Kilim Gazetesi yazarlarından Aile-Din Danışmanı Yasemin Şahin, "Yol" başlıklı makalesinde insanın hayatı boyunca hem ruhen hem de bedenen bir yolculuktan geçtiğini, tercih ettiği yollara göre de hayır veya şer ile hayat serüvenini tamamladığını kaydetti.
Yazar Şahin'in işte o yazısı:
Yol
Yasemin Şahin
İnsan yaşamı boyunca ruhen ve beden çeşitli yollardan geçer. Yürüdüğü yollardan bazılarını kendi tercih ederken bazı yollarda ise çevresinin de etkisiyle farklı yerlere doğru sürüklenir gider.
Yol tercihini iyiden ve hayırdan yana yapanlara, Allah yürüdüğü o güzergahta daha güzel yollar açar. Şayet bu tercihi yanlıştan yana yapanlara ise yürüdüğü o istikamette şeytanın ve nefsin yardımıyla daha yanlış yollar açılır. Bu ise genelde insanın cahilliği, gafleti, nefs'i ve hırsları uğruna yapmış olduğu tercihtir.
Yol aynı zamanda kişinin varmak istediği hedefi ve menzilidir. O hedef daha çocukluk yıllarında kurulan hayaller ile başlar. İnsan, yaşı ilerledikçe o hayallerini besler ve hedefe doğru yol alır... Aslında kişinin yol almasını sağlayan içinde büyütüp beslediği hayalleridir. Çünkü insan önce kendi içinde o hayallerle yol almaya başlar, sonrası ise sadece gayret ve çabadır.
Her yolun bir takım zorluk ve sıkıntıları mutlaka vardır. İnsan bir yola girmeden önce bunları bilir, varlığından haberdar olursa yürüyeceği yoldaki sıkıntılara katlanabilir. Aksine, bilmediği ve sıkıntılardan haberdar olmadığı bir yola girdiğinde o yolun çilesine katlanmakta zorlanır veya yol almaktan vazgeçer.
Yollar çeşit çeşittir kimi iyi kimi kötü, kimi hayra kimi şerre, kimi iyiliğe kimi kötülüğe, kimi karanlığa kimi aydınlığa götürür insanı. Her insan yaşam gailesinin içinde ve dünya denen şu handa bir yol tutturur yürür gider…
Yol ayrımını iyi yapabilmek, hedefi doğru belirleyebilmek için insan aklını ve iradesini çok iyi kullanabilmeli. Sadece akıl ve irade yeter mi? Hayır yetmez tabii ki yürünen yolda bir pusula, bir de rehber olması o yolu kolaylaştırır. İşte o zaman menzile ve hedefe daha sağlıklı ve kolay ulaşılır. Eğer kişi doğru bir yol istikameti belirler ve yine o istikamet üzere doğru bir şekilde ilerlerse hem dünya saadeti, hem de ebedi olan ahiret saadetini yakalar. Yani doğru yolda olanlar belki dünyada sıkıntı ve çile çekerler ama sonunda, sonsuz rahata ve ebedi rahmete kavuşurlar.
Aslında yaşamın kendisi bir çeşit yolculuktur. Anne karnında başlayan bu yolculuk, dünyaya gözün açılması ile başlar. Sonra bebeklik, çocukluk, gençlik, orta yaş, ihtiyarlık ve ölüm ile dünya yolculuğu biter. Daha sonra insan için, ölüm ile boyut değiştiren ahiret yolculuğu başlar. Önce kabir sonra haşir, hesap ve ebedi yurtta son bulur yolculuk. İnsan hayatında en önemli yolculuk budur aslında. “Allah’a sunabileceğimiz güzel bir hayat hikayesi “. Dünya hayatinin bin bir çeşit yolculuğu içinde en çok hazırlık yapılması gereken, hiç gaflete düşülmemesi gereken yolculuk da budur. Çünkü dünyada yürünen tüm yollar elbet bir gün son bulur. Sonu ve sınırı vardır. Ama ahirette son bulan yolculuğun artık sonu ve sınırı yoktur, ebedidir.
Dünya yolculuğunda insanın yükü iyilik ve hayırdan, imandan ve salih amelden yana olursa yükü ağır gelse de menzile ulaştığında işi kolaydır. Hal böyle olunca yol da kolay, yolculuk da kolaydır.
İnsanın her ameli melekler tarafından kayıt altına alınır. Ve Allah'a arz olunması için yola çıkar. Yola çıkan o Amellerin içeriğinde Allah’ın rızası ve insanlığa yararlı işler var ise çok değerli ve kıymetlidir. Kişinin işlediği bu ameller, o Kişinin dünyadan ahirete doğru ilerlediği yolculuğunda onu manen aç ve susuz bırakmayacağı bir çeşit “yol azığıdır”.
Kısacası, bir gün mutlaka son bulacak olan dünya yolculuğunda hedef “iyi bir kul, İyi bir insan olmaktır”. Menzil Allah rızası ve cennet, yolculukta pusula yüce kitabımız Kur'an'ı kerim, rehberimiz sevgili peygamberimiz (sav), azığımız salih amellerdir. İşte bu halde olanlara hak yolun yolcuları denir. Hangi yollardan geçerlerse geçsinler, bin bir çeşit çileler de çekseler Allah'ı dost, kuranı yoldaş, imanı kurtuluş bilirler. Ve can simidi olan sevgili Peygamberimizin (sav) sünnetlerine tutunarak, onun yürüdüğü yolu, kendilerine hayat düsturu edinmiş bir şekilde yürürler... Her ne kadar o yol dikenli de olsa, meşakkatli de olsa sonunun aydınlık ve kurtuluş olduğunu bilirler. İşte bunun için yılmadan, yorulmadan yolun dikenlerini ayıklaya ayıklaya yol alırlar.
Başta söylediğimiz gibi herkes bir yolculuktadır. Kişi kendine hangi yolda olduğunu daha hayatta iken sık sık sormalı. Şayet gideceği yol da şaşırmış, sonu belli değil, menzil kayıp ve karanlık ise hemen bir pusula bulup doğru yöne rota çizilmeli. Yanına, bir de rehber alıp hızlı bir şekilde hedefe hareket etmeli. Zira ömür çok kısa, zaman kısıtlı, nefesler sayılıdır.
Ne diyelim yolunuz aydınlığa, gönlünüz selamete erişsin vesselam.
Kudret Altındağ
