KİLİM- Anadolu’da milli mücadelenin devam ettiği sırada 1921 yılında yapılan yarışmaya 724 eser katılmıştı. Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan eser, 12 Mart 1921'de TBMM'de Milli Marş, İstiklal Marşı olarak kabul edilmişti. Mehmet Akif Ersoy ödül olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışlamıştı.
‘Milli Şair’ ve ‘Vatan Şairi’ diye anılan Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan eserin bestesi Osman Zeki Üngör'e ait ve orkestrasyonu Edgar Manas tarafından yapıldı.
Mehmet Akif Ersoy;
20 Aralık 1873 tarihinde İstanbul'un Fatih ilçesinde doğan Ersoy, Halkalı'daki Baytar Mekteb-i Ali’yi (Veterinerlik Fakültesi) birincilik ile bitirdi. Ersoy, mesleği olan veterinerliğin yanı sıra şair, Kur'an mütercimi, vaiz, hafız ve siyasetçi olarak da bilinir. Balkan Savaşı, Çanakkale Muharebeleri ve Millî Mücadele dönemlerinde çeşitli görevlerde bulunan Ersoy, Anadolu’nun birçok yerinde halkta heyecan uyandıran hutbeler verdi.
İstiklal Marşı’nın yazarı Milli Şair Mehmet Akif Ersoy, 27 Aralık 1936’da İstanbul Beyoğlu’nda hayata gözlerini yumdu.
İstiklâl Marşı;
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli
O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin İstiklâl!
Mehmet Akif Ersoy
