• 17 Eylül 2020
• 3597

“12 EYLÜL”ÜN KIRKINCI YILINDA

   Araştırmacı yazar Mahmut Aşkar beyin Yeniden Kızılelma kitabından "12 Eylül" ile ilgili makalesini okuyucularımız için köşemde paylaşıyorum.

 Her milletin ülkücüsü olduğu gibi her fikrin de ülkücüsü vardır. Bizim sıkıntımız, dünden kalma düşünce kalıpları ve kavramların dışına çıkamamaktan kaynaklanıyor. Nevzat Kösoğlu bu manâda ezberi bozmuş, kalıpları kırmıştır:

“Ülkücünün komünisti de olur. Çünkü ülkücülük genel bir tavır, dediğim gibi nefsini aşma cehdi. Komünisti de olur, komünistlerden de böyle ülkücüler vardır. İnandığı davanın, komünizmin başarısı için hayatını verenler oldu. Yanlıştılar, batıldılar, ama onlar da batılın inanmışlarıydı. Bu manada ülkücülük, dediğim gibi Türk milliyetçiliği diye, Türk Devleti’nin yükselişi diye, Türk dünyasının geleceği diye, sadece nutuk çekenlerin değil kendi nefsinden o davaya bir şeyler katanların tavrıdır.”

-Ülkücü; kendini aşan insandır.
-Ülkücülük, bir ideoloji değil, bir hayat tarzı, yaşama biçimidir.
-Yaşamak; eş, dost, akrabadan başlayarak mensubu olduğu toplumla birlikte hayatı sürdürmek, ülkesinin ve insanlığın sorumluluğunu omuzlarında hissetmek şeklinde anlaşılmalıdır.

-“Azgelişmişlik”ten hicap duyan, çağdaş milletlerle yarışı gerilerde götürmekten dolayı millî gururu incinen bir millettin evlatlarına, günübirlik hayat haramdır! 

-Türk gençliği olarak geçmişte kimimiz Türk dünyasını, kimimiz İslâm dünyasını, kimimiz de dünya proleteryasını kurmak ya da kurtarmak gibi bir emelimiz, bir hedefimiz vardı. Şimdi günümüz Türkiye’sinde onlardan sadece hoş bir seda kaldı... 

-Dünün uzantısı olduklarını ve aynı yolda yürüdüklerini iddia edenlerin cılız varlığına rağmen, bütün akımlar tüketim çağına yenik düştüler. Bazıları “zamanın ruhu”nu okuyamadıklarından, bazıları da “iman soğuması”ndan dolayı hedefe giden yolda döküldü. Ve neticede bir şiirimizde dile ifade ettiğimiz gibi: “Dava sahipleri döküldü gün gün/İddiasız nesiller türedi bir bir…” 

-Hem ülkücü hem partili olunmaz.

-Bir ümmet ülkücüsü (Ali Şeriati) diyor ki: “Benim yapabileceğim ancak kendimi, kalemimi, dilimi, bilgimi satmamak, korkudan sessiz kalmamak veya huzurlu, eziyetsiz, zevkli bir yaşam için ve yarınımı güvence altına alma endişesiyle omuzumda taşıdığım bu sorumluluk yükünü yere bırakmamak ve bütün imkânlarımı, yeteneklerimi ve ömrümün her anını bu yolda feda etmektir.

-En büyük güç, en etkili “silah”, davasına inanmış insandır.

-O dava bir insanlık davasıdır ki, bu emaneti hedefine ulaştırmanın yolu, öncelikle mensubu olduğu milleti bulunduğu yerden olması gereken yere taşımaktan geçer. 

-İnsanlık, omuzlarında insanlığın emanet yükünü taşıyanların sayesinde selamete kavuşacaktır. İnsanlığın emanetini omuzlayan herkese selam olsun! 
Doğan Tufan

Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!

• 1
• 2