Muzaffer ÇETİN (Pforzheim)
Gazeteci Muzaffer Çetin’in organize ettiği ve Pforzheim DİTİB Fatih Camii’n ev sahipliğinde yapılan sağlık bilgilendirme seminerine; Vincentius-Diakonissen Kiliniği Baş Hekimi, Ortopedi Travmatolog ve ileri Omurga Cerrahi Uzmanı Salman Erbay, Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Süleyman Davulcu, Dahiliye ve Kardiyoloji Uzmanı Dr. Kenan Demiroğlu, İç Hastalıkları Dr. Yeliz Yüksel -Demiroğlu konuşmacı olarak katıldılar.
Sağlığına önem veren yaklaşık 100 davetlinin katıldığı seminere; Doktorlar anlatımlarını dia gösterisi ile desteklediler.
İlk konuşmacı olarak Dr. Yeliz Yüksel-Demiroğlu;
İnsülin Direnci Nedir? Belirtileri Nasıl Olur? Hangi Hastalıklara Yol Açabilir Ve Hangi Önlemlerle Önüne Geçile Bilinir?
“Kan şekerinde, yükseldiğinde insülin salgılanması oluşur, zamanla çok karbonhidratlı beslenmeden hücrelerin etrafına insülin görevini görmez ve kan şekerini düşüremez. Kanda dolaşan fazla şeker Trigliserid şeklinde yağlar üretir ve çoğu belirtilere yol açar. En önemlisi yaşam tarzımızı göz önüne alarak bazı alışkanlıklarımızdan uzaklaşıp sağlıklı beslenme, düzenli spor aktiviteleri ve uyku düzeni en önemlilerinden biridir. Eğer insülin direncini kıramasak ciddi hastalıklara (Hipertansiyon, tip 2 diyabet, kalp hastalıkları vs.) ve metabolik sendroma yol açabiliriz” dedi.
Dr. Kenan Demiroğlu, Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavi Üzerine Konuştu;
“Hipertansiyon toplumda en sık görülen kronik hastalıklardan biri. Yılda yaklaşık 7,1 milyon kişinin ölümüne sebep olmaktadır. Dünya sağlık örgütü inceleme anketlerine göre %30 hipertansiyon hastası, farkında değil. %11 hipertansiyon hastası olduğunun farkında ancak tedavi almıyor. %25 tedavi alıyor, yalnız kontrol altında değil ve sadece %34 tedavi alıyor ve hipertansiyonu kontrol altında.
Hipertansiyon Nasıl Tespit Edilir?
Sakin ve en az 15 dakika kadar istirahat ettikten sonra ölçülen kan basınçların devamlı 135 / 85 mmHg ve üzerinde ise tedavi gerektiren hipertansiyon denilir. Hipertansiyon vücutta dolaşan tüm damarları etkiliyor. Ortaya çıkabilecek komplikasyonlar göz ve böbrek, kalp yetmezliği, felç ve beyin kanamalar gibi birçok ağır hastalıklara neden olabilir.
Hipertansiyon sadece ilaç ile tedavi edilecek bir hastalıktan ziyade sağlıklı bir yaşam tarzı ile kontrol altına alınabilir. Örneğin obezite olan bir kişi 10 kg kilo kaybı ile 5 ila 20 mmHg arasında tansiyonu düşürebilir. Yalnız yüksek tansiyon şüphesi olan kişiler illaki aile hekimlerine danışması tavsiye edilir ve çoğu zaman aile öyküsüne ve kişisel rahatsızlıklara göre ilaç tedavisi önerilir” dedi.
Dr. Süleyman Davulcu, Diz ağrıları ve Menisküs Anlatarak;
“Vücudun en büyük ve en önemli eklemlerinden biri olan diz, vücut yükünün taşınmasında ve hareketin sağlanmasında önemli rol oynar. Dizde oluşan ani ağrılar dizin zorlanması veya aniden incitilmesi sonucu oluşur. Vücudun tüm ağırlığını taşıyan diz, anı zamanda zıplama ya da koşma gibi ekstra güç gerektiren hareketlerde hasara elverişlidir. Bu nedenle aşırı kilo sahibi kişilerde yaygın olarak diz ağrısı şikayetine rastlanır.
İki dizde birden ağrı oluşması genel olarak eklem kireçlenmesi belirtisidir. Ancak tek dizde ağrı varsa farklı nedenler söz konusu olabilir. Menisküs ise ekleminin içinde amortisör görevi yapan lastiğimsi ara doku olan, yaş ilerledikçe yıpranır. Özelikle orta ve üzeri yaş grubunda görülen diz ağrılarının temel nedeni menisküs yıpranmasıdır. Diz ekleminde yaşanan ani bükülme, kilitlenme ve şişme nedeniyle oluşan menisküs yırtılmaları da diz ağrısına neden olur.
Osteoartrit ise, özelikle ilerleyen yaş grubunda görülen diz ağrılarının en belirgin sebebi olan, diz ekleminin etrafındaki koruyucu kıkırdak dokusunda ve çevresinde şişliklerle karakterizedir. Aşırı kilolu insanlarda ve daha önceden diz yaralanması geçiren kişilerde de osteoartrit görülebilir” dedi.
Omurga Cerrahi Uzmanı Baş Hekim Dr. Salman Erbay, Bel Ağrıları ve Bel Fıtığı Anlatı;
“Bel ve bacak ağrısının en sık nedeni bel fıtığıdır. Disk omurgalar arasında yastık görevi yapan kıkırdağımsı dokudur. Zorlama ile bu doku normal yapısını kaybeder; yırtılma ve patlamalar olur. Patlayan kısım hemen komşuluğunda bacağa giden sinire baskı yapar ve bulgular oluşur. Ani gelişen bel ağrısı ataklarının %80-90’ı birkaç hafta içinde uygulanan tedaviye bağlı veya tedavisiz şekilde iyileşmektedir.
Bu kişilerin %20’si ile %50’si de bir yıl içinde bel ağrısı tekrarlamakta ve altı aydan uzun sürmektedir. Bel ağrıları hastaların sadece %2 ile %4’ü için cerrahi girişim gerekebilir. Ameliyat sonrası dönemde hastaların yüzde 15’inde şikayetler çeşitli derecelerde devam eder veya yeni bulgular ortaya çıkabilir.
Çoğu zaman bel ağrısına sebep olan lomber disk herniasyonu, yani bandscheibenvorfall dediğimiz olay, akut, kronik veya tekrarlayan bel ağrısının iyi Prognozlu bir nedenidir. En sık genç ve orta yaşlı insanlarda görülür. Klinik olarak hastaların en önemli yakınımı lokalize bel ağrısıdır. Yavaş yavaş gelişen yaygın batıcı hareketle artan istirahatle azalan, belde ve etkilenen sinir kökün anatomik dağılımına uygun olarak bacağa yayılan bir ağrıdır. İlk etapta konzervatif dediğimiz tedavi yöntemleri ile tedavi edilir. Yüksek derecede zayıflık veya nörolojik bulgular olduğu takdirde cerrahi işlem tavsiye edilir. Cerrahi işlem olarak mikro cerrahi yaklaşım (nukleotomi) ve endoskopik cerrahi yaklaşım ön görülür. Eğer disk herniasyonu yani bel fıtığı ile beraber dejeneratif değişmeler söz konusu ise stabilize ameliyatlar gerekebilir” dedi.
Seminere gösterilen ilgiden memnun olduklarını belirten Doktorların, çok ilgili ve alakalı bir dinleyici kitlesi vardı. “Bizleri vatandaşlarımızla buluşturan Muzaffer Çetin’e ve ev sahipliği yapan DİTİB Fatih Camii yönetimine ve Bayanlara teşekkür ediyoruz” dediler.
Seminerde, ikram edilen yiyecek ve içeceklerde elde edilen 582 Euro deprem ve sel felaketinde mağdur olan insanlarıma gönderilecek.
Nihat Salman
