EYÜP SAN veda etti

Stuttgart Din Hizmetleri Ataşe Vekilliği ve Feuerbach DİTİB Merkez Camii'nde din görevlisi olarak hizmet veren Eyüp San düzenlenen bir törenle Türkiye'yedeki yeni görevine uğurlandı

EYÜP SAN veda etti
  • 08 Temmuz 2018
  • 1879

Stuttgart Din Hizmetleri Ataşe Vekilliği ve Feuerbach DİTİB Merkez Camii'nde din görevlisi olarak hizmet veren Eyüp San düzenlenen bir törenle Türkiye'yedeki yeni görevine uğurlandı. Eyüp San Gazetemize gönderdiği veda yazısında aşağıdaki şu ifadelere yer verdi:

  "Yaklaşık 5.5 yıldır Almanya Stuttgart Feuerbach Camii Din Görevlisi olarak görev yapmaktayım. 1.5 yıldan beri de Din Görevliliği görevimin yanında Din Hizmetleri Ataşe Vekilliği görevini de sürdürmeye gayret gösterdim. Burada görev yaptığım süre içerisinde edindiğim izlenimlerim ve ortaya çıkan problemlerin tedavi yollarını kısaca özetlemek istiyorum. Özellikle yurt dışında insanımıza yararlı olabilmek için örgütlü olmak, cemiyetler ve dernekler kurmak şarttır. Camilerimizin dernekleri olmasa burada yapılan faaliyetlerin pek çoğu yapılamaz. Bunun bilincindeyiz. Camilerimizde ne din görevlileri dernek yönetimi olmadan bir iş yapabilirler, ne de dernek yöneticileri din görevlisi olmadan bir iş yapabilirler. Biz bunu üçlü sacayağı olarak tarif ediyoruz. ( Dernek- Din Görevlisi- Cemaat ) üçlüsü. Bu üçlü birlikte elbirliği ile çalışırlar ve birbirlerine destek olurlarsa her türlü faaliyeti yapabilirler. Dernek yöneticilerimiz hem normal iş hayatını sürdürürken hem de camilerde hiçbir ücret almadan insanımıza yararlı olmaya çalışıyorlar.Halka hizmet Hakk’a hizmettir düsturu ile hizmet üretiyorlar. Yaptıkları hizmetlerin karşılığını Rabbim hem dünyada hem ahrette kat kat versin inşallah.

  Ancak bazen dernek yönetimi ile din görevlisi arasında, bazen yönetici ile cemaat arasında, bazen de kadınlar kolu ile kadın üyeler arasında basit sebeplerden dolayı sıkıntıların çıktığını ve bunun hiç kimseye fayda sağlamadığını belirtmek isterim. Yukarıda da belirtmeye çalıştığım gibi dernek yöneticileri hiçbir maddi karşılık beklemeden ellerini taşın altına koyan ve gayret gösteren ve bu camilerin oluşmasına katkı yapan çok değerli insanlar. Ancak camileri yapıp insanları içine dolduramaz, insanları camiden kaçırırsak,ki; maalesef bunları çok duyuyor ve görüyoruz, yarın camilerde cemaat kalmadığı için sinek avlarız.Ben dernek başkanıyım veya kadınlar kolu başkanıyım veya yöneticiyim, benim dediğim olur deyip benlik duygusuna kapılırsak, ve bu katı ve sert tutumumuz sayesinde bir tek kişinin bile kalbini kırıp camiden kopmasına sebep olursak bunun hesabını Allah’a veremeyiz. Yaptığımız iyiliklerin boşa gitmesine neden oluruz. Bu “Yırtık çuvalla malzeme taşımaya” benzer. Üstten çuvala doldururuz ancak alttan hepsi yere dökülür. Bir kişinin kalbini kırmak, Kabe’nin duvarını yıkmaktan daha tehlikelidir. Çünkü Kabe’nin duvarını insan yapar, ama Kalbi Allah…… Yönetici olmak demek, hükmetmek, emretmek, egosunu tatmin etmek demek değildir. Yönetici olmak idare etmek, insanları kaynaştırmak birleştirmek ve varsa hataları ile kabul etmek demektir. İnsanları kazanmak çok zordur.Bayağı uğraş ister. Ama yıkmak çok kolaydır. Bir tek kelime ile bile insanları kırabilir, toplumdan koparabilirsiniz. Burada camilerdeki kadınlar kolundan da kısaca bahsetmek istiyorum. Şunu özellikle belirteyim ki kadınlar olmasa bu camilerimizde hiçbir faaliyet olmaz. Çünkü her zaman her faaliyette taşın altına ellerini onlar koyuyorlar. Hatta camileri kadınlar yönetseler erkeklerden daha başarılı olurlar diye inanıyorum. Allah onlardan razı olsun.Kadınların bizim nazarımızda yeri çok önemlidir. Mısırlı Alim Hasan El Benna şöye diyor : “ Bu ümmetin yarısı kadınlardan oluşur. Diğer yarısını da kadınlar yetiştirir.” Yani kadınların tezgahından geçmeyen kimse yoktur. Camilerde de kadınlar her alanda söz sahibi oluyor ve faydalı işlere imza atıyorlar. Ancak bazen kadınlar kolu başkanları bazen yöneticileri,bazen de camilerde yöneticilere yakın olan ve birkaç kişiden oluşan gruplar kendilerini kabul ettirebilmek ve burası bizden sorulur düşüncesini yayabilmek için şahsi davranıp,kibre ve gurura kapılarak pek çok kadının veya genç kızımızın camilerden soğumasına veya koparılmasına vesile oluyorlar. Camiden bir tek kişi bile kopsa, onun akrabası, arkadaşı veya bir yakını da otomatikmen kopuyor ve pek çok kişinin camiden uzaklaşmasına vesile olunuyor.Camilerden her kopardığımız insanın vebali ve günahı sırtımıza yükleniyor.Çünkü camiler insanımızın nefes aldığı, kendilerini bulduğu ve hem dini, hem sosyal hem de kültürel bağlar kurduğu mekanlardır.O yüzden kim olursak olalım, yıkıcı değil yapıcı olmaya,gönül kırıcı değil gönül almaya çalışalım. Yaptığımızı Allah için yapalım. Ne Güzel söylemiş Yunus Emre, "Çiceklerle hoş geçin, Balı incitme gönül. Bir küçük meyve için, Dalı incitme gönül. Mevla verince azma, Geri alınca kızma, Tüten ocağı bozma, Külü incitme gönül. Dokunur gayretine, Karışma hikmetine, Sahibi hürmetine, Kulu incitme gönül. Sevmekten geri kalma , Yapan ol yıkan olma, Sevene diken olma, Gülü incitme gönül." Din Görevlileri de buralara insanımıza bir şeyler verebilmek ve hizmet etmek için geliyorlar.Gecelerini gündüzlerine katarak ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar.Hepsi Türkiye’de birkaç defa sınavdan geçmiş,bilgi düzeyi en üst seviyede çok değerli arkadaşlar. Bazen Subhanekeyi bile doğru okuyamayan, euzu besmele çekmesini bile bilmeyen bir kişi ister yönetici olsun ister cemaat olsun fark etmez dini konularda din görevlisine ahkam keserse, ona görevini öğretmeye kalkarsa onun işlerine burnunu sokarsa sorunların çıkması muhtemeldir. Kaldı ki, Din Görevlisinin bir eksiği, hatası veya yanlışı olursa ona da hesap soracak makamlar vardır. Ancak bu makamlar dernek başkan ve yöneticileri değildir.

  Başka bir sorun da: Taraflar arasında ister din görevlisi cemaat, ister dernek yönetimi din görevlisi, ister cemaat dernek yöneticisi olsun, aralarında çıkan problemleri veya yapılan yanlışları yapıcı bir eda ile kırmadan direk muhatabına hatırlatsa, o yanlıştan dönmesi için uyarıcı bir tavır sergilese inanıyorum ki, enaniyet ortadan kalkacak ve sorun halledilecektir. Ancak böyle olmadığını, arkadan dedikoduların yapıldığını, iftira ve yalanların birbiri ardına sıralandığını görmek bizleri derinden üzmektedir. Çünkü kaş yapayım derken göz çıkartılıyor ve sorunlar halledileceğine daha fazla artarak devam ediyor. Eğer herkes karşıdakine bakarak onun görevleri nelerdir demeyip,benim görevlerim nelerdir derse, benlik duygusuna kapılmayıp alçak gönüllü olursa ve yalnız Allah rızası için bir şeyler yapmaya çalışırsa inanıyorum ki, hiçbir yerde hiçbir sorun olmaz. Başta dernek yöneticileri ve Din Görevlileri olmak üzere bizler; Tezgahında bal satan, ancak suratları turşu satan kişiler gibi olamayız, olmamalıyız. Elimizde Kur’an gibi bir bal varken, o balı iyi değerlendirmeli, önce din kardeşlerimize daha sonra da diğer dinlere mensup kişilere iyi tanıtmalıyız. Çünkü Dünya İslam’a muhtaç. Bunun derdi ile dertlenmeli, Allah’ın dinini yaşamaya ve yaymaya gayret göstermeliyiz. ALLAH HİÇ KİMSEYİ YANLIŞI SAVUNACAK KADAR CAHİL, DOĞRUYU İNKAR EDECEK KADAR GAFİL ETMESİN…. Selam ve dua ile… Eyüp San"


WhatsApp'ta Paylaş Linki Kopyala


Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!

Yorum Yapın

Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.


Benzer Haberler