KİLİM- Solingen Kurbanları'nı anmak için her yıl 29 Mayıs'ta anma törenleri düzenlenir. Bu törenlerde, kurbanların aileleri, yerel ve ulusal yetkililer, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar bir araya gelir. Anma etkinlikleri, kurbanları anma konuşmaları, çiçeklerin bırakıldığı anıtların ziyaret edilmesi, mum yakılması ve anma yürüyüşleri gibi etkinlikleri içerir.
Solingen Kurbanları'nı anmak, ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı duruş sergilemek, insan haklarına saygı göstermek ve toplumsal birliği güçlendirmek için önemlidir. Bu anma etkinlikleri, toplumda hoşgörü, eşitlik ve adalet değerlerinin vurgulanmasına yardımcı olur. Ayrıca, bu tür olayların tekrarlanmaması için farkındalık yaratır ve ırkçılığa karşı mücadeleye destek sağlar.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTB) destekleriyle, Almanya’nın Solingen kentinde 29 Mayıs 1993 tarihinde evi ırkçı saldırganlar tarafından kundaklanan Mevlüde Genç için “Bilge Ana Mevlüde Genç” isimli kitap yayınlanmış, Mevlüde ve Durmuş Genç’in torunları, faciada hayatını kaybeden Saime ve Hülya’nın kardeşi Kâmil ve Hatice Genç’in oğulları Cihat Genç, Samsun-Bafralı Satu ve Adem Bakır’ın kızları Betül Bakır ile Köln’de yapılan ve çok sayıda misafirin katıldığı düğün merasimiyle dünya evine girmiş ve 5 ferdini yitiren Mevlüde Genç, 80 yaşında vefat etmişti.
Katliamın yıldönümü münasebetiyle, bugün camilerdeki Cuma Hutbesi’nde, DİTİB Hutbe Komisyonu tarafından hazırlanmış olan ‘Solingen Kurbanları'nı Anıyoruz’ hutbesi okutuldu.
Hutbede;
“Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur.” (Mâide, 5/32)
Değerli Kardeşlerim!
Bu ayet bize çok tanıdık gelmektedir ve zaman ilerlese de anlamını yitirmemektedir. Bugün bizim için çok anlamlı bir gündür. Zira 30 yıl evvel Solingen’de aşırı sağcı bir nefret suçu sonrasında 5 kişi hayatını yitirmiş, 17 kişi de hayati tehlike arz edecek şekilde ağır yaralanmıştır.
O gün beş hayat sönmüş, çok daha fazlası da yıkıma uğratılmış ve mahvolmuştur. Saime Genç daha 4 yaşındayken öldürülmüştür. Kendisi bugün 34 yaşında olacaktı. Hülya Genç 9 yaşında dünyamızdan bu acımasız şekilde ayrılmıştır. Kendisi bugün 39 yaşında olacaktı. Gülüstan Öztürk 12 yaşındaydı. O da bugün 42 yaşında olacaktı. Hatice Genç ise öldürüldüğünde 18 yaşındaydı ve bugün 48 yaşında olacaktı. Gürsüm İnce bugün 57 yaşında olacaktı ve o da 27 yaşında hayatını kaybetmiştir.
Bu kardeşlerimizin hiçbiri okuyamadı, kariyer yapamadı, evlenemedi veya anne olamadı. Hayalleri, arzuları ve fırsatları onlarla birlikte toprağa gömüldü.
Bu beş kız çocuğu ve kadın 29 Mayıs 1993’te hayata veda ettiler. Irkçılar tarafından öldürüldüler. Evet, nefret ölümcül olabilir.
Aziz Müminler!
Bizlerin bu beş kişiyi tanıma fırsatı olmamıştır. Onlar aniden hayattan koparılıp, geride büyük bir boşluk bırakmıştır. Zira onlarla birlikte çok daha fazlası ölmüştür: Vatandaşlarını koruyamayan devlete olan güven yok olmuş ve ölmüştür. Kundaklama saldırısına tanıklık eden nesiller için buranın bir yurt olma hissi yok olmuş ve ölmüştür. Güvenlik, gelecek ve umut duygusu yok olmuş ve ölmüştür. Almanya’daki Türk toplumu olarak bizler de, dayanılmaz iltica tartışmalarının ardından gelen "Bu gemi artık doldu" çığlıkları eşliğinde, bu beş genç kadınla birlikte yok olduğumuzu ve öldüğümüzü hissetmişizdir. Bu facianın gelişi aylar öncesinden hissedilmiş ve duyulmuş, yüzlerce kıyım ve katliam benzeri saldırıyla zirveye ulaşmış ve Solingen’deki terör eylemiyle doruğa ulaşmıştır.
Kardeşlerim!
Almanya o gün donakalmış ve şaşkın vaziyette kalmıştır. Yine de hayat devam etmiş, devam etmek zorunda olmuştur. Bu acı ve ıstırapla nasıl başa çıkılacağının en güzel örneklerinden biri Mevlüde ve Durmuş Genç olmuştur. Bu terör eyleminin kurbanları onların kızları, torunları ve yeğenleriydi. Onlar aynı zamanda eş, anne, teyze, kız ve kuzenlerdi. Onlar komşu, dost veya sınıf arkadaşlarıydı. Onlar "misafir işçiler", "Türkler" ve "yabancılar" diye adlandırılanlardı. Pekâlâ onlar aile ve sosyal bağları olan 5 kişiydi. İşte bu yüzden onların ölümü bizi derinden ve acı bir şekilde etkilemektedir.
Özellikle Mevlüde Genç, hayatı boyunca bizlere bir insanlık, hoşgörü, anlayış ve Allah’a teslimiyet modeli olmuştur. O, gücünü inancından ve her zaman yol gösterici olduğu toplumundan almıştır. O, Müslüman prensibini yaşadı: “İyilikle kötülük bir olmaz, Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” (Fussilet, 41/34)
Aziz Müminler!
Mevlüde annemiz eylemlerine de yansıyan dindar tavrıyla bize toplumsal sapkınlıklara karşı birlikte durmamız gerektiğini hatırlatmıştır. Hayatlarını kaybeden kurbanlara ve yakınlarına seslerini duyurabilecekleri ve kendisine yakışan bir anma kültürüne ihtiyacımız bulunmaktadır. Onların bu seslerine kulak verilmelidir. Geleceğin anahtarı Solingen ve Mölln’deki korkunç olaylardan edinilen deneyimlerdedir ve geçmişe bakmadan bunlardan ders alınması mümkün değildir. Toplum olarak dışlayıcı, ırkçı ve insan düşmanı tutumları reddetmeliyiz. Buna olumlu, güçlü ve kendinden emin bir şekilde karşı koymalıyız.
Dilimize ve birbirimize sahip çıkmalıyız.
Çünkü 1993’de Solingen’de yaşananlar hepimizi sorumlu ve yükümlü kılmaktadır.
Muhterem Müminler!
Bu ve diğer ırkçı terör eylemlerinde hayatını kaybedenler için Allah’tan rahmet diliyoruz. Yakınlarını kaybedenlere ve ailelerine en derin taziyelerimizi sunuyor, sabırlar temenni ediyoruz. Allah (c.c.) onlara ve hepimize sabır ve güç versin. Hutbemizi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in 1400 seneyi aşkın bir zaman önceki veda hutbesindeki şu sözler ile bitirmek istiyorum: “Ey İnsanlar, sözümü iyi dinleyin. Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız; Âdem ise topraktandır. [...]” (B eyhakî, Şuabu’l-İmân, 7/132, Hadis: 4774)
