 ebadında mektupla ismimin de yazıldığı, “Dolma Kalem” geldi. Okurumun bu hediyesi beni çok sevindirdi, duygulandırdı. Tuzlacık Köyü’nden 17 yaşındayken gurbet dediğimiz, gurbet bildiğimiz, çok gurbetçiye acı vatan olan, şimdi ise çocuklarımızın, torunlarımızın Vatanı; ‘Almanya’. A...
Kısa adı ABTTF, Batı Trakya Türk Federasyonu hizmetlerine aralıksız devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Batı Trakya Türk toplumuna karşı devletin sistematik ayrımcılığının örneği olarak isminde Türk kelimesi geçtiği için kadın derneklerinin dernek kurma özgürlüğünün ihlal edildiğini aktardı, Batı Trakya’nın geri kalmışlığının bölgedeki Türk kadınları üzerindeki etkilerini dile getirdiği basın açıklamas...
Batı Avrupa Türklerinin duygu ve düşüncelerine Tercüman olan kültür elçimiz, gönül dostu, şair ve yazar büyük Ozan Yusuf Polatoğlu kardeşimle Batı Avrupa’ya göçün 30 Ekim1961 yılı münasebetiyle Avrupa ülkelerine Göçü konu edinen söyleşi etmiştim. Rahmeti, Rahmana kavuşan Ozan Yusuf’la son söyleşiyi yapmak nasip olmuştu. Daha sonraki aylarda kendisinin Korana hastalığı sonucu hastanende uzun ayl...
Kısa adı ANF olan Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu Avrupa ülkelerinde 30 yıl önce kurulmuş, bugün kendi hizmet binalarına kavuşmuş, Avrupa Türklüğüne külliye eserler içinde hizmet veriyorlar. Bugüne kadar başta Kurucu Genel Başkan, gönüldaşım Zülfü Canbolat, eğitim camiamızın yakından tanıdığı Prof. Dr. Orhan Kavuncu, 1980’lerden beri tanıdığım Heilbronn Ülkü Ocağı’nın gençlik kolları başkanlığı...
Almanya’nın Frankfurt şehrinde Prof. Dr. Fuat Sezgin’i Anma Programı gerçekleşti. Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı, Frankfurt Başkonsolosluğu ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından Frankfurt’ta Prof. Dr. Fuat Sezgin’i anma programı gerçekleştirildi. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in 100. doğum yıldönümü vesilesiyle düzenlenen anma programı...
19 Mayıs Samsun Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olan Tayyip Koçer Hoca, 28 yıldır devlet memuru. Diyanet işleri başkanlığının bütün birimlerinde çalıştı. Yurt dışı görevinde de bulunan Koçer, Şarkışla’daki müftülük görevinden ayrılarak Göppingen Merkez Camii’nde görevindeki hizmetine başladı. İlk Cuma vaazı ve hutbe konuşmasını yapıp namazını kıldırdı. “Ailece Camide buluşuyoruz” ...
Kısa adı BULTÜRK olan Bulgaristan Türkleri Derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk basın bildirisi yayınladı. Bildiriyi aynen yayınlıyorum; “Bugün burada toplanmamızın nedeni, 27 Ekim 2024 tarihinde Bulgaristan’da yapılacak olan erken genel seçimlerle ilgili olarak Türkiye'deki Bulgaristanlı çifte vatandaşlarının oy kullanmama ve seçimi boykot etme kararını açıklamaktır. Bu karar, yıllard...
Almanya’nın Baden- Würtemberg eyaletinin başkenti Stuttgart şehrinde bulunan Stuttgart Başkonsolosluğu Eğitim Ateşelerimizden Zeki Önsöz hocamın hakka irtihalinin üzerinden bir yıl geçti. • Eğitimci araştırmacı gönül insanı Zeki Önsöz’ü unutmadık, unutmayacağız. Rabbim rahmetiyle merhametiyle muamele eylesin. Mekânı cennet olsun. Sahibi olduğum Aktüel dergimize yazdığı makalesinde Almanya’d...
•Bugün 17 Ekim. Avrupa Türk İslam Birliği’ (ATİB) in 37.kuruluş yıldönümü. • Allah'tan, her dönem görev yapan Musa Serdar Çelebi, Fikret Ekin, Selahattin Saygın, İhsan Öner, Durmuş Yıldırım, İmam Çengiz gönüldaşlarıma emeklerinin zayi olmamasını diliyor gelecek için de hayırlı çalışmalar dilerim. Kısa adı ATIB olan Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği’nin Kurucularından ve Gene...
Dil Bayramımız kutlu olsun. Türklüğün vicdanı bir, Dini bir, vatanı bir, Fakat hepsi ayrılır Olmazsa lisanı bir. *Ziya Gökalp* Dil Bayramımız kutlu olsun Dilerim ki, Türkçemize sahip çıkmanın bilinci vatanımızın her köşesine yayılsın. Yayılması için Türk, Aydın, ilim, insanlarımız okullarımızla birlikte bütün kamu görevlilerimiz canla başla gayret...
T. C. Devleti Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Avrupa ülkelerine atanan din görevlileri görev yaptıkları camilerde irşat vazifelerine devam ediyorlar. Görevli atanan görevliler beş yıllığına hizmette bulunuyorlar. İşte geçtiğimiz son Cuma namazını kıldıran, genç gelecek vaat eden İzmir Üniversitesi ilahiyat fakültesi mezunu olan Halil Şanlı Göppingen DİTİB Merkez Camiin...
1985 yılının Nisan ayı, Almanya Türk Federasyonun Kuzey Almanya eyaletindeki büyük Kurultayında tanıdım, gazeteci Eyyüp Alp’i. Kolunda çantası, elinde fotoğraf makinası, kendisinin de boyu uzun olduğundan hep göze hitap ediyordu. Bende yeni Tercüman gazetesi muhabiri olarak gelmiştim. Benim Tercüman muhabiri olarak geldiğimi öğrenen Eyyüp Alp bana, “Sende mi Tercüman muhabirisin?” dedi. “Evet” ded...
Bir yıl oldu sevdiklerine veda edeli Bir yıl oldu sevdiği Resul’üne kavuşalı Çok özlediği çocuklarının Annelerine kavuşalı Aşıktı hem de çok sevdiği Leyla’sına kavuşalı. Foto: Fulya Ateş Almanya’ya ilk gelen nesillerimizdendi Aydınlı Hacı Hüsnü Ateş ağabeyim. Türk Kültür Merkezimizin vefalı üyesiydi. Yeni açtığımız Camimizin mihrabını, kürsü ve hutbesini büy...